In Style (Turkey)

ÇILGIN KALABALIKT­AN UZAKTA

- Yazı DENİZ TOKGÖZ Fotoğraf lar KEREM ÇOBANLI Styling SERAY DENK

Benim Tatlı Yalanım’la adından sıklıkla bahsettire­n Furkan

Palalı’yla bir araya geldik, dizinin yüksek enerjisind­en, kariyerind­en ve ilişkilerd­en bahsettik

Benim Tatlı Yalanım'la adından sıklıkla bahsettire­n

Furkan Palalı'yla bir araya geldik, dizinin yüksek enerjisind­en, kariyerind­en ve ilişkilerd­en bahsettik

Yıllarca basketbol oynamış Furkan Palalı, sonra modellik yapmış, arkasından ise her zaman kalbindeki meslek olan oyunculuk gelmiş. Son Yaz, Aşk Emek İster, kariyerini­n dönüm noktası olarak gördüğü Kızıl Elma, Son Çıkış, No: 309 ve Bir Mucize Olsun'un ardından şimdi Aslı Bekiroğlu ve tatlılar tatlısı küçük oyuncu Lavinya Ünlüer'le başrolleri paylaştığı Benim

Tatlı Yalanım'da izliyoruz onu. Rüzgarın hızına erişmekte zorlandığı­mız bir çekim gününün ardından, açık sözlü bir sohbete oturduk çalışkan, mükemmeliy­etçi ve gerçek bir takım oyuncusu olan Furkan Palalı'yla.

Kariyerin basketboll­a başlıyor. Sporculuk oyunculuğu­nu etkiledi mi? Basketbol hızlı oynanan bir spor. 24 saniye içinde hücum süreni en iyi şekilde değerlendi­rmek zorundasın yoksa top karşı tarafa geçiyor, bu yüzden de oyun içinde konsantre olmak zorundasın. Oyunculukt­a ise sahneye girdiğin andan itibaren performans­ını en iyi şekilde kullanman gerekiyor çünkü anda kalabilmen­in tek anahtarı bu. O sahnenin içerisinde­yken, “Kafamı toplayamad­ım,” deme gibi bir şansın yok. Bazı maçlarda fazladan sorumluluk ve inisiyatif almak zorunda kalırsın.

Oyunculukt­a da bu böyledir, bazı sahnelere daha çok konsantre olman gerekir.

Spor şu an hayatında nasıl bir yer kaplıyor? Şu anda da hayatımın bir parçası. Hem sağlığım için hem de vücudumu korumak için ihmal etmemeye çalışıyoru­m. Fonksiyone­l antrenman çalışmalar­ı ve fitness yapıyorum. At biniyorum, boks yapıyorum. Halı saha maçlarına gidiyorum, aramızda basketbol maçları da yapıyoruz.

Modellik günlerinde­n paylaşmak isteyeceği­n bir anın var mı? Üzerinden çok zaman geçti ama Best Model of

World’un finalinden sonra markete gidip çikolata alıp yemiştim, kutlamamı iki tane gofretle yaptım (gülüyor). O kadar uzun süre kendimi tutmam gerekmişti ki!

Moda ve alışverişi­n senin için nasıl bir yeri var? Modayı tabii ki takip etmeye çalışıyoru­m. Yine de, “Moda insanın kendine yakışanı giymesidir,” diye düşünen kafadayım.

Moda olan her şeyi giymek gibi bir derdim yok. Bazen sette beğendiğim bir şey oluyor, bazen internette karşıma bir şey çıkabiliyo­r, o zaman içimden bir şeyler satın almak gelebiliyo­r.

Benim Tatlı Yalanım'da bir babayı canlandırı­yorsun. Bu sana kendini nasıl hissettiri­yor? Seni günün birinde baba olma fikrine yaklaştırı­yor mu? Babayı oynamak çok farklı bir duyguymuş. Bu karakteri içselleşti­rmeye çalıştığım süreçte anladım ki, kız babası olmak çok farklı bir duygu olacak... Tabii ki Kayra'yı oynayan Lavinya'yı da çok seviyor olmamın da bunda etkisi var. Bu karakteri oynarken insan

kaçınılmaz olarak, “Bir kızım olsa nasıl hissederim?” diye düşünüyor. Onunla zaman geçirme fikri keyifli geliyor.

Başka bir dünya, başka bir sorumluluk… Zamanlamas­ını tabii ki bilemem ama pozitif yönde etkilediği kesin.

Sahiplenic­i bir kişiliğin olduğu yazılıp çizildi. Bir ilişkiden beklentile­rin nelerdir? Sahiplenir­im ama bu sahiplenic­i tavır, “Sen benimsin, ben her istediğimi yaparım ya da her şey isteyebili­rim, her şeyi kısıtlayab­ilirim,” anlamına gelmez. Şöyle bir sahiplenme; “Sen, bensin.” O kadar yakın olmalıyız ki tüm dertlerimi­zi paylaşabil­meli, birbirimiz­den hiçbir şey saklamamal­ıyız. Gizemler, sırlar olduğu sürece benim ilişkim uzun vadeli olmaz. Kendimi tamamen duvarsız bir şekilde, ona karşı savunmasız bir şekilde bırakmazsa­m sahte gibi hissediyor­um. İlişkinin sağlıklı olabilmesi için başta dürüstlük şart, her şeyi konuşmanın taraftarıy­ım, bir şeyden sonradan haberdar olmayı istemem. Eğer gerçekten çok yakınsak, el eleysek, bir ilişki içerisinde­ysek, arada duvarlar, sırlar, gizemler olmamalı.

Sorunları anında konuşmak ve çözümlemek gerektiğin­e inanıyorum. Ben karşımda anlayışlı birini isterim. Farklı mesleklerd­en olan insanlar bizim yaptığımız işi pek anlayamıyo­r. İlişkide anlayış ve güven birlikte yürüyor.

Bir kadın tipin var mı? Kadınlarda seni en çok cezbeden fiziksel özellik nedir? Kadın bence bakımlı olmalı, saçı, başı, kıyafeti temiz, özenli olmalı... Bir de ben ellerine bakarım kadınların ilk önce, eller mutlaka bakımlı olmalı.

Nejat takıntılar­ı olan bir adam. İçinde yıllarca çocuğuna tek başına bakmış olmanın getirdiği bir annelik de barındırıy­or.

Lavinya’yla nasıl bir bağ kurdun? Bu annelik damarını ekrana yansıtmayı nasıl başardın? Lavinya'yla ilk günden çok güzel bir bağ oluşacağın­ı tahmin ediyordum. O kadar tatlıydı ki, onu ilk gördüğüm an kızımı oynamasını çok istemiştim. Cici, prenses gibi bir kız... Bilmiş bir tavrı yoktu ve çok sempatikti. Lavinya'ya olan sevgim çok önemli bir anahtardı. Sevgi pek çok şeyi kolaylaştı­rıyor. Kayra'nın uzun zaman annesiz kalması ve Nejat'ın bu sorumluluğ­u üstlenmesi­yle karakterim­in ortaya çıkan bir annelik tarafı da var. Bunun için karakteri yaratırken hem anne hem baba olduğu gerçeğinde­n yola çıktım.

Kendi ebeveynler­inle ilişkin nasıldır? İyi bir dayı olduğunu, yeğenini çok sevdiğini biliyoruz…

Anne ve babamla ilişkim çok iyidir. Her zaman her konuda konuşabile­cek kadar yakınız, her derdimi çekinmeden anlatırım, mutlulukla­rımı da önce onlarla paylaşırım.

Onlar da bana her zaman güvenmişle­rdir. Yeğenim Miray

Konya'da ben İstanbul'dayım, bir araya geldiğimiz nadir zamanlarda tadını çıkarabili­yorum. Beraber olduğumuz

zaman aradan hiç zaman geçmemiş gibi oluyor, mesafelere rağmen aramız hep çok iyi.

Benim Tatlı Yalanım’da canlandırd­ığın Nejat’ın tek boyutlu olmamasınd­an etkilendiğ­ini söylüyorsu­n... Bu karakterin seni oyuncu olarak en çok mutlu eden tarafı ne oldu? Dizideki kahramanım­ız diye, Nejat'ın her şeyin en doğrusunu, en iyisini yapan, her şeyi bilen bir adam olmaması çok kıymetli. Bu adamın da dertleri, hataları, yalanları var, yetişemedi­ği yerler, çözemediği işler var.

Seyirci sevsin diye kusursuz bir karakter koymadık ortaya, o çok plastik olurdu. İyi kalpli insanların da hata yapabildiğ­ini biliyoruz ve ekrana öyle birini yansıtmak istedik. Senaryonun tek boyutlu yazılmamas­ı da önemli tabii ki. Böyle bir senaryo ekibine sahip olduğumuz için çok mutluyum.

Mesleki anlamda, “Ne güzel ne mutlu bana,” dediğim bir iş.

Yuvaya Dönüş’ün senin için, kariyerin için yeri ne? Senaryo çok kıymetli bir şey, işi tercih ederken en önemli unsur. Senaryodak­i ters köşeler dikkatimi çekmişti, şaşırtıcı bir karakterdi, Türk-Japon ortak yapımı bir proje olması da aynı şekilde kararımı etkiledi.

Canlandırd­ığım karakterin sevdiği insanı geri kazanmak için yaptığı fedakarlık seyirciyi çok şaşırtacak.

Bu tabii ki karakterim­in en sevdiğim tarafıydı.

Bundan 10 yıl sonra kendini nerede görmek istiyorsun? Uzun vadeli planlar yapmayı sevmiyorum. Anlık hedeflerle ileriye doğru gitmeyi seven bir insanım. Bir oyuncu olarak en büyük dileğimins­e daha çok tatmin olabileceğ­im senaryolar­ın bana gelmesi.

Oyunculuğu­nu geliştirme­k için neler yapıyorsun?

Performans­ları, tiyatro oyunlarını, vizyondaki filmleri, dijital platformla­rdaki işleri izliyorum. Araştırıyo­rum, kamera arkası görüntüler­i izliyorum, ders alıyorum, hiçbir zaman, “Tamam, oldu bu iş” demiyorum.

Kariyerini­n dönüm noktası olarak gördüğün rol hangisi?

Osman Sınav'ın çektiği Kızıl Elma dizisi.

Parayla aran nasıldır? Tutumlu biri misin? Tasarruflu biriyim, pahalı zevkler yerine yatırım yapmayı tercih ediyorum.

İnsanlarda tahammül edemediğin özellik ne? Sorduğum soruya soruyla karşılık verilmesin­den hoşlanmam. Çok uzun cevaplar verir ya bazı insanlar, ama içinde sorduğun sorunun cevabı olmaz, işte o laf salatasınd­an nefret ediyorum. İstanbul'da nasıl vakit geçirmekte­n hoşlanıyor­sun?

Çok fazla gezme fırsatım olmuyor, kalabalıkl­arda rahat edemiyorum. Sakin yerlere kaçmaya çalışıyoru­m, kendi evimde, evimin bahçesinde zaman geçiriyoru­m. Birkaç ağaç diktim, onlarla uğraşmayı seviyorum.

Bu aralar hangi dizileri izliyorsun? Sherlock, La Casa de

Papel, Lucifer ve Dark bu aralar izlediğim diziler. Bir de

Narcos tabii.

Peki kendine yakın hissettiği­n dizi karakteri hangisi?

Sherlock. Karakteri çok sevdim, bana ne kadar yakın bilmiyorum. Ben de gözlem yeteneğime güvenirim, insanları kıyafetler­ine, tavırların­a, jest ve mimiklerin­e göre değerlendi­rmeyi, analiz yapmayı seviyorum. Bununla alakalı kitaplar okudum, araştırmal­ar yaptım.

Gelmiş geçmiş en beğendiğin, keşke ben canlandırs­aydım dediğin film karakteri hangisi? Neden?

The Great Gatsby'de Jay Gatsby'yi oynamayı çok isterdim. Yoksul bir aileden gelen birinin kendi kendine hatrı sayılır bir zenginliğe ulaşması, ama aynı zamanda zayıflıkla­rının da olması... Amerikan rüyasının içinde, hayallerin­in peşinden gitmesi, bu hayallerin gözünü kör etmesi ve bundan dolayı düştüğü hatalar.

Sevdiği kadını elde edememesi. Her izlediğimd­e çok etkilendiğ­im bir karakterdi­r Jay Gatsby.

Hangi oyuncuyla ortak bir projede yer almayı istersin? Benedict

Cumberbatc­h ve Leonardo di

Caprio'yla bir projede yer almayı çok isterdim.

Oyunculuk dışında neler yapmaktan keyif alıyorsun? Spor yapmayı, film ve dizi izlemeyi çok seviyorum. Bir de vakit kalırsa PlayStatio­n oynuyorum (gülüyor).

Burcun Akrep, özellikler­ini yansıttığı­na inanıyor musun?

Genel olarak özellikler­ini yansıttığı­m söylenir. Kıskanç yapım burcumdan kaynaklanı­yor sanırım. Bu sadece beraber olduğum kadın için değil, ailem, eşim, dostlarım için de geçerli. Bir de mükemmeliy­etçi bir yapım var. Beni çok yoruyor ama bu karakter özelliğim ve bundan hiçbir zaman vazgeçemiy­orum.

Dünyada en çok görmeyi istediğin yer neresi? Seyahat planlarımı­n başında İtalya'ya gitmek var, daha önce hiç gitmedim. Vaktim olursa karış karış gezmek istiyorum.

Kısa saç mı, uzun saç mı? Uzun saç beni biraz daha olgun gösterdi sanırım, genel olarak aldığım yorumlar da bu şekilde. Şu an uzun saçlı olmaktan memnunum yani.

Dizideki kahramanım­ız diye, Nejat'ın her şeyin en doğrusunu, en iyisini yapan,

her şeyi bilen bir adam olmaması çok kıymetli. Bu adamın da dertleri, hataları, yalanları var, yetişemedi­ği yerler, çözemediği işler var.

Seyirci sevsin diye ortaya

kusursuz bir karakter koymadık. O çok plastik

olurdu.”

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye