OECD, Türkiye İçin İyimser
OECD, eylül ayı sonunda yayınladığı “Ara Dönem Ekonomik Görünüm” raporuna göre; ABD’de ve Euro Bölgesi’nde büyüme hız kesiyor. Çin’de büyüme kademeli olarak yavaşlıyor. Türkiye’de ise 2019 ekonomik beklentiler iyimser.
OECD, eylül ayı sonunda yayınladığı “Ara Dönem Ekonomik Görünüm” raporuna göre; ABD’de ve Euro Bölgesi’nde büyüme hız kesiyor. Çin’de büyüme kademeli olarak yavaşlıyor. Türkiye’de ise 2019 ekonomik beklentiler iyimser.
OECD (Economic Cooperation and Development-Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü), eylül ayı sonunda yayınladığı, “Ara Dönem Ekonomik Görünüm” raporunda dikkat çekici tespitler var.
Global görünümün daha kırılgan ve belirsiz hale geldiğine vurgu yapılan raporda; global büyümenin, 2019’da yüzde 2.9’a ve 2020’de yüzde üçe gerileyeceği tahmin ediliyor.
Raporun Türkiye ile ilgili bölümü ise iç ferahlatıcı. OECD, Türkiye ekonomisi için 2019 beklentilerini iyileştirdi. OECD, üye ülkeleri arasında, büyüme tahminlerinde en büyük yukarı yönlü revizyonu Türkiye için yaptı. Türkiye için 2020 yılı GSYH büyüme tahminini yüzde 1.6
olarak koruyan OECD, 2019 yılı için yüzde -2.9 olan büyüme beklentisini ise yüzde -0.3’e revize etti.
ABD’NİN BEKLENTİSİ DÜŞTÜ
ABD ekonomisi için 2019 büyüme tahminini yüzde 2.8’den 2.4’e, 2020 beklentisi ise yüzde 2.3’ten 2.0’a revize edildi. OECD, Euro Bölgesi için büyüme tahminlerini ise yüzde 1.2 ve 1.4’den 1.1 ve 1.0’a indirdi.
Eğer, beklenen 2019 global büyüme oranı gerçekleşirse bu durum global finansal krizden bu yana görülen en zayıf yıllık büyüme oranı olacak. Rapor bu doğrultuda aşağı yönlü risklerin birikmeye devam ettiğini belirtiyor.
OECD, tüm G20 ekonomileri için 2019 ve 2020 yılı büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti.
Buna neden olarak ticaret politikalarında gerilimlerin tırmanması gösteriyor. Zira bu durum güven ve yatırımlarda kayıplar yaşanmasına neden oluyor. Ayrıca finansal piyasalarda risk algılamalarını artırıyor. Tüm bunların sonucunda geleceğe dönük büyüme görünümleri riske giriyor. Yatırım teşviklerinin azalması, uzun vadede büyüme için maliyetlerinin olacağını belirtilen raporda, ticaret ve sınır ötesi tedarik zincirlerinde aksaklıkların talep üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturduğu vurgulanıyor.
ÇİN İÇİN UYARILAR VAR
OECD, söz konusu raporunda Çin›deki ekonomik büyümenin kademeli olarak yavaşlayacağı ifade ediliyor. OECD, ancak çok zayıf ithalat talebi dönemi ve daha keskin bir yavaşlama risklerinin yoğunlaşmakta olduğu uyarısında bulunuyor. Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılma zamanlaması ve şekli konusunda büyük belirsizliğin devam ettiği bu raporda da kendini gösterdi. OECD, “Anlaşmasız bir çıkış
Büyük Britanya’yı 2020 yılında resesyona iterek ve Avrupa’da büyümeyi kayda değer şekilde azaltarak kısa vadede maliyetli olur” ifadelerine yer verdi. Euro Bölgesi’nde mali ve yapısal politikaların para politikası ile birlikte kullanılmasının büyüme için daha etkili, verimli olacağını, sadece para politikasına bel bağlamaya devam etmeye göre daha az finansal bozulma yaratacağını da belirtti.
“YATIRIM CESARETLENDİRİLMELİ”
OECD’ye göre finans piyasasında kırılganlıkları devam ediyor. Bu sarsıcı probleme kaynak olarak yavaşlayan büyüme, yüksek borç ve kötüleşen kredi kalitesi gibi sorunlar gösteriliyor. Peki, OECD’nin bu zorlukların üstesinden gelecek önerileri var mı? OECD, raporunda çözüm önerilerini şöyle sıralıyor: Söz konusu zorlukları aşmak için, ticareti bozucu tarifelerin, sübvansiyonların kaldırılması gerekiyor. Diğer yandan şirketleri yatırıma cesaretlendirilmeliler. Rapora göre bunların gerçekleşmesi için kural tabanlı öngörülebilir ve şeffaf bir sistemin ortaya konması için kollektif çaba gösterilmesi gerektiğine işaret ediliyor. Ayrıca para politikası gelişmiş ekonomilerde destekleyici olmaya devam etmeli. Destekleyici para politikası daha güçlü mali ve yapısal politika desteği ile birlikte sunulmalı. Özetle OECD, mali politikanın gelişmiş ekonomilerde büyümenin desteklenmesinde daha büyük bir rol oynaması gerektiğine işaret ediyor. OECD’ye göre olağanüstü düşük faiz oranları kısa vadede talebi destekleyecek ve gelecek için fayda sağlayacak altyapıya yatırım için bir fırsat olacak. OECD, tüm ekonomilerin daha büyük yapısal reformlar ortaya koymaları gerektiğini ısrarla vurguluyor.
TÜRK SANAYİSİ TOPARLANIYOR MU?
Türkiye sanayi üretiminde, 2019’un ilk yarısında kırılgan da olsa bir toparlanma yaşanıyor. KPMG Türkiye’den Hakan Ölekli, yıla zayıf başlayan sektördeki sınırlı toparlanmanın, kısmen ihracatın gücünü korumasından kaynaklandığına dikkat çekiyor. KPMG Türkiye’nin “Endüstriyel Üretim İlk Yarı Raporu”na göre yılın ilk çeyreğine zayıf başlayan sektörden gelen ikinci yarıya ilişkin veriler, daralma hızının aydan aya yavaşladığını gösteriyor.
Küresel ticaret savaşlarında henüz sonu görmedik ama 2019’un ilk yarısında Türk sanayisi dış ticarette ucuz kalmanın faydalarını üst seviyede hissetmeye çalıştı. Ölekli, iç talepteki zayıflıkla birlikte bu durumun sürdürülebilirliğinin zor göründüğünü söylüyor. Bu nedenle sektör, kısa vadede dış ticarete odaklansa da yurtiçi talepteki toparlanma sayesinde daha iyi bir performans yakalayabilir.
Türk sanayisi ve ekonomisi, TL’nin reel olarak düşük seviyelerde seyretmesinin yanında hem jeopolitik konumu sayesinde pazar çeşitlendirmesi yapabilmesi hem de küresel tedarik zincirindeki yeri dolayısıyla ihracatını artırmayı sürdürüyor. Yılın ilk altı ayında endüstriyel ürünlerin ihracatı reel olarak yıllık bazda yüzde 11.1 arttı.
Endüstriyel üretimde kırılganlıklar devam ederken güven endekslerindeki olumsuzluklar kısmen sektörün artmaya devam eden maliyetlerine karşın ciro artışlarının sınırlı kalmasından kaynaklanıyor.
Sektörde işgücü girdi maliyetleri 2019 ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 24.3 arttı. Ayrıca sanayi sektöründe üretim maliyetlerinin yıllık artış hızı yüzde 23.2 ile oldukça yüksek seyrediyor. İmalat sanayinde ÜFE ilk yarı yılda yüzde 27.6 seviyesinde gerçekleşti. Buna karşın sektörde ciro, ilk altı ayda yıllık bazda ortalama yüzde 22 arttı. Dolayısıyla sektörde reel olarak daralma yaşanmaya devam ediyor.