‘TÜRKİYE’Yİ GLOBAL ARENAYA TAŞIRKEN, SEKTÖRLERİN DE ÇÖZÜM ORTAĞI OLUYORUZ’
“GÜÇLÜ ARAÇ FILOMUZ,
ileri IT teknolojilerimiz ve Ar-Ge ekibimizle, müşteri ihtiyaçlarına özel inovatif çok amaçlı lojistik hizmetler sunuyoruz” diyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, uluslararası güçlü global network ağının Sertrans Logistics’i dünya çapında lojistik ihtiyaçlara cevap veren küresel bir çözüm ortağı haline getirdiğini vurguluyor.
Türk tekstil sektörü tedarikte sağladığı güven ve değişen koşullarda hızla aldığı aksiyonlarla sizce nasıl bir sınav verdi? E-ticarette yaşanan ani değişimlere tekstil sektörü sizce nasıl adapte oldu?
“Tekstilde Türk markaları sadece Avrupa’da değil, Orta Asya ve Rusya’ya kadar geniş bir coğrafyada oldukça başarılı ilerledi. İyi bir yoldayız ve çok daha ileri gideceğimizi düşünüyorum. Lojistik süreçler açısından baktığımızda ise Türkiye’nin ciddi bir ihracat hedefi var. Özellikle hazır giyim ihracat hedefini yakalamak üzere. İçinde olduğumuz konjonktürde sektörlere en büyük destekçinin ve sektörlerin en büyük iş ortağının lojistikçiler olduğunu düşünüyorum. Sertrans olarak yurt dışındaki büyümemiz devam ediyor. Bu bizi Türkiye’de daha da büyütecek. Bugün eğer bir müşterimizin 10 bin metrekare depoya ihtiyacı varsa şu an Almanya’da aynı ihtiyacın 50 bin metrekareye çıktığını görüyoruz. Almanya’da rekabet etmek zorundayız. E-ticaret, e-ihracat, online, offline, mağazalar, mağazalar arası transferler gibi pek çok detay gündemde. Tüketicinin inanılmaz bir seçim şansı var ve satın alma alışkanlıkları seçim şansı kadar artmış durumda. Bunun yanına lojistik organizasyonu eklemek lazım. Hem hızlı hem hatasız hem de esnek olmak zorundayız. Tüketiciye istediği ürünü, en hızlı ve hatasız şekilde göndereceksiniz. Bu da çoklu ve organize çalışmayı gerektiriyor. Lojistik olarak baktığımızda, mağazadaysa mağazadan alıp göndermek, depodaysa depodan alıp göndermek, Türkiye’den ya da Romanya’dan ürünü göndermek, Almanya’dakini harekete geçirmek gibi bir sürü detay var. Böyle bakınca gerçekten lojistik artık tamamen bir kâr merkezi oldu diyebiliriz.”
Lojistikte küresel lojistik markası olarak kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
“Sertrans olarak 2019’da üç hedef koymuştuk kendimize. Bunlardan biri 2023’te en büyük e-ticaret lojistik firması olmaktı. Ne mutlu bize ki 2023 hedefimizi 2021 Haziran’da gerçekleştirdik. Bugün 140 bin metrekare e-ticaret lojistiği alanımızı 220 bin metrekareye doğru taşıyoruz. E-ticaretle beraber teknolojiyi gündeme aldık. Dinamik bir iş yapıyoruz. Doğru maliyetlere teknolojiyi işin içine katarak ilerliyoruz.
İkinci hedefimiz 2025’te Türkiye’nin en iyi lojistik organizasyonu olmaktı. Burada da en başta insan kaynağını gündeme aldık. Çünkü içinde olduğumuz konjonktür hem vizyonu olan hem zorlukları yönetebilenlerin başarı elde
ettiği bir dönem. İnsan kaynaklarımızla birlikte çok önemli, büyük bir değişimden geçtik. Hem yurt içinde hem yurt dışında büyümeye, teknoloji ve yapay zekaya yatırım yaptık. Bu organizasyon hedefimizle bugün bir adım öndeyiz ve bu hedefimizi de gerçekleştirmiş durumdayız.
Son olarak ise 34 yıllık bir lojistik firması olarak 30 yılın sonunda kendimizi sıfırladık ve 2019’da tekrar yola çıktık. Üçüncü büyük hedefimiz olan 2030’da en büyük lojistik firma olma konusunda hedeflerimizi büyüttük ve bu amaç için çalışıyoruz. Global olmayı önemsiyoruz. Pandemide 4 ve 5 milyon avro değerinde iki büyük yatırım yaptık. ERP dönüşümünü gerçekleştirdik. Türkiye’de ve yurt dışında yatırım yapmaya devam etme kararı aldık ve bunu da hayata geçirdik. Almanya’daki operasyonlarımızı büyütmek, Kuzey Afrika’da lokasyon açmak ve İngiltere’de daha fazla büyümek hedeflerimiz arasında.
Son olarak şirketimizi kurarken kadın çalışan ağırlıklı bir şirket olmasını istedik. Bugün maksimum düzeyde kadın yöneticilerin ağırlıkta olduğu bir lojistik şirketiyiz diyebilirim. Ama 2025 hedefimiz, depolarda kadın çalışan oranımızı yüzde 80’e yükseltmek. Kadının çalıştığı, sosyal hayata karıştığı ülkelerin kalkınacağını ve çok daha başarılı olacağını öngörüyoruz. Kendimi de Atatürk’ün bir kızı olarak kabul ediyorum ve onun çizdiği yolda Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınlarla kalkınacağını ve başarıyı yakalayacağını düşünüyorum.”