Benden çok fazla var, belki görür de utanırlar
NARLITEPE Mahallesi’nde seçim çalışmaları sırasında tanıştık Y. İle. Ev ziyaretleri yaparken sokakta etrafımızı sa - rıp broşür isteyen çocukların arasınday - dı. İşten çıkıp ve eve gittiğini söyledi. Küçük yaşta gözüktüğü için merak edip yaşını sorduk. 13 yaşındaymış. Ekonomik sıkıntılar yüzünden okuyamamış. Annesi Semra ile röportaj yapmak istediğimizde ise çok sevindi. “Benim gibi bir sürü insan var. Belki başkaları görür de utanır” diyerek seve seve kabul etti bu isteğimizi. Ertesi gün görüşmek üzere ayrıldık evlerinden.
Sonraki gün gittiğimizde Y. ve ondan üç yaş büyük ağabeyi S. bizi pencerede bekliyordu. S. çay yapmış, Y. kurabiye hazırlamış. Henüz çocuk yaşta olmalarına rağmen yaptıkları işler onların sırtındaki yükün en büyük belirtisi aslında. Küçük yaşta koşup oynamaları gerekirken evin yükünün bir kısmını sırtlanmıştı bu çocuklar.
GÜVENCESİZ ÇALIŞMA, HAFTALIK 700 TL YEVMİYE
Y. ve S. Ünaldı’da çanta fabrikasında çalışıyorlar. Evrensel gazetesinde de adını sıkça duyduğumuz, işçi grevleri ile anılan, işçilerin hak ve taleplerini almak için sıkça ayaklandıkları, çocuk ve göçmen işçi yuvası Ünaldı’da haftalık 700 Tl’ye çalışıyorlar. Herhangi bir iş güvencesi olmadan, sabah 6 akşam 7 olacak şekilde 13 saat çalışıyorlar. Bu sebeple olacak ki Y. özellikle akşam saatlerinde gelmemizi istedi. Kendisi de evde olmak bize bir şeyler anlatmak istiyormuş.
‘GÜNLERCE EVDE AÇ YATTIĞIM OLDU’
S. evin en büyük çocuğu olduğu için okulu bırakması gerektiğinde hiç düşünmeden bunu yapmış. Fakat Y. için ne yazık ki aynı durum söz konusu değil. Okula giden çocukları gördüğünde içerlediğini anlatıyor bize. Y.’in bu sözleri Semra’yı da derinden etkiliyor. “Çocuklarımın okumasını çok isterdim. Pandemide yaşadıklarımız bizi maddi olarak o kadar zorladı ki günlerce evde aç yattığım oldu. Çocuklarım aç yatmasın diye okulu bırakmak zorunda kaldı” diyerek vicdan azabı çektiğini fakat elinden de bir şey gelmediğini belirtiyor. Semra’nın” İmkanım olsa yeniden okula başlatırım” sözleri karşısında her ikisinin de gözleri parlıyor. Esnafa olan borçları, eve yiyecek malzeme alamamaları, çocukları okula gönderirken beslenme çantalarına koyacak herhangi bir şey bulamamaları sebebiyle çocukların okul hayatının sona erme ve küçük yaşta iş hayatına atılma süreçleri başlıyor.
Sadece pandemide değil 6 Şubat depremlerinde de benzer sorunlar yaşadıklarını dile getiriyor Semra. Günlerce yağmur ve soğuğun altında yiyecek bir lokma ekmek bulamamışlar. “Devlet yoktu. Devlet insanını aç bırakır mı? Günlerce kapımızı çalmadı.” diyerek geç gelen yardımlar yüzünden mağduriyetlerinden bahsediyor. Şimdi ise kıt kanaat geçinmeye çalışan bu ailede S. ve Y. evin mutfak masraflarını karşılıyor.
BİR ŞEYLERİN DEĞİŞECEK OLMASINA OLAN İNANÇ
Sohbetimiz sırasında sıkça bizi kahkahalara boğan Y., işyerinde yaşadığı sıkıntıları gülerek anlatıyor. Y.’in aksine S. çok sessiz kalıyor. Kendisini yapılacak işlere fazlaca odaklamış olacak ki sürekli boşalan çay bardaklarını doldurmak istiyor. Sırtındaki yükün onu gerekenden erken olgunlaştırdığı açıkça görülüyor…
Sokakta oynaması, parka gitmesi gerekirken düşük ücretle, güvencesiz bir şekilde çalışan çocuklardan sadece iki tanesi Y. ve S. Antep’in yoksul mahallelerinde geçim sıkıntısı yüzünden bunu yaşayan çocuklardan sadece bazıları. Bütün bunlara rağmen Y’nin, S’nin ve Semra’nın bir şeylerin değişeceğine olan inancı gözlerinden okunuyor.