KÜBA ÜZERİNDEKİ DRAM
Ruslar Küba’ya nükleer füzeler yerleştirmeye çalıştığında, U-2 Amerika’nın verdiği yanıtın ön saflarında yer aldı
U-2’nin en parlak dönemi 1962 yılındaki Küba Füze Krizi sırasında yaşandı. Küba, 1950’lerde Fidel Castro liderliğinde gerçekleşen devrimden bu yana ABD’nin ilgi odağı olmuştu. Amerika, Nisan 1961’de gerçekleşen felaketle sonuçlanan Domuzlar Körfezi Çıkarması’nı planlarken, U-2 uçakları adanın savunması hakkında değerli istihbarat sağladı.
Sovyetler Ekim 1962’de, Türkiye ve İtalya’da konuşlu Amerikan Jüpiter füzelerine kısmi bir karşılık olarak Küba’da füze tesisleri kurunca gerginlikler arttı.
Küba üzerinde yapılan U-2 uçuşları adadaki Rus askeri varlığının istikrarlı bir şekilde arttığına dair kanıtlar sağladı. Başlangıçta bunlar savaş uçakları ve uçaksavar tesisleriyle sınırlıydı. Ancak 29 Ağustos 1962’de Bob Erickson tarafından uçurulan bir U-2, iki yıl önce Gary Powers’ı düşüren SA-2 füzelerine ait tesislerin Küba’ya yerleştirildiğini ortaya çıkardı.
O dönemde uydularla gözlem yapmak mümkündü ancak hava koşulları bir uydunun Küba üzerinden geçebileceği saatlerde sorun yaratıyordu. Bu nedenle U-2 uçakları hayati derecede önemli istihbarat sağlamaya devam etti. 14 Ekim’de San Cristobel’de orta menzilli balistik füze (MRBM) mevzileri görüntülendi. Aradan iki haftadan kısa bir süre geçtikten sonra Binbaşı Rudolf Anderson’un kullandığı bir U-2 uçağı Küba üzerinde düşürüldü. Powers’ın aksine Anderson kurtulamadı ve ölümünden sonra kendisine Üstün Hizmet Madalyası verildi.
Anderson’un kaybına rağmen, Küba’ya yapılan U-2 uçuşlarının sağladığı somut istihbarat kanıtları, Başkan John F. Kennedy’nin Sovyetler karşısında takındığı sert tutumu haklı çıkarmasına, bu çerçevede Sovyet Başbakanı Nikita Kruşçev’e gözdağı vermesine ve sonuç olarak Rusları Küba’da bir füze üssü kurma planlarından vazgeçmeye zorlamasına olanak sağladı.