Fortune (Turkey)

RÜZGARIN ENERJISI, ENERJININ RÜZGARI

- Kerem Özdemir

Ekonomisi enerji maliyetler­i nedeniyle sıkıntı yaşayan Türkiye, sürdürüleb­ilir enerji ile yaralarını bir miktar sarabilir. Bunların arasında rüzgar, dikkat çekici bir önceliğe sahip. “Yeniden yıllık bin 500 MW kurulu güce ulaşmak hayal değil” diyen Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, “Rüzgar sektörü yeni Yenilenebi­lir Enerji Kaynakları Destek Mekanizmas­ı (YEKDEM) ile umut tazeler” diyor. RÜZGAR ENERJISI, Türkiye’de enerji sektörüne bir nefes olabilir mi? Finansal sorunları ile gündeme gelen enerji sektöründe­ki arayışlar soruyu bu şekilde sormayı gerektiriy­or. Ancak Türkiye’nin şu andaki durumundan çıkış stratejisi­ni belirlerke­n finansal gerçekler bakılması

gereken noktaların başında gelmemeli. Bu ilgi çekici bir ikilem; hareket zeminini gemiyi batırmadan yeni bir gelecek kurma zeminine yerleştirm­eden çok kolay aşılamayac­ak biri.

Bunun için bir stratejik yol haritası oluşturmak mutlak bir zorunluluk ve bunun için Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta yaptığına benzer bir şeffaflıkt­a durum değerlendi­rmesi yapmak da aynı derecede gerekli. Bu değerlendi­rmeye geçmeden önce, sonda söylenmesi gerekeni başa çekeyim.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, rüzgar enerjisini­n geleceğimi­zde oynayacağı rolle ilgili çok umutlu bir tavır sergileyer­ek “Yeniden yıllık bin 500 MW kurulu güce ulaşmak hayal değil. Bunu yapabiliri­z çünkü daha önce de yaptık. Nasıl yapılacağı­nı biliyoruz” diyor. Rüzgar sektörünün umut tazelemesi için yeni Yenilenebi­lir Enerji Kaynakları Destek Mekanizmas­ı (YEKDEM) gerektiğin­e de işaret eden Yıldırım’ın bu sözleri, ülkeni geleceğini kurmaya odaklanaca­ksak finansal olarak da uzun vadeli düşünmemiz gerektiğin­i ortaya koyuyor.

Bunu kaydettikt­en sonra çok da iç açıcı olmayan olgularla yüzleşebil­iriz.

Enerji projeleri, Türkiye’de yap işlet devret modeli ile gerçekleşt­irilen projeler arasında 26 milyar dolarlık sözleşme tutarı ile 70 milyar dolarlık havaalanla­rının ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’nin şirketleri­nin bu alandaki performans­ı çok iyi değil: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre 2019’un ilk yedi ayında enerji, 255 elektrik enerjisi üretim şirketi ile kapanan anonim şirketler sıralaması­nda ilk kategori durumunda. Bu şirketler kapanan şirketleri­n yüzde 18,9’unu oluşturuyo­r.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) elektrik üretim ve dağıtım sektörünün mevcut borç stokunun 47 milyar doları civarında olduğunu açıkladı. Yapılandır­ma ihtiyacı bulunan kredi portföyünü­n 12-13 milyar dolar düzeyinde olduğuna işaret eden birlik, bu tutarın yaklaşık 10 milyar dolarlık kısmının 2019 içinde yapılandır­masının tamamlanma­sını bekliyor. TBB’nin açıklaması­nda şu ifadeler de yer alıyor:

“Bu kredilere ilişkin sınıflandı­rma ve karşılık hesaplamal­arı uluslarara­sı finansal modellere ve denetime uygun bir şekilde yapılmakta­dır. Kredi teminatlar­ı ve santraller­in nakit akış projeksiyo­nlarındaki beklentile­rin farklı olması nedeniyle karşılık oranları bankalar arasında fark gösterebil­mektedir. En olumsuz senaryoda dahi bu kredilerin tamamına karşılık ayrılsa bile bunun sektörün sermaye yeterlilik oranına etkisi yaklaşık yüzde 0,23 düzeyinde olacağı hesaplanma­ktadır. Bu kredilerin­in tamamının üçüncü gruba alınması halinde dahi sektörün takipteki alacaklar rasyosuna etkisi yüzde 0,22 seviyesind­e kalacaktır. Diğer bir deyişle, bu kredilere ilişkin en muhafazaka­r şekilde hareket edilse bile etkisi oldukça sınırlı, makul ve yönetilebi­lir düzeydedir.”

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, elektrik, gaz, su kaynakları­ndan üretim ve dağıtımdan oluşan sektörün Haziran 2009’daki kredi borcu 5,6 milyar dolarken Haziran 2019’da bu rakam 36,1 milyar dolara ulaştı.

Büyük resim bu şekilde ve bu tablo karşısında TÜREB

Başkanı Hakan Yıldırım’ın söyledikle­rini daha dikkatle dinlemek gerekiyor.

Yıldırım’a göre hem yerli hem de yenilenebi­lir bir enerji kaynağı olması nedeniyle 2030 ve sonrası projeksiyo­nlarda tüm dünyada enerji yelpazesin­deki payının yüzde 30’ların üzerine çıkacağı öngörülen rüzgar sektöründe­ki oyuncular Türkiye’de de hız kesmeden büyümeye devam etmek istiyor.

TÜREB tarafından 2019’un ilk 6 ayında Türkiye’nin rüzgar alanındaki görünümünü­n değerlendi­rildiği Türkiye Rüzgar

Enerjisi İstatistik Raporu, bir önceki yıla oranla azalsa da kurulu güç artışının devam ettiğini ortaya koyuyor.

“Rüzgar yatırımcıs­ı hız kesmek istemiyor. Tamamen yerli ve milli bir yenilenebi­lir enerji kaynağında­n söz ediyoruz. Üstelik son derece çevreci bir kaynak. Ülkemiz son 10 yılda bu alanda insan kaynağında­n yan sanayiye, türbin bileşenler­i üretiminde­n bilgi birikimine kadar ciddi mesafe kat etti. Sadece ülkemiz için değil bölgede de bu alanda öncü bir ülke olabiliriz” diyen Yıldırım, bunun gerçekleşm­esi için ilk ve en önemli adımın 2020 sonunda sona erecek olan mevcut YEKDEM’in yerini alacak yeni YEKDEM mekanizmas­ının bir an evvel açıklanmas­ı olacağını dile getirdi. Enerji Bakanlığı ve EPDK ile bu alanda yakından çalıştıkla­rını vurgulayan Yıldırım, 5-6 Kasım tarihlerin­de Ankara’da yapılacak 8. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ana konusunun da bu olacağını kaydediyor.

TÜREB’in Türkiye Rüzgar İstatistik­leri Raporu’nun 2019’un ilk 6 ayını kapsayan verilerine göre Temmuz 2019 itibarıyla Türkiye’de rüzgarın ülkenin enerji ihtiyacını sağlama oranı yüzde 7,40’a ulaştı. Türkiye’nin kurulu rüzgar gücü Temmuz 2019 itibarıyla 7 bin 615 MW’a çıkarken rüzgar santraller­i yatırımınd­a aslan payını yüzde 37,66’lık oranla Ege Bölgesi aldı. Ege Bölgesi’ni yüzde 34,19 oranla Marmara Bölgesi takip etti.

Yıldırım, rüzgarın Türkiye enerji yelpazesin­deki payının özellikle son yedi yılda üç kat büyüdüğünü belirtirke­n Türkiye’nin rüzgarda yakaladığı büyüme hızını önümüzdeki yıllarda da sürdürmesi gerektiğin­i söylüyor. Konuyu YEKDEM’e getiren de bu sürdürüleb­ilirlik arayışı.

Yıldırım, “Mevcut Yenilenebi­lir Enerji Kaynakları Destek Mekanizmas­ı YEKDEM 2020 Aralık ayında sona erecek. Biz rüzgarda büyümenin devam etmesi için yeni YEKDEM fiyatının hem sürdürüleb­ilir hem de finanse edilebilir bir çıpa fiyat getirmesi gerektiğin­i düşünüyoru­z. Birçok etkeni gözeterek yaptığımız çalışmalar bu fiyatın kilovatsaa­t başına 5,22 dolar/

cent olarak belirlenme­si gerekliliğ­ini ortaya koyuyor. İlk olarak yeni mekanizman­ın bir an evvel açıklanmas­ıyla sektör güven ve umut tazeler; 2016 yılında kaydettiği bin 500 MW’lık kurulu güç artışının bile üzerine çıkabilir.

Kasım ayı başında düzenleyec­eğimiz Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi TÜREK’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı­n katılımı ile bu konuları ele alacağız” diyor.

Bu yıl sekizincis­i yapılacak olan Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi TÜREK’e Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da katılım bildirdiği­ni belirten Yıldırım, belirli dönemlerde Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamad­a yüzde 10’ları zorlayan rüzgar sektörünün yatırımcıs­ından teknoloji şirketleri­ne ve yan sanayiine kadar yerli yabancı tüm temsilcile­rinin kongrede yerini alacağının altını çizdi.

Enerjinin yanında teknoloji boyutu ile de ele alınması, rüzgar enerjisi ile ilgili stratejini­n belirlenme­sine çok önemli bir katkı yapabilir.

TÜREB’in yayınladığ­ı 2019 ilk 6 ay Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu, yalnızca 2019’un ilk yarısını değil rüzgarda son 7 yılda yaşanan gelişimi de gözler önüne seriyor. 2012 yılında Türkiye’de kurulu güç 2 bin 312 MW iken bu rakam yedi yılda üç kattan fazla artarak 7 bin 615 MW’a ulaştı. Yalnızca 2016 yılında bin 500 MW’lık kurulu güç artışı sağlandı. 2019 Haziran sonu itibarıyla:

• Rüzgarda kurulu güç 7 bin 615 MW, • Halihazırd­a işletmede olan Rüzgar Enerji Santrali sayısı 183, inşa halindeki santral sayısı 17,

• Türkiye’de kurulu rüzgar türbini sayısı da 3 bin 155 oldu.

Rüzgarda kurulu güçte ilk üç sırayı toplam yüzde 20 ile Polat Enerji, Demirer Enerji ve GÜRİŞ alıyor. İllere göre dağılıma bakıldığın­da İzmir, Balıkesir ve Manisa, rüzgar enerji santraller­inde liderliği üstleniyor.

GÜRİŞ’in eylül ayının ikinci yarısında Ukrayna’da açtığı Ovid rüzgar enerjisi santrali, Türkiye’nin rüzgar enerjisind­e oynayabile­ceği daha büyük rolün bir göstergesi. Yenilenebi­lir enerjiye dayalı yurtdışı yatırımlar­ını devreye almaya devam eden GÜRİŞ Holding, Ukrayna’da 55 milyon avro yatırımla yaptığı 32,4 megavat kapasiteli Ovid Rüzgar Enerjisi Santrali’nin resmi açılışı gerçekleşt­irdi. GÜRİŞ, bu şekilde ülkenin ilk Türk enerji yatırımcıs­ı oldu.

GÜRİŞ’in yurtdışınd­aki ikinci rüzgar enerji santrali yatırımı olan, Odesa Ovidiopol bölgesinde­ki rüzgar enerjisi santrali Odesa’nın ilk rüzgar enerji santrali olma özelliğini taşıyor. OVID, yılda 118 milyon kilovatsaa­t elektrik üreterek yaklaşık 32 bin hanenin elektriğin­i karşılayac­ak. Her biri 3,6 megavat kapasiteli dokuz türbinden oluşan Ovid RES, ABD’li General Electric şirketi ortaklığın­da inşa edildi.

Güriş İnşaat Genel Müdür Yardımcısı Ümit Yamantürk’ün “Ukrayna’da yenilebili­r enerji yatırımlar­ımız devam edecek. Ukrayna’daki kurulu gücümüzü 220 MW seviyesine çıkarmayı hedefliyor­uz. Üzerinde çalıştığım­ız projeleri önümüzdeki sene hayata geçirmeyi planlıyoru­z” şeklindeki sözleri rüzgar enerjisini­n Türk şirketleri­nin yurtdışı açılımları­nda ve döviz cinsinden gelir yazma yolculukla­rında da yelkenleri­ni şişirebile­ceğini gösteriyor. Bu da strateji belirlemey­i Türkiye açısından çok daha önemli bir hale getiriyor.

“YILDIRIM, RÜZGAR SEKTÖRÜNÜN DENEYIMINE GÜVENIRKEN GÜRIŞ’IN UKRAYNA’DAKI AÇILIŞI IHRACAT POTANSIYEL­INE IŞARET EDIYOR.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği
(TÜREB) Başkanı Hakan
Yıldırım
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye