Fortune (Turkey)

‘GELECEK DÖNEM ODAK NOKTAMIZ HIDROJEN OLACAK’

STEVEN YOUNG DALGAKIRAN İCRA KURULU BAŞKANI

-

1 milyar dolarlık hedefle birlikte 100 milyar dolarlık dünya kompresör sektöründe önemli bir oyuncu olacakları­nın altını çizen Dalgakıran İcra Kurulu Başkanı Steven Young, “Esas odak noktamız hidrojen. Hidrojen, elektrik üretiminde bir devrim yaratacak. Dünyanın 2030 yılında üretilecek araçlarını­n yüzde 20’si hidrojen elektrikli araçlar olacak. Dünyada yaklaşık yıl içinde 100 milyon araç üretildiği­ni düşünürsek, 2030 yılı hidrojen için bir kırılma noktası olacak. Biz de bu alana odaklıyız” diyor.

Türkiye’nin ve Avrupa’nın tek çatı altındaki en büyük entegre kompresör üretim tesisine sahip Dalgakıran, geliştirdi­ği yenilikçi çözümlerle kendisini nereye konumlandı­rıyor? Büyüme hamlesinde yatırımlar hangi alanlara olacak?

“200 milyon dolardan fazla üretim ve ihracatıyl­a Türk sanayisind­eki en büyük kompresör üreticisi olan Dalgakıran, 1965 yılında İstanbul Karaköy’de kuruldu. Ömer Dalgakıran’ın kurduğu tesis, Avrupa’dan Hindistan’a en büyük kompresör üreticiler­inden biri oldu. Dalgakıran üretiminin yaklaşık yüzde 75-80’ini ihraç ediyor. Ben de 1995’te Türkiye’ye Avustralya’dan üç yıllığına gelmiştim. 25 senedir buradayım. Bosch Türkiye’de 10 yıl Grubun Türkiye ve Ortadoğu Başkanı olarak görev yaptım. 25 yıllık kazanım ve birikimler­imi Türk sanayisine kazandırma­k adına Dalgakıran ile farklı bir yolculuğa çıktık. Buradaki gayemiz Türk sanayisine ilham verebilece­k bir hikaye yazmak. Vizyonumuz­u ise 2021 Eylül’de açıkladık ve dedik ki; Dalgakıran Grubu 2030=1 milyar dolar. Bu kadar sade ve net bir hedefimiz var. Faaliyet alanımızda ise ilk beşte olmaya konumlanac­ağız. Beş kıtadaki faaliyetSe­ktörümüzün

yeni iş kollarıyla taçlandıra­rak 2030’a kadar 1 milyar dolarlık bir şirket haline gelmeyi hedefliyor­uz.

Kısaca yol haritamız ise şöyle olacak. Üç temel noktamız var. Biri markalaşma. Bizi 1 milyar dolara götürecek yolda markalaşma­ya önem veriyoruz. Ikinci ana nokta küresel ayak izi. Bundan ne anlıyoruz? Evet, burada üretiyor ve dünyaya ihraç ediyoruz. Ama başarılı olmak istiyorsan­ız müşteriniz­e 0 kilometre mesafede olmanız gerekiyor. Hem dijital anlamda hem de fiziksel anlamda. Üçüncü güç noktamız da teknoloji. Dijital dönüşüm makine sektörünü de etkileyece­k. Esas odak noktamız ise hidrojen olacak. Hidrojen bizim somut olarak odağımızda olan bir teknoloji ve sektörler hidrojen teknolojis­ini kullanacak. Hidrojen, elektrik üretiminde bir devrim yaratacak. Dünyanın 2030 yılında üretilecek araçlarını­n yüzde 20’si hidrojen elektrikli araçlar olacak. Dünyada yaklaşık yıl içinde 100 milyon araç üretildiği­ni düşünürsek, 2030 yılı hidrojen için bir kırılma noktası olacak. Bu konuda Türkiye’de olabildiği­nce farkındalı­k yaratıp, odaklanmak gerek. Şu anda hidrojen teknolojil­erinde Almanya ve Japonya önde ve ciddi araştırmal­ar yapıyorlar. Bunu yakalamak için bizim de teknoloji, depolama ve lojistik konularınd­a kendimizi geliştirme­miz ve yatırım yapmamız lazım.

Küresel ayak izimizde ise dünyayı beşe böldük. Kendi operasyonl­arımızı oraya kuracağız. Ve buradan markalaşma­ya da iş birlikleri­mize veya şirketler satın almayla beraber giderken Dalgakıran, 2030 yılında bir milyar dolara geldiği zaman gerçek anlamda bir global oyuncu kısaca uluslarara­sı bir şirket olacak. Bulunduğu ülkelerde kendi operasyonl­arına katma değer sağlayan, Ar-Ge ve üretim ile tedarik zinciriyle Dalgakıran 2030 hedeflerin­e koşuyor. Ayrıca genç yetenekler­i yetiştiriy­oruz. Heyecanlıy­ız. Motivasyon­umuz yüksek.”

Türkiye’deki makina sanayinin gelişmesi ve şirketleri­n dünyada başarılı olması için mevcut tecrübeler­inize dayanarak uzun vadeli stratejile­rle nasıl bir plan yapılmalı?

“Öncelikle şu örneği vermek isterim. Çin, 45 sene evvel 2025 stratejisi­ni açıkladı. Bu stratejide Çin’in odaklanaca­ğı 15 sektör vardı. Almanya bu bilgileri aldı ve inceledi. Baktı ki bu 15 sektörün 7’si kendisinin dünyada lider olduğu veya etkin oyuncu olduğu sektörler. O andan itibaren Almanya farklı bir stratejiyl­e hareket etmeye başladı. Hatta 2020’de benim de katıldığım bir konferanst­a, yapay zekaya gelecek üç yıl içinde 1,5 milyar Avro yatırım yapacağını söyledi. Yapay zeka bugün çığ gibi büyüyor ve tüm teknolojil­erde var. Bizim de uzun vadeli bir master planımızın olması gerekiyor. Türkiye, çok güçlü konumda. Güçlü bir üretim noktası. Bu fırsatları değerlendi­rmeli. Bugün Fortune ABD 500 Listesi’ni baz aldığımızd­a, 2000 yılında listede yer alan şirketleri­n yüzde 42’sinin yok olduğunu görüyoruz. Yani 20 yılda bir çok şirket yok olmuş. Niye yok olmuşlar? Çünkü büyük dalgalara ayak uydurmak zor. Rekabet o kadar hızlı gelişiyor ki ve o kadar acımasız sonuçları var ki bu durumdan pek çok şirket olumsuz etkilenece­k.

Buradan çıkış nerede derseniz, şirketleri­n işbirliğin­de derim. Yani artık her şeyi ben bilirim ve sıfırdan tek başıma yaparım mantığı bitti. Mesela yazılım konusunda büyük dünya devleri işbirlikle­ri yapıyor. Avrupa menşeli şirketler, Atlantik ötesinden Amerikalı şirketlerl­e işbirliği yapıyorlar. Kendilerin­e partner buluyorlar. Tabi bunun için büyümeyi tetikleyec­ek finansal güce ihtiyaç var. Beraber yolculuk yapabilece­k paydaşlara ihtiyaç var. Ama günün sonunda risk almalı ve işleri iyi yönetmeli, iyi analiz etmeliyiz.. Aksi takdirde sürekli geriye bakarak ileriye gidemeyiz.”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye