“kurtuluş savaşı edebiyatında geride kalan güney ve doğu cephelerini yazmak istedim”
“Madalyasız”ın yazarı Mehmet Uluğtürkan’ın yeni romanı “Kayıp Sancak”, İnkılâp Kitabevi’nden çıktı. Gerçek olaylar, kişiler ve belgelerle yazılan tarihi roman, Millî Mücadele’nin Güney Cephesi’nde yaşananları anlatıyor. Tıpkı ilk romanı Madalyasız gibi… Uluğtürkan, “Kurtuluş Savaşı sürecimizin romanlara, filmlere ve dizilere yeterince yansıdığını düşünmüyorum. Var olan eserler de daha çok Batı Cephesi’nde yaşananlara ait. Ben Güney ve Doğu cephelerine de değinmek istedim” diyor.
“Kayıp Sancak”ı yazma fikri nasıl oluştu?
Millî Mücadele sürecimizde adını duymadığımız o kadar çok kahraman var ki… Onlara karşı saygı duruşu niteliğindeki romanların, filmlerin, dizilerin yeterli olmadığını düşünüyorum. “Kayıp Sancak” da yine bir Kurtuluş Savaşı romanı. Önceki romanım “Madalyasız” ın en çok satanlar arasında yer alması motivasyonumu artırdı. İki yıllık bir araştırma süreci ve son bir yılı da yazılmasıyla “Kayıp Sancak” ortaya çıktı.
Kitaba nasıl hazırlandınız, nasıl araştırmalar yaptınız?
“Kayıp Sancak” a başlarken ilk belgelerim bölgeyi işgal eden komutanlar arasında yer alan Fransız Binbaşı Mesnil’in günlükleri oldu. İşgal sürecini gün gün yazan Fransız komutanın günlüklerini bizim komutanlarımızın anıları, Genelkurmay’ın belgeleri ve dönemin yerel gazetelerinin haberleriyle karşılaştırdım. Klavye başında yazmak yerine olayların geçtiği mekânları gezdim. “Kayıp Sancak” ta mekânlar, kişiler, olaylar belge ve fotoğraflarıyla tarihi bir akış içerisinde gerçeklik içeriyor. Romanın içerisinde kurgu ancak yüzde 10’luk bir dilimi hak edebilir.
Kurtuluş Savaşı denilince akla daha çok Batı Cephesi geliyor. Siz neden Güney Cephesi’ne dikkat çekme gereği duyuyorsunuz?
Kurtuluş Savaşı sürecimizin romanlara, filmlere ve dizilere yeterince yansıdığını düşünmüyorum. Var olan eserler de daha çok Batı Cephesi’nde yaşananlara ait. Oysa Anadolu işgali sadece Batı’dan gerçekleştirilmedi. Aynı zulüm, aynı yokluk, aynı zorluk Doğu’da, Güney’de de yaşandı. Güney’in kahraman Kuvvacıları olmasa bugün Türkiye’nin güney sınırı Niğde dolaylarında kalacaktı. Adana, Mersin, Urfa, Maraş, Antep illerimiz bugün Halep gibi o dönemin Fransız sömürgesi olan Suriye toprakları içerisinde yer alabilirdi. Kurtuluş Savaşı’mızın her cephesinde verilen mücadele aynı değerde… Romanlarımla bu eksikliğin giderilmesine katkı sağladığımı düşünüyorum.
Kayıp Sancak’ta okurları hangi tarihi olaylara tanık olmaya davet ediyorsunuz?
Okurlar, Kayıp Sancak’ta bilinmeyen ya da az bilinen gerçekleri bulacak. Örneğin, Büyük Millet Meclisi’nin uluslararası arenada tanınmasını sağlayan Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması’nın temelini Adana’da yaşananların oluşturduğunu öğrenecek. Zira dünyada eşine az rastlanan Karboğazı Zaferi buna en doğru kanıt. 44 Kuvvacı kahraman, bünyesinde Fransızların değer verdiği çok sayıda subayın bulunduğu 700 kişilik taburu esir alıyor. Bu başarı, Fransızların yeni Türk devletini tanımalarına ve Ankara Antlaşması’nın yapılmasına zemin oluşturuyor.
Kurtuluş Savaşı’nın Güney Cephesi’nde başladığını söylemek mümkün mü?
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü Adana’da vücut bulmuştur” demesine rağmen birçok tarihçinin Millî Mücadele’nin başlangıcını “19 Mayıs 1919 Samsun’a Çıkış” olarak değerlendirmesini anlamakta güçlük çekiyorum. Oysa Kurtuluş Savaşı’nın fitili, bu tarihten tam 6 ay önce Mustafa Kemal Paşa’nın İskenderun açıklarında bir İngiliz gemisini batırmasıyla ateşleniyor. Mustafa Kemal Paşa, aynı gün (5 Kasım) akşam üzeri aktif görevinden alınıyor. Neden gizleniyor bilmiyorum ama bu olayların detaylarıyla ilgili Genelkurmay ATASE Arşivi’nde onlarca belge var.