Luna Skandalı ve İşaret Fişekleri
KULAĞA ÇOK IYI GELEN bir getiri vaadi her zaman için bir uyarı olarak görülmeli.
Sanırım kriptodan çok uzak isimler bile geçtiğimiz haftalarda yaşanan Luna ve stabilpara UST skandalını duymuştur. Temelde üç tip stabilpara söz konusu. Basılan stabilpara kadar karşılığında dolar (veya diğer para birimleri) tutulan stabiller, bir başka kripto varlık kullanılmak yolu ile karşılığı bulunan stabiller ve algoritmik stabiller. UST tam bir algoritmik stabil olarak yola çıkmasına rağmen aslında son iki tipin bir karması diyebiliriz. Kullanılan algoritma sinyoraj algoritması olarak biliniyor. 1 UST karşılığında her zaman 1 dolarlık Luna’ya dönüş yapmanız mümkün. Bu durumda UST çıpasını kopartarak örneğin 0,95 sentten işlem görürse iki coin arasında arbitraj maksatlı işlemler gelecek ve fiyatı yeniden 1 dolara yükseltecek. Luna Vakfı bununla yetinmeyerek Bitcoin başta olmak üzere bazı kripto varlıkları rezerve alarak gerektiğinde çıpayı savunmak için kullanacağını açıkladı.
Şu ana kadar sistemin neden çöktüğünü okuduğunuzu tahmin ettiğim için konuya sıfır noktasından girmeyeceğim. Ancak ilginç bulduğum birkaç nokta var. Piyasanın kaygılı olduğu stabilpara uzun süre için Tether oldu. Zira her 1 dolarlık Tether’in karşılığında 1 dolar veya 1 dolarlık varlık olması gerekirken bu varlıkların olmadığı veya kaliteli varlıklar olmadığına dair pek çok işaret söz konusu oldu. Ancak Tether bugüne kadar başarı ile gelirken Luna-UST projesi çöküşle sonuçlandı. Ilginç olan nokta bu ilk başarısız algoritmik stabilpara denemesi değil. 2020 yılının sonlarına doğru Empty Set Dollar projesi, ardından yatırımcıları arasında Mark Cuban’ın da bulunduğu Iron Finance’ın projesi bu dizaynın verimli çalışmadığını gösteren örnekler oldu. Daha silik ama temelde aynı soruna sahip projeler SafeCoin, BitUSD, DigitalDollar ve NuBits de artık tarihe karışan algoritmik stabilparalar.
Ancak yaklaşık 200 milyar doların yok olması ile sonuçlanan UST projesi elbette hepsinden daha çarpıcı. Peki bu projenin detaylarını bilmeyen sadece teknik analiz yaparak karar veren bir yatırımcı bu projeden uzak durabilir miydi? Sorunun cevabı evet. Projenin ne zaman çökeceğine dair bir fikir yürütmezdi belki ama uyarı işaretlerini doğru okuyarak kendisini bu çöküşten koruyabilirdi. Önce birkaç yıl geriye, 2008 yılına dönelim. Tüm dünyada pek çok hedge fon ve banka, artık adı bile unutulmuş CDO ve mortgage sorunları yaşarken Warren Buffet ve benzeri yatırımcılarla daha az bilgili fonlar bu ürünlerden uzak durmuştu. Oysa AAA yani en yüksek ratinge sahip bu ürünlerin en muhafazakar yatırımcılar tarafından tercih edilmesi gerekirdi. Teoride bu doğru olsa da pratikte iki nedenden dolayı söz konusu yatırımcılar bu ürünlerden uzak durdu:
1- AAA ratingli bu ürünler yine AAA ratingli ABD tahvillerine oranla bazen yüzde 1’e varan ekstra getiri sunuyordu. Kim, neden bu ekstra risksiz varlığa oranla daha yüksek getiri talep etsin? Cevap: Çünkü bu varlıklar bir ABD tahvili kadar risksiz değildi.
2- Özellikle Uzakdoğulu bankalar bu ürünlerin yapısını anlamadıkları için almayı ret etmişlerdi. Ne aldığınızı bilmiyorsanız almayın... Gelelim günümüze. Dolar türevi diyebileceğimiz UST stabilpara yüzde 20’ye yakın bir APY sunuyordu. Dolar getirileri , gelişmekte olan ülke eurobondları da dahil olmak üzere, yüzde 10 seviyesinin altında seyrederken yüzde 20’lik bir getiri nasıl mümkün olabiliyordu? Konuyu karıştırmamak için bu getiriyi nasıl sağladıklarından bahsetmiyorum ancak makul bir yapı değil.
Algoritmik bir para sisteminde neden bir rezerv ihtiyacı doğmuştu? Cevabı “algoritmanın çalışmaması riskine karşı” ise zaten yatırımcının uzakta durması gerekirdi. Kulağa çok iyi gelen bir getiri vaadi her zaman için bir uyarı fişeği olarak görülmeli. Maalesef kazanma hırsı algıları körelttiğinde kayıplar için bir şey yapma vakti de çoktan geçmiş oluyor.