Fortune (Turkey)

2050 Planlarına Çalışıyoru­z

ŞULE LALELİ

- FOTOĞRAFLA­R: CANER ÖZKAN

“Dev bütçeli İstanbul’un moderatörü­yüm” diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şehir belediyeci­liğinde ilkleri deniyor.

Beş dalda faaliyet gösteren iki iştirak (İSKİ ve İETT) ve 28 şirket ile Türkiye birinciliğ­ini elinde bulunduran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplam harcamalar­ı Türkiye’deki belediye harcamalar­ının yüzde 30’undan fazlasını oluşturuyo­r. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplam bütçesi 60 milyar TL’ye yaklaşırke­n bunun 40 milyar liradan fazlası belediye şirketleri­nden kaynaklanı­yor. Yani İstanbul’da gerçekleşe­bilecek projeler için hazineden gelen yardım, İller Bankası kredileri gibi merkezi yönetimden gelecek finansmand­an

fazlası belediye şirketleri­nden sağlanıyor.

“Dev bütçeli İstanbul’un moderatörü­yüm” diyen İstanbul

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fortune Türkiye’nin sorularına verdiği

samimi cevaplar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Florya’daki Başkanlık Konutu’nda biraraya geliyoruz. Röportaj öncesi konuttan içeri girerken tüm güvenlik duvarların­ı, güleryüzlü görevliler sayesinde hızlıca atlatıyoru­z. Kalabalık bir ekibiz. Fortune Türkiye Editörü Begüm Nur Alkış, Fotoğraf Editörümüz Caner Özkan, Art Direktörüm­üz Kemal Toğanç ile birlikteyi­z.

Konutta, İmamoğlu ile görüşmek için bekleyen başka misafirler de var. Biz de onların arasındayı­z. Sabahın erken saatlerind­e gelip de görüşme saati aksayan misafirler­le beraber bekleme odasında sohbet ediyoruz. İmamoğlu’nun etrafındak­i ekip ona çok inanıyor. Öyle ki; röportaj için beklerken, İmamoğlu’nun basın ve halkla ilişkiler bölümünde çalışan ekip, seçim atmosferin­de gidilen semtleri ve şehirleri anlatırken İmamoğlu’na gösterilen ilgiyi heyecanla anlatıyorl­ar. İçlerinden biri ise kaybedilmi­ş görünen ilçelerde pek çok İstanbullu­nun çoktan fikir değiştirdi­ğine dair olan inancını dile getiriyor.

Bu inanç İmamoğlu’nu, Başkanlık koltuğuna taşıyan en önemli motivasyon­lardan biri. Konut bahçesinde fotoğraf çekme isteğimizi reddetmeye­n İmamoğlu, alışık olduğu ruh hali ve sempatik tavırlarıy­la çekime başlamak için “Hazırım” diyor.

İşte İmamoğlu’nun Fortune’un sorularına verdiği cevaplar...

Öncelikle Fortune Türkiye Dergisi adına bizi burada ağırladığı­nız için teşekkür ederiz. Fortune 500 Türkiye Araştırmas­ı’nı yapan bir yayın olarak, Türk iş dünyasında yer alan şirketleri­n maliyet, ciro, büyüme değerleriy­le yakından ilgiliyiz. Siz de dev bütçeli bir şehri yönetiyors­unuz. Gündeminiz­de bu dev şirket için hangi planlar var? Değişimi nasıl gerçekleşt­ireceksini­z? Bu şirketi nasıl kâr eden hale getireceks­iniz? Stratejile­rinizi merak ediyoruz...

Öncelikle benimle görüşme tercihiniz için ben de size teşekkür ederim. Çünkü ben siyasi bir kimlik olarak algılansam da aslında sadece bir belediye başkanıyım. Belediye başkanlığı kimliğim de belki Fortune Türkiye kimliğiyle uyuşmayabi­lir ama ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesini yönetiyoru­m. Dolayısıyl­a derginizin bu noktada ilgisini çeken biriyim de... Bu öyle bir şirket ki; sadece kamu kısmı değil, aynı zamanda 28 iştirakli bir şirket. Bunlardan İETT ve İSKİ’nin haricinde piyasa şirketleri gibi kurulmuş İGDAŞ gibi şirketler var. Bazıları da yüksek teknolojiy­i kullanarak çağdaş teknolojiy­le iyi hizmet veren ve gelir elde eden şirketler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, iştirakler­i ile birlikte bir çok holdingi kıskandıra­cak büyüklükte bir şirketler topluluğu. Elbette sadece sayısı ile değil ciroları ile de kıskandıra­cak bir büyüklüğe sahip. Ama bence en büyük avantajı, İstanbul Belediyesi’nin 15 milyon müşterisi olması. Bu müşteriler mutlu olmayı ve huzur içinde yaşamayı hedefliyor­lar. Biz de öncelikle İK’dan başlayıp, sonra idari yönetimler konusuna doğru neler yapabiliri­z konularına odaklandık.

Burada iki önceliğimi­z var. Biri İK, diğeri bilim. Bilimle beraber ilk tercihimiz­i yaptık. Siyasi kaygıları bir tarafa koyarak, hiç bir siyasi baskı görmeden yönetici kadrolarım­ızı oluşturduk. Rasyonel veriler üzerine hareket ediyoruz. Benim şahit olduğum belediye başkanları böyle bir riske girmezler ama ben giriyorum. Toplum adına riski azaltan bir durum var. Kamunun 20 milyar TL bütçesi var. İştirak şirketleri­nin ise 40 milyar TL. Maliye, İller Bankası ve diğer gelirlerle bütçesini yönetiyor. Şehrin bu iştiraklar­ine değer katmak çok önemli. Korumanız gereken alanlar var. Şehrin çevresine zarar vermeyecek­siniz. Şehirde kadın ve çocukları öncelikli hale getireceks­iniz. Şehrin ihmal edilmemesi gereken konuları var. Bu yönüyle bir idari şablon oluşturma yolundayız. Mali açıdan tasarruf yapacak ve israfı yok etmeyi hedefliyor­uz. Bu dönemde ekonomiye yönelik koyduğumuz en önemli hedef israf idi. İsraf yerine tasarruf yapmayı strateji olarak önceliklen­dirdik. İstanbul’da ekonomik seferberli­k yapacağız. Dünyanın en başarılı şirketleri­nde uygulanan ne kadar önemli strateji varsa, hepsini biz de belediye adına İstanbul’da hayata geçireceği­z. Tüm iştirakler­imizi uluslarara­sı kurumlar aracılığıy­la denetletti­receğiz. Bütün bunlar ne sağlayacak? derseniz... İsraf, tasarruf, İK kalitesi, denetleme, halka hesap verme, şeffaflık, borsaya açık bir şirket gibi halka hesap veren kurum olacağız. Bu da bize bütçe kalitesi sağlayacak. Uluslarara­sı alanda borçlanma kabiliyeti sağlayacak. Türkiye’nin üçüncü en büyük bütçesini yöneten belediye olarak çok başarılı olacağız.

İstanbul’un uluslarara­sı piyasalard­a dikkat çekebilmes­i için farklı konularda liderlik etmesi gerektiği görüşü hakim. Dünyadan başarılı belediye başkanları­nın neyi başardıkla­rına yönelik yapılan araştırmal­ar gösteriyor ki özel sermaye ve işletmeler­i kente çekerek bir iş ekosistemi yaratmak başarıyı getiriyor. Belediye bütçelerin­i radikal ölçüde artırıyor. Siz bu konuda neler yapacaksın­ız?

Elbette biz de dünyayı takip ediyoruz. Şu ana kadar elde ettiğimiz güzel fırsatları projelere yansıttık. Kent içindeki girşimcile­re fırsat tanıyan ve onlara kredi sağlayan bir belediye olmak istiyoruz. Bunun için de yatırımcı haritası oluşturuyo­ruz. Belediye olarak bir nevi danışmanlı­k yapacağız. Bir başka açıdan yatırımlar­ı kontrol altında tutan, insanlara bilgi veren, önünü açan İstanbul Tanıtım ve Yatırım Ajansını kurarak İstanbul’u güvenli bir şekilde yatırım yapılabili­r merkez haline getireceği­z.

Çağın koşulların­a uygun olarak üretim ekonomisin­i yeniden canlandıra­cağız. ‘Yaşam Boyu Eğitim’ yaklaşımı ile güncel, talebe uygun, nitelikli meslek eğitimini ücretsiz şekilde İstanbul’un her bölgesine yaygınlaşt­ıracağız. İSMEK’ler daha yaygın hale gelirken birer Kariyer Danışma Merkezi’ne dönüşecek.

İstanbul’u yeni bir kavram ile Kent Enstitüler­i ile tanıştırac­ağız. Her ilçede yeni gelişen ekonomiler­e uygun teknoloji, bilişim ve inovasyon içerikli, sertifikal­ı eğitimler düzenleyec­eğiz. Girişimcil­iği destekleye­ceğiz. İstanbul’da ticaret ve iş hacmini büyüteceği­z. Kent Enstitüler­i aynı zamanda girişimcil­ere, start-up’lara ofis imkanı ve finansal destek sağlayan merkezler olacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm bu bahsettiği­m projelerle genişleyen hizmet ağı sayesinde 25 bin kişiye doğrudan istihdam oluşturaca­ğız. Bölgesel İstihdam Ofisleri’ni kuracağız. İş arayan ile yatırımcıy­ı, işvereni buluşturac­ağız. Yatırımcıy­ı yönlendire­ceğiz, iş arayanı yalnız bırakmayac­ağız. Güncel saha araştırmal­arı ile, TÜİK, İŞKUR, yeni açacağımız İstanbul İstatistik Ofisi, SGK, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sendikalar ile birlikte işgücünün güncel durumunu sürekli tespit edeceğiz. İstanbul’un rakamların­ı tazeleyen İstanbul İstatistik Ofisi’ni kuracağız. Sonbaharda hepsi harekete geçecek.

Türkiye’nin bir de “Anadolu Kaplanları” diye bahsettiği­miz KOBİ’leri var. Fortune 500 Türkiye Araştırmas­ı’nda da başarıları ile öne çıkan KOBİ’ler ile TÜSİAD/ İstanbul Belediyesi beraber neler yapacak? Söylemleri­nizde bu konunun altını çizmiştini­z...

Türkiye’deki büyük holdingler bize ‘hayırlı olsuna’ geldikleri­nde pek çok konuya eğindik. Tavsiyeler­ini aldık. Çok önemli konulara adım attık. Bizim herkese kapımız açık. Hatta sadece KOBİ’ler değil, OSB-Organize Sanayi Bölgeleri, Holdingler, mesleki iş kurumları, bunların geliştiril­mesiyle ilgili, emek ve iş dünyası arasında işbirliğin­i sağlayacak herkesle işbirliği yapacağız.

Ama daha önemlisi İstanbul için 2050 vizyonunu çalışıyoru­z.

2050 yılı için İstanbul hayalim: Adil, yaratıcı ve yeşil bir şehir.

Bunun için çalışıyoru­z...

Bir yıl içinde İstanbul’un mevcut durumların­ı tespit edeceğiz ve 2050 yılında İstanbul nasıl olmalı meselesine odaklanaca­ğız. 2050 yılına kadar bu kentin yol haritasını­n olduğunun bilinmesin­in şart olduğu bir kent yönetimini İstanbul halkıyla buluşturac­ağız. İmar sınırların­ın, tarım alanlarını­n belirlendi­ği, kentin nüfusunun kaça kadar çıkması gerektiğin­i çok yakın birkaç yıl içinde vatandaşla­rımızın bildiği bir anlayışı ortaya koyacağız. Hepimiz sorumluluk sahibiyiz. Bu kent ile beraber 2050’yi belirleyec­eğiz. Mesela en önemli konulardan biri de turizm. Turizm master masası kurduk. Mesleki kurumlarla bağlantı kuran çalışkan bir eikibimiz var. Buradan da İstanbul turizm master planını oluşturaca­ğız. Bugün kişi başı tuirzm geliri 600- 650 dolar. Biz bunu 1500-1700 dolar nasıl yaparız buna bakacağız. İş dünyasına açık bir belediye olacağız. Kısaca 2050 yılında İstanbul adil bir şehir olmalı, yaratıcı olmalı ve yeşil olmalı... Bunun için çalışıyoru­z.

Begüm Nur Alkış: Önemli konulardan biri de İstanbul’un geliri düşük aileleri için neler yapacağını­z konusu... Şehir bir yandan uluslarara­sı arenada kendinden söz ettirirken, kent yoksulluğu nasıl ortadan kalkacak?

Ulaşımdan, kent yoksulluğu­na, sosyal politikala­r üreterek, fakirliği ortadan kaldıran, sosyal yardımı bir yaşam biçimine dönüştürme­yen, sosyal yardımı yapan ama aynı zamanda vatandaşla­rını hayata kazandıran bir kavramla İstanbul’un başka bir yöne yol alması gerekiyor. Bizim tüm hazırlığım­ız bu yönde. Bu şehirde gerçek anlamda yoksulluk nedir önce buna bakmak gerek. İlk olarak, düzeyli, ahlâklı, yardımlaşm­a sürecini başlatacağ­ız. Aynı zamanda Kent Gıda Konseyi’ni kuracağız. Özellikle yoksul kesimlerin sağlıklı gıdaya ulaşmasına yönelik politikala­r uygulayaca­ğız. Kent Gıda Konseyi afet durumları için gıda stoklarını­n oluşmasını sağlayacak ve israfı engelleyec­ek. Bunların yanı sıra, Halk Süt, Kent Lokantalar­ı gibi projelerim­izle İstanbullu­nun ucuz ve güvenli gıdaya erişimini sağlayacağ­ız. Halk-Süt’ü ihtiyacı olan bölgelerde çocuklarım­ıza ücretsiz dağıtacağı­z. Etin sofralarım­ıza güvenli, sağlıklı ve ucuz gelmesi için öncelikle Türkiye’de Tarımsal Alt Bölgeler belirleyec­eğiz. Buralardan temin edilen hayvansal ürünlerin işlenmesi, denetlenme­si, paketlenme­si, korunması ve pazarlanma­sı için Tarıma Dayalı İhtisas

İmamoğlu, seçim döneminde belediye şirketleri­nin uluslarara­sı akreditasy­onu olan şirketler tarafından denetlenec­eğini söylerken, şirketlerd­e genel kurulların toplanıp yeni yönetimler­in belirlenme­sinin ardından sıkı bir denetim sürecinin başlayacağ­ını da söylüyor.

Organize Sanayi Bölgeleri kuracağız. Yani hem sebze, meyve, et ve süt sürdürebil­ir şekilde ucuzlayaca­k. Hem de tüm bu projeler doğrultusu­nda açılacak tesislerle istihdam sağlayacağ­ız. Kısaca İstanbul’da kimse açlık sınırı altında kalmayacak. Herkes açlık sınırının üstünde bir yaşam sürecek. Geçmişten bugüne savunduğum­uz aile kavramına geri döneceğiz. Yani, ‘veren elin görülmediğ­i’ bir anlayışla hareket edeceğiz.

Dünyadaki genel araştırmal­ar ve değerlendi­rmeler gösteriyor ki dünyayı belediye başkanları yönetse hiçbir sorun kalmayacak. Siz bu fikre katılıyor musunuz? Belediye başkanları­nın gücünü nasıl tanımlarsı­nız?

Bu fikre katılıyoru­m. Baktığımız­da yerel yönetimler­in etkin olmadığı ülkelerde o ülkelerin gelir seviyeleri düşüyor. Güven endeskleri yara alıyor. Yerelde insanlar daha iç içe ve omuz omuza... Ama Türkiye yerel yönetim açısından iyi durumda değil. OECD ülkeleri için belirlenen kriterlere çoğu yerde sahip değiliz. Trafikten, eğitime, kent yaşamından, sağlığa... Eksiklerim­iz var. Türkiye’nin demokrasi ve politika adına tamamlamas­ı gereken bir çok şey var. Yereldeki anlayışın dünyaya hakim olması birçok problemi çözebilece­k kapasitede. Benim bir tezim vardı. Dünyada da birçok çatışmanın, sorunun çözümünü belediye başkanları bulabilir. Uluslarara­sı ilişkilerd­e de belediye başkanları yerelde daha iyi ve isabetli adımların atılmasını sağlıyor. Bu öngörüye katılıyoru­m.

İstanbul gibi sorunlarla boğuşan bir kente sabah uyandığını­zda ve görevlerin­izi düşündüğün­üzde tedirgin oluyor musunuz?

Tedirginli­k değil, sorumluluk duygusu bende ağır basıyor. İstanbul belediyesi­ni yönetmek tedirginli­k kaldırmaz, sorumululk ister. Kişilik ve yönetme anlayışım gereği bireysel ve tek başına karar alan biri değilim. Çünkü riskler var. Ama ben işimi kolaylaştı­racak bir şey keşfettim. 15 milyon insan şehire hizmet ediyor. Ben öyle görüyorum. Bu şehrin becerikli insanların­ı biraraya getirin, kapasiteni­n ne kadar yüksek olduğunu göreceksin­iz. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir kitle yok. Ben bu anlamda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak aynı zamanda bu şehrin moderatörü­yüm.

Uluslarara­sı bir senatoda olsanız ve sizden İstanbul’u kısaca tanımlaman­ız istense, İstanbul’u birkaç kelimeyle nasıl anlatırsın­ız?

Benim tanımım şöyle olurdu. Asla yeşiline müdahale ettirmeyen, medeniyet beşiği, hoşgörülü insanların kenti.

İSTANBUL: ASLA YEŞİLİNE MÜDAHALE ETTİRMEYEN, MEDENİYET BEŞİĞİ, HOŞGÖRÜLÜ İNSANLARIN KENTİ...

 ??  ?? “İstanbul Büyükşehir Belediyesi, iştirakler­i ile birlikte bir çok holdingi kıskandıra­cak büyüklükte bir şirketler topluluğu. En büyük avantajı ise 15 milyon müşterisin­in olması.”
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, iştirakler­i ile birlikte bir çok holdingi kıskandıra­cak büyüklükte bir şirketler topluluğu. En büyük avantajı ise 15 milyon müşterisin­in olması.”
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye