GEORGE OSBORNE
VEKİL BAHRİYE ÇAVUŞU
1922 DOĞUMLU OSBORNE, HMS SHEFFIELD GEMİSİNİN PERSONELİ OLARAK KONVOY GÖREVLERİNDE YER ALMIŞ; BİR MAYIN PATLAMASINI YAŞAMIŞ VE SCHARNHORSTUN BATIRILMASINA DA ŞAHİT OLMUŞTU KONVOY GÖREVLERİ SIRASINDA KOŞULLAR NASILDI?
Soğuk gerçekten de en büyük düşmanımızdı. Hiç sıcak içeceğimiz yoktu ve bizi tek kurtaran şey, öğle nöbetinde bir kâse sıcak çorba içmemizdi. O zamanlar bunu pek düşünmezdik ama geriye dönüp baktığımızda şartlarımız korkunçtu. Bir sığınakta ya da silah kalkanının arkasında tıkışıp kalırdık. Dört saat boyunca bunu yapmak uzun bir süreydi ama bu iş bazen altı saate çıkıyordu. Tabii ki bu hiç de hoş değildi. Sıcaklık her zaman sıfırın altındaydı ve kuzeye doğru gittikçe hava daha da soğuyordu.
Sonunda daha makul giysiler aldık ama konvoy görevlerinde başlangıçta sahip olduğumuz tek şey standart yapay deriden üretilmiş elbiselerdi. Zaman içinde sıcak tutan kışlık düğmeli kabanlar verdiler ama bunlar ıslanınca kokmaya başlıyordu. Bu kabanları kurutmak için asla vaktiniz olmazdı. Sonunda eldivenlerimiz ve paltolarımız da oldu, bize yünden uzun donlar verdiler ama bunlar sürekli olarak kaşındırıyordu.
HMS SHEFFIELD GEMİSİ 3 MART 1942’DE İZLANDA AÇIKLARINDA MAYINA ÇARPTIĞINDA NE OLDU?
Reykjavik’ten üç saat uzakta bulunduğumuz mevkide bir mayına çarptık. Banyodan çıkarken bir gümbürtü duydum ve ne olduğunu merak ettim. Hazırlandım ve diğer personelle beraber harekât istasyonlarına gittik. Bize bir mayına çarptığımız söylendi ancak kimse bunun bir mayın mı yoksa bir torpido mu olduğundan emin değildi. “Mayın cephane depolarının arasında patlamıştı, bu depoların arasında rom ve subayların şarap deposu vardı. Mayının romu elimizden alması belanın kanunuydu!”
Bu sırada tüm boş variller denize düşüp yüzmeye başladı. Bunlar ay ışığında mayın gibi göründükleri için biraz panik yaşanmıştı. Tek zayiat, gemi komutanının kamarasının dışında bulunan bir nöbetçiydi, onu denizde yüzerken buldular.
İzlanda kıyılarında bir koya girerek tamirata başladık. Kanadalı bir subay karaya çıktı ve bulabildiği tüm kok kömürüne el koydu. Kok kömürü suyu emdiği için deliği bununla kapattılar. Bir sonraki sorun bulunduğumuz yerden Newcastle’a kadar olan 1.600 kilometrelik mesafeyi nasıl gideceğimizdi. Hava durumuna güvenmek mümkün değildi ama sonunda gemiyi hedefimiz olan Tyne’a ulaştırdık.
HMS SHEFFIELD, SCHARNHORST ADLI ALMAN GEMİSİNİN BATIRILDIĞI KONVOY GÖREVİNE DE KATILDI. O SIRADA YAŞADIĞINIZ DENEYİMLERİNİZİ ANLATABİLİR MİSİNİZ?
Sheffield, filodaki en gelişmiş radar gemisiydi ve Scharnhorst’u tespit ettik. Daha sonra diğer iki kruvazörle birlikte onu takip ettik. Gemimiz titreyerek aniden durduğunda 26 mil hızla ilerliyorduk. Diğer kruvazörler yollarına devam ettiler. Makine dairesi yoğun bir şekilde onarım için çalışırken biz Kuzey Buz Denizi’nde yapayalnız kaldık.
Sonra aniden dokuz kilometre ötede kimliği belirsiz bir gemi olduğu haberi geldi. Tüm silahlar doldurulmuştu çünkü bu geminin kime ait olduğunu bilmiyorduk. Menzilin dokuz kilometreden altı kilometreye inmesini izlediğimi hatırlıyorum ve hayatım gözümün önünden geçti. İlk kez gerçekten korktuğumu hissettim. Sonunda bizim gemilerden biri olduğunu anladık ve yola çıktık. Gemilerden gelen top seslerini duyabiliyorduk. Scharnhorst’un işini bitirdiler. Üst güverteye çıkmamıza izin verilmediği için göremedik ama Alman gemisi buharlar çıkararak batmıştı. O gün 1.000’den fazla kişi hayatını kaybetti.
KONVOYLARIN ROLÜ HAKKINDA NE HİSSEDİYORDUNUZ? BUNU SADECE İŞİNİZ OLARAK MI GÖRÜYORDUNUZ YOKSA DAHA GENİŞ ÇAPLI ÖNEMİNİN FARKINDA MIYDINIZ?
Bunun önemli ve yapmamız gereken bir şey olduğunu biliyorduk. Gerçekten üzüldüğüm insanlar ise refakat gemilerindeki askerler ve ticaret gemilerindeki denizcilerdi. Onlar gerçek kahramanlardı. Ticaret gemilerindeki denizciler adeta saatli bombalarla yaşıyorlardı. Ama her şeye rağmen yollarına devam ettiler. Küçük donanma gemilerinde aşçı yoktu ve mürettebat kendi yiyeceklerini satın alıp hazırlamak zorundaydı. Gemi dalgalarla boğuşurken ve güverteye su çıkarken yemek hazırlamaya çalışmanın nasıl bir şey olduğunu hayal edin. Bu, cehennem gibi bir şey olmalı.
KUTUP YILDIZI ADLI MADALYANIN 2013 YILI GİBİ GEÇ BİR TARİHTE DAĞITILMASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR?
Churchill bile zamanında konvoy görevlerinin ne kadar kötü olduğunu söyledi ama kimse ayağa kalkıp madalya almamız gerektiğini dile getirmedi. Bir subay ölene kadar madalya için mücadele etti. Ben hala Vladimir Putin o dönemin bazı gazilerine madalya verdikten sonra İngiliz hükümetinin Kutup Yıldızı madalyasını vermeyi kabul ettiğine inanıyorum. Ama tabii ki bu sadece benim fikrim.
“MAYIN CEPHANE DEPOLARININ ARASINDA PATLAMIŞTI, BU DEPOLARIN ARASINDA ROM VE SUBAYLARIN ŞARAP DEPOSU VARDI. MAYININ ROMU ELİMİZDEN ALMASI BELANIN KANUNUYDU!”