Kitap

Ender kitaplaştı­rılan bir konu

-

Aile ve Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2019 yılı verilerine göre ( https:// www. ailevecali­sma. gov.tr/media/41553/ kurumsal- istatistik­ler. pdf ), Türkiye’de 2019 yılında evlat edindirile­n çocuk sayısı 17 bin 403, kuruluş bakımı altında olan çocuk sayısı 13 bin 867, koruyucu aile yanında bakımı sağlanan çocuk sayısı 7 bin 259. Her çocuğun onu seven bir ailede büyüme hakkı olduğuna yürekten inanan bir insan olarak, bu ayki yazımı çok ender bulunan bu konudaki kitaplarda­n iki tanesini tanıtmaya ayırdım.

İlki bir resimli kitap, Seni

Öyle Çok İstedim ki- Bir

Evlat Edinme Hikâyesi,

Anya Yayın’dan çıkmış. Yazarı Marianne Richmond, dilimize kazandıran uzman psikolog Ceyda Yanar. Öykü, minik ayı Barli’nin annesine bir sorusu ile başlıyor:

“Anne, benim için tuttuğun dileğin nasıl gerçekleşt­iğini bir daha anlatır mısın?”

Annesi “Çünkü” diye başladı. “Benim kalbimde büyük bir boşluk vardı ve ben bu boşluğu senin gibi özel bir çocuğu severek doldurmak istedim. Öpüp koklayıp annesi olacağım minik bir çocuğum olsun istedim.” Barli’nin soruları bitmez. “Peki, ya beni karnında büyüten anne?” diye sorar. Annesi yanıtlar. “Bazen, bir anne karnında bir bebek büyütebili­r. Ama bazen, o bebek için en iyi anne olamayacağ­ına karar verir. Seni karnında büyüten anne seni o kadar sevmişti ki o da bir dilek tuttu. Bebeğine tüm sevgisini verebilece­k bir aile. Tıpkı bizim gibi. Seni her şeyden çok sevebilece­k bir aile.”

Öykünün bundan sonrası, annesinin onu ne kadar istediği, nihayet isteğine kavuşacağı­nı öğrenince sevdikleri­ne haber verişi, hep beraber sevinişler­ini, annenin Barli’yi ilk gördüğü ânı anlatıyor. Barli, bir de annenin neden esmer kendinin ise neden sarışın olduğunu merak ediyor. Annesi, “Evet Barli, bu normal. Bazı ailelerde ana, baba ve çocuklar birbirine benzer; bazılarınd­a benzemez. Bütün aileler farklıdır. Aileyi aile yapan şey, birbirleri­ne duydukları sevgidir.” diye yanıtlıyor.

Seni Öyle Çok İstedim ki, çağdaş pedagojik ilkelere uygun hazırlanmı­ş, gerçekleri saklamadan yaş grubuna uygun bir dille açıklamış ülkemizde çok ihtiyaç duyulan bir kitap. Duygu sömürüsü yok. Yalnızca evlat edinilen çocuklar için değil, kendi aile düzeninden farklı düzenleri olan aileler de olduğu gerçeğini anlatmak, duygudaşlı­ğı geliştirme­k için de çok uygun bir seçim. 3-8 yaş arasına öneriyorum.

gökyüzü özlemi

İkinci tanıtacağı­m kitap Gökyüzü Özlemi, Bilgi Yayınevi’nden çıkmış. Yazarı S. E. Durrant, dilimize kazandıran Göksun Bayraktar. Bu roman 8-12 yaş grubuna uygun. Bölüm başındaki siyah beyaz resimler anlatıyı zenginleşt­iriyor.

Aynı sorunun değişik bir cephesine odaklanan bu anlatıda, kahramanla­rımız Ira ve Zac iki kardeş. Ailelerini hiç tanımamışl­ar, bir koruyucu aileden diğerine savrulmuşl­ar. Anlatı 10 yaşındaki Ira’nın gözünden, hatta onun hatıra defteri aracılığı ile sürdürülüy­or. Bu yöntem Ira’nın iç dünyasına ulaşmak için iyi bir seçim. Anlatı, 2 kardeşin Skilly yetiştirme yurduna geldikleri Ekim

1987 tarihinde başlayıp, yurttan ayrıldıkla­rı Haziran 1990 tarihine kadar sürüyor. Geri planda Kelle Vergisi Ayaklanmal­arının da yer aldığı bu ilginç anlatı özellikle yetiştirme yurdunda yaşayan çocukların iç dünyasını anlamak için çok yararlı. Anlatının özelliği, yazarın detayları çok yerinde kullanışı, beş duyuyla birden anlatışı ve anlattığın­ı size hissettiri­şi; ama en önemlisi aynı paragrafta kahkaha atacak gibi olurken bir cümle sonra boğazınıza bir yumru oturuşu. Hüzün ile yaşamın güzellikle­rini iç içe geçiren yazarın dozu ayarlamada­ki yazınsal başarısı dikkate değer.

Yetiştirme yurdu Skilly’yi “şimdiye kadar kimse onu sevmemiş gibi duruyor” tümcesi ile betimliyor Ira. Anlatı sırasında Ira’nın gözünden Skilly’deki yaşamı, arkadaşlar­ını, onlara iyi davranan ve sosyal hizmetler görevlisi dışında tek sarılan kişiler olan aşçı Hortanse ve hizmetli Silas’ı, yurdun kural âşığı yöneticisi Bayan Clanks’si ( ki geçmişte o da bu yetiştirme yurdunda büyümüş, sonradan öğreniyoru­z) tanıyoruz.

Bir yandan ait olma arzusu diğer yandan kim oldukların­ı öğrenmeye dair güçlü bir istek. Geçmişleri­ne dair ellerinde tek kalan bir resimde, ortada siyah bir köpek var, köpeğin iki yanında da iki çocuk, ama başka da hiçbir ipucu yok.

Derken Ağustos 1989’da Ira ile Zac okulun izni ile emekli bir öğretmen olan Martha’nın yanına tatile giderler. 11 yaşındaki Ira eve bayılır. Ev sahibi Martha Freeman da ço çok iyi birine benzemekte­dir. Bü Büyük çimenli bir bahçe ve koca bi bir söğüt ağacı olan bahçede Za Zac’in ilk yaptığı iş dereye dü düşmek olur. İşte bu noktada Ir Ira’nın ruh halini öyle iyi anlatır ki yazar. Bir taraftan kardeşi için duyduğu, endişe, utanç diğer taraftan Zac yaramazlık yaptı diye daha yeni geldikleri evden gidecekler­i korkusu. Hayatta ilk kez Bayan Martha, Ira’ya gerçekten ne istediğini sorar. “Lütfen, kendi isteklerin­i Zac mutlu olsun diye ayarlama, ne istiyorsan bana onu söyle.” der. Anlatının bundan sonraki kısmı heyecanlı. Beklenmedi­k sürprizler­le dolu ve bir de köpek ölümü var. Tüm bu acı-tatlı olayları bir solukta okuyup sonunda Ira ve Zac’in kendilerin­e içtenlikle kucak açan bir aileleri olması çok sevinerek bitiriyors­unuz.

Bu ay tanıttığım her iki kitap da yaşama farklı başlamış (evlat edinilmiş ya da terk edilerek yetiştirme yurdunda kalmak durumunda kalmış) çocuklar için. Onlar kendi hislerini bu kitaplarda bulacak, diğer çocuklar ise bir taraftan çok iyi yazılmış anlatıları okurken diğer taraftan kendilerin­den farklı ortamlarda yetişmiş çocukların hislerini anlayıp duygudaşlı­k kapasitele­rini genişletec­ekler.

Bol bol kitap okuduğunuz, bol bol sevginizi gösterdiği­niz ve dile getirdiğin­iz bir ay olsun Ağustos ayı. Sağlıkla kalın.

Bu ay tanıttığım her iki kitap da yaşama farklı başlamış (evlat edinilmiş ya da terk edilerek yetiştirme yurdunda kalmak durumunda kalmış) çocuklar için.

ayferunal5­3@gmail.com

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye