YALNIZLIK HİSSİNİN KIRILMASI…
FESTİVAL kapsamındaki bir başka film de En Sevdiğim Pastam/ Keyke Mahboobe Man. En Sevdiğim Pastam, Beyaz İneğin Türküsü’nün ardından İranlı Yönetmenler Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha’nın birlikte yönettikleri ikinci uzun metrajlı film. Film ayrıca geçtiğimiz aylarda düzenlenen Berlin Film Festivali’ndeki ana yarışmada 2024 Berlin Ekümenik Jüri Ödülü ile FIPRESCI Ödüllerinin de sahibi olmuştu. Fakat yönetmenler seyahat yasakları ve suçlamalar yüzünden festivale katılamadı.
Film 30 yıl önce kocası ölen, çocukları da İran dışında yaşayan, 70 yaşında Mahin’in bir gün bu yalnızlık hissini kırması ve yaşadıklarını anlatıyor. Emeklilere verilen fişlerin geçtiği bir lokantada tesadüfen gördüğü ve takip ettiği, kendi yaşlarındaki bir taksiciyle yaşadığı kısa bir aşkın son derece eğlenceli bir anlatısı En Sevdiğim Pastam. İran denince akla elbette rejimin yapısının gelmesi kaçınılmaz. Bu yapının Mahin’in yaşamına yansımaları filmde de veriliyor, İran gerçeğini yadsımayan ama tamamen de buna gömülmeyen bir film. Zira hem ezilen halkların hem de Film Anlatıcısı Kız filminde bahsettiğim sınıfın salt acılardan ibaret olmadığı gibi bir gerçekle de anlatılan hikayeler bunlar. Evet, Mahin filmin sonunda tam da bu rejim yüzünden başına gelenleri kendi yöntemleriyle kotarıyor. Ama tüm baskıya rağmen bir yaşamın da gürül gürül aktığına dair bir anlatı var karşımızda. Bir genç kadının “Siz zaten devrim öncesinde de yaşadınız, hem bu yaştan sonra başını örtmek seni niye etkilesin ki” demesine rağmen tırnaklarına özenle oje süren, beğendiği adam için kendisi adım atan bir kadın karakterin hikayesi bu. Son derece coşkulu bir film En Sevdiğim Pastam. Tabii toptancı bir bakış olmasın bu anlattıklarım, zira İran sineması farklı birçok hikayenin anlatıldığı bir sinemadır. Salt rejimin sınırlıkları içinde kalmaz, tıpkı yer altında, ev içlerinde ya da bastırılan neresi varsa oralarda akan hayatlar gibi...