Halkın sorunlarını çözecek bir alternatif ortaya çıkmadı
Yunanistan’da milletvekilleri seçimleri, hükümette bulunan Yeni Demokrasi (ND) partisinin bakan ve milletvekillerinin de vurguladığı gibi, beklenmeyen ve muhalefetin oy oranıyla kıyaslandığında “ezici” denebilecek bir üstünlükle bitti. ND yüzde 41, ana muhalefet partisi SYRIZA-İLERICI İttifak ise yüzde 20’lerde kaldı.
Yeni Demokrasi partisinin kendisinin bile beklemediği seçim sonuçları gerek ana muhalefet gerekse de sol hareket ve ilerici çevrelerde geniş değerlendirme ve tartışmaların gündeme geleceğini gösteriyor.
HALK ALTERNATİF ARAYIŞINDA
Genel bir değerlendirme yapılacak olursa seçimlerin; pandemi koşulları, ekonomik sorunlar, özelleştirme ve hak gasplarına rağmen dört yıldan beri tek başına hükümet olan Yeni Demokrasi partisinin “zaferiyle” sonuçlanmasının, geniş halk kitleleri ve emekçi halkın, sermaye karşıtı tepki ve tutumuna cevap verebilecek bir alternatif yaratılamamasından kaynaklandığını belirtmek gerekir.
Kuşkusuz uluslararası gelişmeler, bölgedeki durum, dini gericiliği besleyen gericileştirme politikaları vb. de önemli bir rol oynadı. Buna bağlı olarak son on beş yılın seçimlerine göz atıldığında seçmenlerin oldukça kaygan bir zemin üzerinde alternatif arayışlarında bulunduğu ve çok sayıda marjinal partinin yüzde 3 barajını aşarak meclise girdiği bir sonraki seçimlerde ise bütünüyle silindikleri görülecektir. Bir “kullanımlık” bu partiler daha çok koalisyon hükümetlerine dolgu malzemesi oldular. Diğer yandan da Altın Şafak vb. faşist partiler, muhafazakar Hristiyan ve gerici, ırkçı hareketler güç toplama olanakları elde ettiler.
Alternatif olarak ortaya çıkamayan başta ana muhalefet ve diğer burjuva partiler “Daha iyisini yapmak” vaadiyle şekillendirdikleri politikalarla umut yaratamadılar. Eğitim, sağlık, sosyal güvenceler, işsizlik vb. halkın temel taleplerinin karşılanmamasını
Partisi seçimleri beklenmedik bir şekilde açık ara önde bitiren Yeni Demokrasi (ND) Genel Başkanı Kiryakos Miçotakis (Fotoğraf: AA)
Yunanistan’daki genel seçimlerde hükümetin beklenmedik bir zafer kazanması, temel olarak, halkın sermaye karşıtı tepki ve tutumuna cevap verebilecek bir alternatif yaratılamamasından kaynaklanıyor.
“kötü yönetime” bağladılar.
SYRIZA’YA NE OLDU?
SYRIZA’NıN hükümet olmadan önceki programı ile hükümet olduktan sonraki uygulamaları halkta tam bir hayal kırıklığı ve “sol” harekete karşı karamsarlık ve güvensizlik yaratmıştı. Bütün memorandum anlaşmalarını ve uygulama yasalarını tek bir yasayla ortadan kaldıracağını söyleyen ve geniş kitlelerin desteğini arkasına alan SYRIZA’NıN AB ve memorandum anlaşmalarıyla uzlaşması, kendinden önceki sermaye hükümetlerinin de onay vermesiyle yeni memorandum anlaşmaları yapması, bu partinin umut olmaktan çıkmasına neden oldu.
2019 yılında seçimleri kaybeden SYRIZA geniş bir demokratik cephe kurma adına PASOK, Yeni Demokrasi ve diğer burjuva partilerin tecrit olmuş, halk nezdinde güven kaybına uğramış kadrolarına kucak açarak
SYRIZA-İLERICI İttifak adı altında yeniden alternatif olmaya çalıştı. Daha fazla sağa kayış anlamına gelen bu politika geniş bir emekçi kesim içinde halka daha fazla sırtını dönme olarak görüldü. Diğer yandan “radikal” ve ilerici olarak görülen birçok kadro ya dışlandı ya da partiden ayrılarak yeni oluşumlara yöneldiler.
SYRIZA’NıN oylarının bir bölümü bu seçimlerde Yunanistan Komünist Partisi (KKE), Yeni Demokrasi ve PASOK partilerine kaydı. Bunda SYRIZA’NıN Yeni Demokrasi hükümeti tarafından hazırlanan birçok yasaya destek vermesi ve pandemi süreci sorunlarını ve tren faciası gibi geniş tepkilere yol açan gelişmeleri seçim sonrasının “hesaplaşması” olarak gören politikalar da rol oynadı.
Bu arada SYRIZA tarafından yapılan ilk açıklamalarda ittifak önerilerine olumlu cevap vermeyen sol ve ilerici güçlerin Yeni Demokrasi partisinin güçlenmesine neden oldukları vurgulandı. Ayrıca SYRIZA’YA yönelik kara propagandaların da etkili olduğu ileri sürüldü, oy kaybının nedenleri arasında gösterildi.
AB VE NATO, MEVCUT HÜKÜMETİ DESTEKLEDİ
Yeni Demokrasi hükümetinin sermaye, AB ve NATO politikalarına sadık kalması ve memorandum anlaşmalarını devam ettirmesi hem AB hem de ABD-NATO tarafından destek gördü.
AB ve ABD yetkilileri defalarca bu desteği açıkça dile getirdiler. Yunan ekonomisinin, memorandum kontrollerinin kalkması ve uluslararası para piyasalarına çıkma gibi önemli başarılar gösterdiği vurgulanırken, Doğu Akdeniz’de ve Balkanlarda izlenen “akılcı” politikalarla “stratejik ortaklık” ve müttefikler içinde “güven” oluşturduğunun altı çizildi.
Miçotakis yönetimi ayrıca “yoluna giren ekonomi” ve “istikrarın devamı” için halktan oy isteyerek tersi durumun istikrarsızlığa neden olacağı propagandasına da özel bir önem verdi.
KKE OYUNU NASIL ARTIRDI?
Yunanistan Komünist Partisinin (KKE) ise bu şartlarda oylarını artıracağı belliydi. Özellikle gençler ve sınıf mücadelesi içinde aktif yer alan ileri işçilerin desteği Kke’nin oylarını yüzde 5.3 den yüzde 7.2’ye yükseltmesine ya da 400 binin üzerinde oy anlamına gelen bir artışa neden oldu.
Kuşkusuz en sistemli seçim çalışması yapan partilerin başında gelen KKE, iş yerlerinde, ikamet alanlarında, okullarda ve medya alanında kapsamlı bir faaliyet yürüttü. Her semtte seçim birimleri oluşturularak mümkün olduğunca geniş bir kitleye ulaştı.