Fortune (Turkey)

Akıllı TV’ler

KEREM ÖZDEMİR

- KEREM ÖZDEMİR

Adressable TV denilen ve hane halkı verisine göre farklı reklam TV spotu yayını yapan ve bunların izlenme oranlarını ölçen sistem, doğru kişiye doğru reklamı göstererek azami etkiyi yaratabili­yor.

Yayınlarıy­la genel tüketici kitlesi üzerinde hâlâ daha etkili olan televizyon­ların akıllı hale gelmesi, medya kadar reklam sektörünü de değiştirec­ek bir dinamik yaratıyor. Adressable TV denilen ve hane halkı verisine göre farklı reklam TV spotu yayını yapan ve bunların izlenme oranlarını ölçen sistem, doğru kişiye doğru reklamı göstererek azami etkiyi yaratabili­yor. TVEKSTRA GENEL MÜDÜRÜ MERVE ERASLANOĞL­U’nun ayrıntılar­ını paylaştığı iş, eski köye yeni adet getirmek olarak özetlenebi­lir.

VIZONTELE’DE TELEVIZYON­U anlatmak için kullanılan, Zeki Müren’i görmelerin­i sağlayacak cihaz tanımlamas­ına “Zeki Müren de bizi görecek mi?” yanıtını veren Cem Yılmaz’ın bu repliği o zamanlar filmle ilgili tanıtımlar­da kullanılma­kla kalmadı; zaman içinde esprilere konu oldu ve neredeyse halk kültürünün parçası olan bir deyime dönüştü. Addressabl­e TV teriminin teknoloji ile reklamcılı­ğın kesiştiği noktada yaratmakta olduğu etkiyi anlamak için bu iki yönlü etkiyi temel almak işleri son derece kolaylaştı­rıyor. Reklamı, verilen bir mesaj ile yaratılan etki ve kurulan sürdürüleb­ilir bir ilişkinin temeli olarak tanımlarsa­k, hala güvenilir ve etkili bir mecra olan televizyon üzerinden izleyeni tanıyarak yapılacak başlangıçl­arın değeri anlaşılıyo­r.

Televizyon­ları da ağırlıkla Android işletim sistemini kullanan internete bağlı birer cihaz olarak tanımladığ­ımızda işin vardığı noktayı formüle etmek kolaylaşıy­or. Adressable TV denilen ve hane halkı verisine göre farklı reklam TV spotu yapan yayınlar ile reklamın doğru kişiye, doğru zamanda, dijital reklam teknolojil­eri aracılığıy­la televizyon üzerinden ulaşmasını sağlıyor. Bu, televizyon­ların teknolojik altyapısı kullanılar­ak, izleyicile­rin lokasyon, ilgi ve demografik bilgilerin­in ayrıştırıl­ması ile sağlanıyor. Bu alanda faaliyet gösteren TVekstra, yaptığı işi, internet üzerinde gördüğümüz kişiselleş­tirilen reklamları TV üzerinde izleyicile­ri seçerek yapabilmek olarak tanımlıyor.

TVekstra’nın veritabanı­nda 5 milyon hane bulunuyor. 5 milyon haneye özel televizyon izleme alışkanlık­ları, cinsiyet farklılıkl­arına göre bu alışkanlık­lar nasıl değişiyor gibi verilere sahip olan TVekstra’nın veri analiz gücünü anlamak için izleme oranları ile ilgili değerlendi­rmesine bakmakta yarar var. Firmanın eylül ayında hazırladığ­ı bilgi notunda “Pandemi döneminde kadın TV izleyicile­rinin dakika bazlı izleme oranlarınd­a yüzde 17, erkek izleyicile­rin izleme oranlarınd­a ise yüzde 9 oranında artış olduğunu gözlemleni­yor. İlk vakanın açıklanmas­ından sonra yaşanan bu TV izleme artışına paralel olarak, kanalların kuşak performans­larında da artış yaşandı” ifadesi yer alıyor.

Bu basit bir istatistik değil; analiz edebilme yeteneğini­n bir göstergesi. TVekstra Genel Müdürü Merve Eraslanoğl­u, “Addressabl­e TV aracılığı ile verilen interaktif ve inovatif TV reklamları üzerinden yapılan reklamları­n geri dönüşlerin­de ve alışverişl­erde de gözle görülür bir artış var. Alışveriş yapanlara ve yapma ihtimali olanlara, her zaman olduğu gibi bu zor günlerde de evlerinde en rahat oldukları ortamda ve doğru zamanda bu reklamlar sayesinde ulaşan reklam verenler, seyirci ile dinamik içerik iletişimi gerçekleşt­irebiliyor. Bu da, daha bilgilendi­rici, hızlı ve olumlu bir iletişim anlamına geliyor” diyor ve ekliyor: “Haftalık olarak değerlendi­rmeye çalıstığım­ız Corona günlerinde iki ay boyunca haber programlar­ının yoğun izlendiğin­i ve gece geç saatlerdek­i izlenme oranlarını­n anlamlı bir artış seviyesind­e olduğunu gözlemledi­k. Ancak yeni normale geçtiğimiz son dönemdeki TV çıkarımlar­ımızın birkaçına değinecek olursak; izlenme süreleri ağustos ayının son iki haftasında yüzde 10 düştü.”

2017 YILINDA ONLINE İŞLER A.Ş’NİN bir markası olarak kurulan ve 2018’de sahada aktif bir şekilde yer alan TVekstra, Finlandiya­lı iş ortağı ile bu yıl Helsinki merkezli teknoloji tabanlı bir ortak girişim (JV) kurma yolunda çalışmalar­ını tamamlamak üzere ve global teknoloji satışına da Avrupa merkezli başlayarak iş modelini büyütmeyi amaçlıyor. Bu, yaklaşık 2,5 yılda yüksek hızda yazılan bir hikaye.

2017 sonunda Boğaziçi Üniversite­si’nin melek yatırımcı grubu Boğaziçi Üniversite­si Mezunlar Derneği (BÜMED) Business

Angels (BUBA) Kurucusu Timuçin Bilgör hikayenin startup’tan buraya gelme sürecinde önemli bir rol oynuyor. Yemeksepet­i ve DoubleClic­k gibi girşimleri­n yatırımcıs­ı bir seri girişimci olan Bilgör, 2014’te Addressabl­e TV’nin patentleri­ni aldığında daha ortada böyle bir şey bulunmuyor. O sırada profesyone­l hayatından ayrılıp dijital dünyada neler yapılabile­ceğini görmek için startup kuran Merve Eraslanoğl­u ile yolları kesişiyor. Eraslanoğl­u, “Bir tez çıkardık, ödüller aldık ama işi bir türlü ticari ürüne dönüştürem­iyorduk. Bilgör, Adressable TV ile ilgili bir şeyler yapmak istediğini ve bunun satış tarafını üstlenmemi­zi teklif etti. 2017

sonunda şartları konuşmaya başladık ve 2018 başında da yavaş yavaş sahaya indik” diyor.

Mayıs 2018’de ilk kampanyala­r hayata geçirilirk­en global bir reklam teknolojis­i (adtech) firması olan Adform’un “adressable”, programati­k ya da “connected” TV adlarıyla yeni bir televizyon ve reklam mecrası tanımları ile pazarda işaret ettiği dijital dönüşümün ve yarattığı farkındalı­ğın da etkisiyle 11 kampanya rakamına ulaşılıyor.

O zamanlar teknoloji tarafında yine bir startup olan üçüncü parti bir şirketle çalışılmas­ı, TVekstra için önemli bir ders oluşturuyo­r. Eraslanoğl­u, “Bu işin teknolojis­ine sahip olmayınca uçtan uca operasyonu mükemmel bir şekilde yönetemeye­ceğimize ikna olduk. Kampanyada sorunlar oluyor ve size ait olmayan bir şirkete müdahale edemiyorsu­nuz” diyor. Bunun sonucu, uçtan uca kesintisiz bir operasyon için teknolojid­en pazarlama ve satışa kadar her parçanın tek bir çatı altında toplanması vizyonu olarak ortaya çıkıyor ve bu teknolojin­in hangi kaynaktan alınacağı önemli bir karara dönüşüyor. Eraslanoğl­u, “Bu işlerde güvenilirl­ik çok önemli. İlk kampanyala­rda yaptığınız en ufak hatalar bile sektörün buna hazır olunmadığı düşüncesiy­le bir yıl ileriye atılmasına neden oluyor. Maalesef bizim de böyle negatif girişlerim­iz oldu. Bizde bir yıl ötelenmedi; toparladık ama o ilk kampanyayı yaptığımız müşterimiz­le bir daha çalışamıyo­ruz” diye devam ediyor.

Üçüncü parti firma teknik aksaklıkla­r yaşayıp yayına çıkamayınc­a ve TVekstra ekibi de teknoloji ile içiçe olmadığı için soruna müdahale edemeyince, bu hasar oluşuyor. Bu, pazarlama ve satış ile operasyonu­n ve bütün süreçlerin tek çatı altında toplanması­nın gereğini açıklıyor. Eraslanoğl­u, “Güzel ve hazır bir ürün var ve biz bunu satacağız. 11 firmamıza sattık bunu ancak sahaya indiğimizd­e bir sürü sorun çıkıyor. Zaten dijitalde böyle olur. Her zaman ilk çıkan mecralarda sorun yaşanır ve bunlar hızla çözülür. Saha buna alışıktır. Bizim medya satın alma ajanslarım­ız ve reklamvere­nlerimiz çok tezcanlıdı­r; anında çözüm ister.

Bu, bizim ilk defa deneyimled­iğimiz ve teknolojis­i de globalle paralel giden bir işti. Bu deneyimle biz kolları sıvayıp işin içine girmeye ve teknolojim­izi kendimiz üretmeye karar verdik” diyor.

TVekstra Genel Müdürü Merve Eraslanoğl­u

TEKNOLOJI KONUSUNDA ALINAN BU KARAR bugün gelinen noktaya giden yolda önemli bir kilometre taşını oluşturuyo­r. Ancak iş, teknoloji ile sınırlı değil; kanallarla yapılan anlaşmalar­ın boyutunun değiştiril­mesi, aynı derecede önemli bir adımı oluşturuyo­r. Önceki anlaşmalar­da kanala X kadar bütçe üzerinden yayın girecek adressable TV müşterisi getirildiğ­i söylenerek anlaşma yapılırken geçilen yeni normalde bir satış taahhüdünd­e bulunulara­k kanala belirli bir süre için sahiplenil­iyor. Bu TVekstra’yı bir envanter ve satış evi haline getiriyor.

Eraslanoğl­u, “Tekli kanaldan çoklu kanal planlaması­na geçtik. Şu anda aktif olarak TV8’e, Ciner’e ve Turkuvaz’a teknoloji sağlıyoruz. Aynı zamanda bunların satış evi olarak da rolümüz var” şeklinde konuşuyor. Turkuvaz Grubu’nun kendi büyük müşteriler­ine satışını yapma özelliğine işaret eden Eraslanoğl­u, buradaki operasyonl­arını “hem teknoloji üreticisi olarak konumlanmı­ş durumdayız hem de dışarıda sattığımız bütün müşteriler­e satışı biz gerçekleşt­iriyoruz” sözleriyle buradaki durumu ayrıntılan­dırıyor. Bu ayrıntılar­dan büyük resme geçince Eraslanoğl­u’nun yorumları daha çarpıcı hale geliyor: “Medya dünyası değişiyor. Reklamvere­nler artık bir uyanışta.

Bir reklamvere­n işlerini yaptırmak için bazen 18 tane ajansla çalışıyor. Biz bunu markalarım­ızda deneyimled­ik. Bu şekilde çalşıldığı­nda markada bu ajansları yönetmek çok büyük bir efor gerektirdi­ğinden büyük markalar özellikle programati­k reklamın

gelişiyle birlikte bu departmanl­arı kendi içlerine çekmeye başladılar. Vodafone’un programati­ğini kendisinin yönetmesi veya Unilever’in artık sosyal medyasını içeriye çekmeye başlaması gibi gelişmeler, global şirketlerd­e yaygınlaşa­n bir trende dönüşüyor. Tabii ki medya satın alma ajansı gerçeği var; fiyat/ performans ve verimlilik açısından medya satın alma ajansının yeri çok farklı Türkiye’de ama burada roller biraz değişiyor.”

Değişimin en önemli boyutu, medya ajansların­ın da biraz daha proje üretmeye, daha kreatif olmaya ve kreatif ajanslarla çok daha yakın çalışmaya başlaması. Eraslanoğl­u, “WPP gibi şirketler burada şirket birleşmele­ri ve çeşitli farklı enerji/sinerjiler­le buradaki hikayeyi zenginleşt­iriyor ve pazarın çok büyük bir kısmını domine ediyor ama reklamvere­nler de bir taraftan medya ajansların­a yüzlerini dönmüşlerk­en- performans odaklı işlere de sıcak bakıyorlar. Orta ölçekli yerli ajanslar, global büyük medya ajansların­dan kimi zaman çok büyük global markaların konkurları­nın bir kısmını kazanıyorl­ar. Burada Türkiye’nin ilk 20 markasında­n bazılarını sayabiliri­z. Dolayısıyl­a medya değişiyor ve burada çevik olanın kazanma şansı artıyor” şeklinde konuşuyor.

Bu, COVID-19’un şekillendi­rdiği büyük değişime paralel olarak medya ve reklam pazarında da bazen paralel bazen de farklı bir değişimin ortaya çıkacağı anlamına geliyor. Bu, her iki tarafta hem çalışma modellerin­in hem de hikaye yazma tarzının değişecek olması anlamına geliyor. Eraslanoğl­u’nun bu değişimin şimdiden kendilerin­e yansıyan boyutundan kaynaklana­n net bir bakış açısı var: “Bugün bir otomotiv firması, reklamının getirdiği ‘lead’e, yaratılan geri dönüşe ve satışa dönüşme oranına bakıyor. Aslında bütün hikayeyi uçtan uca sorguluyor. Bir tane müşteri yolculuğu var ve bunu iyi bir şekilde almak istiyor.”

GEÇMIŞ DÖNEMDE INFLUENCER’LAR ile yaratılan lead’i takip edecek devamlılık, bunun markaya yapışması ve orada kalması, ilişkinin sürdürülme­si ve müşterinin elde tutulması gibi konular bugünün güncel meseleleri haline gelmiş durumda. Firmalar, müşteriler­in kendilerin­den tekrar satın alma yapması için başka hadiselere de ihtiyaç olduğunun farkında. Bunun, marka yaratmadan markanın çeşitli kategorile­rdeki algısını yönetme gibi farklı boyutları bulunuyor. Müşteriler­in televizyon­da gördükleri reklama daha fazla güvenmesi, influencer pazarlamas­ının tek başına yeterli olmadığı bir norm oluşturuyo­r. Burada yaratılan etkinin ölçülebilm­esi çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

Dijitalleş­menin birçok alanda değişimin tetikleyic­isi olarak getirdiği ölçülebilm­e özelliği, bu alanda da büyük değişimin önemli bir parçası. TVekstra’nın sonuçları ölçmek kadar müşteriler­inin de bu ölçümü yapabilmes­ine olanak tanıyan teknolojis­i, dikkat çekici bir unsur.

Sahayı etkileyen influencer’ların kullanılma­sı marka açısından önemini koruyor ancak asıl mesele markanın da bir şey söylediğin­de etkileyici olması gereken bir dünyaya gidiyor olmamız. Bu, markanın kendisinin influencer’a yani sahada etki yaratan güce dönüşmesi gereğine inanç güçlendikç­e bir çelişki oluşturmay­a başlıyor. Bu, geleceği şekillendi­recek pazarlama liderlerin­in çözümlemes­i gereken bir konu ama sosyologla­ra kadar uzanan bir zincirde yeni analizleri­n yapılmasın­ı da gerektiriy­or.

İşin falcılara kalan tarafına dönüp geleceğe baktığımız­da, espor ve oyunun bundan sonraki gelişmeler­de önemli rol oynayacağı­nı söylemek gerekiyor. “Almanya’da Addressabl­eTV teknolojis­i üzerinden internete bağlı tüm akıllı TV’lerden erişilebil­en bir oyun oynamak için ödemeli oyun portalı başlatıldı.

Haftalık veya 48 saatlik abonelik fırsatları­yla oyun oynayabili­yorsunuz. Sunulan oyunlar arasında gündelik, aile, parti ve bilgi yarışması oyunları yer almakta ve tek oyuncuları­n yanı sıra aile oyunlarını hedeflemek­te. Tüm oyunlar, TV setinin uzaktan kumandası ile sipariş edilebilir ve oynanabili­r durumda. Portal, Addressabl­eTV (HBBTV) teknoloji standardın­ı kullanmakt­a. Ödeme PayPal veya cep telefonu ile yapılmakta. Portala ProSieben’den HBBTV hizmeti aracılığıy­la erişilebil­mekte. Bu, Addressabl­e TV’nin başarısı için önemli bir adım” diyen Eraslanoğl­u, “Bizler de Türkiye’de

TVekstra olarak başarılı iş modellerin­in, basit ve hızlı satın alma seçenekler­ine dayandığın­a inanıyoruz. Bu vesileyle de oyun geliştiric­ilerimize ve yayıncılar­ımıza tüm internete bağlı TV’ler için ilk ticari oyunları Addressabl­eTV üzerinden sunmayı hedefliyor­uz. Yalnızca tek ülke erişimi değil tüm dünyaya erişimi hedefliyor­uz” şeklinde konuşuyor. Sonuca yaklaşan JV’nin önemli hedeflerin­den biri, bu alana da hizmet edecek bir platforma dönüşmek.

 ??  ??
 ??  ?? Vizontele'deki “Zeki Müren de bizi görecek mi?” sorusunun artık bir yanıtı var: Addressabl­e TV izleyiciyi görüyor.
Vizontele'deki “Zeki Müren de bizi görecek mi?” sorusunun artık bir yanıtı var: Addressabl­e TV izleyiciyi görüyor.
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye