ÇILGIN KALABALIKTAN UZAKTA
Benim Tatlı Yalanım’la adından sıklıkla bahsettiren Furkan
Palalı’yla bir araya geldik, dizinin yüksek enerjisinden, kariyerinden ve ilişkilerden bahsettik
Benim Tatlı Yalanım'la adından sıklıkla bahsettiren
Furkan Palalı'yla bir araya geldik, dizinin yüksek enerjisinden, kariyerinden ve ilişkilerden bahsettik
Yıllarca basketbol oynamış Furkan Palalı, sonra modellik yapmış, arkasından ise her zaman kalbindeki meslek olan oyunculuk gelmiş. Son Yaz, Aşk Emek İster, kariyerinin dönüm noktası olarak gördüğü Kızıl Elma, Son Çıkış, No: 309 ve Bir Mucize Olsun'un ardından şimdi Aslı Bekiroğlu ve tatlılar tatlısı küçük oyuncu Lavinya Ünlüer'le başrolleri paylaştığı Benim
Tatlı Yalanım'da izliyoruz onu. Rüzgarın hızına erişmekte zorlandığımız bir çekim gününün ardından, açık sözlü bir sohbete oturduk çalışkan, mükemmeliyetçi ve gerçek bir takım oyuncusu olan Furkan Palalı'yla.
Kariyerin basketbolla başlıyor. Sporculuk oyunculuğunu etkiledi mi? Basketbol hızlı oynanan bir spor. 24 saniye içinde hücum süreni en iyi şekilde değerlendirmek zorundasın yoksa top karşı tarafa geçiyor, bu yüzden de oyun içinde konsantre olmak zorundasın. Oyunculukta ise sahneye girdiğin andan itibaren performansını en iyi şekilde kullanman gerekiyor çünkü anda kalabilmenin tek anahtarı bu. O sahnenin içerisindeyken, “Kafamı toplayamadım,” deme gibi bir şansın yok. Bazı maçlarda fazladan sorumluluk ve inisiyatif almak zorunda kalırsın.
Oyunculukta da bu böyledir, bazı sahnelere daha çok konsantre olman gerekir.
Spor şu an hayatında nasıl bir yer kaplıyor? Şu anda da hayatımın bir parçası. Hem sağlığım için hem de vücudumu korumak için ihmal etmemeye çalışıyorum. Fonksiyonel antrenman çalışmaları ve fitness yapıyorum. At biniyorum, boks yapıyorum. Halı saha maçlarına gidiyorum, aramızda basketbol maçları da yapıyoruz.
Modellik günlerinden paylaşmak isteyeceğin bir anın var mı? Üzerinden çok zaman geçti ama Best Model of
World’un finalinden sonra markete gidip çikolata alıp yemiştim, kutlamamı iki tane gofretle yaptım (gülüyor). O kadar uzun süre kendimi tutmam gerekmişti ki!
Moda ve alışverişin senin için nasıl bir yeri var? Modayı tabii ki takip etmeye çalışıyorum. Yine de, “Moda insanın kendine yakışanı giymesidir,” diye düşünen kafadayım.
Moda olan her şeyi giymek gibi bir derdim yok. Bazen sette beğendiğim bir şey oluyor, bazen internette karşıma bir şey çıkabiliyor, o zaman içimden bir şeyler satın almak gelebiliyor.
Benim Tatlı Yalanım'da bir babayı canlandırıyorsun. Bu sana kendini nasıl hissettiriyor? Seni günün birinde baba olma fikrine yaklaştırıyor mu? Babayı oynamak çok farklı bir duyguymuş. Bu karakteri içselleştirmeye çalıştığım süreçte anladım ki, kız babası olmak çok farklı bir duygu olacak... Tabii ki Kayra'yı oynayan Lavinya'yı da çok seviyor olmamın da bunda etkisi var. Bu karakteri oynarken insan
kaçınılmaz olarak, “Bir kızım olsa nasıl hissederim?” diye düşünüyor. Onunla zaman geçirme fikri keyifli geliyor.
Başka bir dünya, başka bir sorumluluk… Zamanlamasını tabii ki bilemem ama pozitif yönde etkilediği kesin.
Sahiplenici bir kişiliğin olduğu yazılıp çizildi. Bir ilişkiden beklentilerin nelerdir? Sahiplenirim ama bu sahiplenici tavır, “Sen benimsin, ben her istediğimi yaparım ya da her şey isteyebilirim, her şeyi kısıtlayabilirim,” anlamına gelmez. Şöyle bir sahiplenme; “Sen, bensin.” O kadar yakın olmalıyız ki tüm dertlerimizi paylaşabilmeli, birbirimizden hiçbir şey saklamamalıyız. Gizemler, sırlar olduğu sürece benim ilişkim uzun vadeli olmaz. Kendimi tamamen duvarsız bir şekilde, ona karşı savunmasız bir şekilde bırakmazsam sahte gibi hissediyorum. İlişkinin sağlıklı olabilmesi için başta dürüstlük şart, her şeyi konuşmanın taraftarıyım, bir şeyden sonradan haberdar olmayı istemem. Eğer gerçekten çok yakınsak, el eleysek, bir ilişki içerisindeysek, arada duvarlar, sırlar, gizemler olmamalı.
Sorunları anında konuşmak ve çözümlemek gerektiğine inanıyorum. Ben karşımda anlayışlı birini isterim. Farklı mesleklerden olan insanlar bizim yaptığımız işi pek anlayamıyor. İlişkide anlayış ve güven birlikte yürüyor.
Bir kadın tipin var mı? Kadınlarda seni en çok cezbeden fiziksel özellik nedir? Kadın bence bakımlı olmalı, saçı, başı, kıyafeti temiz, özenli olmalı... Bir de ben ellerine bakarım kadınların ilk önce, eller mutlaka bakımlı olmalı.
Nejat takıntıları olan bir adam. İçinde yıllarca çocuğuna tek başına bakmış olmanın getirdiği bir annelik de barındırıyor.
Lavinya’yla nasıl bir bağ kurdun? Bu annelik damarını ekrana yansıtmayı nasıl başardın? Lavinya'yla ilk günden çok güzel bir bağ oluşacağını tahmin ediyordum. O kadar tatlıydı ki, onu ilk gördüğüm an kızımı oynamasını çok istemiştim. Cici, prenses gibi bir kız... Bilmiş bir tavrı yoktu ve çok sempatikti. Lavinya'ya olan sevgim çok önemli bir anahtardı. Sevgi pek çok şeyi kolaylaştırıyor. Kayra'nın uzun zaman annesiz kalması ve Nejat'ın bu sorumluluğu üstlenmesiyle karakterimin ortaya çıkan bir annelik tarafı da var. Bunun için karakteri yaratırken hem anne hem baba olduğu gerçeğinden yola çıktım.
Kendi ebeveynlerinle ilişkin nasıldır? İyi bir dayı olduğunu, yeğenini çok sevdiğini biliyoruz…
Anne ve babamla ilişkim çok iyidir. Her zaman her konuda konuşabilecek kadar yakınız, her derdimi çekinmeden anlatırım, mutluluklarımı da önce onlarla paylaşırım.
Onlar da bana her zaman güvenmişlerdir. Yeğenim Miray
Konya'da ben İstanbul'dayım, bir araya geldiğimiz nadir zamanlarda tadını çıkarabiliyorum. Beraber olduğumuz
zaman aradan hiç zaman geçmemiş gibi oluyor, mesafelere rağmen aramız hep çok iyi.
Benim Tatlı Yalanım’da canlandırdığın Nejat’ın tek boyutlu olmamasından etkilendiğini söylüyorsun... Bu karakterin seni oyuncu olarak en çok mutlu eden tarafı ne oldu? Dizideki kahramanımız diye, Nejat'ın her şeyin en doğrusunu, en iyisini yapan, her şeyi bilen bir adam olmaması çok kıymetli. Bu adamın da dertleri, hataları, yalanları var, yetişemediği yerler, çözemediği işler var.
Seyirci sevsin diye kusursuz bir karakter koymadık ortaya, o çok plastik olurdu. İyi kalpli insanların da hata yapabildiğini biliyoruz ve ekrana öyle birini yansıtmak istedik. Senaryonun tek boyutlu yazılmaması da önemli tabii ki. Böyle bir senaryo ekibine sahip olduğumuz için çok mutluyum.
Mesleki anlamda, “Ne güzel ne mutlu bana,” dediğim bir iş.
Yuvaya Dönüş’ün senin için, kariyerin için yeri ne? Senaryo çok kıymetli bir şey, işi tercih ederken en önemli unsur. Senaryodaki ters köşeler dikkatimi çekmişti, şaşırtıcı bir karakterdi, Türk-Japon ortak yapımı bir proje olması da aynı şekilde kararımı etkiledi.
Canlandırdığım karakterin sevdiği insanı geri kazanmak için yaptığı fedakarlık seyirciyi çok şaşırtacak.
Bu tabii ki karakterimin en sevdiğim tarafıydı.
Bundan 10 yıl sonra kendini nerede görmek istiyorsun? Uzun vadeli planlar yapmayı sevmiyorum. Anlık hedeflerle ileriye doğru gitmeyi seven bir insanım. Bir oyuncu olarak en büyük dileğiminse daha çok tatmin olabileceğim senaryoların bana gelmesi.
Oyunculuğunu geliştirmek için neler yapıyorsun?
Performansları, tiyatro oyunlarını, vizyondaki filmleri, dijital platformlardaki işleri izliyorum. Araştırıyorum, kamera arkası görüntüleri izliyorum, ders alıyorum, hiçbir zaman, “Tamam, oldu bu iş” demiyorum.
Kariyerinin dönüm noktası olarak gördüğün rol hangisi?
Osman Sınav'ın çektiği Kızıl Elma dizisi.
Parayla aran nasıldır? Tutumlu biri misin? Tasarruflu biriyim, pahalı zevkler yerine yatırım yapmayı tercih ediyorum.
İnsanlarda tahammül edemediğin özellik ne? Sorduğum soruya soruyla karşılık verilmesinden hoşlanmam. Çok uzun cevaplar verir ya bazı insanlar, ama içinde sorduğun sorunun cevabı olmaz, işte o laf salatasından nefret ediyorum. İstanbul'da nasıl vakit geçirmekten hoşlanıyorsun?
Çok fazla gezme fırsatım olmuyor, kalabalıklarda rahat edemiyorum. Sakin yerlere kaçmaya çalışıyorum, kendi evimde, evimin bahçesinde zaman geçiriyorum. Birkaç ağaç diktim, onlarla uğraşmayı seviyorum.
Bu aralar hangi dizileri izliyorsun? Sherlock, La Casa de
Papel, Lucifer ve Dark bu aralar izlediğim diziler. Bir de
Narcos tabii.
Peki kendine yakın hissettiğin dizi karakteri hangisi?
Sherlock. Karakteri çok sevdim, bana ne kadar yakın bilmiyorum. Ben de gözlem yeteneğime güvenirim, insanları kıyafetlerine, tavırlarına, jest ve mimiklerine göre değerlendirmeyi, analiz yapmayı seviyorum. Bununla alakalı kitaplar okudum, araştırmalar yaptım.
Gelmiş geçmiş en beğendiğin, keşke ben canlandırsaydım dediğin film karakteri hangisi? Neden?
The Great Gatsby'de Jay Gatsby'yi oynamayı çok isterdim. Yoksul bir aileden gelen birinin kendi kendine hatrı sayılır bir zenginliğe ulaşması, ama aynı zamanda zayıflıklarının da olması... Amerikan rüyasının içinde, hayallerinin peşinden gitmesi, bu hayallerin gözünü kör etmesi ve bundan dolayı düştüğü hatalar.
Sevdiği kadını elde edememesi. Her izlediğimde çok etkilendiğim bir karakterdir Jay Gatsby.
Hangi oyuncuyla ortak bir projede yer almayı istersin? Benedict
Cumberbatch ve Leonardo di
Caprio'yla bir projede yer almayı çok isterdim.
Oyunculuk dışında neler yapmaktan keyif alıyorsun? Spor yapmayı, film ve dizi izlemeyi çok seviyorum. Bir de vakit kalırsa PlayStation oynuyorum (gülüyor).
Burcun Akrep, özelliklerini yansıttığına inanıyor musun?
Genel olarak özelliklerini yansıttığım söylenir. Kıskanç yapım burcumdan kaynaklanıyor sanırım. Bu sadece beraber olduğum kadın için değil, ailem, eşim, dostlarım için de geçerli. Bir de mükemmeliyetçi bir yapım var. Beni çok yoruyor ama bu karakter özelliğim ve bundan hiçbir zaman vazgeçemiyorum.
Dünyada en çok görmeyi istediğin yer neresi? Seyahat planlarımın başında İtalya'ya gitmek var, daha önce hiç gitmedim. Vaktim olursa karış karış gezmek istiyorum.
Kısa saç mı, uzun saç mı? Uzun saç beni biraz daha olgun gösterdi sanırım, genel olarak aldığım yorumlar da bu şekilde. Şu an uzun saçlı olmaktan memnunum yani.
Dizideki kahramanımız diye, Nejat'ın her şeyin en doğrusunu, en iyisini yapan,
her şeyi bilen bir adam olmaması çok kıymetli. Bu adamın da dertleri, hataları, yalanları var, yetişemediği yerler, çözemediği işler var.
Seyirci sevsin diye ortaya
kusursuz bir karakter koymadık. O çok plastik
olurdu.”