“son teşebbüs”
Eski düzenin son temsilcileri ile her bir görüşmeden sonra kahramanlarımızın kafası gittikçe karışacaktır. Romanın sürprizi tabii ki sonda; bu cennet düzeni korumak ve cinayeti yeryüzünden silmek mümkün olacak mı?
Aziz Hatman “Son Teşebbüs” romanında, bizi ütopik bir dünyaya davet ediyor. Bu dünyada devlet de kurumlar da yok; hiyerarşi ve sınıflar da. Savaş yok, cinayet yok. İnsanlar barış içinde, kendilerini geliştirmek / gerçekleştirmek için yaşıyorlar. Saf bir ahlak anlayışı hâkim; herkes birbirine dürüst. Yalan ve istismar yok. Kuşku kelimesi sözlükten çıkarılmış, herkes birbirine güveniyor. Çocuklar komün bir topluluk içinde büyüyüp eğitiliyorlar; istedikleri işte çalışıyorlar. İsterlerse başka bir meslek öğrenip başka bir alana geçiş yapabiliyorlar.
Ne harika geliyor kulağa değil mi? İnsan denen yaratık sonunda doğru yolu bulmuş; kendi türünün kökünü kazımaya bir son verip doğayla ve yaradılışıyla uyum içinde yaşamaya başlamış. Peki insan, binlerce yıl süren iktidar mücadelesini terk etmiş ve gücün baştan çıkarıcılığına gözünü kulağını tamamen kapatmış olabilir mi? Bu rüya düzen sonsuza kadar koruma altında mı?
Romanın başında anlatıcı kahramanımıza gelen mektupla koruma kalkanının çok da sağlam olmadığını anlıyoruz; yeni düzeni tehdit eden mektubu yazan kişi bir cinayet işleneceğini ve hatta bu cinayeti kendinin işleyeceğini iddia etmektedir. Kahramanımız, iki yakın arkadaşı Can ve Andrea ile kafa kafaya verip böyle bir şeyin gerçek olup olamayacağını anlamaya çalışırlar. Ancak Can’ın agresif tepkileri kahramanımızı hayatında ilk defa insanın şiddete eğilimi ve düzenin kırılganlığına dair kuşkulara gark eder. Cinayeti ne olursa olsun engellemeleri gerektiğine inanarak nasıl hareket edeceklerini planlarken Can ortadan kaybolur. Kahramanımız, Andrea ve hızır gibi yanlarında biten Yakup’la birlikte devletin feshedilmesi sırasında son görev yapan isimleri teker teker ziyaret etmeye başlarlar. Teorilerine göre, bu düzene kastı olan biri, olsa olsa elindeki gücü yitirdiği için intikam alma amacında biri olabilir ancak.
Roman ilginç öyküsü ile devam ederken yazar, bize hoş bir kurgu da tasarlamış. Kitaptaki her bir bölümün bir yemek adı olarak ikinci bir başlığı var; tıpkı romanın ikinci başlığının Siyasi Cinai Gastro olması gibi. Zaten yazarın biyografisinde de yemek pişirmeyi ve yemek muhabbeti yapmayı sevdiğini okuduğumuzdan bu durum şaşırtmıyor; romana ayrı bir tat katıyor. Polisiye okuyorum derken, yeni yemek tarifleri öğrenme şansını da yakalayabiliyoruz.
Eski düzenin son temsilcileri ile her bir görüşmeden sonra kahramanlarımızın kafası gittikçe karışacaktır. Romanın sürprizi tabii ki sonda; bu cennet düzeni korumak ve cinayeti yeryüzünden silmek mümkün olacak mı? Kitabın okuyucularına bırakıyorum cevabı bulmayı.
Aziz Hatman, doktoralı bir metalürji mühendisi ve bu alanda çalışıyor. Ancak aynı zamanda dergilerde şiir ve yazılarıyla da yer almış; yayıncılık yapmış. Duayen Erol Üyepazarcı “Son Teşebbüs” romanını, son 20 yılda yıldızı parlayan Türk polisiye yazınının gelişmesine yepyeni bir örnek olarak tanımlamış arka kapak yazısında. Polisiyede farklı tatlar arayan okuyucuların dikkatini çekecek bir eser.