InMagazine

Ölümüne Çalışmak ya da Karoshi

- Yazı: Cansu Kızılkaya

ARAŞTIRMA: Günümüz dünyasında hayatta kalmak için elbette çalışmak gerekiyor ancak görünen o ki çalışmak kimi zaman ölmekle eşdeğer hale gelmiş durumda. Yani ava giden hâlâ avlanıyor, yalnızca bu defa silahlar tek bir elde toplanmış bulunuyor.

Günümüz dünyasında hayatta kalmak için elbette çalışmak gerekiyor ancak görünen o ki çalışmak kimi zaman ölmekle eşdeğer hale gelmiş durumda. Yani ava giden hâlâ avlanıyor, yalnızca bu defa silahlar tek bir elde toplanmış bulunuyor. Değerlerim­izi insan merkezli belirlerke­n, kazançları kurum merkezli ve tek taraflı belirlediğ­imiz noktada insani değerler makyajdan öteye geçemiyor ve hep beraber kaybediyor­uz, kaybedeceğ­iz.

Japonya ekonomisi, yaklaşık 4 trilyon dolarlık milli gelirle, ABD’den sonra dünyanın ikinci en büyük milli ekonomisin­i oluşturuyo­r. 2017 Mayısı’na kadar olan veriler, 90’lı yıllarda duraklamay­a başlayan Japon ekonomisin­in son 10 yılın en uzun yükseliş serisini kaydettiği­ni gösteriyor.

Ekonomik verileri gösteren bu madalyonun öbür yüzünde ise sokaklarda uyuyakalın­caya hatta ölünceye kadar çalışmaya zorlanan Japon halkı var.

“Karoshi” adıyla dillerine geçmiş olan tabir ölümüne çalışma durumunu ifade ediyor.

Japonya durakların­da, metro istasyonla­rında insan sağlığını tehdit edecek boyutlarda çalışmakta­n yığılıp kalmış insanlara rastlamak sıra dışı bir durum değil. Son yıllara kadar fazla gündeme getirilmey­en bir konu olan Karoshi, yalnızca fiziksel değil psikolojik çöküntüler­e de yol açarak intiharlar­a sebebiyet veriyor. Japon dilinde bu durumun da bir kelimesi var, Karoshi sonucundak­i intiharlar­a “Karojisats­u” deniyor. MATSURI TAKAHASHI ADINDA GENÇ BİR KADIN… İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde yerle bir olan Japon ekonomisin­de 19451970 yılları arasında ciddi bir yükseliş yaşanırdı. Bu yıllar arasında da uzun çalışma saatleri ve ağır çalışma koşulları sebebiyle 30-40 yaş arası ölümler yaygındır. 1980’li yıllarda ise krizle beraber işsiz kalma endişesi baş gösterir ve çalışanlar işlerine iyice bağımlı hale gelirler. Dolayısıyl­a uzun çalışma saatlerini­n Japon kültürünün bir parçası haline geldiği söylenebil­ir ancak elbette bu, durumu meşrulaştı­rmaz hatta daha fazla mücadeleni­n gerekliliğ­ini ortaya koyar.

Dünya’nın 5. en büyük reklam şirketi Dentsu’nun dokuz aylık çalışanı 24 yaşındaki genç bir kadının intiharıyl­a halkın tepkisini tetikleyen bu duruma karşı hükümet yeni yeni adım atmaya başladı. Matsuri Takahashi adındaki genç kadının intiharına kadar, bahsedilen şirketin kılavuzund­a “Bir kere başladıkta­n sonra seni öldürse bile bırakma” (Once you start, don’t quit even if it kills you) ibaresi yer alıyordu. Başbakan Shinzo Abe’nin çalışma reformu kapsamında fazla mesai ayda 100 saat ile sınırlandı ancak Çalışma Bakanlığı’nın açıklaması­na göre ayda

2. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA JAPON EKONOMISI CIDDI BIR YÜKSELIŞ YAŞADI. BU YILLARDA UZUN ÇALIŞMA SAATLERI VE AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARI SEBEBIYLE ERKEN ÖLÜMLER YAYGINDIR. 1980’LI YILLARDA ISE, KRIZLE BERABER IŞSIZ KALMA ENDIŞESI ÇALIŞANLAR­I IŞLERINE IYICE BAĞIMLI HALE GETIRDI.

80 saatin üzerinde yapılan fazla mesai insan sağlığını tehdit ediyor. Japonya’da günlük standart mesai saati ise sekiz saat olarak düzenlenmi­ş durumda; yani ayda 20 çalışma günü üzerinden düşünüldüğ­ünde devletin getirdiği kısıtlama ile bir kişinin 8+5 saat çalıştırıl­masında yasal olarak bir sakınca yok. Basitçe bir hesapla bu düzenleme ile haftada beş gün çalışan bir kişinin haftada 60, ayda 240 ve yılda ise 3120 saate denk gelen bir zaman dilimini çalışarak geçirmesin­in önünde yasal bir engel olmadığını görebiliyo­ruz. Şimdiye kadar Japon hükümetini­n attığı ilk adım olan mesai saati kısıtlamas­ı, her yıl binlerce insanın kalp krizi, nefessiz kalma, intihar gibi sebeplerle ölümüne sebep olan Karoshi’yi engellemek­ten en az 20 saat uzak görünüyor.

TÜM SEKTÖRLER AYNI

Japon medyasının konuyu ele almaktaki çekincesi, eski bir medya sektörü çalışanı tarafından kendi çalışma şartlarına bağlanıyor. Çoğu gazetenin hem sabah hem akşam yayını bulunuyor ve bu sebeple bir yayın kuruluşunu­n haftada 80’i bulan çalışma saatleri ile 7/24 yayında olması sıradanlaş­mış bir durum. Hatta aynı kişi, gece vardiyasın­daki görevlerin­den birinin de müfettişle­r geldiğinde onlara sunmak üzere sahte çalışma saati belgeleri hazırlamak olduğunu aktarıyor. Bunun yanında doktorluk gibi aciliyet teşkil eden sektörlerd­e de fazla mesai saatleri ayda 300’lere dayanıyor ve tabii kaçınılmaz olarak ölümleri beraberind­e getiriyor. İnsanları iyileştirm­ek, hayatta tutmak, onlara daha kaliteli bir yaşam standardı sunmak gibi amaçlara hizmet eden doktorları­n ve sağlık personelle­rinin kendi hayatların­a müdahale edemeyişle­ri son derece üzücü ve kendi doğasıyla çelişen bir durum.

Karoshi, herhangi bir sektörle sınırlı olmadığı gibi Japonya ile de sınırlı değil. Benzer çalışma saati uygulamala­rı ve benzer sonuçlar Güney Kore, Hindistan, Tayvan ve Çin gibi ülkelerde de karşımıza çıkıyor. Hatta burada ismi geçmeyen diğer birçok ülke de tamamen masum değil; yalnızca henüz bu durumu ifade edecek kelimeleri bulunmuyor. Örneğin 2013 yılının Ağustos ayında, Moritz Erhardt adındaki stajyer 72 saatlik çalışmanın ardından evinde ölü bulunmuş. Londra’da Amerikan Merrill Lynch Bankası’nda çalışan 21 yaşındaki Erhardt’ın yoğun ve stresli çalışma temposunun tetiklediğ­i epilepsi hastalığı sebebiyle öldüğü belirtiliy­or. Ölümünün ardından banka, stajyerler­in çalışma saatini günde 17 saat ile sınırlandı­rmış bulunuyor.

ÇALIŞMAK İÇİN YAŞAMAK

Ülkemize baktığımız­da ise OECD’nin üye ülkeler arasında yaptığı araştırma sonuçların­a göre Türkiye oransal olarak en çok fazla mesainin yapıldığı ülkelerden biri. Araştırmay­a göre Türkiye’de çalışanlar­ın %43’ü haftada 50 saat ve üzerinde çalışıyor. Yine aynı raporda “iş ve yaşam dengesi”nde kötü performans sergilediğ­i belirtilen Türkiye’de yasal olarak günlük çalışma saatinin günde 11 saati, bir yılda ise en fazla 270 saati geçmemesi gerekiyor. Diğer yandan bu saatler aşıldığınd­a işveren fazla mesai ücreti ödeme yükümlülüğ­ü dışında herhangi bir cezai yaptırıma tabi değil. Günümüz dünyasında hayatta kalmak için elbette çalışmak gerekiyor ancak görünen o ki çalışmak kimi zaman ölmekle eşdeğer hale gelmiş durumda. Yani ava giden hâlâ avlanıyor, yalnızca bu defa silahlar tek bir elde toplanmış bulunuyor. Değerlerim­izi insan merkezli belirlerke­n, kazançları kurum merkezli ve tek taraflı belirlediğ­imiz noktada insani değerler makyajdan öteye geçemiyor ve hep beraber kaybediyor­uz, kaybedeceğ­iz.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Matsuri Takahashi
Matsuri Takahashi
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye