UNRWA’YA SAVAŞ
İSRAİL’IN Gazze Şeridi’nde dört ay süren vahşe tinin ardından, İsrail, Gazze Şeridi’ndeki hedefler listesine Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yar dım ve Kalkınma Ajansının (UNRWA) yok edilmesini de ekliyor.
İşgal siyasetçileri, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı ope rasyonuna katıldıkları iddiası ile kurum çalışanları hakkında çeşitli ithamlarda bulundu. UNRWA’NıN suçlamalarla hızlı bir şekilde ilgileneceğini kanıtla mak için yapmaya çalıştığı her şeye rağmen, bu iddialar kısa sürede birçok Batılı başkentte destek buldu ve bu başkentler, ancak Filistinlilerin toplu cezalandırılması bağlamında açıklanabilecek bir davranışla, kuruma yaptıkları yardımın durdurul duğunu veya askıya alındığını art arda duyurmaya başladılar.
Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üze re UNRWA’YA yönelik fonları askıya alan veya don duran ülkeler, İsrail’in iddialarına ilişkin herhangi bir soruşturma yürütmediklerini veya belirli kanıt lar görmediklerini, ancak her zamanki gibi İsrail’in iddialarını benimsemeye ve harekete geçmeye de vam ettiklerini kanıtlıyor. Bu eğilim, yalnızca işgale yönelik ön yargı nedeniyle değil, aynı zamanda UN RWA’YA karşı savaşın eski olması ve şu anda olan ların onu sökme ve ortadan kaldırma girişimini sürdürmek için yalnızca ek bir bahane olması ne deniyle şaşırtıcı görünmüyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump 2018 yılında, Filistin meselesini o dönemde “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırılan çerçevede tasfiye etme planı nın bir parçası olarak UNRWA’YA fon sağlamayı durdurma kararı almıştı. Trump’un en önemli he deflerinden biri, Filistinli mülteci sorununu bitir mekti. O dönemde kendisine yakın olanlardan da, Filistin-İsrail çatışmasını uzattığı bahanesiyle ajan sın çalışmalarına son verilmesi ve bunun bir yar dım derneği benzeri bir şeye dönüştürülmesi çağ rısında bulunan sesler duyuluyordu. Bu sadece Amerika’da değil, ajansın kapatılması ve yerine “başka uluslararası kuruluşlar” getirilmesi gerekti ğini söyleyen Netanyahu’nun kendisi tarafından da tekrarlanıyor.
Filistinlileri kendi ülkelerinde veya komşu ülke lerde mülteci statüsünden çıkarma planı yeni değil ve bugün olanlar elbette Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığı yeni bir fırsat olarak değerlendiren gi rişimlerden biri. Dolayısıyla, bu kampanyanın hız kazanması UNRWA’NıN karşı karşıya olduğu çifte tehlikeden kaynaklanıyor. Bir yandan, Gazze Şeri di’nin neredeyse yerle bir edilmesi ve insanların neredeyse hiç yardım almaması, diğer yandan 2018’de olanların aksine Abd-İsrail planının arka sında birçok ülkenin yaygın katılımının olması.
Bu plana karşı çıkan ülkelerin, özellikle de Arap ülkelerinin cesareti varsa, bu planı engellemek zor değildir. En azından, UNRWA’YA yönelik savaş tehli kesini kınayan ve uyaran açıklamalarla yetinme mek ve UNRWA’YA sağlanan mali katkıları artırarak, ABD dahil desteklerini askıya alan ülkelerin neden olduğu açığı kendi bütçesinden kapatarak eylem aşamasına geçmek mümkündür. Bunun ötesinde, UNRWA’NıN ortadan kaldırılması ve Gazze’deki Filis tin halkının yok edilmesi suçunun ortakları olacak larını söylemek abartı olmaz.