ASYA’YA KAZAKiSTAN KAPISI
Asya’nın coğrafya ve yeraltı kaynakları açısından dev ülkesi Kazakistan, Türkiye ile işbirliği içinde geniş bir pazara açılmayı umuyor. İstanbul’daki üst düzey toplantının ardından Türkiye Asya açılımını ilan etti. Ancak bu, Türkiye’nin oynayabileceği rolün yanlış anlaşılması anlamına gelebilir. Türkiye’nin hangi coğrafyaya açılan bir kapı olacağı üzerinde çalışması gerekiyor.
LONDRA’DA LIMUZIN SÜRÜCÜSÜ havaalanı yolunda trafik biraz sıkışınca trafikle ve yetişeceğimizle ilgili kısa bir açıklama yaptıktan sonra başlayan sohbette, “Sizin çok büyük bir siyasi lideriniz var” dedi. Konunun nereye gideceğini bilemediğim için biraz bekledim. “Mustafa Kemal Atatürk çok büyük lider. Ailem ilk olarak onun zamanında bizim Batı’ya açılabileceğimizi düşünmüş. Onun zamanında…” dedi. Pakistan’dan İngiltere’ye göç edip şoförlük yapan bu kişinin bahsettiği hayal, yaşadığı değildi tabii ki. Ülkesinde bankacı olan ağabeyinin enfeksiyon geçirip tedavi için geldiği Türkiye’de kurtarılamayarak hayata veda etmesi Türkiye ile ilgili son hatırasıydı. Türkiye’deki sağlık sistemini övüyor ve olaya kader olarak bakıyordu. İzin alıp vize işlerini halledip, Türkiye’ye ağabeyini son kez görmeye gelememesi de kendi kaderiydi.
Londra’da TeliaSonera’nın Kazakistan’daki şirketi KCell’in borsaya kote olması ve bu kapsamda yapılan gong töreni için bulunuyordum. O zaman Kazakistan ile ilgili olarak yapılan sunumlarda yer altı zenginlikleri açısından birçok madende Kazakistan bir numarada sayılıyordu. Ülke bu konuda o kadar zengindi ki, geniş coğrafyaya karşın hayvancılıkla uğraşan fazla kişi yoktu ve Türkiye’den çoban götürüp burada hayvancılık yapsak Türkiye kalkınır diye espri yapıyorduk. Aradan geçen sürede Türkiye’deki hayvancılık Suriyeli ve Afganlı çobanların çalıştığı bir işe dönüştü.
Son gittiğimde kış ortasının buzlu dünyasında teleferiğinden bütün şehri seyretme fırsatı bulduğum Almatı, ülkenin geçirdiği değişimi anlatmakta yetersiz kalsa da, 1998’de Kazakistan’ın başkenti ilan edilmesine dayanan hikayesi ile Astana (yeni adıyla Nur-sultan) yeni dönemin asıl simgesini oluşturuyor.
Bu dönemde Türkiye ile Kazakistan arasında geliştirilmeye çalışılan ilişkilerin potansiyeli – doğru anlaşıldığı durumda- çok yüksek ancak Türkiye’nin bu sürece derhal Asya’ya açılma boyutuyla yönelmesi çok doğru bir yaklaşım olmayabilir. Türkiye, Pakistanlı sürücünün anlattığı biçimiyle Atatürk’ün Asya’da yarattığı umudu yeniden yeşertip Kazakistan’ı ve bu ülkeyle iş yapan şirketleri Batıya açan köprü olma rolüne soyunmak durumunda. Zaten Kazak yetkililer de Türkiye’nin Batıya –Avrupa, Akdeniz ülkeleri ve Ortadoğuaçılan bir kapı rolü oynamasını istediklerini ifade ediyorlar. Bu, Türk şirketlerinin Kazakistan’da yürüttüğü projeler ve iki ülkenin ticaret hacmindeki büyüme ile birlikte daha ciddi bir siyasi ve ekonomik başarının kapısını açabilir.
KAZAKISTAN CUMHURIYETI Ulusal Girişimciler Odası “Atameken” Yönetim Kurulu Başkanı Ablay Myrzakhmetov, 31 Temmuz’da İstanbul Ritz Carlton’da düzenlenen toplantıdaki açılış konuşmasında “Öncelikle, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na Kazakistan ve Türkiye’deki girişimciliğin gelişimine katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin geniş tecrübesi ve zengin tarihi göz önünde bulundurularak, zorunlu üyelik sistemi tarafından NCE “Atameken” kuruldu. Türkiye Girişimciler Odası’nın deneyimi Atameken’in hızlı bir şekilde çalışmaya başlamasını ve NCE’de yüksek sonuçlar elde etmesini sağladı” dedikten sonra süreç hakkında bilgi verirken
“17 Mayıs›ta Türkiye Milli Odaları, Türk Ticaret ve Sanayi Odası›nı Nur-Sultan›da kurdu. Bugün bu organizasyonun ilk toplantısını yapıyoruz. Bu kurum ticari topluluklarımız arasındaki işbirliğini güçlendirmek için tasarlanmıştır. Kazakistan Ulusal Girişimciler Odası Atameken ve Türkiye ortaklarımız, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından sunulan Türk ortaklar, iki ülkenin işadamları arasında işbirliğinin geliştirilmesinde olası her türlü yardımı sağlayacaktır. Bugünkü toplantının temel amacı, girişimciler arasında doğrudan temas oluşturmak ve dış ticaret anlaşmalarının imzalanmasını sağlamaktır” sözlerini kullandı.
KAZAKISTAN’DA DEVAM EDEN 4,3 MILYAR DOLAR TUTARINDA 71 ADET KAZAK-TÜRK YATIRIM PROJESI, IKI ÜLKENIN SINERJI YARATMA GÜCÜNÜ ORTAYA KOYUYOR.
TÜRKIYE ODALAR VE BORSALAR BIRLIĞI (TOBB) Başkanı Danışmanı Bahri Can Çalıcıoğlu’nun açılış konuşması daha çok yapısal ve tarihsel boyuta odaklandı. Kazakistan’ın Türk – Avrasya coğrafyasının kalbi olduğunu belirten Çalıcıoğlu, “Kazakistan bizim ata yurdumuzdur ve Kurucu Devlet Başkanı Sayın
Nursultan Nazarbayev’in liderliğinde kaydettiği gelişmeler bizi gururlandırmaktadır. Onun vizyoner liderliği hem Kazakistan hem de bölgemiz ve Türk dünyası için büyük şanstır. 13 yıl önce 17 Kasım 2006’da verdiğimiz söz neticesinde Türk özel sektörünün çatı kuruluşu TOBB olarak ATAMEKEN ile oda sistemini Bölge’nin en başarılı Oda sistemi haline getirdik. Ekonominin ve üretimin gelişmesi ancak özel sektörün gelişmesi ile olur, güçlü özel sektör için de güçlü bir oda sistemi gerekir. Bu bağlamda TOBB olarak destek vermeye devam ediyoruz. Zira, ATAMEKEN ile birlikte Türk Kazak Ticaret ve Sanayi Odası Forumu’nu (Ortak Palata) kurduk. Bugün öğleden sonra Ortak Odamızın ilk toplantısını gerçekleştireceğiz” dedi.
İki ülke arasındaki güçlü bağlar, 2006’nın çok daha öncesine uzanıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in uyguladığı aktif politika, Türkiye’nin Kazakistan ile yakınlaşmasının güçlü temellerini oluşturdu. “Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığının ilk yıllarından beri, Türkiye en önemli ekonomik ortaklardan biri olmuştur. Ortak tarihe ve manevi değerlere dayalı ilişkiler her yönden gelişmekte ve güçlenmektedir” sözleriyle bu durumu ortaya koyan Myrzakhmetov, bu güçlenmenin rakamsal boyutunu ““Türkiye, Kazakistan’ın ciro payının yüzde 2,5’i ile 9. sırada yer almaktadır. 2018’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kazakistan’dan Türkiye’ye ihraç edilen ve yapılan ihracatın% 88,8’ini oluşturan başlıca ürünler; ham petrol, bakır ve katot, bakır, ham alüminyum, doğal gaz, buğdaydır. Kazakistan’dan Türkiye’ye yapılan ihracatın yüzde 53,6’ünü ve 666,0 milyon ABD Dolarını sanayi malları (petrol ve petrol ürünleri hariç) oluşturmaktadır. Diğer petrol ürünleri ise yüzde 37,3 oran ve 463,3 milyon dolara, tarım ürünleri ise yüzde 9,1 oran veya 112,8 milyon dolara tekabül etmektedir” şeklinde özetledi.
31 Temmuz’daki toplantının amacını “Bugünkü toplantının temel amacı, girişimciler arasında doğrudan temas oluşturmak ve dış ticaret anlaşmalarının imzalanmasını sağlamaktır” şeklinde özetleyen Myrzakhmetov’un bu sözlerinin ne anlama geldiğini anlamak için toplantının katılımcılarına kısaca göz atmakta yarar var. Resmi iş heyetinde; et, madencilik ekipmanı, ev tekstili, akümülatörler, LED aydınlatma, buğday, un, kimyasal maddeler, soyunma ve boyama kürkü, tahıllar ve yağlı tohumlar, hububat, yem bitkileri, hayvan derileri işleme, meyan kökü kuru ekstresi, dış mekan mobilyaları, parfümeri ve kozmetik ürünleri, konserve ve karma tarım ürünleri üreticileri yer aldı. Bu geniş yelpazede yer alan şirketlerin birçoğu son beş yılda kurulan şirketler. Bu durum, Kazakistan’ın yenilenen yüzünü ve dinamizmini ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu yenilikçiliği uluslararası alana yaygınlaştırmak için rol oynamayı değerlendirmesi gerekiyor.
Kazakistan iş modeli konusunda yarattığı başarılı örneklerle, bu yenilenen yüzünü geliştirmeyi başarıyor. Myrzakhmetov, “İç pazarlarımız dışında, Avrupa, Çin ve Güney Asya’daki büyük pazarlar bizden uzaktır. Bu ülkelere ihracat yapmak, ülkemizdeki işadamlarının çabalarının yoğunlaştırılmasını gerektirmektedir. Bunun iyi bir örneği Çin pazarında, özellikle gıda endüstrisinde ihracat konsorsiyumlarının gelişmesidir. Çin Dünyanın en büyük üçüncü gıda ithalatçısı olarak yılda 115 milyar dolarlık ürün alıyor. Aynı zamanda, Kazakistan’ın bu ciltteki payı yüzde 0,1’i geçmiyor. Bu amaçla, Türk iş dünyasını Çin’de yatırım işbirliğine davet ediyoruz. Kazakistan sayesinde Rusya ve Avrasya Ekonomik
İşbirliği (EAEU) piyasaları da açılacaktır. Kazakistan’daki yatırım ortamı bölgedeki en
uygun zemine sahiptir. Kazakistan, Doing Business (iş yapma) sıralamasında 28’inci sıradadır” diyor.
Bu özellikler Kazakistan’da özellikle altyapı projelerinde ortak girişim kültürünün gelişmesinde önemli rol oynamış durumda. Kazakistan Cumhuriyeti Sanayi ve Altyapı Geliştirme Bakanlığı Genel Sekreteri Mereke Pshembayev, Türk yatırımcıların Kazakistan ekonomisine yaklaşık 3 milyar dolar yatırım yaptığını ve Kazakistan’ın da Türkiye ekonomisine yaptığı yatırımların 1 milyar dolara ulaştığını vurgularken bu boyutu da eksik bırakmıyor. Pshembayev, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artmasına dair, belirlenen görevlerin yerine getirilmesi için gerekli tüm dayanaklar ve işbirliğini güçlendirmek için gerekli tüm mekanizmaların oluşturulduğunu ifade ederek son 14 yılda ortaya çıkan sonuçları şöyle özetliyor: “Kazak-Türk hükümetlerarası ticaret ve ekonomik işbirliği komisyonu, çok çeşitli konularda işbirliğini güçlendirmek için önemli bir araç olmaya devam ediyor. Ayrıca, Devlet Başkanlarımızın himayesinde uygulanan Yeni Sinerji Programının uygulanması, kardeş ülkeler arasında stratejik bir ortaklığın gelişmesine özel bir ivme kazandırdı. Şu anda Kazakistan’da devam eden 4,3 milyar dolar tutarında 71 adet Kazak-Türk yatırım projesi bunu kanıtlamaktadır. Kazakistan’da bin 300’den fazla ortak girişim (joint venture) aktif olarak çalışmaktadır” diyor.
ORTAK GIRIŞIME VE GIRIŞIMCILIĞE dayanan iş modeli, konulan iddialı hedefler ve sıkı bir ölçümlemeyle de destekleniyor. Kazakistan Cumhuriyeti’nin Türkiye Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, konuşmasında son yıllarda Kazakistan ve Türkiye arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin yüksek dinamiklerini belirterek, “Bugün Türkiye, Kazakistan’ın ana ticaret ortaklarının ilk 10 ülkesindedir. 2018’de ülkelerimiz arasındaki dış ticaret hacmi yaklaşık 2 milyar dolara ulaştı. Bu yılın Ocak-Mayıs döneminde gerçekleşen karşılıklı ticaret hacmi 1,3 milyar dolara ulaşarak, yıl sonunda gecen yıla göre daha yüksek olacağını ve artacağından ümitliyiz. Ayrıca orta vadede ikili ticareti 5 milyar Dolara, uzun vadede 10 milyar Dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Bugün Türkiye, Kazakistan pazarında aktif olarak ekipman ve mekanik ürünler, mobilya ve tekstil ürünleri, elektrikli ekipman tedarik etmekte ve inşaat ve müteahhitlik işlerini yürütmektedir. Ayrıca Türkiye, Kazakistan vatandaşları için ana turizm merkezlerinden biridir. Toplamda her yıl 500 binden fazla Kazakistan vatandaşları Türkiye’yi ziyaret ederek Türk ürünlerini tüketiyor ve mutlaka ülkemize getiriyor. Bu sayede karşılıklı ticareti destekliyoruz ve Türkiye ekonomisinin gelişimine katkı sağlamaktayız. Diğer taraftan, Kazakistan da Türkiye pazarına tarımsal ürünler, et, metal, kimyasal ürünler, makine ve ekipmanlar, ilaçlar, gıda gibi ürünleri sunabilir” şeklinde konuşuyor.
Denize sınırı olmayan Kazakistan, büyümek için ticari ilişkiler ekseninde geliştirilecek diplomatik ilişkilerin öneminin farkında olduğu görülüyor. Bu nedenle taşımacılık güzergahları ülke yöneticilerinin ciddiyetle üzerinde durduğu bir konu, “Çin-Kazakistan-Türkiye taşımacılık rotası hayal değil” diyen Pshembayev, malların Türkiye’den Çin’e Kazakistan’a ve Kazakistan’a karlı bir şekilde taşınması için gerekli tüm altyapının oluşturulduğunu ifade ediyor. Demiryolu hatlarına ilişkin olarak Bakü-Tiflis-Kars’ın yanı sıra, Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası’nın uygulamasının, ülkeler ve transit trafiği arasındaki taşımacılığı önemli ölçüde artırdığını ifade eden Pshembayev, “Bununla sınırlı kalmayacağımızı ve gelecekte taşımacılığı ÇinKazakistan-Türkiye yönünde artırabileceğimize inanıyorum” diyor.
Bu vizyonun hayata geçmesinde Türk şirketlerinin altyapı tarafında yaptığı işler önemli bir katkı sunarken iki ülkenin birlikte iş yapma kültürünü de güçlendiriyor. Pshembayev’in, “7 Şubat 2018’de Bakanlık ve Konsorsiyum arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesi ile bugün, Türk firmalarının katılımı ile 1,3 milyar dolar tutarındaki en geniş altyapı projesi Büyük Almatı Çevre Yolu (BAKAD) inşaatı için uygulanmaktadır. İnşaat ve montaj işleri Haziran 2018’de başlamıştır. İnşaatın sonlanma tarihi 2022 olarak planlanmıştır. Ayrıca, YDA-Holding şirketinin üstlendiği ve uluslararası Türkistan havaalanının yeniden inşası için devam etmekte olan ve Türkistan bölgesinde altyapı projelerinin uygulanması konusundaki çalışmalarını da vurgulamak isterim” sözleri bu duruma ışık tutuyor.
Ancak Türkiye’nin sunacağı asıl katkının ve yaratacağı asıl faydanın Avrupa, Akdeniz ülkeleri ve Ortadoğu’ya bir kapı açmak olduğunu unutmamak, Türkiye’nin asıl tarihi rolünü oynaması için kritik önem taşıyor.