ROLLS-ROYCE ARTIK ZORLU YOLLARDA
Geçmiş yılların Rolls Royce’u geniş, düzgün yollarda, özel şoförlerin kullandığı bir araba markasıydı. Ancak markanın yeni SUV’u bu konsepti değiştirmeye hazırlanıyor.
“KİRLİYKEN DAHA GÜZEL gözüken ilk Rolls-Royce’la karşı karşıyayız. “Bu cümle, markanın ilk SUV modeli olan Cullinan’ın küçük bir filosuna bakmakla meşgul Rolls Royce CEO’su Torsten Müller-Ötvös’e ait; üç araba da Wyoming’teki Grand Teton National Park’ta bütün bir gün tur attıktan sonra toz, toprak içinde geri döndü. Ötvös, “marka için çarpıcı bir başlangıç” diyor.
Şimdiye kadar keşfedilen en büyük işlenmemiş pırlanta olan Cullinan’dan esinlenilerek adlandırılan SUV’un fiyatı 325,000 dolardan başlıyor. Ancak hiçbir Rolls Royce bu ham biçimiyle teslim edilmiyor. Arabaya talip olan
kişinin lüks bir boya, deri, ahşap tasarım ya da özel kabin tasarımı gibi özelliklere on binlerce ve hatta yüz binlerce dolar ödemesi gerekiyor.
Tüm bu unsurlar da Rolls-Royce SUV’u, lüks SUV segmentin lideri olan Range Rover’dan ayırt ediyor; gerçi Range Rover son yıllarda göz alıcı özelliklerle donandı ancak yine de rakibinin ihtişamı ve lüksüyle karşılaştırılabilecek düzeyde değil. Eğer bir araç “SUV’ların Rolls-Royce’u” olacaksa bu mutlaka Rolls- Royce markası olacaktır.
Cullinan kuşkusuz Beverly Hills ve Bahreyn’deki valelerin eline düşecek ama çok daha fazlası için üretildiği aşikâr.
Müller-Ötvös, “Rolls-Royce ilk kez pratik, fonksiyonel ve çok yönlü sözcüklerini kullanıyor” diyor. “Ailenizi, köpeğinizi alıp, balık tutmaya gidebilir, istediğinizi yapabilirsiniz. Birkaç gün kirli kalabilir, sorun değil.”
Cullinan’ın performans özellikleri 563 beygir gücü, ana şirket BMW’den gelen çift turbo V12 motor ve araba engebeli bir yolda ilerlerken alttaki süspansiyonun çok hızlı çalışmasını sağlayan bir “off-road” düğmesi olarak sıralanabilir.
Rolls-Royce son derece kârlı lüks SUV pazarına geç girdi. Yüzyılın önemli bir bölümünde premium spor otomobillerde ve şoförlerin kullandığı büyük arabalarda uzmanlaşmış olan imalatçılar artık daha büyük arabalar isteyen müşterilerini rakip markalara kaptırmamak için bu taleplerine boyun eğiyorlar.
Nitekim bu çabaları da karşılığını buluyor. Bentley Bentayga, Lamborghini Urus ve Maserati Levante kendi markalarında en çok satanlar statüsüne ulaştılar. Aston Martin bu yıl sonunda piyasaya çıkaracağı DBX crossover’ın markanın küresel satışlarının ikiye katlanmasına yardımcı olacağını öngörüyor. Müşteri ilgisinin azalması da mümkün gözükmüyor. Büyük arabalar çoktandır yeni normal olmaktan çıkıp standart oldular.
Her yıl yalnızca 4 bin adet satan Rolls-Royce da benzer sonuçlar bekliyor. Bununla birlikte, şirket sözcüsü Richard Carter, “eğer yılda dört bin araba satıyor ve bir yerde hata yapıyorsanız, bu rakam hızla bine gerileyebilir” diyor.
Müller-Ötvös ise satış hacmiyle ilgilenmediğini söylüyor. “Konuşmak istediğim en son şey miktar” diyor. “Hacim lüksün tersidir. Müşterilerin en son duymak istediği şeydir. Her köşe başında bir Rolls-Royce görmek istemiyorum.”
Ayrıca rekabetten de söz etmeyi sevmiyor; pazarda çok yer olduğunu belirtmeyi tercih ediyor. “Bizim rekabetimiz pek diğer otomobillerle değil” diyor; müşterilerin Rolls-Royce satın almayı bir tekne ya da sanat eseri satın almanın yerine düşünebileceklerini kaydediyor. “Eğer her ikisini de almak isterlerse, ikisini alırlar.”
Rolls-Royce ekibi Cullinan’ı yaratırken, kendi kendine şunu sordu: SUV üretmemizi sağlayabilecek herhangi bir hikâye var mı? Böylece Birinci Dünya Savaşı dönemi Silver Ghost serisinin yan basamakları ve 1920’lerdeki Phantom’ların arkasına takılmış sandık tasarımlarından esinlendiler.
Sonunda da, off-road sürüşler için sağlam ve yüksek bir sürücü koltuğuyla, köşeli, ön ve arka uzantıları kısa, kutu gibi bir tasarım ortaya koydular. Araba sahibi gerekli gördüğünde arka koltukları da katlayabiliyor ve tüm bu tasarım da Rolls’tan beklenebilecek üstün bir işçilikle gerçekleştirilmiş.
Rolls-Royce kadınlar ve milenyum gençleri de dahil olmak üzere müşterilerin şimdiden yeni modelle ilgilendiklerini görüyor. Siparişler RollsRoyce’un Kuzey Amerika’daki en büyük pazarları olan Kaliforniya ve Florida’da artarken, sağlamlığı ve dört teker sürüşü Kanada, New England gibi yerlerden de yeni siparişler gelmesini sağlıyor. Müller-Ötvös, “bize yeni garaj kapıları açılıyor” diyor.