ORTAK AKIL ÜZERİNE
“TIP, IKLIM DEĞIŞIKLIĞI, uzay araştırmaları ve daha birçok alanda toplumun karşı karşıya olduğu acil zorluklarından bazılarının yanıtları büyük veri yığınlarının içinde gömülü bekliyor. 5G, AI, IoT, yüksek başarımlı hesaplama ve diğer yeni gelişen teknolojileri yakınsayarak bunların kilidini açmaya yardımcı oluyoruz” diyen HPE Genel Müdürü Güngör Kaymak, Fortune Türkiye’ye verdiği röportajda, özellikle boşa harcanan veriler, fazla enerji tüketimi ve yetersiz kaynak kullanımıyla beraber olumsuz çevresel etkiler nedeniyle gelecekte teknolojik yıkım ve dönüşüm adına dünya kaynaklarını etkin kullanabilmek için ortak kararlar alınması gerektiğini söylüyor.
İşte Kaymak’ın geleceğe yönelik HPE’nin iş yapış biçimi ve dünyada dijital dönüşüm süreçleri üzerine Fortune Türkiye ile paylaştığı öngörüleri...
ihtiyaçları bir ayın ya da bir yılın belli dönemlerinde çok artıyor. Diyelim ki ay kapanışlarında çok büyük kapasiteye ihtiyaçları oluyor ama geri kalan günlerde bu kapasitenin önemli bir kısmını kullanamadan bekletiyor. Bu nedenle de hepsini kullanamadığı bir kapasiteye yatırım yapmak zorunda kalıyor. GreenLake, bu yatırımı yapmadan oraya harcayacağı parayı başka alanlara inovasyona, çalışanına, gelişime harcayarak sadece kullandığı kadarını ödeyerek ve bizim hazırladığımız alt yapının üzerinde istediği zaman büyüyerek istediği zaman küçülerek, teknolojiye olan ihtiyacını giderme fırsatı veriyor. Dünya şu anda giderek daha zor şartlarda yaşamaya doğru ilerliyor. Biz bu çabalarımızla inovasyona ve iş modellerine yaptığımız yatırımlarla getirdiğimiz yeni yaklaşımlarla kaynak kullanımını minimize etmeye çalışıyoruz.
Dijitalleşmeyi değerlendirirken, kıt kaynaklarla geleceğimizi garantiye almak adına neler yapılabilir? Daha verimli kullanma, daha paylaşımlı kullanma ve daha doğru iş yapma süreçlerine HPE olarak nasıl yaklaşıyorsunuz?
Biz kuruluşumuzdan bu yana ciddi bir sosyal sorumluluk geleneğine sahibiz. Var oluş amacımızı insanların yaşama ve çalışma şeklini daha iyiye taşımak olarak daha iyiye götürmek geliştirmek olarak belirledik. Ve tüm faaliyetlerimizi de bu çerçevede yürütüyoruz. İnovasyonu merkezinde tutan bir şirket olarak şuna inanıyoruz. Dünyanın karşılaştığı tüm zorluklara sözüne ettiğimiz sera gazından tutun, iklimdeki ısınmaya kaynakların azalmasına kadar her konuda da teknolojinin faydalı şekilde kullanılıp teknolojinin gücünü kullanarak bu sorunları tümüyle ya da kısmi olarak çözme imkanı olduğuna inanıyoruz. Ama bunu yaparken de her türlü çabamızın temelinde hiç değişmeyen etik standartlar olması gerekiyor.
2018 yılı itibariyle her yıl yayınlanan kurumsal eşitlik endeksinde üst üste tam 15 yıl boyunca yüzde yüz derecelendirme alan şirketlerden biriyiz. HPE Global’de iş gücümüzün yüzde 32’sini, yönetim pozisyonlarımızın yüzde 24’ünü ve yeni işe alımlarımızın yüzde 32’sini kadınlar oluştururken HPE Türkiye’de iş gücümüzün yüzde 35’ini, yönetim pozisyonlarımızın yüzde 26’sını kadınlar oluşturuyor. En önemli kriterlerimizden biri, eşit işe eşit ücret vermek. Yani burada cinsiyet ayrımına gitmeden başka kültürel ırksal ayırıma gitmeden, herkesin yaptığı işe göre düzenli ücret eşitliği aynı ücreti aldığını denetimler ile garantiye almak. Ve çalışanlarımızın da hep işlerini daha iyi yapabilmeleri hem kendi ailelerine daha fazla zaman ayırabilmeleri iş yaşam dengelerini doğru kurabilmeleri için de bir takım sosyal olanaklar sunuyoruz. Daha az kaynakla daha fazla enerji üretmek. Otonom araçlarla ulaşımın demokratikleşmesi gibi bir çok alanda teknoloji üretirken buna aynı zaman da sosyal sorumluluk olarak ele alıyoruz. Tıp, iklim değişikliği, uzay araştırmaları biraz önce belirttiğim gibi hastalıklarla ilgili araştırmalar, toplumun karşı karşıya olduğu acil zorlukların bazılarına yanıt bulunması için büyük verinin işlenmesi, bunun hızlı işlenmesi ve daha az enerjiyle işlenmesi önemli örnekler.
Peki gelecek dönem için yeni iş yaklaşımları neler olacak?
Dünya uzunca bir süredir bir kısmı teknolojinin tetiklediği bir kısmı konjonktürel ilişkilerin tetiklediği bir dönüşümün içerisinde. İşe yaklaşımımız, çalışma şekillerine yaklaşımımız birden bire farklılaşmaya başladı. Aslında eskiden beri konuşulan bir takım kavramlar daha hızlı hayatımıza girdi. Önümüzde şirketlerin çok dikkatli analiz etmesi gereken bir dönem var. Yeni gerçeklik diyoruz. Bizim birçok çalışanımız farklı ülkelerde oturup dünyanın başka bilgelerine destek verir bir çalışma modelindeydi. Ama pandemi ile hayatımız giren yeni sorunlar hijyen, mesafe, maske, daha az seyahat bunlara sorun olarak başladım ama başta sorun olarak görüyordum. Şimdi bir kısmının aslında o kadar da sorun olmadığını iş hayatının böyle de sürdürülebileceğini verimliliğin böyle de korunabileceğini ve devam ettirilebileceğini de gördük. Ve öyle bir noktaya geldik, herkes belli anketler yaptı biz bunun öncülerinden birisiyiz. Çalışanlarımıza sorduk şu andaki pandemi ile gelen iş düzenini nasıl değerlendiriyorsunuz? Pandemi biterse tekrar eskiye dönmek ister misiniz? Ya da hayatınızda ne değiştirmek istersiniz? Bunun gibi sorularımız oldu. Çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 65’i eskisi gibi her gün ofise gelip çalışmayı arzu etmem
dedi. Yaklaşık yüzde 45-50’si bir daha ofise gelmemeyi tercih ederim dedi. Tüm bu bulguları aldık. Birde Gardner’in yaptığı araştırma var CEO’ların neredeyse yüzde 82’si diyor ki artık eski çalışma modellerine yüzde yüz dönmeyeceğiz. Sadece teknoloji şirketleri değil başka sektörler de bunu bir şekilde benimsedi. Biz şöyle bir karar aldık. Ve bunun adına da Uçlardan Ofise ismini verdik. Pandemi bitmeden de bu değişimi başlattık. Bundan sonraki ofis tasarımlarımız bugünkü gibi olmayacak. Daha az çalışan için sabit masa olacak.
Önemli bir teknoloji tedarikçisiniz. Müşteriler ve diğer oyuncular bu alanda nereye gitmeye çalışıyor?
Pandemide herkes gördük ki iş modellerinde değişikliğe ihtiyaç var. Bu değişiklik üç temel alanda var. Bir, dijitale dönüşümü hızlandırmak. Bunun için gerekli altyapı yatırımlarını uygulama yatırımlarını danışma yatırımlarını sürdürmek. İkincisi, çalışanlarını dijital anlamda eğitmek, desteklemek onların dijital okuryazarlığını artırmak. Üçüncüsü de, servis verdikleri şirketleri veya bireyleri bu dijital kanalları daha severek isteyerek kullanır hale getirmek. Daha fazla uzaktan çalışma göreceğiz, daha fazla dijital kanallara aktarılmış iş yapma yöntemleri göreceğiz. Ve tüketicilerin de bu şirketlerle ilişkilerinin yüz yüzeden daha fazla dijital ortama kaydığı bir süreç yaşayacağız. Uçlardan ofise dediğimiz bu. Daha önce uçlardan buluta diyorduk. Verinin üretildiği nokta