‘İHRACATTA E-İHRACAT EKOSİSTEMİNİ HAYATA GEÇİRİP, GELENEKSEL İHRACATA YENİ OYUNCULARI DAHİL EDECEĞİZ’
DGS DIŞ TICARET Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Evin, şirket olarak amaçlarını; “Potansiyeli büyütmekten ziyade ihracata yeni oyuncular kazandırmak”olarak açıklıyor.
DGS Dış Ticaret adına faaliyet konularınızdan bahseder misiniz? Dış Ticaret Sermaye şirketi olarak DGS, potansiyeli büyütmek üzere neler hedefliyor?
“Bugün Türkiye’de 75 adet dış ticaret sermaye şirketi var. Bu şirketlerin çok azı dışarıya hizmet veriyor. Kar amaçlı bir sistemden, hizmet amaçlı bir sisteme geçebilmek önemli. Bu konuda son iki yıldır dijital dönüşüm adı altında DGS
Dış Ticaret olarak belli başlı yatırımlar yaptık. Yaklaşık 200 adet firmamız var. Bu firmaların gümrükçülerle yaptıkları ihracatların entegrasyonunu sağlayarak hız kazanmalarını sağlıyoruz. Ayrıca insan gücüne bağlı olarak hataları azaltabilmek için bir portal hazırlığımız var. Portal üzerinden firmalar kullanıcı ismi ve şifresini girerek evraklarına, bilgilerine KDV’lerine bakabilecekler. Ben eski bir yazılımcıyım. Dijitale ve teknolojiye önem veriyorum ve geleceğin de burada olduğunu görüyorum. Dış ticaret sermaye şirketleri devlet önceliğinde kurulan pazarlamaya yönelik birer kurum. Yaklaşık 1984’ten beri sistem bu. Amaç ihracatçılar etkin dış ticaret yapabilsin. Pandemide siparişlerin azalması gerek mal bedellerinin gelmemesi firmaları zora soktu. Ardından da devlette KDV dosyaları birikti. Bu konuda büyük bir adım attık. Yüksek teminat mektupları vererek, iadeyi 3-4 güne çektik. İnsanlar da nefes aldı. Pandemi sürecini 6-7 ay boyunca bu arttırılmış teminat uygulamasını kullanarak geçirdik. Sonrasında kurun yükselmesi ve ham maddenin artmasıyla hammadde ödemeleri nakit ödemeye geçildiği için DGS olarak bunun önüne geçmek adına pre-finansman modelimizi genişlettikten sonra imalatçılarımızın nakit ihtiyaçlarını karşılayarak hammadde alımlarını daha uygun ve nakit fiyatla almalarını sağlamaya çalıştık. DGS olarak kendimizin potansiyelini büyütmekten öte, ihracatçının önüne açmak ve ihracata yeni oyuncular kazandırmak.”
Küresel rekabet ortamında DGS olarak hangi stratejileri gelecek dönem radarınıza aldınız?
“DGS şu an bu dijital dönüşümle birlikte tedarikçi portalı kurma aşamasında. Bu tedarikçi portalı ile birlikte yurt içinde öncelikle bir kural oluşturmamız lazım. Bu done değişik sektörlerden üretici tedarikçi firmaların bir araya geleceği ve ürünlerini toplu bir alım ile dijital üzerinde yapmalarını sağlayacak. E-ticarette B2B sistemine geçmek öncelikli. Buradaki ihtiyacı bir tek bir data üzerinde biriktirmek, o datayı da daha sonra yurtdışından gelecek taleplere göre üretici tedarikçilerle, yurtdışındaki firmaları dijital üzerinden buluşturmak en büyük hedefimiz. Ancak bu konuda maalesef mevzuat bizi engelliyor. Maliye Bakanlığı’nın mevzuatları 1980’lere dayanıyor. Gümrük Kanunu’nun eski olması en büyük sorun. Dünya perakende sektörü 25 trilyon doları aşmış durumda. Bunun 2,5 trilyon doları şu an e-ihracatta yer alıyor. Biz buradan sadece 2,5 milyar dolar almışız. Çok küçük bir rakam. Yeni nesil teknoloji ile dijital dönüşüm adı altında e-ihracatı, e-ticareti bir an önce devreye sokmak gerek.
Bir başka sorun, ihracatçı belgeleri. Mesela, İran’a yapılan ihracatta ihracat genelgesine göre ihraç bedeli kabul belgesi yapılma zorunluluğu yok fakat İhracatçı bu bedeli resmileştiremediği için bilançosuna ekleyemiyor. Rusya piyasası da böyle. Rusya ihracatı
ile ilgili pek çok banka swiftleri daraltmış durumda. Yani Rusya’dan gelen mal bedelleri maalesef yurt dışına geri gönderiliyor. Kısaca ihracat genelgenin eksik yanlarının güncellenmesi gerekiyor. Gelecek döneme ihracatçılarla beraber yine de umutla bakıyoruz. Hazır giyim, demir çelik, otomotiv, plastik, gıda sektörüne hizmet veriyoruz. Devletin sunduğu teşvikler var. SGK, kurumlar vergisi, fiyat tutturma ve işleri devam ettirebilme durumu var. Ülkemizin jeopolitik konumu her zaman önemli. Avrupa’ya çok yakın bir bölgedeyiz, Rusya, Afrika, Orta Asya’ya yakınız. Orta ve küçük işletmeli firmaların büyük pastadan pay alabilmeleri adına, onları fiyat rekabetine dahil etmek gerek. Gelecek dönem enerji maliyetleri, resasyon, enflasyon bizi etkileyecek. E-ihracat platformumuzla, üretici olan firmaları bir yere getirmek istiyoruz ve getireceğimize inanıyoruz. TİM ve Ticaret Bakanlığı’nın ortak girişimi ile kurulan ihracatı geliştirme şirketi bir nefes olabilir. Çünkü çoğu şirket teminat kredi alırken, teminat mektubuna teminat vermekte zorlanıyor. Daha yeni bir oluşum ama bu oluşumun oturacağına inanıyoruz. En azından kefalet sisteminde bu oluşum devreye girecek. Dış ticaret sermaye şirketlerinin bir derneği var ve derneğin de bazı konulara ön ayak olacağını düşünüyorum. Kısaca tüm bunlar için yolu açmaya ve yönlendirme yapmaya gayret ediyoruz.”