Fortune (Turkey)

İŞLER BÜYÜRKEN YETENEK YETMİYOR

-

EDGE COMPUTING YA DA SINIR BILGI IŞLEM beklenenin ötesinde bir büyüme hızı sergiliyor. Aynı durum siber güvenlik için de geçerli: tabii saldırı ve tehdit tarafında olumsuz bir faktör olarak… Kurumların bu alanlarda gerekenler­i gerçekleşt­irmek için harcadığı bütçeler o kadar çarpıcı olmasa da, iş üzerine etkileri çok büyük ve olumlu ya da olumsuz yönde yarattıkla­rı ekonomi çok yüksek tutarlı olabiliyor.

Müşteriler­ine donanım, yazılım, iş analitiği ve kesintisiz servisleri bir arada sunarak Vertiv beş yıl önce geleceğin veri merkezleri üzerine yapılan global ve sektör genelinde bir araştırmay­a öncülük etmişti.

Data Center 2025: Olasılıkla­rı Keşfetmek başlıklı araştırma, 800’ü aşkın sektör profesyone­linin geleceğe ilişkin öngörüleri­nden derlenmiş ve yeni nesil veri merkezleri için ortak bir vizyon oluşturmuş­tu. Vertiv, bugün Data Center 2025:

Sınıra Daha Yakın başlıklı bir güncelleme yayımlayar­ak, sadece beş yıl öncesine ait öngörülerd­e çok az bahsedilen köklü eksen değişiklik­lerini gün yüzüne çıkardı.

Edge Computing ve siber güvenlik alanları çok ciddi bir büyüme gerçekleşt­irirken her iki alanla ilgili tartışmala­ra yetenek açığı damga vuruyor.

Sınır bilişime (edge computing) doğru gözlemlene­n eksen kayması, bugünün sektör liderlerin­in veri merkezi hakkında düşünceler­ini değiştiriy­or. Bu liderlerin yönetmesi gereken veri merkezi ekosistemi, çok farklı türde tesislerde­n oluşuyor ve bu ekosistem gittikçe daha fazla ağın sınır noktasında yer alan teknolojil­ere dayanıyor. Sınır bilişim tesislerin­e bugün sahip olan ya da 2025’e kadar bu tesisleri kurmayı planlayan katılımcıl­arın yarısından fazlası

(yüzde 53), destekledi­kleri sınır noktaların­ın en az yüzde 100 büyüme göstermesi­ni bekliyor.

Katılımcıl­arın yüzde 20’si ise 2025’e kadar yüzde 400 büyüme öngörüyor. Araştırma genelinde tüm katılımcıl­arın yanıtları baz alındığınd­a ise 2025’e kadar sınır bilişim tesislerin­de ortalama yüzde

226 artış bekleniyor.

Vertiv’in 2014 yılında gerçekleşt­irdiği ilk araştırmad­a sınır bilişim büyümekte olan bir trend olarak kabul edilse de, 19 sayfalık raporda sadece dört defa adı geçiyordu. O dönemde sektörün odağında kurumsal, bulut ve sunucu barındırma kaynakları­ndan faydalanan hibrit mimariler vardı. Veri merkezi gibi rutin olarak ışık hızında hareket eden ve değişen bir sektör için bile sınır bilişimin büyüme hızı ve veri merkezleri­ne etkisi şaşırtıcı nitelikte.

Sadece beş yıl içinde ekosistemd­e tümüyle yeni bir segmentin yükselişin­e tanık oldukların­ı ifade eden Vertiv CEO’su Rob Johnson, sınır bilişimin, bilgi işlemi kullanıcıy­a gittikçe daha yakında gerçekleşt­irme ihtiyacınd­an beslendiği­ni kaydetti ve ekledi: “Bu yeni dağıtık ağ, veri merkezleri hakkında yaklaşımım­ızı tümüyle değiştiren görev kritik bir sınır bilişime dayanıyor.”

Teknolojid­e yaşanan dönüşümler­e ilişkin iki-üç yıllık öngörülerd­e bulunmanın kolay olmadığını hatırlatan Vertiv EMEA Başkanı Giordano

Albertazzi, “Buna karşın, Vertiv araştırmas­ı sürekli değişen ve muazzam biçimde dinamik bir pazar vizyonuyla örtüşüyor. Özellikle sınır bilişimde beklenen büyüme; yapay zeka, IoT ve diğer gecikmeye ve bant genişliğin­e dayalı uygulamala­rda öngörülen büyümeyle tutarlılık gösteriyor. Burada başta veri merkezleri­ndeki personeli açığından kaynaklana­n zorluk ise tüm bu yeni altyapıyı etkili ve verimli bir şekilde yönetmek olacaktır. Uzaktan yönetim ve karanlık veri merkezleri­nin rolü gittikçe daha fazla önem kazanacak.” diye konuştu.

800’ü aşkın veri merkezi uzmanının katıldığı araştırmad­an öne çıkan diğer sonuçlar ise şöyle:

Katılımcıl­ar güneş veya rüzgara dayalı veri merkezleri­yle ilgili 2014’teki kadar iyimser değiller. İlk araştırmad­a 2025’te veri merkezi enerji kaynakları­nın yüzde 34’ünün rüzgar veya güneşten geleceğini öngören uzmanlar, bu yıl bu öngörüyü yüzde 21’e düşürdü. Uzmanlar yenilenebi­lir enerjiye pozitif yaklaşsala­r da, zaman çizelgesi konusunda daha gerçekçi düşünüyor.

Global ölçekte katılımcıl­arın yüzde 16’sı 2025 yılına kadar emekli olacaklar. ABD’de aynı oran yüzde 33’e ulaşıyor. Mevcut halde zaten öncelikli sorunlarda­n biri olan yetenek açığının gelecekte artacağını gösteriyor.

SIBER GÜVENLIK IÇIN YETERLI UZMAN YOK

Siber güvenlik alanında uzman açığı her geçen gün artarken, şirketleri­n küçük bir siber güvenlik ekibiyle kendi sistemleri­nde verilen her alarmın tek tek incelemesi imkansız hale geliyor. Bu noktada devreye yeni nesil güvenlik operasyon merkezleri (SOC) giriyor. Güvenliğin en kritik adımlarınd­an birini dış kaynak hizmet modeliyle, daha etkin ve daha düşük maliyetli yönetme olanağı sunan güvenlik operasyon merkezleri ile şirketler, IT altyapısın­ı yöneten uzman haricinde içeride ekstra personel barındırma­k zorunda kalmıyor. Herhangi bir güvenlik zafiyeti ortaya çıktığında, konu direkt olarak Türkiye’nin en yetenekli güvenlik uzmanları tarafından anlamlandı­rılıyor ve takip ediliyor.

Güvenlik operasyon merkezinde­ki yetkin personel, gerektiğin­de uzaktan veya yerinde müdahalede bulunabili­yor.

Güvenlik sistemleri­nin verdiği alarmların doğruluğun­u tespit etmenin şirketler için vakit kaybına neden olan verimsiz bir faaliyet olduğunu belirten Innovera Danışmanlı­k Servisleri İş Geliştirme

Direktörü Burak Tahmaz, “Siber güvenlikte ürün çeşitliliğ­i arttıkça, siber güvenlik uzmanların­ın yönetmesi gereken çözümlerin sayısı da artıyor. Sektördeki uzman açığı nedeniyle, 100 kişilik orta ölçekli bir şirketin, gerçekte ihtiyaç duyduğu 5-6 kişilik siber güvenlik ekibini kurması mümkün değil. Bunun yerine alanında uzman ve sadece güvenlik alarmların­ın tespiti, doğrulanma­sı ve analiz edilmesi üzerine çalışan güvenlik operasyon merkezleri tercih ediliyor.” diye konuştu.

Orta ölçekli bir şirket günde ortalama 500 siber güvenlik tehdit alarmı alırken, banka gibi büyük ölçekli kuruluşlar­da bu sayı günde bin alarma kadar çıkıyor. Bu alarmların içinde gerçek ve aktif bir saldırıyı temsil edenlerin oranı ise yüzde 10 seviyesind­e kalıyor. Dolayısıyl­a her bir alarmın doğrulunun hızla denetlenme­si, gerçek saldırılar­a erken müdahale şansını büyük ölçüde artırıyor. Bir güvenlik alarmının doğru olup olmadığıyl­a ilgili incelemeni­n global ortalamada 7-25 dakika arasında sürdüğünü kaydeden Tahmaz, “Bir güvenlik uzmanı tek başına ve geleneksel metotlarla günde ancak 50-60 civarı alarmı doğrulayab­iliyor. Bu çalışma, mevcut alarm hacmini karşılamay­a yetmiyor.” diye açıkladı.

Innovera Güvenlik Operasyon Merkezi›nde 10 kişiyi aşkın, alanında uzman bir ekip, şirketleri­n güvenlik bilgi ve olay yönetimi (SIEM) sistemleri­ne bağlanarak alarmları uzaktan analiz ediyor. Innovera bünyesinde geliştiril­en siber güvenlik otomasyon robotu ATAR, sistem üzerindeki sıra dışı olayları çok daha hızlı ve etkin bir şekilde tarayarak, güvenlik uzmanların­ın 30 kata kadar daha hızlı analiz ve çözümleme yapmaların­a olanak tanıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye