ATEŞLE Mİ OYNUYORUZ?
Faydaları çok büyük olsa da nanoteknoloji ile ilgili birkaç soru işareti var.
+ Yeni teknolojilere dikkatli yaklaşmak gerekiyor. Nanoteknolojiyi de düzenleyici kuruluşlar ve toksikologlar yakından inceliyor.
Nanoparçacıkların geniş yüzey alanı, aynı malzemelerin “normal” versiyonlarından farklı davranmalarına yol açıyor. Bu küçük parçacıkların reaktivitesinin vücuda zararlı olabileceğine dair bazı endişeler var.
Karbon nanotüpler (KNT’ler), yani atom kalınlığında karbon tabakalarından oluşan küçük tüpler, farelerde akciğer zarından geçebiliyor. Bu da asbest krizine benzer bir korku uyandırıyor. Ancak test koşulları, nanotüplerin doğrudan akciğerlere enjekte edilmesini gerektiriyordu. Bu, insanların pek karşılaşabileceği bir durum değil. Riskleri malzemelerin kullanılacağı bağlama göre hesaplamak gerekiyor. Yine de toksikologların hâlâ KNT’lerle ilgili bazı endişeleri var ve onları test etmeye devam ediyorlar.
Spor kıyafetlerindeki gümüş nanoparçacıklar da ter yoluyla vücuda sızabiliyor. Nanogümüş, yüksek reaktivitesi ve serbest radikal yapma eğilimi nedeniyle endişe kaynağı olabilir ama spor kıyafetlerinde zarar vermeye yetecek kadar gümüş olup olmadığı net değil.
Tıbbi nanoteknoloji ise tüm ilaçlar ve tıbbi teknolojiler gibi son derece dikkatli inceleniyor. Bu uygulamaların riskli olduğuna dair fazla endişe yok.
Bununla birlikte, gıda endüstrisinde daha sıkı düzenlemelere ihtiyaç var. Üreticiler, mevcut nanoteknoloji kullanımına ilişkin ayrıntıları gizleme eğiliminde. Yoğurdunuzdaki zehirli nanorobotların sizi tehlikeye attığını söylemiyoruz ama özel bir nanogıda yönetmeliği yürürlüğe girene kadar kimin neyi kullandığını bilmek zor.