Emtia Fiyatlarında Yeni Bir Dönem
CRB emtia endeksi kritik bir seviyeye gelmiş durumda. Endeksin nominal seviyesine baktığımızda çok büyük bir yükselişten bahsetmek mümkün olmasa da bu durum aslında endeksin yapısından kaynaklanıyor. Petrol endeksin yüzde 23’ünü oluştururken enerji grubu olarak baktığımızda yüzde kırkın hemen altında bir ağırlık söz konusu. Krizle beraber petrol fiyatlarının düştüğü aşırı düşük seviyeler nedeni ile CRB endeksi de ciddi bir gerileme kaydetti. Şu anda petrol fiyatları Mart 2020 öncesi seviyesine dönmüş olmasına rağmen bakır, kalay gibi endüstriyel metaller veya mısır, buğday , soya gibi tarım ürünleri çok daha yüksek seviyelere ulaşmış durumda. Maliyet enflasyonu konusunun gündeme geldiği bu günlerde telaffuz edilmeye başlanan bir başka terim de “commodity supercycle” yani emtia yükseliş döngüsü. Yani grafiğin sol tarafında baktığınızda 2002-2007 arasında görülen büyük ralli. Öncesinde hatırlayacağınız üzere teknoloji balonunun patlaması neticesinde ABD ekonomisi resesyona girmiş ve 2002 yılı itibaren de resesyon sona ermişti. Yani bugünkü durumla benzeşen bazı koşullar da mevcut. Ancak böyle bir riskin olup olmadığını anlamak için o tarihte var olan dinamikleri iyi anlamamız ve bugünkü dinamiklerle karşılaştırmamız gerekiyor. Öncelikle söz konusu dönem Çin ekonomisinin çift haneli büyüdüğü bir dönem Öyle ki 2017 yılında Çin büyümesi yüzde 15 seviyelerini gördü. Dahası bu büyüme sadece endüstriyel bir büyüme değildi. Çin içinde , kamunun kontrolü dahilinde, büyük yer değiştirmeler ve şehirleşme söz konusu oldu. Bu yer değiştirmelerin neticesinde ulaşım alt yapısı, yeni şehirler, binalar , santraller, enerji nakil hatları vb çok büyük yatırımlar gerçekleştirildi. Elbette bu yatırımların tamamı hammadde ve enerji anlamına geldiği için söz konusu varlıkların da fiyatını yükseltti. Bir diğer dinamik ise zayıf dolardı. Makaleyi grafiklere boğmamak için paylaşmıyorum ancak Dolar endeksi söz konusu tarih aralığında
120 seviyesinden 70’e kadar gerilemişti. Ara ara “X ülkesi doları bitirmek için Y emtiasını kendi para birimi cinsinden fiyatlamaya başladı” haberlerini okuyor olsanız da haberde yansıtılan coşku ile piyasa realitesi çok farklı olduğundan doların seyri emtia fiyatlamasında hala ana dinamiklerden bir tanesi. Ve son olarak elbette arz sorunları. Bu sorunlar kendisini sadece üretimde aşamasında göstermek zorunda değil. Aşırı talep veya spekülasyon neticesinde arzın yetersiz kalması şeklinde de yaşanabilir. Günümüze dönersek. Çin bu yıl yüzde 8 civarında büyüyecek olmasına rağmen kriz öncesinde büyüme hızı yüzde 6’nın altına düşmüştü. Aslında tüm dünyada büyüme hızı 2000lerin başına oranla ciddi gerilemiş durumda. Ancak iki önemli nokta var. ABD’nin yeni başkanı Biden vaatlerinde yeşil ekonomiye geçmek için 3 trilyon dolarlık alt yapı harcamalarından bahsetti. Çin’in de sadece iç piyasadan gelecek tüketim talebi ile 8% büyümesi mümkün değil, yani yatırımlar devam edecektir. Bu durumda uzun vadeli olmasa da kısa vadede yatırım kaynaklı emtia talebi sürecek diyebiliriz. Dolar endeksinde ise yeni bir 5 yıllık zayıflama trendi beklemiyorum. 2021 özelinde zayıf bir dolar Fed ve kamu politikaları nedeni ile son derece mümkün. Ancak aynı politikalar nedeni ile orta vadede dolar değer kazanacak. Arz sıkıntısı ile gerçek bir sorun. Ve sanıldığı gibi sadece Covid kaynaklı bir durum da değil. Kriz öncesi yatırım eksikliği, stoklarda düşüş, maden kalitesinde gerileme gibi pek çok dinamik bir arada. Toparlarsam 2002-07 dönemine benzer bir ralli ihtimali bu kez daha zayıf görünse de yeşil ekonomiye geçiş bazı emtianın fiyatlarını ciddi şekilde yükseltme dinamiğine sahip görünüyor.
Krizle beraber petrol fiyatlarının düştüğü aşırı düşük seviyeler nedeni ile CRB endeksi de ciddi bir gerileme kaydetti. Şu anda petrol fiyatları Mart 2020 öncesi seviyesine dönmüş olmasına rağmen bakır, kalay gibi endüstriyel metaller veya mısır, buğday , soya gibi tarım ürünleri çok daha yüksek seviyelere ulaşmış durumda.
ŞANT MANUKYAN