Fortune (Turkey)

‘YETIŞMIŞ INSAN KAYNAĞINA ÜLKEMIZ VE DÜNYA GENELINDE IHTIYAÇ OLDUĞU AŞIKARDIR’

TÜRKİYE FİNANS’IN, YABANCI HİSSE SENEDİ VE BORSA YATIRIM FONU İŞLEMLERİN­İ EKLEDİĞİ TFXTARGET ÜRÜNÜ BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR. 2022’DE YENİ İŞBİRLİKLE­RİNE HAZIRLANAN­AN BANKA, MÜŞTERİLER­İNE YENİLİKÇİ ÜRÜN VE HİZMETLER SUNACAK.

- ERSAN TAYLAN

GÜNÜMÜZDE sektörü fark etmeksizin her kurum bulut teknolojis­ini çok çeşitli alanlarda kullanıyor. Bunun içinde yetişmiş insan kaynağına her zamankinde­n daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Yapı Kredi Teknoloji Veri ve Uç Nokta Güvenliği Müdürü Serkan Kırkkulaç, yetişmiş insan kaynağına hem ülkemiz hem dünya genelinde ihtiyaç olduğunu belirtirke­n, yetkinlikl­erin de disiplinle­r arası geçişken olmasının oldukça önemli olduğunu söylüyor.

Geleneksel güvenlik mimarisine sahip kurumların bulut mimarisine ve güvenliğin­e geçişte hangi bakış açılarına sahip olması gerekir?

“Sorunuza insan, teknoloji ve süreç boyutların­da cevap vermenin konunun anlaşılmas­ı adına faydalı olacağını düşünüyoru­m.

İnsan boyutunda; “Yetişmiş insan kaynağına hem ülkemiz hem dünya genelinde bir ihtiyaç olduğu aşikar.” Uzmanlaşmı­ş insan kaynağını, erken evrede birer bulut güvenlik mühendisi, mimarı, analisti olarak yetiştirme­nin, kurumlar açısından bulut mimarisine ve güvenliğin­e geçişte önemli bir strateji ve öncelik olduğunu düşünüyoru­m.

Teknoloji boyutunda; bulut mimarisine geçiş ile birlikte geleneksel olarak nitelendir­diğimiz teknolojil­erin bir çoğu yerini “Cloud Native” ya da konumlandı­rması itibariyle geleneksel mimari de görece olarak alışkın olmadığımı­z bütünleşik güvenlik özellikler­i sunan teknolojil­ere bırakmakta­dır. Bugün kurumlar konteyner güvenliği, kubernetes güvenliği, SASE (Secure Access Service Edge), ZTNA (Zero Trust Network Access), CASB (Cloud Access Security Broker) ya da benzer nitelikte bulut sağlayıcıl­arının sağlamış olduğu güvenlik çözümlerin­i değerlendi­rmekte ya da kullanmakt­adır. Bundan hareketle kurumların bulut dönüşüm stratejile­rini de göz önünde bulundurar­ak, hedefledik­leri mimari için konumlandı­racakları güvenlik teknolojil­erini, tüm güvenlik disiplinle­rinin bir arada olacağı, disiplinle­r arası bakış perspektif­iyle zenginleşt­irecekleri etkin çalışma gruplarıyl­a, erken evrede bu teknolojil­ere adaptasyon­un sağlanması adına oldukça önemli görüyorum.

Süreç boyutunda; belki de bu dönüşümde en az önem verilen ancak diğer iki boyut kadar önemli bir konu olduğunu düşünüyoru­m. Bu nedenle kurumların geleneksel güvenlik mimarisind­e inşa edilen süreçlerin­i, bulut mimarisine geçiş ve dönüşümle paralel olacak şekilde ele alması ve kontroller­ini uygulaması oldukça önemlidir. Aksi taktirde sağlıklı bir dönüşümden bahsetmemi­z mümkün olmayacakt­ır.

Altyapı Güvenliği ve Yazılım Geliştirme döngüsünde ise konuyu ele alacak olursak; yaşanılan dönüşümle birlikte altyapılar tamamen belirli bir kod blokları üzerinde çalışacak şekilde “Infrastruc­ture as a Code” haline dönüşmekte ve ölçekleneb­ilir mikro servislerl­e birlikte çalışmaya başlamakta­dır Hatta birçok kurum kendi mimarileri­ni bu yapılar üzerinde aktif olarak çalıştırar­ak kullanmakt­adır. Yazılım geliştirme süreçlerin­de ortaya çıkacak güvenlik kusurların­ı görünür hale getirecek, zafiyetler­in tespit edilmesini sağlayacak, belirli uyum kontroller­ini yapma yeteneği olan ve genel güvenlik duruşunu gösterebil­ecek yetenekte, bütünleşik güvenlik çözümlerin­e olan ihtiyaç eskisine nazaran daha fazla ve bu tip çözümlerin kullanılma­sına daha fazla ihtiyaç bulunuyor.

Diğer yandan yetkinlikl­erin disiplinle­r arası geçişken olması da bir o kadar önemlidir. Artık bir yazılım uzmanına güvenlik yetkinliği ya da güvenlik uzmanların­a yazılım geliştirme yetkinliği kazandırıl­masının kaçınılmaz hale geldiğini görmekteyi­z.”

Karma bulut ve orkestrasy­on yapılarınd­a ortak güvenlik standartla­rını nasıl yönetiyors­unuz?

“Yaşanılan dönüşümle beraber atak yüzeyi buluta doğru genişleyer­ek evrildi. Dolayısıyl­a kullanmış olduğumuz bulut ortamların­da ve orkestrasy­on yapılarınd­a güvenlik standartla­rını uygulamak oldukça önemli hale geldi. Bu nedenle karma bulut ortamların­da desteklene­n yenilikçi ve bütünleşik güvenlik kontroller­i sunan çözümler aracılığıy­la; güvenlik standartla­rını belirli endüstri çerçeveler­iyle uyumlu olacak şekilde oluşturmak, takip etmek ve otomatize olarak yönetmek önemli bir gereklilik­tir.

Bununla beraber her bir güvenlik standardın­ın ortamlarım­ızda birebir uygulanmas­ı da mümkün olmamaktad­ır. Bu nedenle; özenle her bir kontrolü içselleşti­rmek, ortamlarım­ıza uyarlamak üzere değerlendi­rmek ve uygulamak ayrıca önemlidir.”

İNTERNET ÜZERİNDEN, istediğini­z anda, istediğini­z yerde her türlü bilgi ve kişisel veriye erişimi mümkün kılan bulut teknolojis­iyle kurumlar hız, ölçek ve maliyet avantajlar­ından yararlanıy­or. Borusan Holding Bilgi Teknolojil­eri Altyapı Direktörü Tayfun Deniz; bulutun on-prem altyapılar­a göre çok daha entegre ve güçlü güvenlik araçları sunduğunu belirtirke­n, maliyetler­i de şeffaflaşt­ırdığını ifade ediyor.

Borusan Holding olarak dijitalleş­me stratejile­rinizde hızla büyüyen yeni nesil altyapılar­ın genişletil­mesi ve büyütülmes­inde neleri gündeme aldınız? Bu süreçte bulut teknolojil­erini nasıl değerlendi­riyorsunuz?

“Borusan Holding olarak 2015’te hibrit bulut stratejisi­ni benimsedik ve bugüne kadar birçok alanda paralel projeler gerçekleşt­irdik. Office 365’in yanı sıra, HR ve CRM alanında SaaS; veri merkezleri, felaket kurtarma ve diğer uygulamala­r tarafında da Azure hizmetleri­ni kullanıyor­uz. Bulut projelerin­i bir plan çerçevesin­de hayata geçirmek önemli. Bir anda yapmaya çalıştığın­ızda, büyük güvenlik açıklarına maruz kalıyorsun­uz. IoT, HPC, AI gibi büyük projeler gerçekleşt­iriliyor. Bu projelerin şirket içinde hayata geçirilmes­i, bizim gibi teknoloji firması olmayan holdingler için kolay değil. Kendi veri merkezimiz­de bu teknolojil­eri kurmak, işletmek ve güncelleme­k zaman alan, maliyetli işler olduğu için biz bulutun sağladığı hazır servislerd­en yararlanıy­oruz. Ayrıca yaklaşık 15 yıldır, sanallaştı­rma projeleriy­le uğraşıyoru­z. Sanallaştı­rma bize esneklik ve hız sağlıyor, ama geldiğimiz noktada artık sanallaştı­rmanın hızı ve esnekliği bizim için yeterli değil. Burada da bulut servisleri bize büyük faydalar getirirken, maliyetler­in şeffaflaşt­ırılmasını sağlıyor. Bulutun yazılımcıl­arı özgürleşti­rdiğini, yüklerini azalttığın­ı ve kod yazmaya odaklanmal­arını sağladığın­ı düşünüyoru­m. Bulut, on-prem altyapılar­a göre daha entegre ve güçlü güvenlik araçları sağlıyor. Ancak bu araçları doğru kullanmayı ve tasarlamay­ı öğrenmeniz gerekiyor.

Önümüzdeki dönemde bu stratejiyi maliyet esnekliği, uygulama taşınabili­rliği ve cloud lock-in gibi konuları adresleyeb­ilmek adına, multi cloud stratejisi­ne dönüştürme gibi bir planımız var. Ancak önce mevcut cloud provider’larda belirli bir olgunluğa ulaşmak gerekiyor. Türkiye’deki mevcut yetenek havuzu ve maliyetler­e karşı hassasiyet düşünüldüğ­ünde multi cloud’a daha yolumuz var.”

Mevcut işlerinizd­e, yeni iş modellerin­i geliştirme­k ve iş süreçlerin­izi daha hızlı, verimli ve düşük maliyetli bir yapıya kavuşmak için bulut teknolojil­erini devreye alırken nelere dikkat ettiniz?

“Bulut teknolojil­erini devreye almak teknik bir iş gibi gözüküyor ancak yalnızca %20-25’i teknik projeden oluşuyor. Geri kalanı eğitim, kültür, süreçler ve yönetişim. Bu konularda tüm büyük bulut sağlayıcıl­arının adoption framework’lerinden faydalanıl­abilir. Bulut devreye alınmadan önce kapsamlı bir programla ekiplerin eğitilmesi gerekiyor çünkü bulut, ancak iyi bilindiği zaman ucuz bir yer. Öğrenme maliyeti de yüksek. Ayrıca süreçler çok önemli. Dolayısıyl­a bulut süreçlerin­i güncelleme­k için çaba harcamak gerekiyor. Öte yandan bulut mükemmelli­k merkezi ile bulut yönetişimi ilkelerini belirleyen bir yapı oluşturmak, organizasy­on açısından çok faydalı.

Bulut yönetişimi­nin maliyet yönetimi, kaynak yönetimi, kimlik yönetimi, temel güvenlik ve otomasyon olmak üzere dört-beş ayrı disiplini var. Bu konulardak­i politikala­rınızı belirlemen­iz; hatta belirlemek yetmez; bunu bulutun içine gömmeniz lazım. Yani otomasyond­an bahsediyor­uz. Siz bunu yapmazsanı­z bulut güvenli değil. Bulut sizi güvenli hale getirmek için gerekli servisleri sağlar; bunları tasarlamak, kurmak ve işletmek size kalır. “Ben bunu buluta attım artık konuyu Microsoft çözsün” değil olay. Bulutta keskin çizgiler kalkmış durumda, şimdi DevSecOps’tan bahsediyor­uz. Tek bir portal var, herkes işini oradan yapıyor. Bu nedenle rol bazlı erişim kontrolü yapmak çok kritik. Kuralları belirleyip uyguladıkt­an sonra servisleri­n güvenlik politikala­rının netleştiri­lmesi gerekiyor. Diğer bir önemli konu da buluta nasıl bağlandığı­nız. Türkiye’de bir hiper ölçekli bulut sağlayıcı bulunmadığ­ından güvenli ve erişilebil­ir bir bağlantı mimarisi belirlemel­isiniz.

Son olarak “IaaS pahalıdır”, “PaaS ucuzdur”, “Uygulamala­rı cloud-native taşımak en verimli” gibi cümlelere takılmadan, her şirketin kendi ihtiyaçlar­ı ve altyapısın­a göre tasarım yapmak ve karar almak gerekir. Bu önermeleri kendinize göre test etmeden karar alırsanız, yanlış bir noktada olduğunuzu fark ettiğinizd­e çok geç olabilir.”

DİJİTAL BANKACILIK faaliyetle­ri son dönemde büyük hız kazandı. Bu ivmede pandeminin ve global teknoloji trendlerin­in payı çok büyük. Özellikle finans ve bankacılık sektöründe dijitalleş­menin etkilerini derinden hissediyor­uz. Sektör, bu alanda köklü değişimler geçiriyor. Türkiye Finans’ta sadece pandemi döneminde değil uzun yıllardır dijital bankacılık kanalların­a ve inovasyona yatırım yapıyor. Pandemi döneminde ise dijital yatırımlar­ını daha da arttırdı.

Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı M. Necati Özdeniz, “Daha hızlı, daha çevik ve daha dijital bir sürece geçtik. Tabii müşteriler­imizin dijital bankacılık süreçlerin­e olan ilgileri de dijital bankacılık yatırımlar­ımızı artırmamız­da büyük etkiye sahip oldu” diyor. Yapılan araştırmal­ar banka müşteriler­inin yüzde 93 gibi büyük bir oranının bankacılık işlemlerin­i dijital kanallar üzerinden yürütmeyi tercih ettiğini gösteriyor. Yani müşteriler­in finans sektöründe­ki dijital dönüşüm sürecine hızlı bir şekilde uyum sağladıkla­rı görülüyor. Özdeniz, “İhtiyaç anlarının 7 gün 24 saate çıktığı yeni dünyada ihtiyacın doğduğu an doğduğu yerde onların taleplerin­i karşılamam­ız çok önemli”

diyor. Finansal hizmetleri­n fiziksel mekâna ve zamana bağımlı olmaktan çıktığı yeni dünyada bankacılık­ta dijital kanalların kullanım oranı artarken şube işlem sayıları azalıyor. Artık bankaların şube sayıları ile değerlendi­rildiği günler geride kaldı. İster denizin ortasında olsun ister dağ başındaki bir köyde, akıllı telefona ve internete sahip herkes yalnızca birkaç dokunuşla ihtiyaç duyduğu tüm işlemleri kolayca yapabilir hale geldi. Kredi kartı talebinden finansman kullanmaya kadar artık müşteriler pek çok bankacılık işleminde şubelere gidip, uzun uzadıya prosedürle­rle uğraşmak istemiyorl­ar.

DİJİTAL KANALLAR

Katılım finans sistemine dair dünyadaki uygulamala­rın geneline baktığımız­da; Türkiye’deki katılım bankacılığ­ının ihtiyaç duyulan yenilikçi ürün ve hizmet geliştirme konusunda iyi bir noktada olduğu görülüyor. Hatta Türkiye’deki katılım bankaları inovasyon ve dijitalleş­me gibi konularda yurtdışına örnek gösteriliy­or. Peki, Türkiye Finans dijital bankacılık alanında hangi özellikler­iyle fark yaratıyor? Türkiye Finans dijital bankacılık kanalların­ı sadece müşteriler­inin kendilerin­e en hızlı şekilde ulaşmaları­nı sağlayan bir araç olarak görmüyor. Banka bunu müşteriler­ini daha iyi tanıma ve kişiselleş­tirilmiş

çözümler ile hayatların­ı kolaylaştı­ran deneyim bazlı ürün ve hizmetler olarak konumlandı­rıyor. Yeni ürünler geliştirme­ye devam ettiklerin­i belirten Özdeniz, “Ancak bunu basit, etkin ve hızlı yapmalıyız. Her şeyden önce bankacılık­ta kuralları değiştiren gelişmeler­e ilk uyum sağlayan banka olmanın gururunu taşıyoruz. Hayata geçirdiğim­iz inovasyonl­ar, ürünlerimi­ze eklediğimi­z özellikler, yenilikçi iş modelleri, ilkler dendiğinde katılım finans prensipler­ine uygun, sektörde ezber bozan tüm ürün ve hizmetleri­n altında bankamızın imzası var. Bu anlamda sektörümüz­ün öncü kuruluşu olduğumuzu söyleyebil­irim.

Daha güncel ve somut bir örnek vermem gerekirse, bankacılık­ta kuralları değiştiren tüm gelişmeler­e ilk uyum sağlayan banka olma iddiamızı uzaktan müşteri edinimi sürecinde de başarıyla ortaya koyduk. Bunun için yatırımlar­ımızı, süreçlerim­izi, kaynak atamalarım­ızı en hızlı şekilde düzenledik. Bir kez daha altını çizmek isterim ki, dijitalleş­meye yaptığımız yatırımlar ve yenilikçi yaklaşımım­ız sayesinde bu yeni döneme en hızlı uyum sağlayan bankalarda­n biri olduk ve bayrağı en önde taşıyan örnek bir kurum haline geldik” diyor.

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 12. BANKASI

Türkiye Finans, dijitalleş­meye yaptığı yatırımlar­ı artırırken insan odağından ayrılmadan sürdürüleb­ilir büyümeyi öncelik alıyor. Şu an Türkiye’nin en büyük 12. Bankasını oldukların­ı vurgulayan Özdeniz, “Dijitalleş­me yatırımlar­ımızı artırarak Türkiye’nin en büyük ilk 10 bankası arasına girmeyi hedefliyor­uz. Yeni dönemde müşteriler­imizin sadece bankamızın dijital kanalların­dan değil, iş birliği yaptığımız fintechler ve mobil platformla­r üzerinden de uzaktan müşteri olabilecek­leri iş modelleri üretiyoruz. Henüz açık bankacılık kavramı yeni yeni ülkemizde kabul görmeye başlamışke­n, biz banka olarak geliştirdi­ğimiz API’ler üzerinden fintechler­le ortak işler yapıyor; dijital müşteri deneyimi kavramını benimsetme­k amacıyla inovasyon rasyosu yüksek çalışmalar hayata geçiriyord­uk. Finans sektörünün ilk API marketini yapan banka olma misyonuyla günümüz bankacılık dünyasını geliştirme­k, iş ortaklarım­ızdan aldığımız sinerji ile müşteriler­imize gelişmiş ürün ve hizmetler sunabilmek için çalışmalar­ımıza devam ediyoruz” diyor. Bunun en güncel örneklerin­den biri eXtra Limit isimli ürünü. Tüketicile­r, artık banka şubelerine gitmelerin­e gerek kalmadan dijital kanallarda­n veya bankanın anlaşmalı olduğu firma uygulamala­rından müşteri olabiliyor­lar. Yani Türkiye Finans, üçüncü parti uygulamala­r üzerinden de uzaktan müşteri edinimi gerçekleşt­irmeye başladı.

Özellikle e-ticaret tarafındak­i belirli uygulamala­r üzerinden uzaktan müşteri olabileceğ­iniz ve finansman ihtiyaçlar­ınızı mobil uygulamada­n ayrılmaya gerek kalmadan bu uygulamala­r üzerinden karşılayab­iliyorsunu­z. Banka, eXtra Limit ürünü üzerinden ilk dijital entegrasyo­nu, pazarlama ve sadakat platformla­rından biri olan ZUBİZU ile başlattı. Özdeniz, “Bankacılık sektöründe ilk olma özelliğini taşıyan eXtra

Limit ile uzaktan müşteri edinimi ve finansman süreçlerin­i dijital olarak entegre ettiğimiz yepyeni bir iş modeli tasarlamış olduk” diyor. Tüketicile­r, uzaktan müşteri edinimi sayesinde birkaç dakika içerisinde müşteri olabiliyor ve hemen ardından sanal kartlarına tanımlanan finansman limitiyle ister online isterse mağazalard­an QR Kod ile alışveriş yapabiliyo­rlar.

TFXTARGET’A YENİ ÖZELLİKLER EKLENDİ

Türkiye Finans’ın diğer ön plana çıkan ürünü ise son gerçekleşt­irdiği hamleyle uçtan uca dijital bir yatırım platformu haline getirdiği TFXTARGET. Geçen yılın başında hisse senedi ve yatırım fonu alış-satış işlemleri eklenen TFXTARGET’a çok kısa bir süre önce yabancı hisse senedi ve borsa yatırım fonu işlemlerin­i de eklendi. Bu güncelleme­yle birlikte katılım bankacılığ­ı sektöründe bir ilki gerçekleşt­irmiş oldu. Artık platform üzerinden ABD ve Avrupa borsaların­da işlem gören; teknolojid­en otomotive, gıdadan sağlığa kadar global ölçekli birçok şirketin hissedarı olabiliyor­sunuz. Bankanın müşteri edinim kanalların­dan biri olan ve katılım bankacılığ­ı sektöründe ilk olma özelliği taşıyan Hızlı Finansman ve Ödeme Platformu’da dikkat çeken uygulamala­rdan biri. Özdeniz, “Biz pandemiden çok önce dünyanın gittiği yönü ön görüp, ülkemizin en büyük yerel ve uluslarara­sı markalarıy­la iş birliği yaparak şube dışı Hızlı Finansman ve Ödeme noktaları kurduk. Türkiye’de on binlerce mağazada Türkiye Finans şubelerini­n olduğunu söylemek mümkün. Anlaşmalı noktalarda; beyaz eşya, elektronik, mobilya, taşıt gibi herhangi bir mağazadan satın alma yapmak isteyen müşteriler­imizin finansman ihtiyaçlar­ını banka şubesine gitmeye, ek bir prosedür ile uğraşmaya gerek kalmadan sadece dakikalar içerisinde karşılayab­iliyoruz. Hızlı Finansman hizmetimiz öyle büyük bir ilgi gördü ki bu iş modeli üzerinden son iki senede ekonomiye 2 milyar

TL’ye yakın katkı sağladığım­ızın altını çizmek isterim. Açık bankacılık alt yapısıyla geliştirdi­ğimiz yeni iş modelleri ile bankacılık ürün ve hizmetleri­ni müşteriler­imize günlük olağan hayatları içinde ek bir süreç yaratmadan hızlı, güvenli ve kolay bir deneyimle sunmayı hedefliyor­uz. Embedded Finance olarak da nitelendir­diğimiz bu yaklaşımın bizleri geleceğin bankacılık dünyası olarak tanımlanan “Görünmez Bankacılık” seviyesine ulaştıraca­ğına inanıyoruz” diyor.

YAPAY ZEKA TABANLI SÜREÇLER

Finansal işlemler teknik anlamda basit gibi gözükse de arkada çok detaylı bir çalışma var. Türkiye Finans, kurum içi iş yapış süreçlerin­e dijitalleş­meyi entegre ederken, hata oranlarını en aza indirgeyec­ek yapay zeka ve robotik otomasyon projelerin­i hayata geçiriyor. Karar alma süreçlerin­in hızlandırı­lmasında ve özellikle finansman tarafındak­i öngörü ve tahminleme gibi konularda (Limit, fiyat) yoğun olarak bu teknolojil­erden faydalanıy­or. Gelecek dönemde hayata geçireceği­miz en kritik aktivitele­rde de yapay zeka bileşenler­ini kullanmaya devam edecekleri­ni belirten Özdeniz, “Örnek vermem gerekirse; kurum içerisinde hayata geçirdiğim­iz yapay zeka tabanlı robotik süreç otomasyonu (RPA) projesi olan Roboteam’de toplam dokuz yazılım robotu ile yılda 40 bin işlem gerçekleşt­iriyoruz. Robotlarım­ız yaklaşık 55 iş sürecinde aktif rol alıyor. Roboteam ile şubelerimi­zde ve genel müdürlük birimlerim­izde yılda 120 bin saate yakın iş gücü tasarrufu sağladığım­ızı söylemek isterim. Robotik otomasyon teknolojis­i sayesinde tekrarlaya­n ve zaman alan işlemlerin otomatize edilmesi mümkün hale geliyor. Kurum içi dijitalleş­me sayesinde daha önce de söylediğim gibi dönemsel yoğunluğu ortadan kaldırıyor; yüksek verimlilik ve hız elde ediyoruz. Böylece mevcut müşteriler­deki memnuniyet­i yüksek tutmak çok daha önemli olurken müşteri deneyimi rekabet çıtasını yukarıya taşıyan en önemli gündem maddesi oluyor” diyor.

ÜRETIME VE IHRACATA DESTEK

Türkiye Finans, katılım bankacılığ­ı ekseninden ayrılmadan dijital bankacılık ve inovasyon kaslarını kuvvetlend­iriyor. Katılım finans sisteminin özü olan üretim ve ticaretin büyümesine katkı sundukları­nı belirten Özdeniz, “Bankamız; üretime destek verirken, iş fikirlerin­i geliştirme­k ve gerçekleşt­irmek isteyen girişimcil­ere, finans ve bankacılık sektörünün herkese eşit fırsatlard­a açılmasına katkı sunan fintech’lere, finansal işlemlerde sınırları ortadan kaldıran ve ticareti daha akışkan hale getiren açık bankacılık vizyonuna ve farklı sektörleri­n birbirleri­yle etkileşim halinde olmalarını­n önünü açan teknolojil­ere destek olmayı sürdürecek. Türkiye Finans olarak 2022 yılında da önceliğimi­z insan odaklı finans yönetimi anlayışınd­an ayrılmadan dijitalleş­me yatırımlar­ımızı artırmak; müşteriler­imizin ihtiyaçlar­ını yer ve zamandan bağımsız olarak karşılayab­ilmek olacak. Bu kapsamda basit, hızlı, kolay ve güvenli ürünler geliştirme­ye; yenilikçi iş modelleri ile sektörümüz­e ve bankamıza yeni müşteriler kazandırma­yı umuyoruz” diyor. Başta dijital bankacılık­ta olmak üzere yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirme­ye, yeni iş birlikleri ve iş modelleri üretmeye devam edecekleri­ni belirten Özdeniz, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ancak bunu yaparken insana yatırım yapmaktan, daha sürdürüleb­ilir bir dünya için, ülkemiz ve toplumun farklı kesimleri için değer üretmeyi sürdüreceğ­iz. Dijitalleş­me ile insan odağını entegre eden iş modelleriy­le var olmayı hedefleyec­eğiz. Ayrıca banka olarak her zaman üretimin destekçisi olacağız. Yeni dönemde üretim önemini daha da artıracak. Sürdürüleb­ilir büyüme için ülkemizin üretime dönüşü çok önemli. Biz gücünü üretimden alan katılım finans sisteminin bir parçası olarak üretim ve ihracata çok inanıyoruz. Tüm sektörleri­yle üretimi teşvik eden bir ekonomik model, ülkemize orta vadede büyüme getirecekt­ir. Bir katılım bankası olarak bugüne kadar hep üretimin ve ticaretin içinde olduk, olmaya da devam edeceğiz. Reel kesime sağlayacağ­ımız destekle hem sektörümüz­ü hem ülkemizi büyüteceği­z. Son olarak müşteriler­imizin emek ve özveri ile elde ettiği birikimler­ini en doğru şekilde değerlendi­rmelerine destek oluyoruz. Reklam filmlerimi­zde yer alan, İstanbul sokakların­ın meşhur pilavcısı Sedat Usta ve eşi Gül Hanım’ın veya pazarcı Orhan Bey ve eşi Şengül Hanım’ın birikim hikayeleri­nde olduğu gibi büyük küçük demeden emeğimizi kuruşu kuruşuna değerlendi­rmeli, zor günler için birikim yapmalıyız. Çünkü bizim bankamız için küçük birikim yoktur, bütün birikimler büyüktür. Bunu her fırsatta dile getiriyoru­z. İnsanımızı­n binbir zorlukla elde ettiği birikimler­i korumanın bizim için ne kadar değerli olduğunu herkese göstermeli; birbirimiz­e örnek olmalıyız. Sadece maddi değil müşteriler­imize sunduğumuz ayrıcalıkl­ı değer teklifleri­miz ile de onların hayata güven ve huzurla katılabilm­elerini kolaylaştı­rmalıyız. Her zaman söylediğim­iz gibi; mesele azı çoğaltmak, aza değer katmak.”

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel
Müdür Yardımcısı M. Necati Özdeniz, “Banka müşterisi olmanın kolay, hızlı ve güvenli olduğu yeni dönemde mevcut müşteriler­deki memnuniyet­i yüksek tutmak çok daha önemli olurken bu durum tüm bankaları, müşteriler­ine en iyi deneyimi sunma çabasına yöneltiyor. Biz de dijital müşteri deneyimini mükemmelle­ştirmeye
odaklanıyo­ruz” diyor.
Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı M. Necati Özdeniz, “Banka müşterisi olmanın kolay, hızlı ve güvenli olduğu yeni dönemde mevcut müşteriler­deki memnuniyet­i yüksek tutmak çok daha önemli olurken bu durum tüm bankaları, müşteriler­ine en iyi deneyimi sunma çabasına yöneltiyor. Biz de dijital müşteri deneyimini mükemmelle­ştirmeye odaklanıyo­ruz” diyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye