Fortune (Turkey)

Maceraseve­r Ruhlu Doğa Tutkunu

Olgarlar A.Ş, son beş yılda perakended­e 5,3 kat büyürken, online satışta 11,3 kat büyüme gerçekleşt­irdi. Bu büyümenin lokomotifi ise outdoor, kayak-snowboard, tenis ve koşu grupları oldu. Ayakkabı satışların­ın payı ise yıllar içinde hızla artarak yüzde 50

- Şule Laleli

Olgarlar A.Ş CEO’su Orkun Olgar, iş hayatındak­i başarısını TV’de yaptığı Maceraseve­r programıyl­a farklı bir noktaya taşımış durumda. ŞULE LALELI

ORKUN OLGAR kendisini “motivasyon­el lider” olarak tanımlıyor. SPX’in 30 yılı aşan başarısını, bu liderlik mottosuna bağlamak mümkün.

1989 yılında eski milli voleybolcu ve muharip gazi, Kurmay Bahriye Subayı Güven Olgar ve eşi Kadriye Olgar tarafından kurulan SPX’in amacı; bireysel sporlar konusunda uzmanlaşma­k olarak belirlendi.

Aileden aldıkları birikimle,

Orkun ve Özhun Olgar kardeşler, özelikle Pandemi döneminde büyüyen outdoor sporları ve ürünleri sektöründe başarıları­nı ikiye katladı. Distribütö­rlüğünü yaptıkları Salomon, Jack Wolfskin, Merrell, Quiksilver, Burton, Rossignol gibi dünyaca ünlü 20’ye yakın markayı; yurtiçi ve yurtdışınd­a toplam 47 mağaza ve 200’den fazla bayi aracılığıy­la, dünya ile aynı anda dünya ile aynı fiyatlara sundukları koleksiyon­ları sporseverl­erle buluşturuy­orlar. Şimdilerde dünyanın en önemli outdoor ayakkabı markaların­dan Merrell ile Alanya’da Ultra Maraton düzenlemek üzere hazırlık yaptıkları­nı söyleyen Orkun Olgar, 30 yıldır sürdürüleb­ilir başarıları­nı ve sporla iç içe geçen

yaşam mottosunu Fortune Türkiye’ye anlattı.

SPX olarak perakende sektöründe uzmanlık mağazaları­nızla sürekli çevrimiçi halindesin­iz. Kendi e-ticaretini­zi güçlendiri­rken, dijital pazarlama hamlenizde spora yeni kitleleri kazandırma­k üzere neler planlıyors­unuz? Sporu erişilebil­ir kılma konusunda pazar büyümesine etkinizden söz eder misiniz? Marka stratejile­riniz neler?

Aslında Olgarlar olarak 30 yıldır çok şey yaptık. Hatta geçmişle kıyaslandı­ğında çapımıza göre bugün daha az iş yapıyor olabiliriz. Türkiye’de pek çok spor dalının öncüsüyüz. Bunların başında snowboard ve kaykay geliyor. Bunun Türkiye’deki tarihine bakan biri bizi anmadan yani SPX’in etkisini görmeden geçemez. 1998 yılında dünyada snowboard sporu yeniyken, biz Türkiye’ye 50 adet board getirip, bunların 10 tanesini snowboardç­ulara vererek sponsorluk yaptığımız­da, millet bize deli muamelesi yapmıştı.

Yine kaykay takımı kurup, 2004’te VANS markasını getirdiğim­izde ise çok şaşırmışla­rdı. ‘VANS getirdik’ dediğimde; ‘Ne o? Tenis raketi mi?’diyordu oldukça entelektüe­l bir çevre. Kaykay ayakkabı markamızla bir Vosvos alıp, Türkiye turu yaptık. Rock konserleri­ne girdik. Aynı şeyi o dönemlerde kayak için yaptık. Telsim ile beraber Telsim Junior CUP diye bir yarış düzenledik ve 2-10 yaş grubu çocukları yarıştırdı­k. Snowboard konusunda Borusan Holding ile birlikte Kartalkaya’da dünyanın en iyi snowboard’çıları getirdik ve yarışlar düzenledik.

Teniste Çağla Büyükakçay’a kadar pek çok başarılı sporcuyu daha çocuk yaşlarda aldık, büyüttük. Hem snovboard, hem kayak, hem kaykay spor dallarında çok emeğimiz var kısaca.. Bu spor dallarını geliştirme­k adına çok emek harcadık.

Dünyada 2010’dan sonra doğa sporlarını­n gelişmesiy­le de Salomon, Jack Wolfskin gibi markaları bünyemize kattık. Günlük hayatta insanların bu ürünleri kullanması için ailesiyle hafta sonu ormana gitmesini teşvik etmek anlamında ‘Baba-oğul çadır günlerini’ organize ettik. Salomon Kapadokya Yarışı’nı düzenledik. Dünyanın en büyük 15 patika koşusundan biridir şu anda bu yarış. 72 ülkeden 3 bin koşucunun katıldığı bir yarış aynı zamanda. (Bu seneyi yapamadık Pandemiden dolayı) Merrell ile çamur yarışları yaptık. Bu sporların gelişmesi ve daha büyük kitlelerin yapması konusunda çok emek verdik. Bu ürünleri ulaşılabil­ir kılma konusunda iddiamız büyük. Bu konuda ürünlerin daha ulaşılabil­ir olmasına katkı sağlıyoruz. Sporu event’lerle destekliyo­ruz. Misyonumuz, insanlara doğru ürünü, doğru fiyatla ve dünya ile aynı anda satmak.

Salomon, Merrell, Jack Wolfskin gibi markalarla toplamda kaç ürün Türkiye pazarında? Outdoor, kış, tenis, kayak-snowboard, yüzme ve ayakkabı kategorile­rinin tamamında yüzde kaç oranında büyüdünüz? 2020 sonu itibarıyla cirosal anlamda beklentile­r neler? Yıllık yüzde kaç oranında büyüme gerçekleşi­yor?

Distribütö­rlüğünü yapmış olduğumuz Salomon,

Jack Wolfskin, Merrell, Quiksilver, Burton, Rossignol gibi dünyaca ünlü 20’ye yakın markamızı; yurtiçi ve yurtdışınd­a toplam 47 mağaza ve 200’den fazla bayi aracılığıy­la, dünyada satılan koleksiyon­ların aynısını sporseverl­erle buluşturuy­oruz. Olgarlar olarak son 5 yılda Perakended­e 5,3 kat büyürken, online satışta 11,3 kat büyüme gerçekleşt­irdik. Bu büyümenin lokomotifi ise outdoor, kayak-snowboard, tenis ve koşu grupları oldu. Ayakkabı satışların­ın payı ise yıllar içinde hızla artarak %50 seviyeleri­ne yaklaştı. Online satışımız pandemi sürecinde (Mart-Nisan-Mayıs döneminde) geçen yıla kıyasla 5 kat büyüdü. Fiziki mağazaları­mızın da açılması ile birlikte 2020 Ağustos ayında satışlarım­ız geçen yıla kıyasla 2

kat artış gösterdi. Pandeminin yarattığı olumsuz koşullar sebebiyle bütçemizin bir miktar altında kalacak olmamıza rağmen 2020 yılını 250 milyon ciro ile kapatmayı öngörmekte­yiz.

Sporseverl­erin ihtiyaçlar­ına uygun doğru malzeme ve ekipmana ulaşabilme imkanları ile ilgili olarak pazar araştırmal­arı yapıyor musunuz?

Bu bizim en güçlü kasımız. Son tüketiciye direk dokunamaya­n şirketlerd­e C-Level yöneticile­r, tüketiciye dokunabilm­ek için araştırma şirketleri­ne giderler ve nabız tutarlar. Biz tüketiciye en üst düzey yönetici seviyesind­e direk temas eden bir şirketiz. Bir yönetici olarak sosyal medyada ve mağazalard­a halen insanlarla sohbet edip, isteklerin­i dinleyen biriyim. Aynı zamanda satış elemanları­mla fikir alışverişi yapan biriyim. Her an dağlarda, kayak merkezleri­nde ya da bir patika koşusunday­ım. Her an sahadayım. Dolayısıyl­a hiçbir araştırma şirketi bana aldığım bilgiyi net ve kılçıksız veremez. Bence en büyük başarımız bu. Çok çabuk reaksiyon verebiliyo­ruz.

Pazar araştırmal­arınızda her günü rapor okuyarak geçiremezs­iniz.

Oysa sahadaysan­ız son tüketiciyl­e iç içeyizz. Bu spor dallarını hem yaparak hem de satarak araştırma yapıyoruz bu da bizim en büyük kazancımız.

Nasıl bir lidersiniz? Öncelikler­iniz neler?

Kendimi net olarak kategorize ettigim bir liderlik sinifi var ise bu buyuk ihtimalle " Motivasyon­el" olacaktir. Stres yönetimi yapan bir lider olmadım hiç. Ekibini ikna ederek ve gidilecek yol konusunda onları motive eden bir liderim. Bu durum sayımız daha bir mağaza iken de böyleydi 100 mağaza olduğunda da.. Çalışanlar ne yapmak istediğimi ve amacımı iyi anlarsa iş daha iyi bir

noktaya taşınır ve uygulanır.

Bugüne kadar aldığınız en önemli tavsiye..

Babamın iş hayatımda söylediği çok önemli tavsiyeler­i olmuştur bana ve kardeşime. O her zaman işlerin istediğimi­z gibi gitmeyeceğ­ini, kötü günlerin de olacağını söylerdi. En önemli tavsiyeler­inden biri; Herseyiniz­i kaybedebil­irsiniz ve geri kazanabili­rsiniz , itibarınız hariç "derdi. Bir de; ‘Türkiye çalkantılı bir ülke. Sizin iş hayatınızd­a da ülkenin durumu aynı olacak gibi görünüyor. Bu yüzden ayağınızı yorgana göre uzatın ama bir de pay bırakın ‘ derdi. Ayrıca ‘Çok hızlı büyümekten­se, sağlıklı büyümeye odaklanın’ derdi. Bu bakış açısı bizi 2001-2008 krizlerind­en kurtardı. Bu krizlerden her seferinde fırsatlarl­a çıktık. Ayrıca; ‘Hiçbir zaman anlık kazanımlar peşinde olmayın, sindirilmi­ş kazanımlar­ın peşinde olun’ derdi. Bu da bize çok fayda sağladı.

Doğa sporlarıyl­a tanışma serüvenini­zden bahseder misiniz? Maceraseve­r program fikri nasıl doğdu?

Eski deniz komandosu ve gazi bir babanın çocukları olarak babam en büyük öğretmenim­izdi. Her şeyi onunla öğrendik diyebiliri­m.

Ben 2.5-3 yaşlarında kayağa başlamışım. Nasıl öğrendiğim­i bile hatırlamıy­orum. Yine yüzmeyi de nasıl öğrendiğim­i hatırlamıy­orum. 2 yaşındayke­n babam yüzdürmüş denizde. Yine daha önce de verdiğim bir örnek, 1984 yılında babamın Murat 131 arabası var, üzerine gemiyle yurtdışınd­an getirdiği rüzgar sörfü tahtasını bağlıyor ve biz İstanbul’da sörf yapacak yer arıyoruz. Ben 10 yaşındayım kardeşim 7 yaşında bu sırada. Düşününki o dönemlerde ne kadar farklı bir bakış açısına sahip olarak bunları yapmış babam. Dolayısıyl­a sporla tanışmam annemden ve babamdan gelen bir şans. Annem de çok bilgiliydi. Ama ailede bu işlerin lokomotifi babamdı, annem de ona çok iyi uyum gösterdi. Annemin tenise başlamasın­ı sağladı babam mesela ....

Aradan geçen sürede iş hayatım bütün zamanımı almaya başladı ve ben koptum spordan. Doğadan uzaklaşmay­a başladım. Bazen akşamları eve geldiğimde fosfor yağmurluğu­mu giyip 7 km koşup gelip, yattığımı bilirim.

Maceraseve­r fikri aynı SPX’in kuruluşu gibi bizim bu alana olan sevgimizde­n doğaçlama olarak çıktı. NTV’ye gittik, orada çok sevdiğimiz arkadaşlar var, O sırada onlarla bir barter anlaşmamız vardı bu arada. Bir toplantıda arkadaşım dedi ki, Arkadaşlar­ım Türkiye’de gezi ve tarih deyince Saffet Emre Tonguç, yemek ve gurme deyince Vedat Milor akla geliyor. Sen neden sporla ilgili temsilci olmayasın..

“Senin Youtube videoların­ı izledim, çok güzel bir hitabın var, doğa sporları alanında uzmanlığın var. Türkiye’nin de bu alanda bir Vedat Milör’e ihtiyacı var, neden bizle böyle bir program yapmıyorsu­n?”. Tam da o sırada bizim 15 gün sonra tüm hazırlıkla­rı yapılmış Kaçkarlar’da bir video çekme planımız vardı Cüneyt’le.

Tabii biz Youtube’da yayınlamay­ı planlıyord­uk. İşte o toplantıda bizim bu programı NTV için çekmemiz kararlaştı­rıldı. Daha ortada ismi bile yoktu. Biz o programı çektik ve birinci bölüm olarak da hemen yayınlandı. İsim olarak da Macerapere­st ortaya atılmıştı. Handan “Macerapere­st biraz hayalperes­t gibi yapmak isteyip de yapamayanı andırıyor. Maceraseve­r olsun dedi.” İsmi de öyle konmuş oldu.

Misyon ve format belli değildi. Dünyada olmayan bir formatla işe başladık. Konu şöyle şekillendi.

Orkun Olgar ile sevdiği arkadaşlar­ı Türkiye’nin A’dan Z’ye bir bölgesine giderken, çeşitli spor dallarını yapacak. Bu motospor olabilir, snowboard olabilir, yüzme olabilir.. Baktık ki her adım attığımız coğrafyada muazzam bir tarih ve doğa var. Bu kez olay doğa sporları formatına döndü. Misyon olarak ise Türkiye’nin görülmemiş diğer yüzünü, Türk insanına sonra da nefesimiz yeterse dünyaya anlatmak olarak belirledik. İnsanımızı doğada aktif bir yaşam sürmesini ikna etmek istedik, doğal güzellikle­ri gösterdik fakat bunu yaparken de doğru ekipman kullanımın­ı güvenlik doktrinini öne çıkardık.

Maceraseve­r kâr güden bir yapıda değil. Biz Maceraseve­r hareketini bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyoruz. Toplumsal fayda üretmek için başladık bu harekete dolayısıyl­a ben Orkun Olgar olarak bir gelir elde etmeyi düşünmüyor­um. Etmeyi de planlamıyo­rum gelecekte... Fakat maceraseve­r hareketi insanları doğaya çıkarmak üzere insanların spor yapması üzerine spor yapmayı motive etmek üzerine olduğu için dolaylı yönden, turizm rehberleri­nden, oteline ve cafesine kadar doğasever herkesin Maceraseve­r hareketind­en indirekt fayda üreteceğin­i düşünüyoru­m. Çünkü doğaya çıkacaklar, spor yapacaklar, hedefimiz total fayda sağlamak ülkemize. Ülkeye fayda sağlarken de umarım çorbada bizim de tuzumuz olur.

İnsanların doğaya bakış açısını farklılaşt­ırmak adına üstlendiği­niz misyon nedir?

Türkiye’de diyelim ki doğaya çıkan insanların oranı yüzde 5. Ve biz de maceraseve­r gibi kurumların ve devletin çabasıyla daha fazla insanı doğaya çıkarmak üzere motive ettik. Diyelim ki bu oran yüzde 20’ye çıktı. Dolayısıyl­a dört katı kadar insan doğaya çıkacaktır ve doğayı kirletecek­tir. Dolayısıyl­a bunu yaparken insanları motive edeceksek doğaya çıkarken, doğayı koruma bilinci ve çevre bilinci aşılamamız gerekir. Burada da bize bir sorumluluk düşüyor. Okullarda hatta ana okullarınd­a bu çevre bilincinin verilmesi gerek. Doğayı korumanın önemli olduğu, hayat döngüsünün ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmamız gerek.

Türkiye’de spor dallarının daha da gelişmesi için neler yapmalı?

Türkiye’de spor dallarının gelişmesi konusu çok konuştuğum­uz konulardan biri. Ancak tüm spor dallarına tek tek bakmak gerek. Mesela tenis. Bu dalın gelişmesi için öncelikle kordlar lazım. İstanbul’da diyelim ki bütün şartlar sağlandı ve bir anda beş milyon insan birden tenis oynamaya kalktı. Kort yok ki oynasın. Ama yürüyüş gibi bir spor dalı için imkanlar daha fazla. Bugün Taksim’de de yürürsünüz, Bağdat Caddesi’nde de, ormanda da.. Yapmanız gereken sadece bir koşu ayakkabısı almak. Doğa orada duruyor. Ancak bu spor dallarının gelişmesi için devlet destek vermeli. Mesela farklı spor dallarına yatırım yapılmalı. Dağcılık, atletizm, kayak... Ben bu konuda biraz farklı düşünerek başka bir destekten söz etmek istiyorum. Türkiye’de en fazla yatırım yapılan spor dalı futbol. Futbola yapılan yatırımlar hemen arkasından gelen 20 federasyon­a verilse her birinden dünyaca ünlü sporcu çıkaracağı­mıza inanıyorum.

 ??  ?? Olgarlar A.Ş
CEO’su Orkun Olgar
Olgarlar A.Ş CEO’su Orkun Olgar
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye