OYUNUN KURALI
MERHABA, Dünyada 1990’lardan itibaren Doğu Bloku’nun dağılmasıyla globalizm denilen yeni bir olgu doğmuştu. Globalizm ticarette bariyerlerin kalkacağı, Batı’nın politik ve ekonomik hakimiyetinin ülkeleri şekillendireceği bir tablo öngörüyordu. Nitekim ilk başta öyle oldu. Ancak son yıllarda başka parametrelerin devreye girmesiyle bu trend sona ermese bile yeni oyuncularla, yeni perspektiflerle yola devam edecek gözüküyor. Her şeyden önce ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşları, yükselen korumacılık duvarları küresel ekonomik arenayı yeniden şekillendirirken, Washington’un ticaret oklarının hedefindeki başlıca ülke olan Çin’in basit bir ticari rakip olmanın ötesinde, güçlü ekonomisi ve buna bağlı siyasi ve askeri gücüyle Batı’yı gölgede bırakmaya başladığı görülüyor. Yakın zamandaki “Tek Kuşak Tek Yol” girişimiyle de kıtaları aşan bir stratejiye soyunan Çin’in, eski İpek Yolu’nu canlandırmayı amaçlayan bu projesinin en önemli ayaklarından biri olan Yunanistan’daki Pire limanını Global 500’de yer alan şirketlerinden Cosco aracılığıyla satın almasının hikayesini ve bu çerçevede geleceğe dair projelerini ileriki sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Çin’in Global 500 sıralamasında 129 şirketle (119’u Çinli ve 10’u Tayvanlı), 121 şirkete sahip ABD’yi geride bırakması ise dünyadaki radikal değişimin en çarpıcı göstergesi.
Bu gelişmeler ışığında Çin’in özellikle “Tek Kuşak Tek Yol” projesiyle lojistik konusunda elde ettiği güç, Türkiye’nin de bu inisiyatifin içinde aktif rol alıp almayacağını gündeme getiriyor. Bu projeyle Türkiye, Çin ile olan ticaretini, güzergâh üzerindeki diğer ülkelerle olan dış ticaretini artırabilir. Hatta proje kapsamında yapılacak iş birlikleriyle, Afrika üzerinde çok daha rekabetçi olabilir çünkü Kuşak Yol İnisiyatifi, Çin ile birlikte Afrika’da ortak yatırımları da beraberinde getiriyor. Türkiye’nin bu koridorda aktif yer almak adına hayata geçireceği her hamle oldukça önemli. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2015 yılında yaptığı açıklamada, sonucun “Sadece Çin’in solo yapacağı değil yol boyunca bütün ülkelerin dahil olacağı gerçek bir koro” yaratacağını söylediği bu anlamlı gelişmenin Türkiye için de yaşamsal olduğu aşikar.
Öne çıkan konulardan biri de Fortune’un 2019 yılı Global 500 sıralamasında şaşırtmayan ve listede tek başına Türkiye’yi temsil eden
Koç Holding’in tescilli başarısı... Geçen yılın verilerine göre 435’inci sırada yer alan Koç Holding bu yıl, sekiz basamak yükseldi ve Fortune Global 500 2019 Listesi’nde 423’üncü sıraya yerleşti. Bu başarıda Koç Holding’in sürdürülebilir stratejiler odağında geliştirdiği yatırımların ve hedeflerin büyük rolü olduğunu söylemek mümkün. Fortune Türkiye olarak biz de Koç Holding’i tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.
Eylül sayısı için şimdiden hazırlıklara başladık. Gelecek sayıda görüşmek üzere…