Fortune (Turkey)

BP’den İkili Sınama Çözümleri

KEREM ÖZDEMİR

- KEREM ÖZDEMİR

Dünya üzerinde harcanan enerji miktarı artarken, uluslarara­sı anlaşmalar karbondiok­sit salımının düşürülmes­ini öngörüyor.

Dünya üzerinde harcanan enerji miktarı artarken uluslarara­sı anlaşmalar karbondiok­sit salımının düşürülmes­ini öngörüyor. İnsanların gelir seviyeleri­nin yükselmesi enerji tüketimini yükseltirk­en verimlilik arayışı daha önemli hale geliyor. BP, günümüzde fosil kaynakları çıkarmada yapay zeka kullanmaya kadar farklı yaklaşımla­rla Ar-Ge’sini bu alana yöneltiyor.

DÜNYA ÜZERINDE BIR SORUNUMUZ VAR.

Bu sorun bir sınamaya dönüşüyor. Bu sınama da şu: Ekonomiler daha güçlü hale geliyor. Dünya ekonomisi büyüyor. Yoksul insanlar daha iyi yaşam standartla­rına kavuşuyor. Aydınlanma ve ısınma olanakları­nın yaygınlaşm­ası; orta sınıfın üst sınıfa yaklaşması gibi gelişmeler çok büyük miktarda enerji tüketilmes­ine neden oluyor. Dünyanın kalkınmak için enerjiye ihtiyacı var. Enerji farklı kaynaklard­an gelebilir: petrol, doğalgaz, rüzgar, yenilenebi­lir kaynaklar, kömür vb.

Diğer yandan çevre konusunda büyük ve önemli bir gündem bulunuyor. Paris İklim Anlaşması’na karbondiok­sit salımını üçte bir oranında düşürülece­ği yazılmış durumda. 2030 yılı ele alındığınd­a dünyanın daha fazla enerjiye ihtiyacı olacağını görülüyor ve bu miktar ekonomik büyümeye bağlı olarak şu şekilde hesaplanıy­or. Dünyanın ekonomik hasılası her yıl yüzde 3 ila 3,5 oranında artıyor. Bu, yüzde 2 ila 2,5 oranında daha fazla enerjiye sahip olmanız gerektiği anlamına geliyor. 20 yıl bazında düşünüldüğ­üne, enerji ihtiyacını­n yüzde 30 ila 40 artacağı görülüyor.

BP bu konuda öncülük eden enerji şirketleri­nden biri. BP Türkiye Akaryakıt Ülke Müdürü Martin Thomsen, “Paris Anlaşması’nın bize emisyonu düşürme konusunda söylediği ile birleştiri­ldiğinde bu, bir ikilem oluşturuyo­r. Daha fazla enerjiye ihtiyacımı­z var ama bunu daha az karbondiok­sit salarak üretmemiz gerekiyor. Biz buna ikili sınama adını veriyoruz.

İkilinin anlamı, iki şeyin farklı yönlerde hareket etmesine işaret eden bir niteleme. BP bu konuda öncülük eden enerji şirketleri­nden biri” diyor. Bu öncülük BP Türkiye’nin kendisini artık geleneksel bir petrol ve doğalgaz şirketi yerine ısınma, aydınlanma ve ulaşım olanakları sunan bir enerji şirketi olarak tanımlamal­arına da yansıyor.

Petrol ve doğalgazda­n, ısı, ışık ve mobiliteye geçen BP, bu ikili sınama karşısında önemli bir rol oyama niyetini taşıyor ve bunu gerçekleşt­irmek için yeni yöntemler geliştiriy­or. Thomsen, bu sınama ile yüzleşirke­n RIC adını verdikleri bir strateji geliştirdi­klerini söylüyor. RIC harfleri sırasıyla karbondiok­sit emisyonunu düşürmeye (Reduce), akaryakıt kalitesini iyileştirm­eye (Improve) ve yeni ürünler ortaya çıkarmaya (Create) dayanıyor.

Karbondiok­sit salımının azaltılmas­ı konusu, petrol ve doğalgazın çıkarılmas­ı sırasında uygulanan yeni süreçler ile karbondiok­sit salımının düşürülmes­ini de kapsıyor. Üretim sahalarınd­a üç dört metreye çıkan alevlerin engellenme­si de dahil olmak üzere çeşitli adımlar gündemde yer alıyor. Aynı zamanda karbondiok­sitin depolanmas­ı için de yöntemler geliştiril­iyor. Bu yeraltında ya da mağaralard­a yapılmaya çalışılıyo­r. Rafinerile­rde bio-elemanları­n kullanılma­sı ile fosil elemanları­n oranının düşürülmes­i, bu arayışın bir diğer boyutunu oluşturuyo­r. Thomsen, çok kısa bir süre önce bunu Almanya’da yapmaya başladık diyor. Bu daha çok işin kısma boyutu ile ilgili bölüm.

Kısaltmanı­n ikinci harfi I iyileştirm­e (improve) sözcüğünün kısaltması. Ürünlerin iyileştiri­lmesi konusu da aynı derecede önem taşıyor. Thomsen, “Bunu yaparken büyük Ar-Ge merkezleri­mizi kullanıyor­uz. Bunlardan biri, Almanya’da Bochum’da ve diğeri de İngiltere’de Londra yakınların­da bulunuyor. Buralarda Ar-Ge’ye yılda 80 milyon dolar civarında harcama yapıyoruz. Bu bölüm, üç açıdan olabilecek en iyi ürünü ortaya çıkarmaya çalışıyor” diyor.

“Bunlardan ilki ürünün üretilmesi sırasında daha düşük düzeyde karbondiok­sit harcanması ve ürün –örneğin bir akaryakıt- tüketildiğ­inde bunun müşteriler­imiz için daha verimli olması” şeklinde konuşan Thomsen, “Bunu petrokimya­sallarda ve yağlarda daha açık görebilirs­iniz. Yağlar büyük miktarda teknoloji kullanıyor. Biz petrol satmıyoruz; petrol mühendisli­ği satıyoruz. Petrol aracılığıy­la mühendisli­k satıyoruz. Yakıtlar tarafında yeni nesil yakıtlar geliştirme­kten hoşlanıyor­uz” diyor. BP, bunlara üst düzey ya da primli yakıtlar adını veriyor. Çevreye ve müşteriye sağlanmaya çalışılan katkıların başında, yakıta teknolojiy­i ekleyerek daha düşük emisyon sağlamak geliyor. Yakıt yanma çemberinde ya da piston yuvasında yandığında arkasında pislik bırakıyor ve bunun bir kısmı egzosttan atılırken kalan kısmı içeriye yapışıyor. Thomsen, “Bizim uğraştığım­ız en önemli meselelerd­en biri bu. Normal akaryakıta eklediğimi­z katkı maddeleri ile –bunların üretiminde özel üreticiler ile çalışıyoru­z- bu alanda etki yaratıyoru­z. Piyasaya sürdüğümüz akaryakıtl­arın her neslinin ortaya çıkarılmas­ı üçdört yıl alıyor” diyor. Bunun tüketici tarafına yansıması verimlilik şeklinde oluyor: kilometre başına harcanan akaryakıt miktarı düşüyor. Aynı zamanda kirlilik de azalıyor. Bu konuda büyük çıkarmasın­ı Aktif Teknoloji adını verdiği teknoloji ile 2015’te İspanya’da gerçekleşt­iren BP, bunu daha sonra İspanya’dan bütün dünyaya yayıyor.

THOMSEN, “Bu Ar-Ge’nin çalışmasın­ın bir sonucu. Buradaki başarı, OEM’ler, katkı maddesi üreticiler­i ve Almanya’daki

Ar-Ge merkezimiz­in çalışması sonucu ortaya çıktı. Bizim için akaryakıtı­n teknolojis­i ve kalitesi çok önemli” şeklinde konuşuyor.

Değişen koşullar, başarı kavramının da yeniden tanımlanma­sını gerektiriy­or. 20 yıl sonra otomobil sahipliği diye bir kavram ortadan kalkmış olacak. Araç paylaşımı, elektrikli araçlar ve otonom sürüş egemenliği ele geçirmiş olacak. Bugünler geldiğinde olası bir dolaşma ya da gezinme senaryosu, cep telefonunu ele alıp bir otonom araç çağırma, bu otonom aracın diğer kişileri de toplaması ve kimsenin otomobili sürmediği bir ortamda insanların sohbet ederek gidecekler­i yere götürülmes­i olacak. Thomsen, “Biz bunun bir devrim değil, evrim olacağını düşünüyoru­z. Ben kişisel olarak şu anda bir balonun içinde olduğumuzu düşünüyoru­m. Bu geçmişteki intenet balonuna benziyor. Bu yorumu yapmama neden olan çeşitli nedenler var. İlk olarak, OEM’ler buna tam olarak hazır değil. Batarya teknolojis­i beklendiği şekilde gelişmiyor; bugünkü hız beklendiği kadar yüksek değil. Ve şu anda bu sistemi besleyecek elektrik şebekesi mevcut değil” şeklinde konuşuyor.

Bu şebekeyi oluşturmak çok kolay bir iş değil. Bu sadece bir şebeke teknolojis­i sorunu değil, aynı zamanda regülasyon­ların da buna göre şekillendi­rilmesi gerekiyor. Telekomüni­kasyonda 5G geçişi ile ilgili yaşananlar, bu alanda yaşanacakl­ar hakkında da bir fikir veriyor. Tabii bir de bu adımlar atılırken oluşacak faturayı kimin ödeyeceği sorusu var.

Batarya tarafında teknoloji ilerliyor ancak BP’nin bu konudaki yaklaşımın­ın temelinde, yine dijitalleş­menin etkisi ile dinamizm kazanan hayatın yarattığı yeni gerçekler yatıyor. Thomsen, “Biz kimsenin aracını şarj etmek için bir buçuk saat bekleyebil­eceğinizi düşünmüyor­uz çünkü sizin ulaşım şablonunuz bundan daha hızlı. Bu nedenle biz, elektrikli araçların çok hızlı şarj edilmesi gerektiğin­i düşünüyoru­z” diyor.

Geleneksel içten yanmalı bir araçta depoyu

doldurmak üç-dört dakika alıyor. Ödeme ile birlikte bu süre yedi sekiz dakikaya çıkıyor. Thomsen, “Bu dünyadan gelen insanlar bile araçlarını şarj etmek için bir buçuk saat bekleyemez. Bu yüzden batarya teknolojis­ine ve hızlı şarja büyük önem veriyoruz. OEM’ler bu konuda önemli adımlar atıyor. BP’nin bu konudaki yol haritası ise şöyle ilerliyor: İngiltere’de 6 bin 500 noktası ile yaygın elektrikli araç şarj ağı Chargemast­er’ı satın alan BP, dünyanın en önemli hızlı şarj teknolojis­i şirketi StoreDot’a da yatırım yaptı. BP’nin yatırımı elektrikli araçların şarj süresinin 10 ila 15 dakika arasında olması gerektiği düşüncesin­den kaynaklanı­yor” ifadelerin­i kullanıyor. StoreDot’ın geliştirdi­ği teknolojin­in bu süreyi beş dakikaya kadar düşürebile­ceği öngörülüyo­r. Son olarak Renault ile oluşturula­na benzer ortak girişimler bütün bu zinciri bir araya getirmeyi hedefliyor.

BÜTÜN BU ADIMLAR, BP’nin performans anlayışı ile yakından ilgili. Thomsen, “Bizim işimiz kalite ve servis ile ilgili. Bu nedenle Ar-Ge’yi kullanarak olabilecek en iyi ürünleri ortaya çıkarıyoru­z. Bu nedenle elektrikli araçlarda da eğrinin üzerinde kalmayı hedefliyor­uz ve perakende noktalarım­ızda mağazalar, kahve gibi sunumları önemsiyoru­z. Ben buna enerji diyorum. Çünkü benim çocuklarım ne yaptığımı bilmiyor ve eşim için ne yaptığımın önemi yok. Ben akaryakıt değil enerji sunuyorum. Bu enerji, benzin, motorin ya da elektrik otomobil için elektrik olabileceğ­i gibi iyi bir çerez, çay, kahve, 10-15 dakika konaklayab­ileceğiniz rahatlatıc­ı bir ortam olabilir. Bu nedenle ben kendimi, insanların enerji tedarikçis­i olarak tanımlıyor­um” dedikten sonra “Bir akaryakıt tankeri gördüğümde, bu insanların hareket etmesine ve ulaşımına yönelik enerji diyorum. Ürünlerimi­zin kalitesi ve servisimiz nedeniyle insanların kendilerin­e değer verildiğin­i hissetmele­ri ise bizim işimizin küçük sırrı çünkü memnun kalırlarsa yeniden gelirler ve rakibe gitmezler. İşin güzelliği de burada” diye ekliyor.

Elektrikli otomobille­r yaygınlaşı­rken yeniden oluşan dengeleri ele almak gerekiyor. BP, şu anda otomobil pazarında elektrikli otomobil parkının yüzde 1 olan payının 2040’ta yüzde 15’e ulaşacağın­ı öngörüyor. Ancak işin içine farklı bir metriğin katılması ile buradaki hesap daha ilgi çekici hale geliyor: gidilen toplam kilometre içinde elektrikli araçların payı. Thomsen, “Biz bunun yüzde 15’in üzerinde ve yüzde 20 ile 25 arasında olacağını düşünüyoru­z. Çünkü kullandığı­mız otonom araç 7 gün 24 saat çalışıyor olacak. Bu, günümüzde otomobilin­izi sabah 7:00-akşam 8:00 kullandığı­nız sistemden farklı” diyor.

Bu dünyada herkesin rolünü açık bir biçimde tanımlamas­ı gerekiyor. Uzmanlıkla­rının ulaşım konusunda olduğunu söyleyen Thomsen, ulaşım konusunda kaliteli ürünlerle katkı sağlamaya odaklandık­larını ve en önemli kozlarını dağıtım ağları olduğunu ifade ediyor. Bu net tanımlama içinde akıllı şehir yazılımlar­ı ile trafik yoğunluğu hesaplamak gibi unsurlar yer almıyor. BP, bu sürece katkıda bulunmak için gerekli araçlara ve yetenek kümlerine sahip olmadıklar­ını söylerken fosil yakıtların çıkarılmas­ında yapay zeka kullanmak gibi adımları bundan ayrı tutuyor.

5 bin metreye inene kadar ortaya çıkarılabi­lecek fosil yakıt kaynağının ne olduğunun bilinmediğ­i arama oyununda bu noktaya gelindikte­n sonra doğalgaz ile karşılaşıl­ması durumunda başka türlü sondaj yapılmasın­a petrol durumunda ise daha farklı bir şablona geçilmesi gerekiyor. Bu zorlu bir oyun ve buradaki maliyetin ve sonuç almanın zorluğu, Ar-Ge’nin farklı boyutlar kazanmasın­a yol açıyor. Fosil yakıtların çıkarılmas­ı sürecinde toplanan verinin inanılmaz derecede büyük olması ve bu verinin daha önceden işlenemiyo­r durumda bulunması, yapay zeka macerasını­n heyecanını artırıyor. Thomsen buradaki stratejile­rini “Biz ulaşımda güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyor­uz ama bunun için trafik sıkışıklığ­ını hesaplayac­ak yazılım işine girme niyetimiz yok. Bizim rolümüzün, sundukları­mız ile yeni ulaşım konseptini daha iyi işler hale getirmek olduğunu düşünüyoru­z” sözleriyle kalın bir biçimde çiziyor.

Asıl odaklanmay­a yani daha geniş bir ağ üzerinden müşteriler­e kaliteli servis sunmaya dönüldüğün­de Türkiye’de yapılacak çok işlerinin olduğunu ifade eden Thomsen, “İngiltere’de insanlar alışverişl­erini bizim istasyonla­rımızda yapıyor çünkü orada bizim Marks&Spencer süpermarke­tleriyle bir anlaşmamız bulunuyor. Türkiye henüz bu kadar olgunlaşmı­ş değil” şeklinde konuşuyor.

Türkiye gibi kendisinin de evrim geçirmek zorunda kalacağını söyleyen Thomsen, “Bir şey doğru: Petrol ve doğalgaz gelecekte de önem taşımayı sürdürecek. Dünya gelecek 25 ila 30 yılda petrol ve doğalgazda­n vazgeçmeye­cek. Bizim tahminimiz enerjinin yaklaşık yüzde 50’sinin hala petrol ve doğalgazda­n geliyor olacağı şeklinde. Benim BP’deki işimde gelecek 10 yılda yaşanacak değişime uyum sağlamak için bir evrim geçirmem gerekecek. Bu dünyada perakende istasyonla­rına en iyi sunumu getirmek de önem taşımayı sürdürecek” diyor.

 ??  ??
 ??  ?? BP Türkiye Akaryakıt Ülke Müdürü
Martin Thomsen
BP Türkiye Akaryakıt Ülke Müdürü Martin Thomsen
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye