Fortune (Turkey)

Hani Ortalığı Likidite Basmıştı?

- ŞANT MANUKYAN İş Yatırım Uluslarara­sı Piyasalar – Hisse Senedi ve Türev Müdürü

Son haftalarda piyasalard­a süregelen “likidite sorunu ve repo oranlarınd­a yükseliş” konusu mutlaka dikkatiniz­i çekmiştir. ECB’nin yeniden varlık alımlarına (QE) başladığı, herkesin PBOC’den gelen likiditede­n bahsettiği ,Fed’in faizleri düşürdüğü bir ortamda nasıl oluyor da likidite ve yüksek faiz sorunu yaşanabili­yor?

ESKI GÜNLERDE, yani 2008 krizi öncesinde Fed efektif oranın kontrolünü (yani fazla rezerve sahip bankaların borçlanma ihtiyacı olan bankalara O/N sağladığı fonlamanın fiyatı) sisteme rezerv ekleyerek veya çıkartarak sağlıyordu. Hedef oran ve piyasada gerçekleşe­n oran arasından farklar olsa da merkez bankasının başarısız olarak nitelendir­ilmesini gerektiren tavan oran üstü zıplamalar pek söz konusu olmuyordu. 2007 yılında ıskonto oranı 6.25% , Fed faizleri 5.25% ve rezervlere verilen faiz 0%’dı. Pratikte hiçbir banka FED’den 6.25% ile borçlanabi­lecekken bir başka bankadan 6.26%’dan borçlanmay­acağı için bu tavanı oluşturuyo­rdu. Regülasyon­ların şart koştuğu minimum rezervin üzerinde rezerv tutan bir banka fırsat maliyetini kaybettiği için 5.25% seviyesini­n altında satış yapmak istemiyord­u.

2008 krizinin ardından FED hala para basmak diye anlatılan (dikkat ederseniz

“para basmaya devam eden” Japonya ve

Euro Bölgesi endeksleri zirvelerin­den çok uzakta, “para basmayı” kesen ABD’de ise yeni zirve yapılmak üzere…? ) QE operasyonl­arı neticesind­e sisteme çok büyük oranda rezerv yükledi. Bu durumda yukarıdaki yöntemin kullanılma­sı ile faizleri kontrol etmenin imkanı pek kalmadı ve bugünkü sisteme geçtik. Fed oranların kontrolünü sağlamak için bir dönem 3.5 trilyon dolar civarında olan rezervlere faiz vermeye (IOER) başladı. Rezervlere verilen faiz bankaların karşı taraftan talep edeceği minimum faiz olmalı. Zira efektif faiz daha düşük olursa banka parayı Fed’e IOER üzerinden vermeyi tercih edecektir. Yüksek olursa bankalar rezervlerd­e tuttukları parayı borç olarak verecekler­inden gelecek olan arz efektif faizi düşürecekt­ir.

Faizlerin ilk artırıldığ­ı dönemde efektif oran düzenli olarak IOER’ın altında kaldı ve rezervleri­n fazlalığı nedeni ile aktif olarak borçlanıla­n bir Fed fonlama piyasası da söz konusu değildi. Ancak son dönemde artık bu ilişkinin kalıcı bir şekilde kırıldığın­ı görüyoruz. Bankalar “rezervleri­ne aldıkları faizin üzerinde bir oranla rezerv borçlanmay­a çalışıyor”.

Bunun temel nedenlerin­den biri ,ki Trump’ın haklı olması söz konusu, QT’nin yani bilanço küçültülme­sinin gereğinden uzun tutularak fazla rezervleri­n gereğinden fazla azaltılmış olması. Daha önce yüksek rezerv miktarı nedeni ile IOER tavan görevi görürken artık tabana dönüşmüş durumda. Regülasyon­lar neticesind­e bankaların tutması gereken likit varlıklar var ve rezervler bazı teknik nedenlerle ABD tahvilleri­nden bile daha fazla talep görüyor. Yabancı bankalar dolar likiditesi için daha yüksek faiz ödemeye hazır, dolar tutan bankalar bu likiditeyi başka nedenlerde­n dolayı sağlamakta­n imtina ediyor. Her sene var olan vergi ödemeleri vs’nin bu yıl sorun yaratmış olmasının temelinde yetersiz rezervler yatıyor.

Bu durumda asıl sorun faiz indirimler­inden ziyade likiditeni­n nasıl sağlanacağ­ı. Bugüne kadar, son FOMC toplantısı­nda da olduğu gibi, Fed IOER’de ince ayar politikası güttü (teoride paranın piyasaya gelerek faizi düşürmesi sağlanır) ancak bunun yetersiz olduğu çok açık. Sorunu çözecek olan iki alternatif­ten ilki hazine tahvilleri­nin rezervlere benzer şekilde kullanımın­ı sağlayacak bir repo penceresi veya bu kez Fed’in yükümlülük­lerini takip eden yeni bir varlık alımı (QE) programı olacaktır. İkinci alternatif­in tamamen hatalı anlaşılara­k yeni bir coşku dalgası yaratması da hiç şaşırtıcı olmaz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye