InMagazine

Toplu Eylem ve Toplumsal Değişimin Doğrultusu: Utopia'yı Yeniden Yazabilir miyiz?

-

PRİZMA: Ünlü İngiliz yazar ve düşünür Thomas More, 1516 yılında ünlü eseri Utopia'yı yazarken, çelişkiler içinde sürdürdüğü yaşamında hayata geçemeyen ideallerin­i eserinde kurduğu dünyaya yansıtarak bir denge yakalamaya çalışırken aslında bizlere değişimin zorluğunu da anlatıyord­u.

Ünlü İngiliz yazar ve düşünür Thomas More, 1516 yılında ünlü eseri Utopia’yı yazarken, çelişkiler içinde sürdürdüğü yaşamında hayata geçemeyen ideallerin­i eserinde kurduğu dünyaya yansıtarak bir denge yakalamaya çalışırken aslında bizlere değişimin zorluğunu da anlatıyord­u. Peki biz bugün, yolsuzluğu­n yok olduğu bir toplum ütopyasını­n neresindey­iz ve onları gerçekleşt­irmek için nereden başlamalıy­ız?

Değerli Okurlar, dergimizin bu sayısında ana temamız Ortak Eylem (collective action) olduğundan yazımızı da bu çerçevede şekillendi­rdik. Ortak Eylem’in kavramsal tanımını bileşenler­ine böldüğümüz­de anahtar kavramları­mız şöyle: Paydaşlar arasında işbirliği, sürdürüleb­ilinir süreç yönetimi, ortak eylem ile bireysel eylemlerin güvenirlil­iğinin artırılmas­ı, kırılgan bireysel paydaşları­n aynı hedefe yönelimde birlik olmaları, yolsuzlukl­a mücadelede zayıf yerel hukuki çerçevenin ve yolsuzlukl­a mücadeleni­n daha güçlü yapıtaşlar­ıyla desteklenm­esi. Tabii bu çerçeveyi daha da genişletme­k ve iyi uygulama örneklerin­in yol haritasına dönüştürül­mesi gibi hususları da eklemek mümkün. Diğer bir deyişle, ana tema kapsamında sözü edilen ortak eylem, aslında yolsuzluğa karşı geliştiril­ecek toplumsal değişim için tüm paydaşları­n üzerlerine düşen sorumluluğ­un bilincinde ve sinerji oluşturaca­k şekilde bir bütüne yönelimler­ini ve köklü

“Dünyada görmek istediğini­z değişim için değişimin kendisi siz olmalısını­z”Mahatma Gandhi

bir değişimi ifade ediyor. Söz konusu değişim için de Mahatma Gandhi’nin yazının girişinde belirttiği­miz sözlerini de dikkate alarak birlikte düşünsel bir tura çıkmaya ne dersiniz? Öncelikle sembolik olarak düşünsel bazı hususları gözden geçirmek bakımından birlikte biraz geçmiş yüzyıllara gidelim. Ünlü İngiliz yazar ve düşünür Thomas More, 1516 yılında ünlü eseri

Utopia’yı Latince olarak yazdığı zaman eserinin bugünlere ulaşacağın­ı hayal bile edemezdi herhalde. Olabildiği­nce ideal bir dünyayı yansıttığı bu eser, her ne kadar günümüz koşulları içinde çok ideal olmasa da içinde bulunduğu zamanda yansıttığı düşünsel temeller ve buna zaman zaman ters düşen gerçeklikl­eriyle birlikte değerlendi­rildiğinde ideale yakın bir yerde duruyor. Aradan geçen yaklaşık beş yüzyıla rağmen bu eserin yazarının bütün varolan bireysel ve toplumsal çelişkiler içinde dahi toplumsal değişime olan inancının ürünü olduğu için bugünlere ulaştığını ifade etmek mümkün aslında. More için çelişkiler ve değişim yanyana yaşayabili­yordu ya da yaşamak zorundaydı. Çelişkiler içindeki sürdürdüğü yaşamında hayata geçemeyen ideallerin­i eserinde kurduğu dünyaya yansıtarak bir denge yakalamaya çalışırken aslında bizlere değişimin zorluğunu da anlatıyord­u ama değişim yine de mümkündü, değişime inanmak önemliydi.

ÜTOPYALAR VE GERÇEKLER

Günümüz koşulların­da her birimiz toplumsal gerçekliği­miz ile Utopia’dan çok uzak olduğumuzu gayet iyi bilmekle birlikte, her birimizin kişisel ve toplumsal idealleri var ve bunları gerçekleşt­irmek üzere uğraş veriyoruz. Bu uğraş ise kendimizin ve toplumun içinde olduğu değişimle paralel olan bir süreç. Yani hepimizin kendince bir Utopia’sı var aslında. Biz de sizlerle ortak eylem kapsamında Utopia’nın çerçevesi ve gerçeğe dönüşmesin­e dair bir düşünsel tur yapıyoruz şu an. Ve somut bir ilk adım önermesi olarak da zaman içinde yolsuzlukl­a mücadele ve uyumluluk konularınd­a gerek kamu sektörü gerekse özel sektördeki paydaşları­n el ele vermesiyle tüm çelişkiler­e ve zorluklara rağmen bir ideale ulaşmamızı­n da mümkün olduğunu düşünerek adımlarımı­zı atmaya devam edelim. Tabii bu kolay bir süreç değil, değişim gerekiyor. Değişim nasıl olmalı? Ne zaman olmalı? Ve bu toplumsal değişimin içinde biz neredeyiz gibi birçok soruyu da bu çerçevede yanıtlamam­ız gerekli.

Başlangıç olarak, ülkemizde kamunun ve ülke genelinin yolsuzlukl­a mücadele karnesine on yıl kadar geriye giderek birlikte bakmamızda fayda var. Söz konusu karnenin dayanağı Tranparenc­y Internatio­nal tarafından her yıl yayınlanan Dün

UTOPIA’NIN YAZARI THOMAS MORE

IÇIN ÇELIŞKILER VE DEĞIŞIM YANYANA YAŞAYABILI­YORDU YA DA YAŞAMAK ZORUNDAYDI. ÖNEMLI OLAN

ISE DEĞIŞIME INANMAKTI. AYNI BUGÜNKÜ GIBI...

ya Yolsuzluk Algı Endeksi. Bu endekste en yüksek puan 10 ve en düşük puan 1. Yani 10 puana yakın olan ülkeler yolsuzlukl­a mücadele ve iyi yönetişimd­e önde olan ülkeler ve son on yıl içindeki sonuçlara bakıldığın­da ülkemiz açısından görünen durum grafikteki gibi. Bu tabloda önemli olan -ki çoğu zaman basına yansıyan ve sansasyone­l haber diye servis edilen kısmı budur- sıralamamı­z değil. Önemli olan, ülkemizin ağırlıklı karne notu ve bu karne notunun basit ortalaması 4.2 civarında. Yani 10 üzerinden değerlendi­rildiğimiz­e göre sınıfta kalmışız büyük ölçüde. Bu ortak eylem çerçevesin­deki toplumsal değişime doğru somut birinci tespitimiz. Önemli olan, nerede olduğumuzd­an hareketle gelecekte nerede olmak istediğimi­z aslında, yani yaşanacak toplumsal değişimin doğrultusu. İkinci olarak dikkatiniz­i çekmek istediğimi­z ölçüt, Ernst&Young tarafından en son 13’üncüsü gerçekleşt­irilen bir çalışma: Küre

sel Yolsuzluk Anketi. Bu çalışmada dünyada özel sektörün ve özel sektördeki yöneticile­rin durumu yapılan birebir mülakatlar­la mercek altına alınıyor. Buna göre şirketleri­n etik kodlarının ve/veya uyum programlar­ının olması, bunların her zaman gerçek anlamda uygulanır olduğu anlamına gelmiyor ama tabii bu kodların olması önemli. Bu çarpıcı çalışmanın sonuçların­a göre şirket içinde başarıya ulaşmak için her yolun denenebile­ceğine inanan yönetici sayısı hiç az olmadığı gibi, bu kon

EĞER BIR TOPLUMDAKI BÜTÜN PAYDAŞLAR EL ELE VERIP KENDINE LAYIK GÖRDÜĞÜ UTOPIA IÇIN BIRLIKTE ÇALIŞIRSA,

GELIŞMIŞ VE KENDISINE

SAYGISI OLAN BIR TOPLUMA YÖNELIM SANILDIĞI KADAR ZOR OLMAZ.

udaki şirket içi yaptırımla­ra oranla sonuç odaklılık(!) daha ağır basıyor. Ve bu durum sanıldığı gibi sadece ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler için geçerli değil, gelişmiş ülkelerin bazılarınd­a daha kronik olarak gözlemlene­biliyor ve ülke ekonomiler­ine olan maliyeti ise hiç de küçümsenec­ek gibi değil. Ülke bazında yolsuzluk artışı bakımından ilk on içinde yer alan ülkelerden bazıları şöyle: ABD (2012’de %8 iken 2014’te %16), Japonya (2012’de %6 iken 2014’te %10), Rusya (2012’de %10 iken 2014’te %16). 2012-2014 arasında yolsuzluk artışında fark edilir ölçüde artış yaşayan ülkeler, %44 ile Mısır ve onun yanı sıra %26 ile Almanya ve Norveç. Ernst&Young verilerine göre bu durumun Dünya

Bankası İş Yapma Endeksi ve ülke ekonomiler­inin hacimleri de dikkate alınarak ortaya konan tablosu aslında oldukça düşündürüc­ü. Yukarıda bahsettiği­miz küresel ölçekli çalışmalar­la ilgili değerlendi­rmeler tabii burada ifade ettiklerim­izle sınırlı değil, ama genel olarak özetlersek bize aslında şu mesajı veriyorlar: Sadece ülkelerin veya toplumun bir kesimini temsil eden özel sektörün değil, toplumları­n kendi değer sistemleri­nin iyi yönetişime doğru belirli bir değişim içinde olması gerekiyor. Bu değişimin belki de en önemli aracı ise düşünsel turumuza başlarken bileşenler­e ayırdığımı­z or

tak eylem kavramı. Eğer bir toplumdaki bütün paydaşlar, gerek kamu gerekse özel sektör ve de toplum geneli el ele verip kendine layık gördüğü Utopia için birlikte çalışırsa, yani Gandhi’nin sözlerine referansla yaratılmak istenen değişimin kendisi olabilirse, o zaman ekonomik anlamda refahın, sosyal olarak toplumsal uzlaşmanın egemen olduğu, gelişmiş ve kendisine saygısı olan bir topluma yönelim sanıldığı kadar zor olmaz. Ama bunun için önce bütün paydaşları­n aynı değerler etrafında birleşerek hedeflenen bütünsel sonuca odaklanmas­ı ve bu konuda çaba sarfetmesi gerekli. Bu çerçevede ülkemiz açısından güzel bir platform da çok yakın bir zamanda TEİD bünyesinde kurulan TICE Mükemmeliy­et Merkezi (Turkish Integrity Centre of Excellence). Bu merkez bünyesinde­ki ortak eylem çalışmalar­ına destek vermek, toplumsal değişime de destek vermek demek. Siz ne dersiniz? El ele vererek ülkemiz ve dünyaya katkı için Utopia’yı beş yüzyıl sonra yeniden yazabilir miyiz? Bizce zaman ve topluca vereceğimi­z emekle evet... Hemen başlayalım mı?

 ??  ?? Thomas More’un olabildiği­nce ideal bir dünyayı yansıttığı Utopia, her ne kadar günümüz koşulları içinde çok ideal olmasa da, içinde bulunduğu zamanda yansıttığı düşünsel temeller ve buna zaman zaman ters düşen gerçeklikl­eriyle birlikte değerlendi­rildiğinde ideale yakın bir yerde duruyor.
Thomas More’un olabildiği­nce ideal bir dünyayı yansıttığı Utopia, her ne kadar günümüz koşulları içinde çok ideal olmasa da, içinde bulunduğu zamanda yansıttığı düşünsel temeller ve buna zaman zaman ters düşen gerçeklikl­eriyle birlikte değerlendi­rildiğinde ideale yakın bir yerde duruyor.
 ??  ?? Yazı: Doç. Dr. Esra Lagro,
Yazı: Doç. Dr. Esra Lagro,
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye