Dijital üretim, hissedilen şıklık
Gürmen Group’un kendisi ve diğer markalar için gerçekleştirdiği koleksiyon üretimi ile ulaştığı hacim, geçen sene dijital fabrika konusunu ele almaya başlamasını getirdi. Pandemide işlerin sürmesini sağlayan dijital organizasyon dönüşümü ve NO FILTER koleksiyonunu ortaya çıkaran güncellenmiş inovasyon, uçtan uca dijital dönüşümün iyi bir örneğini ortaya koyuyor.
GÜRMEN GROUP Markalardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Doğan’ın “Bir hazır giyim temsilcisi olarak teknoloji konuşabiliyor olmak benim için çok büyük bir mutluluk kaynağı” şeklindeki sözleri aslında aforizma değerinde. Bu, dijitalleşmenin artık teknoloji ile ilgili kişilerin tekelinden çıkıp işin kendi DNA’sına taşındığına işaret eden önemli bir gösterge. Bu aynı zamanda dijital dönüşüm tanımında ulaşılacak uç noktalardan biri. Yani bu gelişmeyi sadece mutluluk sözcüğü ile ifade etmek yetersiz kalıyor. Gürmen Group’un faaliyet alanları arasında hazır giyimin yanısıra tarım, hayvancılık ve enerji bulunuyor. Son olarak teknolojinin faaliyet alanlarına eklendiği grupta Doğan, markalardan sorumlu yönetim kurulu üyesi olmasının yanında ikinci kuşak temsilcisi unvanına sahip. Gürmen Group, hazır giyimde RAMSEY ve KİP markaları ile 20 ülkede erkeklere ürün sunuyor. Moda tarafındaki yüzü bu şekilde olan grup, üretim tarafında da Kastamonu ve Karabük’te yer alan fabrikaları ile yalnızca kendi markaları RAMSEY ve KİP ile sınırlı kalmayan bir faaliyet yürütüyor. Fabrikalardan, Avrupa ağırlıklı olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki farklı markalara koleksiyon ihracatı da gerçekleştiriliyor.
Bu ölçekteki bir operasyondaki dijitalleşmenin hikayesi ilgi çekici olmaya aday ve COVID-19 deneyimleri bu tür hikayelere ilgiyi artıran bir unsur oluyor. Ancak Doğan, “Bizde dijitalleşme pandemi ile ayyuka çıkmadı” diyor ve dijitalleşme süreçlerinin temelinin tedarik zinciri yönetimi olduğunu söylüyor: “Çok önce başladık ve bünyemize son katılan şirket olan Gürmen Teknoloji ile bunu daha ileri taşıdık. Moda ve perakendede ağırlıkla B2C yapıda bir iş yapıyoruz. Böyle olunca da tüketici bizim işimizin merkezinde. Çok yakın zamana kadar da tüketici tarafında tatmini sağlamak için iyi bir tedarik zinciri yönetimi ile perakendenin zarureti olan doğru ürünü doğru kalitede doğru zamanda doğru fiyatla doğru lokasyonda sunmayı sağlıyorduk. Üründe biraz öncü olabiliyorsanız, aslında çok büyük oranda beklentileri karşılamış oluyordunuz.”
İnternet bu dünyayı tamamen değiştiriyor. İnternetin çok hızlı bir şekilde hayatımıza girmesi ve yaygınlığının çok hızlı artması
ile birlikte tüketicilerin bilgiye erişiminin ciddi biçimde artması ve neredeyse sınırsız hale gelmesi, beklentilerin de artmasına yol açıyor. Bunun neticesi, şirketlerin daha güçlü ve daha çevik olma gereğinin ortaya çıkması oluyor. Doğan, “Fatura kesmekten müşteriye servis vermeye, online ya da offline’dan satış yapmaktan ürün çıkartmaya ve lansman yapmaya kadar her ne yapıyor olursanız olun; bunlarn hepsinde daha hızlı olmanız gerekiyor. Ama daha hızlı olurken kaliteden feragat etmeyeceksiniz hatta daha da kaliteli olacaksınız. Yenilikçiliğinizi sürdürülebilir kılacaksınız. Yenilikçilik, sürdürülebilirlik, hız, verimlilik diye baktığınızda bunların bir şirketin dijitalleşne yolculuğundan bekledikleri olduğunu görüyorsunuz” şeklinde konuşuyor.
Eski normalde üründe biraz önde olmanın kazandırdığı beklentileri karşılama kozunu, yeni normalde dijitalleşmede bir adım önde olmanın sağladığını gören grup, buradan yola çıkarak bir dijitalleşme hikayesine başlama kararı alıyor. Doğan, “Kurum kültürümüzün çok daha geçmişine giderseniz, Ar-Ge’ye hep çok önem verdiğimizi ve üründe Ar-Ge’nin bizim en güçlü kaslarımız olduğunu görürsünüz. Aynı şekilde teknolojiler tarafında yeni teknoloji üretme kültürüne haiz bir firmayız. Şu anda kullandığımız kurumsal kaynak planlaması (ERP) ve üretim kaynak plalaması (MRP) sistemlerimizin her ikisi de şirket içinde geliştirilmiş ve bir Ar-Ge’nin neticesinde ortaya çıkmış programlar” şeklinde konuşuyor.
GÜRMEN GROUP, BU BAKIŞ AÇISIYLA dijitalleşme yolculuğunda vaktinde hareket etme yollarını yaklaşık beş yıl önce ele alırken bilgi teknolojileri ekibini şirketin dışına alma kararı veriyor. Yazılım işgücünün şekillendiği bu dönemde grup, şirkette fanus içinde yaşayan bir yazılım ekibi yerine dışarıda olup hem kendisini hem de grubu besleyen bir ekibi tercih ediyor. Yeniliklerden en iyi şekilde haberi olacak böyle bir ekibi en iyi teknoparkta barındıracağını gören grup, Gürmen Teknoloji şirketini 2017’de Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ta kuruyor. Grup buradaki ekiple beraber süreçler, teknoloji ve insanı odak noktasına alan iş süreçlerinde dijitalleşme stratejisini hayata geçiriyor. Bu, üretimden tüketiciye dokunan noktalara kadar uzanan ve sonu belirlenmemiş bir yolculuk olarak görülüyor. Bu yolculuk bir yanda sosyal medya üzerinden satış yapmak gibi alanlarda inovatif yöntemler ile ele alınsa da diğer yandan bu alanda faaliyet gösteren markaların lojistik, yazılım ve yeni nesil teknoloji ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanıyor.
Gürmen Group’un dijitalleşme yolculuğundaki başlıklar, çevrimiçi, üretim, operasyonlar ve –çevrimiçi veya çevrimdışı- müşteri deneyimi olarak karşımıza çıkıyor. Operasyon başlığı mali işlerden siber güvenliğe kadar çeşitli alanları kapsayan önemli bir başlık. Pandemi döneminde iki buçuk ay boyunca tek satış kanalı haline gelen e-ticaret bir yandan bu özelliği bir yandan da siber saldırıların yüzde 40’a varan oranda artması ile gündeme gelirken bu başlıkların birbirinden bağımsız olmadığının bir göstergesini oluşturuyor.
Grupta dijital dönüşümün geldiği noktayı gösteren bir kriter ise, 19 Mart’ta mağazaları kapatma kararı verilmesinin ardından herkesin evine gidip çalışmaya devam edebilmesi. Bunda uzaktan çalışma konusunda önceden atılan adımlara işaret etmekte ve operasyon ile bunun kastedildiğini vurgulamakta yarar var. İnsan kaynakları tarafında ise, daha önce geliştirilen Gürmen Akademi internet sitesi ve aplikasyonu, pandemi süresinde eğitimlerin sürmesini sağlayarak operasyonu başka bir boyutta destekliyor. Doğan, “Biz şubat ayında pandemi Avrupa’ya sıçradığı zaman bu sistem üzerinden COVID19’un ne olduğu, nasıl bulaştığı ve bulaşmaması için neler yapılması gerektiği konusunda eğitimler vermeye başladık. Eskiden bütün mağazaları dolaşıp eğitim vermemiz herhalde iki ay sürerdi. Şimdiyse başladığımız bu eğitimlere, bütün çalışanlarımıza eşzamanlı ulaşarak devam edebiliyoruz. Eğitimler arasında pekçok farklı başlık da var ama COVID-19 eğitimleri bu süreçte çok işimize yaradı” diyor.
Pandemi sırasında şirketin operasyonunu kolaylaştıran bir diğer unsur da daha önceden oluşturulan bilgi işlem hizmet portali oluyor. Bu portal sayesinde bilgi işlem personelinin, çalışanların evlerden çalışma döneminde ortaya çıkan farklılaşmış ulaşım ihtiyacı karşılanıyor ve bu süreç kolayca yönetiliyor. Portal hem ortaya çıkan sorunların görülebilir hale gelmesine ve çözülmesine hizmet ediyor hem de ağ üzerinden veya ulaşım çözümü sayesinde fiziki dünyada sistemin sürdürülebilirliğini sağlıyor.
Sayısı çok artırılabilecek örnekler, temelde farklı fonksiyonlar arasında entegrasyonun sağlanmasına ve operasyonun uçtan uca sürmesinin sağlanmasına hizmet ediyor. E-ticaretin ağırlının arttığı dönemde ciddi bir sınamadan geçen bu entegrasyonların başlıcaları e-ticaret yazılımı ile ERP’nin, ERP ile MRP’nin ve diğer fonksiyonların arasında; işe yansıması ise stoğu doğru yönetme, siparişi doğru alma ve faturayı doğru kesme gibi biçimlerde oluyor. Doğan, “Burada tek bir program ile çalışmıyorsunuz. Bu programların sağlam bir entegrasyonu, ürünü son tüketiciye ne şekilde ve ne hızda ulaştırdığınızı belirliyor. E-ticaret ve online satış çok önemli ama dijitalleşme online satış yapmak veya e-ticaret gelirini artırmaktan çok fazlası” şeklinde konuşuyor.
Gürmen Group’un sadece kendi markalarına üretim yapmaması, 2000’lerin başından itibaren dijital fabrika ve yalın üretim konularını gündeme almasına neden oluyor ve Doğan’ın dijitalleşmenin online satıştan çok daha fazlası olduğunu söylemesini sağlayan deneyimi oluşturuyor. Süreç optimizasyonu ile kaliteli ve katma değerli ürünün üretim hızını artırmak, bu oyunda ilk adımı oluşturuyor. Bundan bir sonraki adımda, dijital fabrikalaşma ile ilgili kurgularını daha önce
yapmış olan grup, bir sene önce dijital fibrikayı konuşma aşamasına gelmiş. Buradaki vizyon eşyanın internetinden (IoT) faydalanarak her bantta bir ekran ve her operatörün elinde bir tablet ile verimliliği artırmaya odaklanıyor. Doğan, “Eskiden bir gün sonra bir önceki günün raporlarına bakarak nasıl daha verimli üretim yapabileceğimizi konuşurken şimdi anlık datayı alıp arkadaki yapay zeka ile hangi bantta kimi çalıştırmalıyım, ne kadar sürede neyin yerini değiştirmeliyim gibi bir sürü aksiyon çıkartabiliyoruz. Bu şekilde verimlilikte, zaman kaybını azaltma, doğru performans ve doğru yönetimle en büyük katkı sağlanmış oluyor” şeklinde konuşuyor.
ÜRETIM TARAFINDA BÜTÜN BUNLARIN YAPILMASI, hazır giyim işinin temelindeki moda ve bunun son yıllarda şekillenmesine daha fazla etki eden teknoloji boyutu ile birleştiğinde asıl anlamını kazanıyor. Grubun markalarından RAMSEY’in erkekleri daha uzun ve fit göstermeyi sağlayan yeni ürünlerinde vurgu yaptığı inovasyon gücü, verimliliği artıran dijitalleşme ve inovasyona eklendiğinde iş başarısı ortaya çıkıyor. Yüzde 50 daha hafif takım elbiseler, “Thin&Taller”, “Shirt Shoulder” ve “Zero Weight” gibi özelliklerle ifade edilen şıklaştırma etkisinin taşındığı yeni ürün grubu oldu. Teknolojinin işe yansıması, “RAMSEY’in Türkiye’deki AR-GE ekibi tarafından bir yılda geliştirilen yenilikçi kalıplarıyla erkekler dijital filtrelere ihtiyaç duymadan nasıl görünmek istiyorsa öyle görünecek” iddiasında karşılığını buluyor.
Erkek moda markası RAMSEY’in bu iddiasının arkasında, sahip olduğu inovasyon gücünü ve yenilikçi ürün geliştirme yeteneğini modanın dinamikleriyle buluşturması yatıyor. Filtresiz ifadesi ise, sosyal medyada özellikle instagram’da kullanılan bir ifade olarak dijitalleşmenin sosu olarak hazır giyim işiyle birleşiyor.
RAMSEY’in Türkiye ve dünyada aynı anda satışa sunduğu
“NO FILTER” temalı koleksiyonda yer alan “Thin&Taller”, “Shirt Shoulder”, “Zero Weight” takım elbise ve ceketler inovatif kavramı ile bütünleşmelerinin yanında daha uzun ve fit görünen erkeklerin daha iyi hissetmelerini de hedefleyerek yeni bir müşteri deneyimi tanımlıyor. RAMSEY’in AR-GE ekibi tarafından bir yıllık çalışma sonucu Türkiye’de geliştirilen ve markanın kalıp ile üretim teknolojileri konusundaki uzmanlığının en yeni örneklerinden biri olan “NO FILTER” aynı zamanda takım elbisenin klasik algısını değiştirmeyi; yeni nesil erkeklere de takım elbise sahibi olma motivasyonu kazandırmayı hedefliyor. Bu hem Z kuşağının hayata katılması hem de ğandemi sürecinde değişen tüketim alışkanlıkları nedeniyle iki kat önem taşıyan bir yönelim.
Moda ile birlikte teknoloji, inovasyon ve ürüne atfedilen değerin arttığı günümüzde “NO FILTER koleksiyonu ile erkeklere ayna karşısında kendilerini nasıl görmek istiyorlarsa öyle görecekleri bir dünya sunduklarını söyleyen Doğan, işin moda teknolojisi diyebileceğimiz boyutunu “Thin&Taller takım elbiseler omuzları dikleştiren teknikleri, bel oyuntusunu vurgulayan kesim ve yenilikçi teknolojisiyle erkeği daha uzun ve fit gösterme özelliğine sahip. Shirt Shoulder ise ‘gömlek omuz’ dediğimiz özel bir kalıp kullanılan, omzu ve bedeni kavrayan, yine gömlek kadar çok hafif bir ceketimiz. Vücut anatomisiyle uyumlu, basen, bel, göbek bölgesindeki kusurları kapatan özel bir kalıp teknolojisiyle geliştirildi” sözleriyle açıklıyor.
RAMSEY’in patentine de sahip olduğu ve yüzde 50 daha hafif olan ve bunu da takım elbisenin formal ve şık duruşunu koruyarak sağlayan Zero Weight tasarımlarının da NO FILTER ile güncellenerek yeni sezonda koleksiyonda yerini aldığını vurgulayan Doğan’ın kullandığı güncelleme sözcüğü dijital ürünlerin de merkezinde yer alan bir terim. Dil ile ürün arasındaki bağlantı sadece bir mecazdan ibaret değil. RAMSEY’in kalıp ve üretim teknolojilerinde sahip olduğu inovasyon gücü fizksel bir üründe de bu terimi kullanma hakkını elde etmesini sağlıyor. Türk erkek modasına astarsız ceketi sokmak gibi ilklere imza atmış olan markanın yenilikçi ürün ortaya çıkarma ve müşteri beklentisini kendisi yaratma gibi özellikleri, dijital işletmelerin başarı faktörlerinin de başında geliyor.
25 kişilik Ar-Ge ekibi bulunan ve ArGe’ye cirosundan yüzde 2 ila 2,5 pay ayıran Gürmen Group’un RAMSEY markasının Zero Weight başta olmak üzere inovatif tasarımlarının toplam satışlarındaki payı yüzde 40 seviyesine ulaşmış durumda.
RAMSEY’in NO FILTER temalı koleksiyonunu Türkiye ile Azerbaycan’dan Güney Afrika’ya markanın yurt dışı mağazaların yanı sıra www.ramsey.com.tr üzerinden satışa sunması ise, fiziksel ile dijitali birleştiren fijtal kavramının da şirketin DNA’sına yansıdığına işaret ediyor.