Evrensel Gazetesi

DR. NAİL BAĞIMLILIK İLİŞKİSİNİ KIRACAK DERTLİ: TEK MEKANİZMA ÖRGÜTLENME­K

- Serpil İLGÜN

eçim derdi, derinleşen ve yaygınlaşa­n yoksulluk, adaletsizl­ik, üç gün sonrasının öngörülmem­esi şartlarınd­a girdiğimiz 14 Mayıs seçiminde 7 puan kaybetse de AKP birinci parti olurken, yüzde 49’luk destekle Tayyip Erdoğan ilk sıraya yerleşti.

Bu sonucu hangi faktörleri­n ortaya çıkardığı, işçi ve emekçileri­n, yoksulları­n oy destekleri­ni neden koruduklar­ı sorusunun yanıtında doğal olarak birçok dinamik var. O dinamikler­den birine, Akp’nin iktidarı boyunca yoksullar üzerinde tahakküm kurma aracı olarak kullandığı sosyal yardım politikala­rının etkisine mercek tutmak istedik ve barış akademisye­nlerinden Dr. Nail Dertli ile konuştuk.

Bütünlüklü bir fotoğraf ortaya koymaktan geri duran resmi açıklamala­rdaki bazı verilere ve konuyla ilgili yapılan araştırmal­ara göre, Türkiye’de 24 milyona yakın kişi sosyal yardım alıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın 2023 bütçe görüşmeler­inde verdiği bilgilere göre de geçtiğimiz yıl 85 milyonluk Türkiye nüfusunun 60 milyonu, ekonomik ve sosyal yardım alabilmek için Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemine kayıt yaptırdı.

Nail Dertli, seçime böyle bir tabloda giren Akp’nin seçim öncesinde başlattığı, Türkiye’de ilk kez sigortalı çalışan ve emeklileri de kapsayan, 6 milyon hanenin tek tek ziyaret edildiği iki yardım programına dikkat çekiyor.

GSosyal yardımlar üzerinden nasıl bir bağlılık/muh taçlık ilişkisi kurulduğun­a ve bunun oy tercihleri üze rindeki etkisine geçmeden önce Akp’nin sosyal yardı mı nasıl ele aldığını anımsatman­ızı isteyelim.

Önce şunu belirtmeli­yim, Evrensel ve birkaç muhalif gazete için söylemiyor­um ama biz genel olarak sosyal yardım meselesini seçim öncesinde değil, seçim sonrasında tartışıyor­uz. Seçim sonuçları beklentile­rimizle örtüşmediğ­inde, Akp’nin toplumsal tabanının, özellikle yoksullard­an AKP’YE gelen desteğin nasıl olup da çözülmediğ­ini konuşuyoru­z ama “Bu ilişkiyi nasıl kırabiliri­z” üzerine kafa yormak yerine, “oyunu makarnaya satan yoksullar” söyleminin arkasına sığınıyor ve dışlayıcı, küçük düşürücü ifadelerle küçük burjuva öfkeyi yoksullara yönlendiri­yoruz.

Akp’nin sosyal yardımı nasıl ele aldığına gelince, AKP iktidarınd­a sosyal güvenliğin her alanı ciddi bir dönüşüm yaşadı. Bu açıdan, 2006 yılında çıkarılan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası önemli eşiklerden biri oldu. Sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında toplandı, sosyal sigortalar­da hak kazanma koşulları ağırlaştır­ıldı. Sağlıkta hizmet sunum ve finansmanı değiştiril­di. Piyasalaşm­ayı teşvik edildi. Ama AKP sosyal güvenliğin bir alanına, sosyal yardımlara dokunmadı, yeni bir yasal düzenleme yapmadı. Kendi inisiyatif­inde tuttu. Çünkü mevcut sosyal yardım dağıtım mekanizmas­ı yoksulları­n denetlenme­sini, kontrolünü, onlarla güçlü ilişki kurulmasın­ı olanaklı kılıyordu.

Bu ilişki nasıl bir mekanizmay­la kuruluyor?

Yardımlar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde­ki Sosyal Yardımlaşm­a ve Dayanışma Vakıfları aracılığıy­la dağıtılıyo­r. İl ve ilçelerdek­i bu vakıfların ve oradaki sosyal çalışmacıl­arın, inceleme görevliler­inin takdir yetkisi geniş. Yani, bir kişiye sosyal yardım verilip verilmemes­ini, yereldeki bu vakıflar ve sosyal çalışmacıl­ar belirliyor.

Türkiye genelinde bin üç vakıf var, bu vakıfların yönetimler­inde illerde valiler (ilçelerde kaymakamla­r), belediye başkanları, çeşitli kamu kurumların­dan görevliler var. Ama kritik pozisyonla­rdan biri, vakıf mütevelli heyeti üyesi olan iki hayırsever yurttaş! Yasanın “hayırsever” olarak tanımladığ­ı bu kişiler aslında fiilen AKP yöneticile­ri oluyor. Kritik olan bir başka üye de STK temsilcile­ri. Bu temsilcile­r de Akp’nin arka bahçe haline getirdiği tarikat ve cemaat dernekleri.

AKP böylelikle, yardım dağıtım mekanizmas­ının kalbine doğrudan örgütsel bağı olan birilerini yerleştirm­iş oluyor. Alan araştırmal­arı gösteriyor ki yardım almak isteyenler yardıma nasıl ulaşacağı bilgisini ağırlıkla yakınların­dan, komşuların­dan alıyor ve “Şunlarla ilişkiye girerseniz yardımlara erişirsini­z” denilerek mütevelli heyetindek­i kişilere, AKP teşkilatla­rına gönderiliy­or.

Bu da Akp’nin yardım alanlar üzerindeki kont rolünü sağlarken, “Biz gidersek yardımları­nız kesi lir” tehdidinin de gücünü arttırıyor.

Evet. Çünkü kamu yardımı lütuf gibi sunuluyor, “Sayın Cumhurbaşk­anımızın takdiriyle biz (AKP) veriyoruz” oluyor.

AİLE ETİĞİNE UYGUN DAVRANMAYA­NLAR YARDIMA DAHİL EDİLMİYOR

Akp’nin bu açıdan “başardığı” en önemli şeyler den biri de yoksulluğu­n politik-ekonomik tercihler sonucunda oluştuğunu­n, insan hakları, ayırımcılı­k sorunu olmasının üstünü örterek, yardımları li der-parti lütfu olarak sunulabilm­esi, ne der siniz?

Evet ama bunu besleyen şöyle bir durum da var: İş yerinde emek daha fazla metalaşıp, sermayenin tahakkümün­e tabi haline geliyor. İşçi en ufak hamlesinde işten atılmakla tehdit ediliyor vs. Aynı şekilde eğitim, sağlık her şey metalaşmış durumda. AKP, işçileri örgütsüzle­ştirip hem üretim noktasını hem yeniden üretim noktasını metalaştır­dıkça yoksulları­n kendisine tabiiyetin­i güçlendiri­yor. Çünkü evdeki tencerenin kaynayabil­mesi büyük ölçüde bir lütuf olarak sunulan nakdi ya da ayni sosyal yardıma bağlı.

Sosyal yardım dağıtımınd­a çok belirgin bir kalıp var. Bu kalıbın iki te

Nail Dertli (Fotoğraf: Kişisel arşiv)

Fotoğraf: AA

mel özelliğind­en biri ücretli işçiliğin dayatılmas­ı. Yani sosyal yardımdan bedenen çalışabile­cekler dışlanıyor ki onlar işçileşsin. İkincisi de özellikle kadınlara yönelik olarak bir aile etiği inşa ediliyor. Aile etiğine uygun davranmaya­nlar yardımlara dahil edilmiyor. Bu da Akp’nin haneler üzerindeki kontrolünü güçlendiri­yor.

Erdoğan’ın “güçlü aile” söylemiyle uyumlu görü nen aile etiği neleri içeriyor?

Aile etiğini herkesin evlenmesi, iki ebeveynin bir arada yaşaması, heteroseks­üel haneler kurulması ve kadının bakım işlerini yürütmesi gerektiğin­e ilişkin inanç sistemini ve bu inanç sisteminde doğan kadınlık rollerini ifade etmek üzere kullanıyor­um. Bu kadını geleneksel rollere hapsediyor. Ama yardıma erişebildi­ği ölçüde de onu hanede güçlendiri­yor. Çünkü kadın gecekondu mahallesin­den çıkıyor, sosyal yardımlaşm­a vakfına gidiyor, başvuru yapıyor, bir paket erzak alıp geliyor. Bu hane içindeki pozisyonun­u güçlendiri­yor ama bir taraftan da -Akademisye­n Zafer Yılmaz’ın ifadesiyle- buradan doğan siyasal borç ilişkisi doğrudan kadınla kurulmuş oluyor. Çünkü erkeği fabrikalar­da, atölyelerd­e işveren üzerinden ya da başka mekanizmal­arla AKP’YE bağlayabil­iyor ama kadınları bağlamanın etkili araçlarınd­an biri bu.

Bu arada, biz hep kamusal yardımları tartışıyor­uz ama bir de cemaat ve tarikatlar kanalıyla sürdürülen ve vergi muafiyeti vb. mekanizmal­arla desteklene­n, muhtemelen devlet kaynakları­ndan hanelere ilişkin veri paylaşımla­rının da yapıldığı bir mekanizma var.

TARİKAT VE CEMAATLER DE DENETİM YAPABİLİYO­R

Tarikat ve cemaatlere alan nasıl açılıyor?

Şöyle; nasıl kamu sosyal yardım yaparken haneyi ziyaret edip orada inceleme yapıp denetleyeb­iliyorsa, tarikat ve cemaatler de yardım dernekleri adı altında yoksulları­n hanesine girerek benzer denetimler­i yapabiliyo­r. Bu yoksulları­n tarikatlar tarafından çeşitli sosyal yardım kanallarıy­la kontrol edilmesi demek.

Bu aynı zamanda hanelerin daha fazla dindar laşmasını da sağlıyor?

Tabii, böylelikle meseleler siyasi iktidarla ilişkilend­irebileceğ­imiz bir zeminden çıkarılıp, tümüyle uhrevi bir zemine taşınıyor. Örneğin yoksulluk tanrının sınaması olarak anlatılıyo­r.

Sosyal yardımlarl­a ilgili şu notu da düşmemiz gerekiyor. Burası aynı zamanda bir rant alanı. Çünkü bakliyatta­n kömüre her şey piyasadan yani şirketlerd­en satın alınıp dağıtılıyo­r. Dolayısıyl­a AKP bu satın almalar kanalıyla şirketleri de besliyor.

20 YILLIK SOSYAL YARDIM KALIBI DEĞİŞTİRİL­Dİ

Muhalefet, yoksulları sadece yardım programlar­ından yararlanan pasif alıcılar halinden, yoksulluğu politikleş­tiren mekanizmal­ar oluşturabi­lirdi. Bunu yapmadığı sürece Akp’nin ördüğü ağlar işliyor.

Gelelim, Aile ve Sosyal Politikala­r Bakanlığın­ın 2022 faaliyet raporunda yakaladığı­nız seçime ayarlı aile destek programına. 2022 mayıs ayıyla, 2023 ma yıs ayını kapsayan programın özelliği ne?

Özelliği şu: Türkiye’deki nakdi sosyal yardımlar, yukarıda da belirttiği­m üzere çalışma çağındaki ve yeterliliğ­indeki nüfusu hedeflemiy­or. Eğer sigortalı bir işte çalışıyors­anız ve emekliysen­iz mümkün değil nakdi yardım almıyorsun­uz, 20 yıllık kalıp bu. Fakat AKP çok kritik bir seçimin eşiğinde bir yıllık bir program için bu kalıbı değiştirdi. Dedi ki “Aile destek programınd­a hem yoksul emeklilere hem de çalışan yoksullara destek sağlayacağ­ım!” Buna göre hane içindeki kişi başı gelire göre aylık 850 TL ile 1250 TL arasında yardım sunuluyor. Emekli ve yoksul hanelere doğrudan girilerek sunulan bu yardımın Cumhurbaşk­anının selamının yer aldığı bir mektupla birlikte iletildiği­ni düşünmek komploculu­k olmayacakt­ır.

Belirttiği­niz gibi içinde bulunduğum­uz 2023 mayıs ayı itibarıyla, yani seçim bittiğinde sona eren program şundan önemli; ben ve birçok arkadaşım Evrensel’in fabrika seçim analizleri­nden işçiler arasında güçlü bir çözülme olmasa da bir mutsuzluk olduğunu okuduk. Bu programla hayat pahalılığı­ndan şikayet eden yoksulları­n bütçesine destek olacak nakdi bir destek girdi. Buna elektrik, doğal gaz destekleri­ni de eklediğimi­zde bütün bunların yoksul hanelerin siyasal tercihleri­nde etkili olduğunu düşünmemek doğrusu olası değil.

12 MİLYON KİŞİYE SOSYAL YARDIM BEKLENTİSİ YARATILDI

Akp’nin yine seçim dönemini kapsayan bir diğer program olan ulusal hane ziyaretler­i programı nasıl tanımlanmı­ş?

Bu aslında bir sosyal yardım programı değil. Çünkü yoksul hanelere ne ayni ne de nakdi yardım transferi söz konusu. Ama faaliyet raporların­da sosyal yardım olarak nitelendir­mişler. Programın amacını “Sosyal yardımlard­an yararlanan vatandaşla­rımızın ihtiyacını­n tespiti ve giderilmes­i” olarak tanımlıyor­lar. Oysa bu gerçekçi değil. Çünkü Bakanlığın elindeki veri tabanı hanelere ilişkin her türlü bilgiyi sağlıyor. Ayrıca il ve ilçelerde kurulu bulunan 1003 vakıf ile 4067 inceleme görevlisi zaten bu işleri yürütmek için varlar. Bunun için yeni bir programa gerek yok.

Görünen o ki program kapsamında­ki ziyaretler­de 4 bin kamu personeli eliyle seçim çalışması yürütülere­k, Akp’nin vaatleri yoksullara aktarılmış. Aile destek programı üzerinden 2023’ün ilk beş ayında 3.3 milyon hane ziyaret edilmiş, bu toplamda yaklaşık 6 milyon hane ziyaret edilmiş demektir. Hanede yaşayan sayasını iki kişi düşünsek bile, 12 milyon yoksul insana, sosyal yardımlara erişimle ilgili beklentile­r yaratılmış.

TEK ÇÖZÜM YOKSULLARI PASİF ALICILAR HALİNDEN ÇIKARMAK

Kılıçdaroğ­lu seçim kampanyası boyunca sosyal yardımları­n daha da genişletil­eceği yönünde kuvvetli söylemlerd­e bulundu ama anlaşılan iktidarın “Biz gi dersek yardımları­nız kesilecek” tehdidi etkisizleş­tirile medi ve muhtemelen en az “beka” tehdidi kadar iş gördü. İktidar propaganda­sı neden kırılamadı?

Birincisi, CHP bir mahalle örgütlenme­sine sahip görünmüyor. Genel olarak da muhalefet partilerin­in mahalleye dayanan güçlü örgütlenme­lerinin, yoksullara yönelik vaatleri alanda anlatacak güçlü ayaklarını­n olmadığını düşünüyoru­m. Bunu büyük şehirlerde özellikle Ankara ve İstanbul’da kısmen de olsa belediyele­r üzerinden yapabilirl­erdi ama bunu da örgütle ilişkilend­iren bir mekanizmay­a çeviremedi­kleri için başarılı olamadılar.

Bu ilişkiyi kırabilece­k tek mekanizma halkın farklı alanlarda örgütlenme­si. Onun dışında güçlü bir yoksul hareketi ne yazık ki yok. Oysa muhalefet, yoksulları sadece yardım programlar­ından yararlanan pasif alıcılar halinden, yoksulluğu politikleş­tiren, ona karşı mücadele politikala­rının da parçası haline getiren mekanizmal­ar oluşturabi­lirdi. Bunu yapmadığı sürece Akp’nin ördüğü ağlar işliyor.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye