‘Alacak sigortasını KOBİ’ler için son derece önemsiyoruz’
CANSEN BAŞARAN SYMES
Sizce alacak sigortası Türkiye’deki şirketler için ne anlam ifade ediyor? Şirketler sermaye verimliliği için risklerini en aza indirmeleri konusunda neler yapmalı?
2000’li yıllarda hayatımıza giren alacak sigortası; alacaklar için güvence sağlaması, riski oluşmadan öngörmesi ve muhtemel bir riskin gerçekleşmesi durumunda ise yaptığı tazminat ödemesiyle işletmelere koruma sağlayan son derece fonksiyonel bir ürün.
Son iki yıldır devlet destekli alacak sigortası ürününün de hayata geçmesiyle birlikte, ekonomimizin belkemiği küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu ürünü satın almasında fiyat avantajlarıyla kolaylıklar sağlandı.
Vadeli satış sonrasında, belirlenen tarihte ödenmeyen alacakların firmalara sıkıntı yaşatmasını ve nakit akışlarını bozmasını önleyen ürünün önemi, içinde bulunduğumuz pandemi döneminde daha da iyi anlaşıldı. Tahsilat risklerini yönetme konusunda önemli bir araç olan ürünün nakit akışını daha sağlıklı bir düzeye getiren yapısı sayesinde firmalar, müşterilerine karşı taahhütlerini rahatça yerine getiriyor. Ticari alacaklarını sigortalayan şirketler, mevcut müşterileri ile sadece güvenle ticaret yapmakla kalmıyor, orta ve uzun vadeli mali planlarındaki aksamaları da ortadan kaldırıyor. Alacak sigortası ayrıca uygun bir maliyet ile firmaların risk yönetimi yapabilmelerine olanak sağlıyor. Firmalar alıcılarının kredibilitelerinin analizini, tahsis işlemi esnasında görme imkânı buluyor. KOBİ’ler özelinde ise, alacaklarını tahsil edemeyenler, Devlet Destekli Alacak Sigortası Havuzu’ndan faydalanabiliyor.
Son dönemde ürünün yeniden yapılandırılarak KOBİ’lerin ihtiyaçlarına daha da uygun hale getirilmesini son derece önemsiyoruz. Devlet Destekli Alacak Sigortası’nda mikro ve küçük ölçekli KOBİ’lere yapılacak risk değerlendirmesi sonucunda teminat sunuluyor. Sigorta talebinde bulunan işletmenin vadeli satışlardan elde ettiği cirosunun en az yüzde 50’sini oluşturan ve ciro büyüklüğüne göre büyükten küçüğe doğru sıralanan alıcıları dikkate alınıyor. Risk değerlendirmesi sonucunda, bu alıcılardan her birine “1 (en düşük riskli)” ile “6 (en yüksek riskli)” arasında skor veriliyor. Alacak sigortası için bu risklerin doğru ve güncel olarak belirlenmesi, firma için en önemli kriterlerden biri. Firmanın bulunduğu beyanlarda eksiksiz ve güncel olması, risklerin doğru belirlenerek, borcun zamanında ödenmemesi durumunda firmanın alacak sigortasından maksimum yararlanabilmesini sağlıyor.
Ticari alacak sigortası ile ticari risklerin olumsuz etkilerini sınırlamak ve ödeme alamama riskini azaltmak adına şirketlerin gelecek dönemde en çok dikkat etmeleri gereken konular neler olacak?
CFO’lara tavsiyeleriniz neler olur?
Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan KOBİ’ler kırılgan yapıları ile ani oluşan şoklara karşı oldukça dayanıksız. Küçük, orta ya da büyük ölçekli olsun, ayrım yapmadan, bu işletmelerin daha dirençli yapılara dönüşmesi, uzun ömürlü ve kalıcı olmasının en önemli araçlarından biri sigorta. Bu noktada sadece CFO’lara da değil, aslında hem kamu hem de sigorta şirketlerine de risk farkındalığını oluşturmak ile ilgili adımlar atmaları için önemli görevler düşüyor.
Euler Hermes ve Fortune Türkiye işbirliği ile 2018 yılından bu yana Fortune 500 Listesi’nde yer alan şirketlere verilen Yılın Alacak Yönetimi Ödülü’nü belirleyen jüride yer alıyorsunuz. Sizce bu ödülün sektöre sağladığı katkı nedir?
Alacak sigortasının kurumların rekabet gücüne katkısı çok büyük. Kurumları rekabetçi olmayan ekonomilerin rekabetçi olması düşünülemez. Bu açıdan, özellikle ekonominin daraldığı ortamlarda alacakların yönetimi şirketler açısından daha da önemli hale geliyor. Bu kapsamda da Fortune
500 bünyesinde değerlendirilen Yılın
Alacak Yönetimi Ödülü’nün, konu hakkında farkındalık yaratmak açısından son derece önemli olduğunu, özellikle finans alanındaki firmalar için önemli bir bilinçlendirme gücü sağladığını
düşünüyorum.