YENİ BİR SAVAŞ: DİREKTİF 22
ASKERİ HEDEFLERİN HASSAS BOMBALAMA YÖNTEMİYLE ATEŞ ALTINA ALINMASININ MALİYETLİ OLDUĞU VE İSTENEN ETKİYİ SAĞLAMADIĞI ORTAYA ÇIKINCA RAF KOMUTA KADEMESİ GÖZLERİNİ YENİ BİR HEDEFE ÇEVİRDİ. BU, ALMANYA’NIN SİVİL HALKI OLACAKTI
Ağustos 1941’de Hava Kuvvetleri Komutanı Sör Charles Portal’a o güne kadar yapılan İngiliz bombardıman harekâtının etkinliğine ilişkin Butt Raporu adlı bir belge sunuldu. Rapor çok kötüydü. Örneğin, ortalama olarak her üç İngiliz bombardıman uçağından sadece biri hedeflerinin beş mil yakınına ulaşabiliyordu. Bombalanan bölge Almanya’nın iyi savunulan endüstriyel kalbi durumundaki Ruhr Vadisi olduğunda ise bu oran onda bire düşüyordu.
Öte yandan, Bombardıman Komutanlığı mürettebatı içindeki kayıp oranları Britanya silahlı kuvvetlerinin diğer tüm sınıflarından daha yüksekti. Yüksek infilak maddeleriyle dolu yüzlerce ton metali havaya kaldırmak ve bunları Avrupa’nın bir ucundan diğer ucuna taşımak son derece ağır bedeli olan bir işti. Hassas bombardımanın, diğer bir deyişle nokta hedeflerine yapılacak taarruzların, İngiliz savaş çabalarına istenen katkıyı sağlamadığı açıktı. Çözüm daha geniş alanların bombardıman edilmesiydi. Bu nedenle İngiliz Havacılık Bakanlığı 14 Şubat 1942’de 22 Numaralı Direktifi yayınladı. Buna göre, Bombardıman Komutanlığı’nın bundan sonraki öncelikli hedefi “Düşmanın sivil nüfusunun ve özellikle de sanayi sektöründe çalışan işçilerinin moralini bozmak.” olacaktı. Almanlar 14 Kasım 1940’ta Coventry şehrini bombaladıklarında, 1.400 yüksek infilaklı bomba ve 30.000 yangın bombası atmışlardı. Bu taarruzda 50.000’den fazla bina hasar görmüş ve 500 sivil ölmüştü. O dönemde
Coventry İngiltere’nin en önemli mühendislik merkezlerinden biriydi ve bu taarruz şehrin endüstriyel kapasitesini ciddi şekilde etkilemişti. Bombardıman Komutanlığı aynı şeyi Almanya’nın şehirlerine yapabilirse, o zaman yaygın bir endüstriyel hasar yaratabileceği düşünülüyordu. Altyapıyı, fabrikaları ve işçilerin yaşadığı muhitleri yerle bir edersen, Alman savaş çabasını yok edebilirsin. Ancak sonuçlara bakıldığında, Alman savaş üretimi bu yaklaşıma adeta meydan okuyarak istikrarlı bir şekilde artmaya devam etti ve 1945’in başlarında zirveye ulaştı. Ancak o zamana kadar 22 Numaralı Direktif durdurulmayı kabul etmeyen dev bir yıkıcı güç haline gelmişti.