Kuşak yol tarihi fırsat ama Türkiye’nin transit taşımalarda dünya ile aynılaşması şart
TURGUT ERKESKİN, DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı; FIATA (International Federation of Freight Forwarders Associations) Kıdemli Başkan Yardımcısı; Genel Transport CEO’su
DÜNYANIN EN BÜYÜK ikinci ekonomisi Çin, artan dış ticareti nedeniyle lojistikte aslında mümkün olan her taşıma tipine, yoluna, kapasiteye ihtiyaç duyuyordu. Maliyetleri azaltmak, Avrupa’ya ulaşma süresini mümkün olan en kısa süreye düşürebilmek ve dünya pazarlarına çok daha rahat ulaşabilmek için de 2013 yılında Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni duyurarak tarihi İpekyolu’nun canlandırılması projesini ortaya koydu. Bu aslında, tarihte doğudan ticaret akışında buharlı gemilerin icadıyla vazgeçilen karayolu alternatifine yeniden dönüşün de ilanı anlamına geliyor.
Bu kapsamda Çin’den, Rusya üzerinden Avrupa’ya uzanan demiryolu güzergâhı canlandırıldı ve denizyolu üzerinden Avrupa’ya 30-35 günde giden bir malın, 1617 günde Avrupa’ya ulaştırılması sağlandı. Hatta inisiyatif kapsamında yapılan yatırımlarla,
artık bu sürelerin 12-13 günlere inmeye başladığını görüyoruz. Bu güzergâha ek olarak Orta ve Güney koridorları adlarıyla ikinci ve üçüncü güzergahlar da oluşturulmaya başlandı. Bugün örneğin bu kapsamda Pakistan’da çok ciddi yatırımlar yapıldı; yeni bir liman yapıldı, karayolu ve demiryolu altyapısı yenilendi.
Bir diğer koridor da Kafkaslar, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan üzerinden Türkiye’ye gelen Orta Koridor. Bu koridor, hem ekonomilerindeki belirsizlikler hem de yaşanan siyasi çatışmalar nedeniyle, halihazırda komşu ülkelerdeki problemlerden kaynaklı olarak şu an lojistikte ‘köprü olma’ avantajını tam olarak kullanamayan Türkiye için, tarihi bir fırsat.
DEİK olarak Kuşak Yol İnisiyatifi’ne yönelik bir çalışma yürütüyoruz. Çok yakında da bu inisiyatife dahil olmamız halinde, sonuçlarının ne olacağını rakamlarla göreceğimiz bir rapor açıklayacağız. Ancak şimdiden bu çalışma kapsamında gördük ki Türkiye bu inisiyatifin içinde aktif rol alarak, Çin ile olan ticaretini, güzergâh üzerindeki diğer ülkelerle olan dış ticaretini artırabilir. Hatta proje kapsamında yapılacak iş birlikleriyle, Afrika üzerinde çok daha rekabetçi olabilir çünkü Kuşak Yol İnisiyatifi, Çin ile birlikte Afrika’da ortak yatırımları da aslında beraberinde getirecek. Türkiye’nin bu koridorda aktif yer almak adına kaybettiği her bir gün, Rusya’dan geçen Kuzey Koridoru’nun bu pastadan aldığı payı maalesef artırması anlamına geliyor.
Bu noktada Türkiye olarak Orta Koridor’la elde edebileceklerimizin önündeki en büyük engeli, aslında geçmişte kendi elimizle oluşturmuş olduğumuzun da altını çizmeliyim. Transit ticaretteki mevzuatlarımız bugünün hızına ve dünyada yaşanan ticari değişimlere uyum sağlayamamış durumda. Transit ticaret, örneğin Azerbaycan’ın ürettiği bir malın Türkiye üzerinden Yunanistan’a geçirilmesi anlamına geliyor. Üretim noktasında sizin ekonominizle aslında hiçbir bağı olmayan bu malı, Türkiye üzerinden geçirirken, sanki Türkiye’nin dış ticaretine konuymuş gibi gümrük işlemleri tabi tutmak, önemli sorunlara yol açıyor. Örneğin özet beyan yerine, bu taşımayı yapan firmalardan detaylı beyan istenmesi, süreçleri uzatıyor, maliyetleri yükseltiyor ve neticede o ülkeler, firmalar artık Türkiye’yi tercih etmekten maalesef vazgeçiyor. Evet elbette hukuki olmayan hiçbir taşıma bizim ülkemiz üzerinden gerçekleşmesin ancak
bunun önüne dijitalleşmeden faydalanarak geçebiliriz. Dünyada artık tüm standartlar belli.
Buna göre bir mal, hareketine başlamadan, ilgili varış gümrüklerine öncesinde hangi malın, nereden, hangi tüccarlar aracılılığıyla getirtildiği ile ilgili beyanlar veriliyor. Bu beyanlar çerçevesinde ilgili birimlerin, bu malları reddetme hakları da var. Dolayısıyla siz aslında, dünya üzerindeki hukuki olmayan bir ticareti takip etme kabiliyetine teknolojiyle ve entegrasyonla kavuşmuş durumdasınız. Örneğin kahve üretimi denildiğinde akla Brezilya, Yemen, Meksika gibi kahve üreticisi ülkeler gelir.
Size bir gün, üretici olmadığını bildiğiniz bir ülkeden, kahve gönderilmek üzere bir taşıma trafiği talebi gelirse, işte siz bu trafiğe şüpheli gözlerle bakabilirsiniz. Ancak üretici bir kahve ülkesinden, alan firma da büyük bir kahve şirketi ise aynı prosedürü işletmek, zaman ve kaynak kaybına yol açıyor. Türkiye olarak dijitalleşmeyi, lojistikteki büyük datayı çok daha fazla kullanmamız, dünyadaki yetkilendirilmiş gümrük sistemine ise çok daha fazla entegre olmamız gerekiyor.
Toparlarsam, Türkiye transit taşımacılıkta dünya ile mevzuatlar ve işleyiş açısından bir an önce aynılaşmak; ek olarak demiryolu ve karayolu altyapısını güçlendirmek; demiryolu modernizasyonlarını ülke sathına yaymak; önündeki engelleri kendi eliyle teker teker ortadan kaldırmak zorunda ki Orta Koridor ile elde edeceği tarihi fırsatı kaçırmasın.