“AMERİKA’DA NBA’DEN DAHA TUTARLI BİR MARKA OLDUĞUNU SANMIYORUM”
Ancak lig yetkilileri her ne kadar virüsün olumsuz etkileriyle başa çıkmayı başardılarsa da, başka zorlukların geldiğini göremediler.
6 AĞUSTOS’TA, PLAYOFF’LARIN
her şey de oyunla ilgili. Ama ben bir oyuncuyum. Oyuncular ne hisseder bilirim. Ve bu da oyundan daha önemli bir şey.”
Toplantı, sporcuların duygularını topluca dile getirdikleri olağanüstü bir andı. Ulusal Basketbol Oyuncuları
Birliği Direktörü Michele Roberts,
“Toplantı eğlence için değildi ancak 150 erkeğin kalabalık bir salonda bağırması, çığlık atması, gülmesi, ağlaması ama nihayetinde kardeş olarak bir araya gelmesi inanılmazdı” diyor. “Bundan önce böyle bir şey görmemiştim. İşte demokrasi böyle bir şey. Manzara oldukça çarpıcıydı.”
Bir sonraki gün daha fazla görüşmelerin yapılmasının ardından oyuncular maçlara dönmeye razı oldu; takım sahipleriyle varılan anlaşmaya göre ülkedeki tüm stadyumlar seçimlerde oy verme alanları olarak kullanılacaktı.
Her yerde şirketler, özellikle de sendikalı çalışanları olanlar, pandemiden dolayı işlerin yavaşladığı bu zamanlarda son derece hassas bir konu olan çalışan ilişkilerini yönetmek zorunda kaldılar. Ancak diğer liglere kıyasla NBA oyuncularıyla karşılıklı uyumda çok daha iyi bir tarihi olduğu için bu zor yılı daha rahat geçirebildi. İş hukuku avukatı ve 1983 yılında tavan ücretin yürürlüğe girdiği NBA merkezli emek ilişkilerinin tarihini anlatan The Cap’in yazarı Joshua Mendelsohn “Silver ve Mendelsohn’un inandırıcı bir tonu var” diyor. Sezonun askıya alınıp, gelir akışının İSTİKRAR UNSURU Ulusal Basketbol Oyuncuları
Birliği Direktörü Michele Roberts, kampüsün sosyal adalet savunucusu bir platforma dönüşmesi için ön ayak oldu. kesildiği dönemde takım sahipleri ödemeleri durdurabilirlerdi. Ama bunu yapmadılar. Mendelsohn, “Takım sahipleri ücretleri ödemeyi sürdürdüler. Birliğin müzakere yapması iyi oldu; buna birisi hasta olduğunda ücretin artırılması da dahildi. Sonuç itibariyle, oyuncuları dinlediler. Oyuncular olmadan oyun da olmaz.”
Bu karşılıklı anlayış, kampüste oyunların başlamasından çok önce meyvesini vermeye başladı. Mayıs ayı sonlarında George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi ve bunu izleyen sosyal adalet gösterilerinin ardından lig yıldızlarının büyük bir bölümü sezonun yeniden başlayabileceğinden pek emin değildi. Irk konusunda ulusal çaptaki konuşmaların dikkatleri dağıtacağından çekiniyorlardı.
Ancak oyuncular geri dönmenin öneminin farkındaydılar. Miami Heat’in forveti ve oyuncu birliğinin ilk başkan yardımcısı Andre Iguodala, “Bu durumun ekonomik ve finansal boyutlarını anlamıştık” diyor. “Ancak ülkenin siyasi görünümü ve ırklarla olan ilişkiler paradan daha önemliydi. Ve sanırım bundan dolayı bir çoğumuz ‘Yalnızca para için değil daha büyük bir amaç için de sahaya çıkalım’ fikrine özel bir önem atfediyordu.”
Böylece formalarının arkasına Black Lives Matter hareketiyle ilgili, “Oy Ver” ya da “İsimlerini Söyle” gibi belli onaylanmış mesajları yazarak çıkmak için görüşmeler yaptılar. Silver ve Roberts bu konuları tartışırlarken belli tavizlerle anlaştılar. Roberts, “Adam’la sert tartışmalarımız oldu. Her zaman her şey çok kolay oluyor demek değil” diyor. “Ancak nihayetinde hepimiz yetişkinler gibi davranmamız gerektiğinin bilincindeyiz.”
TE YANDAN, NBA bu yılki kötü durumda en iyisini başarmış olsa da, pandemi tüm dünyada iş dünyasının yanı sıra ligin mali durumunu da olumsuz etkiledi. Lig geçen sonbaharda sezondan 10 milyar dolar elde etmeyi bekliyordu; bu rakamın yaklaşık yüzde 40’ı bilet, ürün satışı, telif ücreti vb faaliyetlerden geliyordu. Lig her ne kadar sezon ertelenmeden önce sezonunun yaklaşık yüzde 80’ini tamamladıysa da, fanların oyunlara katılmalarının durdurulmasıyla bu gelir akışı da kesilmiş oldu.
Aslında pandemi mali açıdan zaten
travmatik olan bir yılı daha da kötüleştirdi. Houston Rockets’in genel müdürü Daryl Morey geçen ekim ayında Hong Kong’taki protestolara destek veren bir tweet attığında, Çinli yetkililer Şanghay’daki bir gösteri oyununu hemen iptal ettiler ve NBA’nin oyunlarını devlete ait televizyon kanalı CCTV’de yayınlamaktan vazgeçtiler. Silver pek çok yönden sıkıştı. NBA ilk başta Morey’in tweet’inden dolayı “üzüntülerini bildirdi. Ancak lig daha sonra tavrını değiştirdi ve oyuncuları ya da takım oyuncularını sansürlemeyeceğini belirtti. NBA’nin tahminlerine göre, Çin’le olan gerilim 400 milyon dolarlık gelir kaybına yol açtı ve en hızlı büyüyen pazarla ilişkileri tehlikeye soktu. Yine de, sezonun bitimine doğru buzlar erir gibi oldu: CCTV finallerin son iki oyununu yayınladı.
Öte yandan, televizyon yayınları farklı nedenlerle NBA’nin kendi ülkesinde de sıkıntılarla karşılaşmıştı. Disney’in sahip olduğu ABC’de yayınlanan yedi şampiyonluk serisinin ilk karşılaşması, NBA finallerinde tek bir oyun için o zamana kadar kaydedilen en az izleyici sayısına imza attı; Sports Media Watch’tan analist Jon “Paulsen” Lewis’e göre, 7,41 milyon izleyiciyle 4,1’lik bir reyting elde etti.
Aslında profesyonel spor karşılaşmaları izlenirliğinde yokuş aşağı giden yalnızca NBA da değil. Lewis’in tahminlerine göre, NHL’nin Stanley Cup Final’ini seyredenlerin oranı yüzde 6 azaldı. Yeniden düzenlenen beyzbol ligi ise bir yıl öncesine kıyasla seyircisinin dörtte birini kaybetti.
NBA’nin reytinglerinin gerilemesinde bu kötü zamanlar kısmen sorumlu tutulabilir. Finaller genellikle ekimde değil futbol ve beyzbol spor karşılaşmalarıyla rekabet ettiği haziranda biter. Eylül ayında Futbol Ligi, Ulusal Kadın Basketbol Ligi, teniste US Open ve kolej futbol karşılaşmaları dahil 12 belli başlı spor etkinliğinin aynı güne denk geldiği olağanüstü bir durum yaşandı. NBA aynı zamanda çılgın bir seçim dönemiyle de baş etmek zorunda kaldı.
AMPÜS GÜNLERİNİN SONU yeni ve zorlu bir dönemin başlaması anlamına geliyor. Oyuncular, takım sahipleri ve lig yetkililerinin daha yapması gereken çok şey var. Kolektif pazarlık anlaşmasının yeniden