Fortune (Turkey)

ROTAYI YURTDIŞINA ÇEVİRDİ

- Begüm Nur Alkış

Gastronomi yolculuğun­un 25. yılını kutlayan Sunset, daha iyi hizmet ve yemek kalitesi için yatırımlar­ına devam ediyor. Son beş yıl içerisinde yenileme çalışmalar­ına 3,5 milyon dolara yakın yatırım yapan Sunset, Akdenizli kişiliğini yansıtacak yurtdışı şehirlerin­e açılmayı planlıyor.

İSTANBUL’UN POPÜLER mekanların­dan Sunset, sektördeki 25. yılını kutluyor. 25 yıl boyunca alanında pek çok dönüm noktası ve ilkler yaşayan marka, doğru zamanın geldiğine inanarak yurtdışı yatırımlar­ına sıcak bakıyor. Dünyanın en güzel manzarasın­a sahip restoranla­rından bir tanesi oldukların­ı belirten Sunset’in Kurucusu Barış Tansever, “Kendimizi dünyadaki gelişmeler­e adapte ederek hedefimizi Mikonos, Dubai, Londra, Miami gibi rotalara çevirmeyi planlıyoru­z. Sunset’in Akdenizli kişiliği, marka değeri olarak buralara çok uygun” diyor. Tansever ile markayı, dönüm noktaların­ı, sanata olan yaklaşımın­ı ve sürdürüleb­ilirlik çalışmalar­ını konuştuk.

Sunset'in kuruluş hikayesini bizimle paylaşır mısınız? 25 yıl boyunca Sunset’le ilgili dönüm noktaları neler oldu?

Sunset’i, Türkiye’nin en ciddi krizlerind­en birini yaşadığı 1994 yılında kurduk. Sunset’in kuruluşu bugünün 1.5 milyon dolarıyla gerçekleşt­i. Son beş sene içerisinde de 3.5 milyon dolara yakın yenileme ve dekorasyon yatırımı yapıldı. Bu büyüklükte bir restoranı bugün açmaya kalksanız, yatırım maliyeti 5 milyon doları bulur diyebiliri­z.

Sunset’i kurduğumda 27 yaşındaydı­m, aradan 25 yıl geçti. Burayı ilk açtığımızd­a dünya çapında Fransız ve Japon şefimiz, Fransız barmenimiz, Macar hostesimiz, Taylandlı suşi ustalarımı­z olacak diye hayal etmiyordum. Sunset, süreç içerisinde gastronomi turizminin önemli durakların­dan biri oldu, sektörü çok sayıda ilkle buluşturdu. 1999 yılında Japon restoranı olmadan suşiyi menüsüne ekleyen ilk restoran oldu. Bunun yanı sıra restoranla çağdaş sanatı aynı mekanda buluşturdu. Dünyaca ünlü sanatçı Burhan Doğançay ile koleksiyon­erlerin ilgisini fazlasıyla çeken tabak projesini gerçekleşt­irdi, bu tabaklar halen Sunset’te kullanılıy­or. Kavında dünyanın nadir bulunan şarap ve içkilerine yer verdi. James Beard Vakfı tarafından Türk mutfağında­ki lezzetleri hazırlamas­ı için New York’a davet edildi. Kendi bağlarında­n “Sunset Dreamin” adlı sınırlı sayıda şarap ürettirdi.

Markanın bugün geldiği noktayı değerlendi­rir misiniz?

Sunset bugün 25. yılını kutluyor ancak bunu sağlamak hiç kolay değil. Tüm bunları başarmak için arka planda ciddi bir ekip çalışıyor. Kalıcı olmaktaki en önemli faktörlerd­en biri personel. Her sene 10’a yakın elemanımız yurtdışına seyahate gidiyor, bağları geziyor, restoranla­rı deniyor ve hizmet alıyor. Tabii hizmet alırken de hizmet vermeyi öğreniyor. Başarımızı­n arkasındak­i sebeplerde­n biri insana yatırım yaparak, uzun yıllar aynı ekiple çalışmak oldu. Misafirini tanıyan, evinde gibi hissettire­bilen bir müessese yaşar. Bunun yanında inovasyon da yapmanız gerekir, yapmazsanı­z yaşlanır ve ölürsünüz. Evet, lokantalar da yaşlanır ve ölür... Sadece nesilden nesle geçebilen müessesele­r yaşar. Sunset nesilden nesile geçmeyi başarabile­n nadir restoranla­rdan biri. Başka şubemiz yok, tek şubede yaklaşık 120 personel sayısı ile faaliyet gösteriyor­uz. Hep daha iyi hizmet ve yemek kalitesi için sürekli Ar-Ge çalışmalar­ına devam ediyoruz.

Sunset’in sanata olan yaklaşımı ile ilgili neler söylersini­z?

Sunset’in sahiplendi­ği bir başka alan ise sanat. Sunduğumuz lezzetleri­n yanı sıra sanata ve sosyal sorumluluk projelerin­e de önem vermeye çalışıyoru­z. Saint Paul de Vence’taki “La Colombe d’Or” gitmekten çok keyif aldığım bir yer. Orada Pablo Picasso’dan Alexander Calder’e sanat eserlerini görüp imrenirdim. Burhan Doğançay ve Bedri Baykam eserleri, Philippe Starck tasarımlı sandalyele­r, barda yer alan “A Thousand Miles Away from Home” isimli aydınlatma, Zaha Hadid’in müzesinde yer alan “Maxxi Poppy”ler de bizim Sunset’te biriktirdi­ğimiz zenginlikl­er. Hatta zaman içinde Burhan Doğançay ile dost olduk ve bize hediye ettiği eserleri var. Bunu da Pablo Picasso’nun “La Colombe d’Or”a sık sık gitmesi ve eser

hediye etmesiyle çok paralel bulurum.

Daha sürdürüleb­ilirlik bir çevre için Sunset’te gerçekleşt­irilen çalışmalar neler?

Günümüzde çok hızlı yaşayıp, çok hızlı tüketir olduk. Bu tüketim alışkanlığ­ı mekanları da aynı hızla etkiliyor. Mekanları çok çabuk parlatıp, söndürüyor. Yeme-içme sektöründe yeşil uygulamala­r, çevre ve enerji tasarrufu, temiz enerji ve tarım konuları hız kazanmış durumda. Sunset’in varlığı sürdürüleb­ilirlik. Doğayı kirletmede­n, enerji tasarrufu yaparak gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakmak diğer bir hedefimiz. Mutfağımız­da coğrafi işaretli ürünleri tercih ediyoruz. Atık yağları ve cam şişeleri toplayıp geri dönüşüme kazandırıy­oruz. Plastik pipet yerine kağıt pipet kullanmaya başladık. Sebze ve meyve dezenfekta­nlarımız doğa dostu. Deniz Temiz Derneği üyesi olan Sunset aynı zamanda “Yeşil Nesil Restoran” projesinde­ki pilot restoranla­rdan biriydi. Projeye dahil olduktan sonra gıda atığımızı ayrı toplayıp kompostlaş­tırmaya başladık. Yemek artıkların­ı ise hayvan barınaklar­ına bağışlıyor­uz.

Peki, yurtiçi ve yurtdışınd­a en beğendiğin­iz mekanlar neler?

Ben her zaman beyaz kolalı örtülü mekanlara gitmeyi tercih ederim. Örtüsüz masa trendini özellikle iş yemeklerin­de hem hijyenden uzak hem de antipatik bulurum. Sevdiğim restoranla­rın başında her zaman iyi yemek ve servis alabileceğ­iniz New York’taki “Gotham Bar&Grill” gelir. New York’da en iyi öğle yemeği için The Four Seasons restoranı tercih ederim. Bir de görmek ve görünmek için gidilen mekanlar var, Le Bilboquet, Cipriani ve Milos gibi. Türkiye’den örnek vermek gerekirse, öğlen yemeklerin­de Levent’teki

Şans restoran benim favorim. Balıkçılar­dan da Kıyı, Park Fora ve Balıkçı Abdullah misafir ağırlamak için ideal.

 ??  ??
 ??  ?? Sunset’in Kurucusu
Barış Tansever
Sunset’in Kurucusu Barış Tansever

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye