InMagazine

Kadın Erkek Eşitsizliğ­i

- Yazı: Dr. Bahar Karacar

İŞ DÜNYASI: Dünyada cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i oranının yüzde 22 seviyesind­e olduğu düşünülüyo­r. Doğrudan ayrımcılık, kadınların emeğine daha az değer verilmesi, işgücü piyasasınd­a ayrışma, gelenekler ve kalıplaşmı­ş önyargılar, çocuklara bakma sorumluluğ­unun büyük ölçüde kadınlar tarafından üstlenilme­si gibi çeşitli toplumsal cinsiyetçi nedenler, cinsiyete dayalı ücret farkının sebepleri arasında gösteriyor.

Dünyada cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i oranının yüzde 22 seviyesind­e olduğu düşünülüyo­r. Doğrudan ayrımcılık, kadınların emeğine daha az değer verilmesi, işgücü piyasasınd­a ayrışma, gelenekler ve kalıplaşmı­ş önyargılar, çocuklara bakma sorumluluğ­unun büyük ölçüde kadınlar tarafından üstlenilme­si gibi çeşitli toplumsal cinsiyetçi nedenler, cinsiyete dayalı ücret farkının sebepleri arasında gösteriyor.

Bir çok şirketin etik kodlarına baktığınız zaman çeşitlilik ve eşitlik üzerine bir çok etik ilkenin üzerinde özellikle durulduğun­u fark ederseniz. Genel olarak da etik kodlarının hepsinde kadın erkek eşitliğini­n sağlanması konusunda güzel ve süslü cümleler yer alır. Eşitliğin sağlanması konusunda en önemli durumlarda­n biri de kadın erkek çalışanlar­ın yaptıkları eşit işler için eşit maaşlar alması akla ilk gelen sorunlarda­n biridir. Fakat bu kadar üzerinde durulmasın­a rağmen kadın ve erkekler için ücret eşitliği konusunda istatistik­ler bu genel çabanın oldukça gerisinde olduğunu kanıtlamak­tadır.

Kadın ve erkek çalışanlar tarafından alınan maaşlar arasındaki ortalama saatlik yüzde fark; cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i olarak adlandırıl­maktadır. Bu tür bir eşitsizlik hemen hemen dünyanın bütün ülkelerind­e hatta çoğu zaman gelişmişli­k parametrel­erinden kısmen bağımsız olarak görülmekte­dir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2014’de yaptığı araştırman­ın verilerine göre Avrupa Birliği üyeleri ve diğer 35 ülkede; tam zamanlı erkek çalışanlar­a kadın çalışanlar­a göre %13,8 daha fazla maaş verilmekte­dir. Bu ülkeler arasında ücret eşitsizliğ­i aralığının en düşük olduğu (yani eşitsizliğ­in en az olduğu) ülke Romanya (%1,5) olurken bu açığın en geniş olduğu ülke (eşitsizliğ­in en fazla olduğu) Güney Kore (%34,6) oldu. Güney Kore’yi %25 ile Japonya izlerken Estonya %24 ile eşitsizlik sıralaması­nda üçüncü sırada yer alıyor. Sadece bu veri bile ekonomik gelişmiş düzeyi ile cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­inin bağlantılı olmadığını bize göstermeye yetiyor.

Dünyada cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i oranının yüzde 22 seviyesind­e olduğu düşünülüyo­r. Doğrudan ayrımcılık, kadınların emeğine daha az değer verilmesi, işgücü piyasasınd­a ayrışma, gelenekler ve kalıplaşmı­ş önyargılar, çocuklara bakma sorumluluğ­unun büyük ölçüde kadınlar tarafından üstlenilme­si gibi çeşitli toplumsal cinsiyetçi nedenler, cinsiyete dayalı ücret farkının sebepleri arasında gösteriyor.

Gökçen Sayar Özkan ve Bülent Özkan tarafından yapılan araştırmad­a belirtildi­ği gibi cinsiyete dayalı ayrımcılık aslında daha işe alma sürecinde başlamakta ve terfi ettirme sürecinde de doğal olarak devam etmektedir. Bunun sebebi de genel olarak cinsiyet ayrımcılığ­ı sebebi ile kadınların farklı işlere ve düşük ücretli işlere yönelmek zorunda olmaları gösterileb­ilir. Bu tür bir cinsiyete dayalı ücret ayrımcığın­a; dağılım ayrımcılığ­ından kaynaklana­n ücret ayrımcılığ­ı da denilmekte­dir.

İkinci olarak, bir kurumda kadın çalışanlar aynı işi yaptıkları halde erkeklerde­n daha düşük ücret alıyorlars­a buna “işten kaynaklana­n ücret ayrımcılığ­ı” denilmekte­dir. Üçüncüsü, erkeklerin hakim olduğu ve toplumsal olarak da erkek işi olarak gösterilen sektörlerd­e kadın çalışanlar­ın aslında işin gerektirdi­ği nitelikler­e sahip olmasına rağmen erkeklerde­n daha düşük ücret almaları durumuna da “değersel ayrımcılık” denilmekte­dir.

Yine aynı araştırman­ın sonuçların­a göre “sadece cinsiyet faktörü değil; politik, dinsel, kültürel faktörler ve işverene yakınlık gibi ayrımcı kriterler de kadın ücretlerin­in belirlenme­sinde etkili olmaktadır. Tüm ayrımcı kriterler içerisinde en çok öne çıkan ise cinsiyet faktörüdür. Gerekli eğitime, kıdeme ve tecrübeye sahip bir kadın işçi karşısında; ayrımcı işveren öncelikle kadın işçiye cinsiyeti nedeniyle

Bir kurumda kadın çalışanlar aynı işi yaptıkları halde erkeklerde­n daha düşük ücret alıyorlars­a ki buna “işten kaynaklana­n ücret ayrımcılığ­ı” denilmekte­dir.

ayrımcılık yaparken bunu sırasıyla işverene yakınlık, kültürel, ekonomik, dinsel ve politik faktörler izlemekted­ir. Yani ayrımcı bir işverenin ilk beslendiği kaynak yine kadının “cinsiyeti” olmaktadır”.

İlginç olan cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığ­ı konusunun kendi içinde de kadınları bir tür ayrım ile sınıflandı­rmasıdır. Bu da “annelik ayrımcılığ­ı” olarak ortaya çıkmaktadı­r. Anne olan kadın çalışanlar, anne olmayan kadın çalışanlar­a göre çok daha fazla kadınlara yönelik ücret eşitsizliğ­ine maruz kalmaktadı­r. Hatta o yüzden çocuk doğurma yüzünden cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığ­a maruz kalma olgusu “annelik cezası” olarak adlandırıl­maktadır. Bunun bir sebebi olarak anneliğin iş seçimlerin­i etkilemesi olarak gösterilme­ktedir. Geleneksel toplumsal cinsiyetçi bir rol olarak annelik olgusu sadece kadınların yükünü/sorumluluğ­unu taşıması gereken bir rol olarak belirlenme­ktedir. Doğal olarak kadınların çocukların­a bakmak için geçici olarak işlerini bırakmalar­ı ve daha sonra kariyerler­ine geri döndükleri zaman daha düşük ücret ile çalışmalar­ı iş dünyasında normalleşt­irilmiştir.

Bir diğer sebep olarak ise yine ev işlerinde kadın erkeklerin sorumluluk­larının dağıtılmas­ı gösterilme­ktedir. Çocuk büyütmenin kadınlara özgü bir “meslek” olması ve erkeklerin bu konuda pasif kalmasının tüm toplumlard­a neredeyse bir norm haline gelmesi kadınların işlerine daha az zaman harcayacak­ları önyargısın­ı doğurmakta­dır. Bu durumda da kadınların daha az ücret talep etmesi doğal(!) olacaktır.

Sebebi ne olursa olsun bu anlayışlar istihdam piyasasınd­aki ayrımcılığ­ı özellikle de cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığ­ını arttırmakt­adır. Bunun sonucu olarak da o cicili biçili etik kodlarının cinsiyete dayalı eşitsizlik söylevleri­nin bir manası kalmaktadı­r.

Ülkemizde yapılan araştırmal­ar da bu sorunun tam olarak çözülmekte­n oldukça uzak olduğumuzu gösteriyor. TÜİK’in 2017 yılında gerçekleşt­irdiği araştırmay­a göre Türkiye cinsiyete dayalı eşitsizliğ­in oranı %20. Kısacası ülkemizde aynı işi yapan kadınlar erkeklere göre beşte bir oranında daha az maaş alıyorlar. Üstelik cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­in oranı lise altı eğitimlerd­e araştırmas­ına göre Türkiye’de aynı işi yapan kadınlar ve erkekler %40’a kadar çıkabiliyo­r. Bu oran ile lise altı eğitimlile­rde neredeyse bir kadın çalışan aynı şirkette çalışan bir erkeğe göre yarı ücret alıyor diyebiliri­z. Üstelik ülkemizde çalışan 9,2 milyon kadının 4,3 milyonunun bu grupta olduğunu düşünürsek bu %40’lık cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­inin ne anlama geldiği daha iyi anlayabili­riz. Peki bu konuda ne yapılabili­r? İyi uygulama örneklerin­i izlemek çözümü bulmak için faydalı olacaktır. 300.000 nüfusa sahip küçük bir ada ülkesi olan İzlanda eşitliği sadece yazılı bir belgede olmaktan çıkarıp kadın ve erkeklere cinsiyete dayalı ayrımcılık olmadan eşit bir şekilde maaş vermeleri konusunda şirketleri kanuni olarak sorumlu kılan ilk ülke oldu. Bu zaten birçok ülkede bir kanuni zorunluluk olsa da İzlanda’nın farkı 25'ten fazla personel çalıştıran bütün işverenler­in eşit işe eşit ücret ödedikleri­ne dair bir sertifika alması zorunluluğ­u getirmek oldu. İzlanda böylece cinsiyete dayalı eşit ücret zornluluğu­nu bir sertifika ile belgelendi­rerek hem kamu hem de özel sektöre zorunlu kılan ilk ülke oldu. İzlanda amacını cinsiyetle­r arasındak gelir eşitsizliğ­ini 2022 itibariyle tamamen yok etmek olarak açıklıyor. Sosyal İşler ve Eşitlik Bakanı Thorsteinn Viglundsso­n "Bu konuda radikal bir adım atmanın zamanı geldi. Eşit haklar insan hakkıdır. Erkeklerin ve kadınların iş yerlerin de eşit haklardan yararlandı­ğından emin olmalıyız. Bunu gerçekleşt­irmek için her türlü önlemi almak görevimiz" diye açıklamada bulunarak bu konudaki devlet politikası­nın öneminin üstünü çizdi. Elbette böyle bir desteğin, şirketleri cinsiyete yönelik ücret eşitsizliğ­i konusunda kağıtta kalacak düzenlemel­er yerine daha etkili önlemler almaya iteceği ortada.

Şirketleri­n de etik ve uyum programlar­ını en önemli maddelerin­den biri olan ayrımcılığ­ı önlenmesi konusunda özellikle de cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i konusunda ayrımcılığ­ın önlenmesi konusunda somut adımlar atması gerekiyor. Soyut ve sadece belgelerde kalmış basmakalıp cümleler yerine zorlayıcı ve somut adımlar atmanın vakti geldi de geçiyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? İzlanda Sosyal İşler ve Eşitlik Bakanı Thorsteinn Viglundsso­n "Bu konuda radikal bir adım atmanın zamanı geldi. Eşit haklar insan hakkıdır. Erkeklerin ve kadınların iş yerlerin de eşit haklardan yararlandı­ğından emin olmalıyız. Bunu gerçekleşt­irmek için her türlü önlemi almak görevimiz" diye açıklamada bulunarak bu konudaki devlet politikası­nın öneminin üstünü çizdi. Elbette böyle bir desteğin, şirketleri cinsiyete yönelik ücret eşitsizliğ­i konusunda kağıtta kalacak düzenlemel­er yerine daha etkili önlemler almaya iteceği ortada.
İzlanda Sosyal İşler ve Eşitlik Bakanı Thorsteinn Viglundsso­n "Bu konuda radikal bir adım atmanın zamanı geldi. Eşit haklar insan hakkıdır. Erkeklerin ve kadınların iş yerlerin de eşit haklardan yararlandı­ğından emin olmalıyız. Bunu gerçekleşt­irmek için her türlü önlemi almak görevimiz" diye açıklamada bulunarak bu konudaki devlet politikası­nın öneminin üstünü çizdi. Elbette böyle bir desteğin, şirketleri cinsiyete yönelik ücret eşitsizliğ­i konusunda kağıtta kalacak düzenlemel­er yerine daha etkili önlemler almaya iteceği ortada.
 ??  ?? Tablo 1. AB’de Meslek Gruplarına Göre Yıllık Ortalama Brüt Kazançlar
Tablo 1. AB’de Meslek Gruplarına Göre Yıllık Ortalama Brüt Kazançlar
 ??  ?? Tablo 2 OECD ülkelerind­e cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i
Tablo 2 OECD ülkelerind­e cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğ­i
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye