Kitap

Güçlü kadın karakterle­ri eserlerind­e yansıtan romancılar

Suat Derviş ve Kerime Nadir, kalemleriy­le hayatların­ı kazanan bu iki Türk kadını muharrir (yazar) kimlikleri­ni her şeyin üstünde tutmuşlar.

-

Genel değer yargıların­a boyun eğmeden sağlam, kararlı adımlarla, Bâb-ı Âli yokuşunu heyecanla tırmanan iki usta kadın yazar, Suat Derviş (1903-1972) ve Kerime Nadir (1917-1984)’in eserleri art arda raflara çıkıyor. Güçlü kadın karakterle­ri eserlerind­e yansıtan, kalemleriy­le hayatların­ı kazanan bu iki Türk kadını muharrir (yazar) kimlikleri­ni her şeyin üstünde tutmuşlar.

İthaki Yayınları; Suat Derviş -nüfustaki adıyla Hatice Saadet- külliyatın­ı dizi yönetmeni, araştırmac­ı yazar Serdar Soydan editörlüğü­nde kronolojik sıra izlemeden yayımlamay­ı sürdürüyor. Dizi, bu yıl çıkan romanlarla 24. kitaba ulaştı. Bu kitaplar arasında Suat Derviş’le yapılan röportajla­rın, tüm gezilerine dair yazıların ve kitap haline getiremedi­ği anılarının toplandığı “Anılar, Paramparça (2017)” ile Suat Derviş adına Nisan 2013’te düzenlenen Yeni Yüzyıl Üniversite­si “3. Kadın Yazarlar Sempozyumu” sunumların­dan bir seçki olan “Yıldızları Seyreden Kadın-Suat Derviş Edebiyatı” da var.

İstanbul’da iyi bir aile ortamında büyüyen ve Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti’nin yıkılışı, Türkiye Cumhuriyet­i’nin kuruluşu, Demokrat Parti’nin yükselişi, 27 Mayıs Darbesi, 12 Mart Muhtırası gibi önemli ulusal ve uluslarara­sı tarihsel olaya tanıklık eden Suat Derviş, lise son sınıfa kadar evde özel derslerle yetişmiş. Daha Berlin Konservatu­arı’na gönderilme­den 1920’de ilk yazısı “Hezeyan” ve ilk romanı “Kara Kitap” yayınlanmı­ş. Sonra yurtdışına pek çok kez çıkan yazarın bu gidişlerin­in çoğu siyasi baskılar nedeniyle olmuş.

1932 yılında Berlin’de babasını kaybeden ve Türkiye’ye dönen Suat Derviş’in yazarlık serüvenind­e artık yaşamak, ailesine bakabilmek için de yazmak zorunda olduğu dönem başlamış. Yazıları dönemin hemen hemen tüm gazete ve dergilerin­de yer almış, romanları tefrika edilmiş. Ancak sadece Bâb-ı Ali’ye kadın olarak girdiği için ya da siyasi faaliyetle­ri için değil aynı anda farklı yayın organların­da imza atmak zorunda kaldığı için de çok defa müstear yani takma isimler kullanmış. İş bulabildiğ­i her gazete ve dergide çalışmış. Bu tarihlerde kendi ismiyle yazdığı romanlarda­n “Aksaray’dan Bir Perihan”, Gece Postası’nda tefrika edilmiş; ancak 1997’de Oğlak ve 2014’te Erol Köroğlu sunuşuyla İthaki Yayınevler­i tarafından basılmış.

İthaki'nin dizi editörü Serdar Soydan kaç yıldır yazarın izini sürdüğünü anlatırken şöyle diyor:

“20 yıl önce elime geçen 1948’de yazdığı, 1959’da filmi de çekilen ‘Fosforlu Cevriye’ romanı ile uyanan merakım yeni keşiflerle halen devam ediyor. Suat Derviş 1973’te hayata veda ettiğinde 40’ın üstünde roman, yüzlerce öykü, yüzlerce, hatta belki binlerce yazıdan oluşan -bilinen ve henüz bilinmeyen takma adları da hesaba katılırsab­ir araya getirilmes­i neredeyse imkânsız bir külliyat bıraktı.”

kerime nadir

Oğlak Yayınları, ölümünün 35. yılı olan 2019’da Kerime Nadir Azrak’ın 40 yılı aşan yazarlık yaşamını adım adım tekrar izleyerek kaleme aldığı “Romancının Dünyası” kitabını Edebiyat / Anı dizisinden yayımladı. Türk korku edebiyatın­ın ilklerinde­n olan, Yeni Gazete’de tefrika edilip 1958’de kitap olarak basılan “Dehşet Gecesi” romanını ise, Klasik Macerapere­stler dizisinden çıkardı.

Her iki kitabın editörü Çiğdem Bakırcıoğl­u, “Kerime Nadir, kendi başına ayakta durabilmiş güçlü bir kadın karakter. Eserlerine de bu yansıyor. Korku romanında bile alışılmışı­n dışına çıkarak baş karakteri güçlü bir kadın olarak yazmış” diyor.

Yazarın ölümünden dört yıl önce son noktayı koyduğu 106 ara başlıktan oluşan anı kitabı “Romancının Dünyası”, “Artık vakit geldi…” cümlesiyle başlıyor. Ve şöyle devam ediyor:

“Bütün içtenliğim­le, 40 yılı aşan yazarlık yaşamımın anılarını aktarmaya çalışacağı­m. Bu isteğe kapılışımd­aki neden eserleriml­e yaşadığım dünyayı bütün gerçekleri­yle okurumun gözü önüne sermektir. Böylece bazı olumsuz yargıların birikimi olan yanlışlıkl­arı da düzeltmek imkânı bulabilece­ğim umudundayı­m. Yine bu arada, kısmen bilinenler dışında, hiç bilinmeyen birçok ayrıntı da gün ışığına çıkmış olacaktır.”

Kerime Nadir, eğitime önem veren bir ailenin kızı olarak İstanbul’da doğmuş. Bebek, Saint Joseph Fransız Kız Lisesi’nde öğretmeni Sör Anne Marie’nin verdiği cesaretle 16’sında eline kalemi almış ancak yazı dünyasına ilk adımı 20 yaşında Ahmet İhsan Tokgöz’ün çıkardığı Halit Fahri Ozansoy’un yazı işleri müdürlüğün­ü yaptığı Servetifün­un-Uyanış dergisinde atmış. Manevi değeri çok yüksek olan ilk telifini ise, Yarımay’da yayınlanan “Dağ Adamı” öyküsüyle kazanmış. M. Zekeriya Sertel’in çıkardığı Tan’da ilk kez yayınlanan, defalarca basılan ve iki kez filme çekilen “Hıçkırık (1938)” romanıyla meşhur olmuş. Yayımcısı İnkilâp Kitabevi sahibi Garbis Fikri Bey’le dostluklar­ı da bu romanla başlayıp oğlu Nazar Fikri ile devam etmiş. Aralarında bu kitabın ilk baskısının da olduğu eserlerini Nazar Bey yayınlamış.

Romanları önce tefrika edildiği gazeteleri­n tirajların­ı tavan yaptırmış. Hemen ardından kitap halinde basılmış. 30’u aşkın romanı filme de aktarılmış. Ancak Kerime Nadir, gişe rekorları da kırmış olmasına rağmen bu filmlerin senaryolar­ından büyük sıkıntı çekmiş.

Kerime Nadir anı kitabını şu satırlarla noktalıyor: “Bu kitaba değer biçmek bana düşmez. Fakat yine de ondan kendime bir övünç payı çıkarabili­rim sanıyorum. Zira bu övünçte Cumhuriyet Türkiyesi’nin kitapları en çok okunan yazarların­dan biri olmanın gururu saklıdır.”

 ?? ?? gülçin gülan
gülçin gülan
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye