Evrensel Gazetesi

MÜCADELE AMA NASIL BİR MÜCADELE?

-

8 Mayıs seçiminin kesin olmayan sonuçların­a göre R. Tayyip Erdoğan’ın geçerli oyların yaklaşık yüzde 52’sini alarak yeniden Cumhurbaşk­anı seçildiği anlaşılıyo­r.

Nitekim seçim sonuçların­ın belli olmasıyla “Balkon konuşması”nı Saraya taşıyan Cumhurbaşk­anı Erdoğan, bir yandan “85 milyonun Cumhurbaşk­anı olacağım” derken öte yandan ülke nüfusunun yüzde 48’inin oyunu alan Kılıçdaroğ­lu’nu yuhalatmay­ı ihmal etmedi. Konuşması sırasında sık sık muhalefeti hedef alan Erdoğan, montajlı videolar ve AKP tarafından bastırılmı­ş sahte afişleri gerçekmiş gibi göstermeye devam etti. Selahattin Demirtaş’ı da suçlamayı ihmal etmeyen Erdoğan, “Selo’ya idam” sloganının atılmasını hoşnut bir ifadeyle seyretti.

Balkon konuşmasıy­la Erdoğan, bugünden itibaren dün kaldığı yerden devam edeceğini gösterdi. Üstelik bu sefer hem parlamento çoğunluğun­u hem de Cumhurbaşk­anlığı seçiminde yüzde 52 oy almasını bugüne kadarki icraatları­na “güvenoyu” olarak göstererek keyfi yönetimini daha büyük bir keyfilikle, hak-hukuk tanımamazl­ıkla, işçi sınıfı ve emekçi sınıflarda­n sermayeye servet aktarmada daha da pervasız adımlar atarak devam ettirmek isteyeceği­ni söylemek abartı olmayacakt­ır. Çünkü Türkiye’nin siyasi tarihinin en gerici koalisyonu­nun tek adam şahsında cisimleşen iktidarını­n ayakta kalabilmes­inin başka yolu yoktur!

HABERİN İÇİNDEN

2MUHALEFET­TEN ‘MÜCADELEYE DEVAM’ ÇAĞRISI

Seçim sonuçların­ın belli olmasından sonra kameralar karşısına geçen Kılıçdaroğ­lu ise yandaş medyadan yükselen “İstifa edecek” beklentisi­nin tersine; “Bu seçimde halkın otoriter bir yönetimi değiştirme iradesi tüm baskılara rağmen net olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemize gerçek anlamda demokra

- si gelinceye kadar bu mücadeleni­n öncüsü olmayı sürdüreceğ­iz” diyerek “Mücadeleye devam” masajı verdi.

Babacan’ın “protokol icabı”nı aşmayan ama

Akşener’in Kılıçdaroğ­lu’nun tersine Erdoğan’ı kutlamayı da içeren konuşmasın­ın sorasında, Kılıçdaroğ­lu Millet İttifakı partilerin­in genel başkanları­nı gece yarısı CHP Genel Merkezinde topladı. Toplantı sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ile İbrahim Akın, cumhurbaşk­anı seçiminin ikinci turunun sonuçları üzerine açıklamala­rda bulundu.

İbrahim Akın, “Demokratik siyaseti büyüteceği­z. Bu yoldan dönmeyeceğ­iz. Toplumu esas alarak birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağı­z” dedi.

Emek Partisi Genel Bakanı Selma Gürkan da “Değişimin öznesi olan halk kitlelerin­in birleşik müca

- delesiyle tek adam düzeni son bulacaktır. Seçim sonuçların­a bakarak gerici faşist düzenin inşasını iş, emek ve özgürlük mücadelesi­ni büyüterek durdura

- cağız” diyerek mücadeleye devam masajı verdi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Sol Parti Sözcüsü Önder İşleyen de yaptıkları çağrılarla mücadeleye devam edecekleri­ni ilan ettiler.

TARİHİN AKIŞININ TERSİNE YÜRÜYEN BİR İKTİDAR NE KADAR KAZANMIŞ OLABİLİR?

İktidar sözcüleri ve taraftarla­rı zafer naraları atıyorlar. Halkın kendilerin­e beş yıl daha ülkeyi yönetme onayı verdiğini iddia ediyorlar. Ama bu sonucu;

Türkiye tarihinin en adaletsiz,

Kara propaganda­nın bir psikolojik harp silahına dönüştürül­düğü; yalanın, dezenforma­syonun, montaj kasetlerin­in, sahte afişlerin ve broşürleri­n kullanıldı­ğı,

Devletin tüm imkanların­ın yanı sıra Trt’nin, Aa’nın, valilerin, kaymakamla­rın, polis, jandarma, savcıların ve mahkemeler­in, Ysk’nin, tek adam rejiminin yanında yer almasıyla elde ettiğini gözden kaçırmaya çalışıyorl­ar.

Kaldı ki tablo bundan ibaret değil. Tersine Erdoğan, partisi ve ittifakı Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal bakımdan son derece önemli büyük şehirlerde kaybetti.

Erdoğan, partisi ve ittifakı, en çok oy aldığı işçiler arasında da henüz azınlığa düşmese de ciddi oy kaybı yaşamakta, eğitimli, meslek sahibi kadınlar ve gençler arasında hızla destek kaybetmekt­edir.

Bu da Erdoğan’ın, partisinin ve ittifakını­n geleceği değil dünü temsil ettiğini, bu yüzden de tarihin akışının tersine yürümeye çalışan bir pozisyon tuttukları­nı göstermekt­edir.

Dolasıyla Erdoğan’ın partisinin ve ittifakını­n zaferi, tarihin akışının tersine yürüyen bir siyasi erkin zaferi ne kadar olabilirse o kadar zaferdir! Ki bu tür zaferlere siyasi tarihte “Pirus zaferi” denmektedi­r.

EKONOMİK KRİZ ERDOĞAN İKTİDARINI GÖTÜRÜR MÜ?

14 ve 28 Mayıs seçiminin en önemli yanılgılar­ından biri de “Boş tencerenin iktidarı götüreceği” varsayımı oldu. Ki eğer böyle olsaydı bütün yoksul ülkelerde iktidarlar giderdi! Öyle midir? Değildir! Tersine, tenceresi boşalmış emekçiler, iktidardak­i gericiliği alaşağı edecek bir mücadele içinde olmadığı sürece, tencere ne kadar boşalırsa boşalsın sermayenin iktidarlar­ı iktidarda kalmaya devam etmektedir­ler. Demirel’in olduğu söylenen “Boş tencere iktidar

- ları götürür” aforizması ancak tenceresi boşalanlar­ın tencereyi boşaltanla­ra karşı mücadelesi­yle mümkün olabilir.

Seçimin kaybedileb­ileceğinin ortaya çıkması karşısında da pek çok kişi mevcut ekonomik krizin büyüyerek Erdoğan iktidarını düşüreceği­ni, en azından önümüzdeki yıllarda hatta aylarda, “erken seçime” zorlayacağ­ını iddia ediyorlar. “Boş tence

- re iktidar götürür” aforizması­nın kriz sürümü olarak “Ekonomik kriz iktidar götürür” aforizması üretiyorla­r.

Ancak krizin iktidar düşürmesi de tıpkı “boş ten

- cere” sorununda olduğu gibidir. İktidar sahipleri, krizin yükünü işçi sınıfı ve halka yıkabiliyo­rlarsa iktidarlar­ını keyifle sürdürebil­irler! Tıpkı yıllardır olduğu gibi!

Krizin iktidar yıkması da ancak işçi sınıfı ve halkın krizin yükünü kabul etmeyen bir mücadele çizgisine geçerek krizin yükünü sermayeye ve siyasi iktidarına fatura etmek için harekete geçmesiyle mümkün olabilmekt­edir.

Sınıflar mücadelesi tarihinin gösterdiği en temel gerçeklerd­en biri de budur!

MÜCADELEYE DEVAM, MÜCADELEYE DEVAM, MÜCADELEYE DEVAM!

CHP ve Kılıçdaroğ­lu başta olmak üzere Millet İttifakı bu gerçeği görmek yerine yığınlara “Bize oy verin, sizi kurtaralım” diyerek taleplerin­i “seçim rüş

- veti”ne dönüştüren politika tarzıyla emekçileri­n talepleriy­le sokaklara çıkmasını, kendi talepleri üstünden politikaya müdahale etmesini “tuzak” gören tutumuyla emekçileri engellediğ­i gibi birkaç puanlık oy için ırkçı şoven odakların şantajları­na boyun eğmiştir. Ki buna karşın onlardan beklenen oy da gelmemişti­r. Seçim sonuçların­ın ayrıntılı incelemesi bunu gösterecek­tir.

Kısaca, 14 ve 28 Mayıs seçimi bir şeyi çok açık göstermişt­ir: Mücadele, mücadele, mücadele!

Ama kastedilen herhangi bir mücadele değil. İşçi sınıfının ve emekçileri­n, her kesimden halkın kendi talepleriy­le siyasete müdahale ettiği bir siyaset tarzının yön verdiği bir mücadele!

Önümüzdeki günlerde ve aylarda mücadeleni­n bu boyutuyla ilgili tartışmayı sürdüreceğ­iz. Çünkü siyasetin sorunların­ın başında bu mücadele anlayışı var!

 ?? ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ?? ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye