10 BİN SAAT
Araştırmaların dikkat çektiği “10 bin saat” isimli bilimsel bir gerçek var. Eğer bir işi 10 bin saat boyunca pratik ediyorsanız, zaten o işin uzmanı oluyorsunuz. Bu nedenle, yeteneğe değil, tutkuya öncelik veriyorum.
KAZANMAKTAN DAHA ÖNEMLİSİ
Sporda bir maçın sonucundan asla emin olamazsınız. Her an her şey değişebilir. Oyuncularıma her zaman şunu söylerim: “Kazanıp ya da kaybedeceğimizden emin olamayız. Fakat emin olabileceğimiz şey, her maça diğer takımdan daha fazla, daha iyi antrenman yapmış, çalışmış olarak gelip gelmediğimizdir.”
Bir maçı kazanıp kaybetmekten daha önemli olan, işinizi layıkıyla yapmanız, kazanmak için geldiğinizden emin olmanızdır. Kazandığımızda kahraman, kaybettiğimizde dünyanın en kötüsü değiliz. Bu inanç konusunda bir denge kurmalı ve bu dengeyi korumalıyız. Aksi takdirde kazanmanızın veya kaybetmenizin mümkün olduğu bir alanda dengenizi ve inancınızı kaybedersiniz. Önemli olan sizin çok iyi hazırlanmış olarak, her detayı bildiğinizden, her olasılığı düşündüğünüzden emin olarak sahaya gelmenizdir.
En iyi oyuncu olamasan da en iyi hazırlanmış oyuncu ol. En iyi çalışan olamasan da işine en iyi hazırlanmış çalışan ol. Yaratmak istediğim inanç bu.
KAYIPLARIN KAZANDIRDIĞI MAÇLAR
Kulüpte şöyle bir inancımız vardır: “Dünyada, bir kayıptan öğrenmeyi en iyi başaran takım olmak istiyoruz. Başarısızlıklarımızdan en iyi dersleri çıkaracağız.” Çünkü, kaybedebileceğimiz maçlar olabileceğini biliyoruz, bu olasılığa hazırız. Ancak bir kayıp olacaksa, ondan en iyi dersi çıkarmayı başarabilmeliyiz, ki aynı hataları yapmayalım, yeniden kaybetmeyelim.
Spor tarihinde, her zaman kazanan bir oyuncu veya ekip hikayesi çok çok nadirdir. Amerikan milli takımı da olsa Ronaldo da olsa muhakkak kayıpla yüzleşmiştir. Her ekip, her bir sporcu, kayıpları deneyimler.
Ancak, öyle maçlar olur ki kaybettiğimiz için “mutlu” olduğumu söyleyebilirim. Çünkü o kayıptan öğrendiğimiz dersler bana ve ekibe, çok sayıda başarı getirecektir.
LİDER YOLA DEVAM ETMELİ
Her zaman kazanırsanız kendinizi görmeniz zorlaşır. Kibirli olmaya başlar, dünyadaki en iyinin de iyisi olduğunuzu düşünürsünüz ve bu, öğrenmenizin önüne geçebilir. Kayıplar ise sizi gerçekliğe döndürür. İyi olduğunuzu, fakat daha iyisi olmak için çalışmaya devam etmeniz gerektiğini gösterir.
Bu sadece sporda değil, her alanda, her işte ve hayatta kuraldır. Her zaman kaybetme ihtimalimiz var. Ancak, fark yaratıp yaratmayacağınızı belirleyen, bu kayba verdiğiniz tepkidir.
Ben de aslında kaybettiğimizin ertesi gün kulübe gitmek değil, gözden kaybolmak isteyebilirim. Ekibin beni öyle görmesini istemem. Oysa, ekiple bir araya geldiğimde onlara ilham vermeye devam edebilmeliyim. Sonraki maçı kazanacağımızdan emin olmalarını sağlamalıyım, nasıl ileriye gideceğimizi bilmelerini sağlamalıyım. Bu nedenle bir kayıptan sonra kendimi olabildiğince hızlı şekilde toparlar ve en iyi halimle karşılarına çıkarım.