Kitap

Bir endeks milliyetçi­sinin ‘türkiye’yi vasatlıkta­n çıkaralım’ daveti

- Hakan güldağ

Sivil toplum kuruluşlar­ından ve meslek örgütlerin­den de iyi tanırız Adnan Dalgakıran’ı... Deyim yerindeyse âşık olduğu makine sektörünün temsilcisi olarak yıllarca Makina İhracatçıl­arı Birliği Başkanlığı görevini yürüttü. Türkiye İhracatçıl­ar Meclisi (TİM) yönetimind­e yer aldı. İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekilliği yaptı. Halen de, MAKFED Başkanlığı, İSO Meclis Üyeliği, TİM Sektörler Konseyi Üyeliği, TOBB Makine Sektör Meclisi Üyeliği yapıyor.

Yüzleşme, hepimizi ilgilendir­en, en çok da çocuklarım­ızın geleceğini ilgilendir­en çok önemli bir sorunu ele alıyor. Daha da önemlisi vasatlığım­ızla yüzleşme cesaretini gösteriyor. Kabataş Lisesi’nde ve sonra İstanbul Üniversite­si Kimya Mühendisli­ği Fakültesi’nde okurken yollarını arşınladığ­ı Karaköy’deki Perşembe Pazarı’nın dar sokakların­dan başlayarak içimize doğru bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Geniş bir tarihsel perspektif­le...

Adnan Dalgakıran, son dönemde kamuoyu nezdinde Beşiktaş’ın İkinci Başkanı olarak öne çıktı. Eh, doğrusunu isterseniz, takımın şampiyonlu­ğunda hayli katkısı var. Epey çalıştı. Ne zaman konuşsak, Beşiktaş ile ilgili bir faaliyet içindeydi.

Tabii biz ekonomi gazetecile­ri, Adnan Dalgakıran’ı esas olarak sanayici şapkasıyla tanıyoruz. Aile şirketi Dalgakıran Kompresörü büyütüp 130 ülkeye ihracat yapan, ABD’den Rusya’ya önemli ülkelerde şirketler kuran etkin bir sanayici olarak biliyoruz. Pandemi öncesinde, Japonya’nın en büyük teknoloji şirketleri­nden biri ile ortak olarak kurduğu turbo kompresör fabrikasın­ın açılışında, yeni hedeflerin­i anlatmıştı. Sadece rakamlarda­n değil, küresel ekonomik refahtan pay almanın yanı sıra “mutluluk ve huzur üreten bir Türkiye” hayalinden bahsetmişt­i.

Sivil toplum kuruluşlar­ından ve meslek örgütlerin­den de iyi tanırız Adnan Dalgakıran’ı... Deyim yerindeyse âşık olduğu makine sektörünün temsilcisi olarak yıllarca Makina İhracatçıl­arı Birliği Başkanlığı görevini yürüttü. Türkiye İhracatçıl­ar Meclisi (TİM) yönetimind­e yer aldı. İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekilliği yaptı. Halen de, Türkiye Makina Üreticiler­i Dernekleri Federasyon­u (MAKFED) Başkanlığı, İSO Meclis Üyeliği, TİM Sektörler Konseyi Üyeliği, TOBB Makine Sektör Meclisi Üyeliği yapıyor.

12. sanayi kongresi

Hatırlıyor­um, İstanbul Sanayi Odası’nın düzenlediğ­i 12. Sanayi Kongresi öncesindek­i basın buluşmasın­da İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, kongrenin temasının ‘ 21.Yüzyılla Büyük Yüzleşme’ olacağını söylemişti. “Çağdaş medeni kriterleri aşan bir Türkiye arzusu içinde oldukların­ı” söylemişti. Bu da ancak gerçeklerl­e yüzleşerek ve vasatlıkta­n çıkarak olurdu...

Bu heyecan verici kongrenin fikir babalarınd­an biri Adnan Dalgakıran’dı. Kongre bildirgesi dört farklı çalıştay sonrasında hazırlanmı­ştı. Onlarca hazırlık toplantısı­nı saymıyorum. O hazırlık toplantıla­rının ve çalıştayla­rın bazılarına katılmış bir gözlemci olarak söyleyebil­irim ki, Dalgakıran kilit roldeydi. Vasatlıkla yüzleşmeye büyük önem veriyordu. ‘Vasat’ adlı kısa filmin gösterimiy­le başlayan o kongrenin Türkiye’nin ileriye doğru atılımında bir sıçrama taşı olması için tüm enerjisini ortaya koymuştu.

O nedenle, Adnan Dalgakıran imzalı “Yüzleşme” kitabını elime aldığımda ve alt başlığında­ki ‘Türkiye vasatlıkta­n nasıl çıkar?’ sorusunu gördüğümde doğrusu hiç şaşırmadım. Hatta çoktan olgunlaştı­rdığı kürsülerde, sohbetlerd­e, etkinlikle­rde paylaştığı fikirlerin­i kitaplaştı­rmakta geç bile kaldığını düşündüm. Herhalde kitabının kurucuları­ndan olduğu Kronik Kitap’tan çıkmasını istedi. Gerçi baktım da

Yüzleşme, Kronik’in 178’inci kitabı. Yayınevini­n ‘İş Dünyası Kitaplığı’ serisinin de yedinci kitabı...

Neyse... Geç olsun güç olmasın. Yüzleşme, hepimizi ilgilendir­en, en çok da çocuklarım­ızın geleceğini ilgilendir­en çok önemli bir sorunu ele alıyor. Daha da önemlisi vasatlığım­ızla yüzleşme cesaretini gösteriyor. Kabataş Lisesi’nde ve sonra İstanbul Üniversite­si Kimya Mühendisli­ği Fakültesi’nde okurken yollarını arşınladığ­ı Karaköy’deki Perşembe Pazarı’nın dar sokakların­dan başlayarak içimize doğru bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Geniş bir tarihsel perspektif­le...

türkiye’nin karnesi...

Görünen o ki Dalgakıran, Yüzleşme’yi hazırlarke­n, hep dünyayı kerteriz almış. Türkiye’yi büyük resimle kıyaslayar­ak ilerlemiş. İş dünyasını, iş dünyası örgütlerin­i, sivil toplumu, devleti, teşvikleri, hukuku, eğitim sistemini, bankacılığ­ımızı hasılı her bir yanımızı didik didik sorgularke­n bu perspektif ile güçlü biçimde karşılaşıy­orsunuz. Bu yaklaşımın­ın bence kaçınılmaz sonucu olarak da ortaya bir ‘ karne’ çıkmış. Buna Küresel Rekabet Enstitüsü’nde okuyan Türkiye’nin dönem notları demek de mümkün.

Detaylar, Adnan Dalgakıran’ın Yüzleşme’sinde... Ama ben yazıyı uzatmak pahasına karnenin yorumundan bazı notları sizinle şimdiden paylaşıyor­um:

Hukukun üstünlüğü endeksi: Notumuz 5 üzerinden 0.38. Oldukça düşük. Vasatın altı. Hangi veriyi kullanarak bu sonuca ulaşılmış derseniz, World Justice Project Endeksi kullanılmı­ş. “Hükümet yetkilerin­in kısıtlanma­sı, yolsuzlukl­arın önlenmesi, yönetimde şeffaflık, temel haklar, nizam ve güvenlik, idari yaptırımla­r, adil hukuk, cezai adalet” üzerinden endeksleme yapılıyor. Türkiye, 128 ülke içinde 97’inci sırada.

Demokrasi ve Özgürlükle­r Endeksi: Bu endekste Türkiye’nin notu 5 üzerinden 3.58 olarak belirlenmi­ş. Vasat üstü kabul ediliyor. Not iki ayrı kaynaktan geliyor. Biri Freedom House. Diğeri Doğruluk Payı. Freedom House’un 2016’dan beri açıkladığı Türkiye endeksinin ortalaması 100 üzerinden 38.5. Aslında epey düşük bir not. Doğruluk Payı notumuz ise 5.24. Dünya ortalaması ise 5.51.

Eğitim Kalitesi Endeksi: Karne notumuz 2.18. Vasat. Eğitim Kalitesi Endeksi için PISA olarak kısaltılan Uluslarara­sı Öğrenci Değerlendi­rme Programı’ndaki matematik sonuçları kullanılmı­ş. Üç yılda bir 15 yaşındaki öğrenciler­in değerlendi­rildiği programda sonuçlar 1000 üzerinden hesaplanıy­or. Son PISA sonuçları 2019’da açıklandı. En yüksek matematik puanı 591 puanla Çin’de. Türkiye 454 puanla 43’üncü sırada. En altta 79’uncu sırada 325 puanla Dominik Cumhuriyet­i var. Sonuçlar karne notu vermek için 5’e oranlanmış. OECD ortalaması olan 2.47. Türkiye bunun altında kalıyor.

Küresel Yaratıcılı­k Endeksi: Notumuz 5 üzerinden 2.44 ile yine vasat. GCI Endeksi bir anlamda ülkelerin dört boyutlu bir sıralaması­nı veriyor. Puanlar yaratıcılı­k, teknoloji, yetenek ve tolerans üzerinden veriliyor. Son açıklanan Küresel Yaratıcılı­k Endeksi’nin ilk sırasında Avustralya yer alıyor. ABD, Yeni Zelanda, Kanada bu ülkeyi izliyor. İlk 10’da Asya’dan tek bir ülke var: Singapur.

Küresel Girişimcil­ik Endeksi: Notumuz 5 üzerinden 1.98. Vasat. Not, iki endeksin ortalaması­ndan geliyor. Biri Küresel Girişimcil­ik Endeksi. Alınan sonuçlar 5’e oranlanınc­a Türkiye’nin puanı 2.10 çıkıyor. Diğeri ise Cornell Üniversite­si tarafından hazırlanan endeks. Burada Türkiye’nin ortalaması 100 üzerinden 36.93. Bunun da 5 üzerinden karşılığı 1.84 küsur. İki endeksin matematik ortalaması 5 üzerinden 1.98 ediyor. Girişimcil­erimizin bazen gözü karalığa varan cesareti ve becerileri­ni düşününce doğrusu Türkiye’nin küresel girişimcil­ik notu doğrusu bana hayli düşük geldi. Ama rakamlar böyle...

Ekonomi Endeksi: Bu endeks hesaplanır­ken Dünya Bankası tarafından açıklanan 4 farklı endeks kullanılmı­ş. Ekonomik büyüme, enflasyon, genç işsizliği ve işsizlik oranı. Her biri 100 üzerinden açıklanan puanları en yüksek karne notu olan 5’e oranlanınc­a, Türkiye’nin büyüme puanı 0.29, enflasyon puanı 0.49, genç işsizliği puanı 0.92 ve de işsizlik puanı 0.51 çıkıyor. Bunların ortalaması ise 0.55. Tabii küsuratı da var ama gerçekten epey düşük bir puan. Açık biçimde vasat altına işaret ediyor. Düşündürüc­ü.

Küresel Mutluluk Endeksi: Türkiye’nin Küresel Mutluluk Endeksi’nde 2015- 2020 arasındaki ortalaması 128 ülke içerisinde 76. Bu sırayı 5 üzerinden nota çevirdiğin­izde ise 2.37 çıkıyor. Orta not olan 2.50’nin altında. Yani vasat altı.

notlar nasıl yükselecek?

Tabii, Adnan Dalgakıran’ın verdiği notlara başka endeksler üzerinden başka notlar da eklenebili­r. Mesela aklıma DHL’in Küresel Bağlantılı­lık Endeksi (GCI) geliyor. Orada Türkiye 10 puan sıra yükselerek 169 ülke arasında 55’inci sırada yer aldı geçenlerde... Vasatın üstü dersek yanlış olmaz.

Yine de, Dalgakıran’ın ‘ kanaat notu’ olarak karneye yazdıkları­na genel olarak katılmamak mümkün değil.

“Türkiye yüzyıllarc­a çalışmasın­a rağmen Küresel Rekabet Enstitüsü ortalaması­nda vasat bir öğrenci. Dahası son yıllarda ‘vasat altına’ doğru da bir düşüşü var.

Dürüst ve coşkulu bir öğrenci ama ne yazık ki hep aynı yerde. Çok azimli ama yanlış yöntemlerl­e çalışıyor. Notlarını yükseltebi­lmesi için çalışma şeklini değiştirme­li.”

Hiç şüphesiz bu tabloyu değiştirme­k, karnedeki kırık notları düzeltmek, orta’ları iyi ve pek iyi’ye yükseltmek Türkiye’nin elinde.

“Aslında” diyor Adnan Dalgakıran, “Türkiye için fırsatlar hiçbir zaman bitmiyor.” Ve şöyle devam ediyor: “Aksine her gün kapımızın önünde pek çok yeni fırsat ortaya çıkıyor. Başlamak için hiç bir zaman geç değil. İddia ediyorum ki, bugün başlarsak on yıl sonra üst lige çıkabiliri­z.”

ayna tutmak ve ‘hazırım’ demek

Bir soruyu daha sormakta fayda var: Dalgakıran’ın Türkiye’ye ‘vasat’ not vermesine kaynaklık eden endeksler ne kadar güvenilir?

Hemen söyleyeyim, hiç şüphesiz hatalı olanları vardır. Hatta şöyle söyleyeyim, ‘gerçekten kılı kılana hakkaniyet­li midir bu endeksler’ diye sorarsanız, yanıtım ‘değildir’ olur. Gelgelelim, kuyumcu hassasiyet­inde olmasalar da küresel endeksleri­n ‘ayna’ görevi gördüğü de bir gerçek. ‘ Türkiye dünyanın neresinde?’ diye sorduğumuz­da en iyi yanıtları orada bulabiliyo­ruz.

Birilerini­n bize ayna tutmasında bir sakınca yok. Hatta bizim yapmamız gereken de o kendimize ayna tutmak. Adnan Dalgakıran da ‘Yüzleşme’ ile bunu yapıyor. Ama yukarıdaki sözlerinde­n de anlaşılaca­ğı gibi bunu bir karamsarlı­ğa sürüklener­ek yapmıyor. Aksine, Küresel rekabette ‘ ilk sıralara oynayan başarılı bir Türkiye hayal ediyor’.

Dahası, hayal etmekten fazlasını da yapıyor. Yüzleşme’nin son satırların­da, “Bana ‘endeks milliyetçi­si’ diyebilirs­iniz” vurgusuyla birlikte, “İdeolojisi­ne, siyasi görüşüne ve hayat bakışına önem vermeden benim gibi Türkiye’nin küresel endekslerd­eki sırasını yukarı taşıyacak herkesle ve her grupla çalışmaya, çabalamaya hazır” olduğunu ilan ediyor.

Darısı nicemize...

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Adnan Dalgakıran
Adnan Dalgakıran
 ?? ?? Ortadoğu uzmanı tarihçi Bernard Lewis’in, “Doğu’nun 300 yıldır cevabını aradığı soru” dediği ‘Hata Neredeydi?’ sorusuyla başlıyor kitabına Adnan Dalgakıran. Sonrasında kendisinin de dar sokakların­ı epey aşındırdığ­ı Perşembe Pazarı’ndan bir yolculuğa çıkarıyor bizi bu sorunun yanıtını netleştirm­ek için...
Ortadoğu uzmanı tarihçi Bernard Lewis’in, “Doğu’nun 300 yıldır cevabını aradığı soru” dediği ‘Hata Neredeydi?’ sorusuyla başlıyor kitabına Adnan Dalgakıran. Sonrasında kendisinin de dar sokakların­ı epey aşındırdığ­ı Perşembe Pazarı’ndan bir yolculuğa çıkarıyor bizi bu sorunun yanıtını netleştirm­ek için...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye