SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN PANDEMIYLE SINAVI
Bu yıl 125’inci yaşını kutlayan Roche’un Türkiye’deki ‘İlaç’ ve ‘Diagnostik’ birimlerinin başında bulunan Dr. Natasa Klicko ve Burçak Çelik, sağlık sektörünün pandemi sınavını yorumladı. Bir hastalıkta tanının önemine dair toplumsal farkındalığın COVID-19
İSVIÇRE’DE KURULDUKTAN SONRA, zaman içinde dünyanın önde gelen sağlık şirketlerinden biri haline gelen Roche, sektördeki 125’inci yılını kutluyor. Bugün 100’den fazla ülkede 100 bini aşkın çalışanı, dünya genelinde 23 üretim merkezi ve 29 Ar-Ge tesisi bulunan firma, çalışmalarını ‘İlaç’ ve ‘Diagnostik’ olarak iki temel alanda yürütüyor. Türkiye’de bu iki alanın başında bulunan; Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Dr. Natasa Klicko ve Roche Diagnostik Türkiye Genel Müdürü, Türkiye & Orta Asya ve Kafkas Ülkeleri Yönetim Merkezi Başkanı Burçak Çelik, sağlık sektörünün pandemi sınavını yorumladı, geleceğe ilişkin sektörel öngörülerini ve Roche’un kısa ve orta vadeli hedeflerini aktardı.
Fritz Hoffmann-La Roche tarafından 1 Ekim 1896’da kurulan şirketi günümüze taşıyan felsefeyi sorduğumuz Roche Diagnostik Türkiye Genel
Müdürü Burçak Çelik, “insan sağlığını ilgilendiren her alanda yaşanan değişimler karşısında kendini sürekli olarak yenileme, inovatif çözümler üretme ve cesur kararlar alma” refleksini, firmanın nesilden nesle aktarılan “kültürel mirası” olarak nitelendiriyor. Çelik, bu felsefeye ilişkin bir örnek paylaşıyor: “Diagnostiğin tedavi süreçlerine ve hastalık yolculuğuna sunduğu katkıyı ilk öngören şirketlerden biri Roche’tu. 1968 yılında Roche’un Diagnostik bölümü kuruldu ve bu sayede sağlık ekosistemine sunduğumuz tedavi çözümlerine, hekimlerin ve klinisyenlerin hastalıklara en doğru ve hızlı şekilde tanı koymalarını sağlayan diagnostik çözümleri de eklendi. Bunun yanı sıra, Roche’un desteklediği bilim insanları, yenilikçi süreçler geliştirerek günümüzün biyoteknoloji endüstrisinin temellerini attılar.”
PANDEMININ SAĞLIK SEKTÖRÜNE ÖĞRETTIKLERI
Roche 125’inci yaşını tüm dünyada, bilim, sanat ve insanla örülü bir kampanyayla kutluyor. Kampanya teması olan “Hayatı Kutlamak” akıllara doğrudan, bizlere hayatta kalmanın önemini hatırlatan COVID-19 pandemisini getiriyor. “Pandemi sağlık sektörüne neler öğretti?” diye
soruyoruz, Dr. Klicko yanıtlıyor:
“Salgın tüm dünyada dört kritik unsura odaklanılmasını sağladı; sağlık hizmeti altyapıları, tanı, tedavi ve aşı. Sağlık sistemi altyapısı güçlü olan ülkelerde salgının sağlık hizmeti kapasitesi üzerindeki etkisi yönetilebilir seviyede olurken, tersinin geçerli olduğu ülkelerde aşırı yoğun bir baskının oluştuğunu hepimiz gözlemledik. Tanı ve tedavi ise gerek bu salgın gerekse diğer hastalıklar söz konusu olduğunda sağlık hizmetlerini sürdürülebilir kılan zincirin birbirine sıkı sıkıya bağlı iki önemli halkası olduklarını gösterdiler. Roche olarak pandemi sürecinde en büyük üretim tesisimizi sadece COVID19’lu hastalara tedaviler üretmek için ayırdık. Daha fazla hastaya tedavi çözümlerimizi ulaştırmak için hem altyapımızı güçlendirdik hem de güçlü işbirliklerine imza atarak Roche olarak kullandığımız teknolojileri ve uzmanlığımızı bu firmalara aktardık. Enfeksiyonu tespit ve teşhis etmeye yardımcı olmanın yanı sıra hastalıkla ilgili tedavileri belirlemeye, geliştirmeye ve desteklemeye devam ediyoruz.”
TANININ ÖNEMINE DAIR FARKINDALIK ARTTI
Sağlık sektöründe diagnostik çalışmaları, uzun vadede sonuç verdiğinden, yatırımın ivedilikle geri dönüşünü gözeten bir perspektifle bakıldığında çok da çekici gelmeyebiliyor. Pandemi, bu bakış açısının değişmesinde de önemli bir etken oldu. PCR testleri yaşantımızın rutin uygulamaları arasında yer aldı. Burçak Çelik, “bir hastalığın tanısı için hastadan alınan sürüntü, kan, idrar gibi örneklerin laboratuvarda analiz edilmesini içeren bir yöntem” olan ve ‘in-vitro diagnostik’ olarak da tanımlanan vücut dışı tanı yöntemlerinin uzun süredir sağlık alanının “sessiz destekçisi” olduğunu belirtiyor. Toplam sağlık harcamalarının sadece yüzde 2’sini oluştururken, alınan klinik kararların yüzde 70’ine rehberlik eden, PCR testi gibi vücut dışı tanı yöntemlerinin önemini vurgulayan Çelik, “COVID-19 salgını bir hastalıkta tanının önemine dair toplumsal farkındalığın artmasına önemli bir katkı sağladı. İlerleyen dönemde ise bir hastalığın tedavi aşamasına gelmeden önlenmesine yönelik çözümlere olan odağın giderek artacağını öngörüyoruz. Bu zaman alacak çok önemli bir zihniyet dönüşümü ve pandeminin bu dönüşümü tetiklediğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte, salgınla mücadelenin gerektirdiği hız ve çevikliğin, önümüzdeki dönemde de dijital teknolojilerin gelişimine hız vereceğini düşünüyoruz” diyor.
2022 VE SONRASI IÇIN HEDEFLER
Pandemi, sağlık sektörünü mali açıdan da çeşitli şekillerde etkiledi. İlaç satışları 2020’de salgın etkisiyle düşüş gösterirken, tanı çözümleri tarafında artış yaşandı. Roche’un 2021 yılı performansıyla ilgili olarak, “Özellikle yenilikçi tanı ve tedavi çözümlerimize yönelik talebin artmasıyla birlikte bu yıl başarılı sonuçlar elde ettik. Yakın zamanda piyasaya sürülen ilaçlarımız ve tanı platformları, satış büyümesine katkıda bulundular” diyen Dr. Klicko, firmanın gelecek hedeflerini şu sözlerle aktarıyor: “Roche’un 2030 hedefleri kapsamında daha fazla dijital odaklı çözüm ve araçla hasta hayatlarına dokunacağız. Önümüzdeki beş yıl boyunca karbon salınımımızı azaltıp, verimliliğimizi yüzde 10 artırmaya ve 2050 itibarıyla da sıfır karbon salınımı hedefine ulaşmaya odaklanıyoruz.”
“Roche Diagnostik olarak,
2021 yılında COVID-19 tanı ve tedavisinde kritik rol oynayan PCR, antijen, antikor ve diğer diagnostik çözümlerimize olan yüksek talep, satış büyümemize önemli katkı
sağladı” diyen Çelik ise, firmanın tanı alanındaki hedeflerini şöyle anlatıyor: “2022 yılında yenilikçi tanı çözümlerimizi daha fazla hasta ve sağlık kurumu ile buluşturmayı ve in-vitro diagnostik alanındaki öncü rolümüzü korumayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte hastaların medikal değeri yüksek tanı çözümlerine erişimini iki katına çıkarmayı ve gelişen yeni nesil teknolojilerle, sağlık sistemlerinin geleceğini şekillendirecek kişiye özel sağlık hizmetlerine daha fazla katkı sağlamayı hedefliyoruz.”
Roche sadece pandemi gibi olağan dışı sağlık durumları için değil, toplumu yüksek oranda etkileyen kanser ve kalp hastalıkları gibi alanlarda da kişiye özel tanı ve tedavi çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor. Söz konusu onkoloji olunca, patoloji çözümleri hayati anlam kazanıyor. Burçak Çelik, bu alandaki gelişmeleri şöyle aktarıyor: “2021 yılında 20 yeni kurum ile patoloji çözümlerimizi buluşturarak daha fazla hastaya fayda sağlamayı başardık. Patoloji laboratuvarlarını dijital iş akışı çözümleri ve patoloji tanı algoritmaları ile buluşturuyoruz.”
Kardiyoloji alanında da testler büyük önem taşıyor. Çelik, “Kalp yetersizliği alanında da ayırıcı tanı ve biyobelirteç bazlı hasta takibinin yapılmasına olanak sağlayan, klinik değeri yüksek tanı çözümlerimiz hekimlerin pratiğinde daha çok yer buluyor” diyor. Roche, meme kanseri, over kanseri, enfeksiyon hastalıkları, prenatal testler, gebelik takibi, fertilite, rahim ağzı kanseri, kemik sağlığı gibi kadın sağlığına ilişkin alanlarda da tanı yöntemleri sunuyor.
“ÖZEL SEKTÖR KRITIK ROLLER ÜSTLENEBILIR”
COVID-19 pandemisiyle birlikte sağlık sektöründe yaşanması muhtemel birçok problemle karşılaştık, ülke olarak hala da bunların bir kısmını aşamadık.
İster istemez, kısa ve uzun vadede bizi başka ne gibi sorunlar bekliyor, nelere ihtiyacımız var, ne açıdan eksikliklerimiz bulunuyor merak ediyoruz. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda belki de sektörün dönüşümüne şahit olacağız. Roche’un bu perspektiften bakıldığında nasıl bir dönüşüm öngördüğünü sorduğumuz Dr.
Klicko, şöyle yanıt veriyor: “Sürekli artan nüfus, uzun yaşam süreleri, kronik hastalıklardaki artış ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar sağlık sektörünün üzerine daha fazla yük bindirmeye devam ediyor. Öte yandan, sağlık hizmetlerinden beklentiler, hastalık öncelikleri ve gerçek hasta merkezliliğin önemi yeniden belirleniyor. Bu bağlamda, özel sektör, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi için çok kritik roller üstlenebilir. Kronik hastalıkların gen tedavisiyle ortadan kaldırılmasının mümkün olduğu, kişiye özel tedavilerin her zamankinden daha fazla gündemimizde yer aldığı, büyük verilerin anlam kazandığı, insanların sağlığına kavuşması için yeni fırsatların sunulduğu heyecan verici bir geleceğin eşiğindeyiz.”
BÜYÜK VERININ SEKTÖRDEKI KULLANIMI ARTIYOR
Sağlık sektörünün geleceğinde yer alacak tanı ve tedavi çözümlerini konuşurken, teknoloji kullanımının daha da artacağına değinen Çelik, “Teknoloji ile veri ve analitik, tüm bu çözümlerin geliştirilmesindeki en önemli unsurlar. Sürekli yenilenen teknolojiler sayesinde hastalıkların oluşumuna dair geçmiş dönemlere kıyasla çok daha yüksek miktarda veri elde edebiliyoruz. Bu verileri derinlemesine analiz ederek sağlık çalışanları için fayda sağlayacak bilgilere dönüştürüyoruz” diyor. Roche’un en önemli önceliklerinden birinin, kansere yönelik hedefli tedavi imkanını güçlendirmek ve bunun için de en güvenilir ve hızlı tanı çözümlerini geliştirmek olduğunu belirten Çelik, bu amaçla genomik profilleme testleri geliştirdiklerini, kanser tedavisi için büyük veriden faydalanan medikal teknoloji girişimleriyle işbirliği yaptıklarını ifade ediyor.
Dr. Natasa Klicko: “İnovasyon bizim en önemli odak noktalarımızdan biri. 2020’de Ar-Ge’ye yaptığımız yatırımları toplam
12,2 milyar İsviçre Frangı’na çıkardık.”