Tarihi yapıların yıkılıp yeniden yapılması restorasyon değildir
Restorasyon ne kadar tarihi eserleri onarma işlemi ise de bu işlem ülkemizde yeniden inşa işlemi olarak algılanıyor. Son olarak Kültür Bakanlığı tarafından restorasyonu tamamlanan Kız Kulesi de tartışmalara neden oldu. Bu ve benzeri doğal-kültürel varlıkların restorasyon işlemlerinde yapılan yanlışları konuştuğumuz Mimar Hasan Topal, restorasyon adı altında yapılan işler sonucunda yüzlerce yıl dimdik ayakta duran tarihi eserlerin dokusunun değiştirilerek tanınmaz hale getirildiğini söyledi.
‘RESTORASYON UYGULAMALARI ÖNCESİNDE AÇIK VE ŞEFFAF OLMALI’
Anadolu’da gelişen Hitit, Urartu, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve modern cumhuriyete uzanan uygarlık dönemi boyunca yapı ve mimarlık kültürü serüveninin mirası olan yapı, binalar ya da kalıntıların kültür varlığı olarak kabul edildiğini söyleyen Topal, “Kültür varlığı olan bina ve yapıların korunması ve yaşatılması cumhuriyet döneminde çok önem kazandı. Son yarım yüzyılda koruma bilinci ve duyarlılıkların gelişmesiyle birlikte pek çok koruma uygulaması tartışma konusu olmaya başladı” diye ekledi.
Restorasyon adı altında yapılan pek çok uygulama ve müdahalenin gerçekten son derece yanlış ve tarihi yapının kimliğine, özgünlüğüne açıkça zarar veren bir şekilde sonuçlandığını belirten Topal, “Restorasyon uygulamaları öncesinde açık ve şeffaf olmalı. Görev alan uzmanlar, yeni işlevlendirme, röleve ve restorasyon projeleri vb. konuların ilk aşamasında bilgi verilmeden imalatlarına başlaması neler olup bittiğine ve yapılan işlerin niteliğine dair haklı endişelere ve eleştirilere neden oluyor” ifadelerini kullandı.
‘SÜNGER BOP’ İRONİSİ
Şile Kalesi veya Ocaklı Ada Kalesi olarak da bilinen kalenin tahminlere göre 2000 yıl önce Cenevizliler tarafından gözetleme kalesi olarak inşa edildiğini, 2012 yılında başlayan restorasyon işlevinin 2015 yılında tamamlandığını hatırlatan Topal, “Bu çalışma tamamlandığında ‘sünger bop’ ironisiyle kamuoyuna yansıdı. Evrensel ve ulusal koruma ilkelerinde Şile Kalesi için verilen tavsiye, önerme ve kurallara, yasal düzenlemelere karşın tarihi yapının var olan kalıntılarının da yıkılıp, yapının yeniden yapılması restorasyon olarak adlandırılamaz, kabul edilemez. Koruma mevzuatındaki tanımıyla bu tür uygulamalar ancak rekonstrüksiyon olarak görülebilir.