‘kamu- özel sektör karşıtlığı’ masalını çürüten ekonomistten kalkınma tezi: girişimci devlet
Dünyanın en etkili ekonomistlerinden biri kabul edilen Mariana Mazzucato, University College London’da, Yenilik ve Kamu Değeri Ekonomisi Bölümü’nde ders veriyor. Ekonomi alanında çok sayıda önemli ödülün sahibi. New Republic dergisi tarafından ‘Yenilik Alanında Çalışan En Önemli Üç Düşünür’ arasında gösteriliyor.
Dünyanın en etkili ekonomistlerinden biri kabul edilen Mariana Mazzucato, devletin küçülmesi gerektiğini savunanların aksine muazzam boyuttaki stratejik kamu yatırımları olmasaydı, bugün GPS’den SIRI’ye kadar akıllı ürünlerden hiçbirinin üretilemeyeceği iddiasında. Zamanının önünde bir çalışma olarak Girişimci Devlet, bilişim teknolojisindeki yeniliklerin yanı sıra, yeşil devrimi yaratabilecek yenilenebilir enerji çözümlerini ya da hastalıkları iyileştirecek yeni radikal ilaçların çoğunu da geliştiremeyeceğimizi savunuyor.
Doğrusu hiç sevincimi saklamayacağım. Ne zamandır, Mariana Mazzucato’nun ‘ Girişimci Devlet’ kitabının Türkçeye kazandırılmasını arzuluyordum. Sadece çok faydalı bir kitap olduğuna inandığım için değil. Kişisel nedenlerle... İngilizceniz yetersizse sözlüğe baka baka kitap okumak zor oluyor. Neyse ki, imdadımıza KÜY yetişti.
KÜY, Koç Üniversitesi Yayınları. KÜY’cüler, yayımladıkları kitapları kendi alanlarının en ileri bilgisini sunacak yapıtlar arasından seçiyor. Tabii bu yaklaşım, Koç Üniversitesi’nin ‘mükemmellik merkezi’ olma hedefi ile yakından ilgili. Bir anlamda KÜY, üniversitenin öncülük arzusunun izdüşümü...
Neyse... Dönelim sevinçle karşıladığımız Mariana Mazzucato’nun Girişimci Devlet’ine. Kalkınma meselesi bizim için neredeyse ezeli bir meseledir. Yıllardır tartışıyoruz. ‘Türkiye ‘muasır medeniyet’ seviyesine nasıl erişir? Avrupa’ya, Amerika’ya nasıl yetişiriz? Kalkınma yarışında Güney Kore bize neden ve nasıl tur bindirdi?
İşte Mazzucato’nun kitabı bütün bu soruların yanıtlarını arayanlara yanıtlar sunuyor.
abd’nin dediğini yapma, yaptığını yap
Bizde bir söz vardır:
“Doktorun dediğini yap, yaptığını yapma” derler. Sözün, imamlı, hocalı versiyonlarına da rastlamış olabilirsiniz. Ama özne ve eylem değişse de anlam değişmez. Doktorlar bize sigara içmeyin derler ama birçok doktor ağzından sigarayı düşürmez gibi...
Peki, iş ekonomiye gelince ne yapacağız? İşte ünlü İngiliz ekonomist Mariana Mazzucato o noktada bize farklı bir şey öneriyor. Diyor ki, siz siz olun, ABD’nin dediğini yapmayın, yaptığını yapın! Tabii ben mealen söylüyorum. Mazzucato’nun Girişimci Devlet’in girişinde ‘ Yeniden Büyük Düşünmek’ başlığı altında yazdıkları tam şöyle:
“Gelişmekte olanlar dahil dünya genelindeki çeşitli ülkeler ABD ekonomisinin başarısını taklit etmeye çalışırlar. Bunu yaparken, Avrupa ya da eski Sovyetler Birliği gibi yerlerdeki artık eski moda gibi görünen Devletin yönettiği düzeneklere karşı ‘piyasa yönetimindeki’ düzeneklerin gücünü göz önüne alırlar. Oysa Birleşik Devletler’de durum göründüğü gibi değil. Küçük Devletin, piyasa doktrininin savunucusu olan bu ülke onyıllardır, geçmişte ve günümüzde ekonomik başarısının temelinde yatan teknoloji ve yenilik alanında büyük ‘ kamu’ yatırım programlarına sahip. ABD Devleti internetten biyoteknolojiye ve hatta kaya gazına varana kadar yenilikler öncülüğünde büyümenin ana sürükleyici gücü oldu: yani yenilik sürecinin en belirsiz evresine yatırım yapmak isteyen ve özel girişimin ileri evrelere daha kolay atlamasını mümkün kılan aktör oldu.”
küçük değil daha büyük devlet
Bu girişin ardından son noktayı koyuyor Mariana Mazzucato:
“Eğer dünyanın geri kalanı ABD modelini taklit etmek istiyorsa, aynen onun yaptığı gibi yapmalı, yaptıklarına dair söylediklerine ise kulak asmamalıdır. Söz konusu olan daha küçük değil daha büyük devlettir.”
Bu dersin en önemli bölümü ise “Devlet yatırımlarının nasıl örgütleneceği, yönetileceği ve değerlendirileceği, böylece nasıl stratejik, esnek ve görev odaklı hale getirileceğidir. Üstün beyinler ancak bu şekilde Devlet için çalışmaktan ‘onur’ duyarlar.”
ideolojik tartışmanın ötesinde...
Kısacası ‘unutun bu kamu sektörüözel sektör karşıtlığı masalını’ diyor Mariana Mazzucato. Meseleyi ideolojik tartışmaya taşımadan... Örneklerle devletin ekonomide oynadığı aktif rolün ne gibi sonuçlar ortaya çıkardığını anlatıyor. Savaş sonrası dönemde, ABD’nin devlet ajanslarından NASA ve DARPA’nın
nasıl daha sonra internete dönüşecek sistemi yarattıklarını detaylandırıyor. Görüyoruz ki, her ikisi de 1950’lerde, ABD ekonomisinin tam da zirvede olduğu, ‘Amerikan rüyası’nın dünyada hegemonyasını yükselttiği bir dönemde her ikisine de bol bol kaynak sağlanmış, net hedefler verilmiş.
Tabii bunda Sovyetler Birliği ile rekabetin etkisi inkâr edilemez. ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı, yeni teknolojiler üretmekle sorumlu bir devlet kurumu olan DARPA’nın temelinin, Sovyet Rusya’nın Sputnik füzesini uzaya göndermesinin ardından 1958’de atılmış olması bunun somut göstergesi. Keza, NASA’nın da öyle...
Gelgelelim, anlaşılan o ki, her iki devlet kuruluşu da, bu rekabet çoktan ortadan kalkmış olmasına rağmen bugün de benzer görevleri üstleniyor. 2009’da kurulan gelişmiş araştırma projeleri ajansı ARPA-E, yenilenebilir enerji alanında, özellikle pil depolama konusunda önemli yeniliklerden sorumlu. Ulusal Sağlık Kurumları NIH ise on yıllardır birçok başarılı ilacın geliştirilmesi için fon sağlıyor.
tesla s’nin aldığı kamu desteği
Mazzucato, “görev odaklı kamu sektörü aktörleri büyük çaplı sorunlarla baş etmek üzere işbirliği yaptığında hem büyümenin hızını hem de yönünü etkileyen yeni piyasalar yaratırlar” diyor ve ekliyor:
“Ne var ki, ortaklaşa değer yaratmak ve büyüme yönlendirmek, deneyler yapma, araştırma ve deneme-yanılma süreçlerini gerektirir. ‘Tamir’ yaklaşımının bu denli yanlış yönlendirici olmasının nedeni budur: Bu yaklaşım kamu kurumlarının kendilerini geri plan oyuncuları gibi hissetmelerine yol açar ve fiyaskoyla sonuçlanan bir projenin gazetelerin ilk sayfalarında haber olmasından korkarak risk almaktan uzak durmalarını sağlar. Başarıya ulaşıldığında ise (Google’ın algoritması gibi dijital teknolojilere veya yeni enerji formlarına ya da biyoteknolojinin erken aşamalarına yapılan yatırımlar), bu, özel sektörün başarısı sayılır. Piyasa fanatikleri güneş enerjisi alanında başarısızlıkla sonuçlanan yeni bir girişim olan Solyndra’ya fon sağladığı için
ABD devletini eleştiri yağmuruna tutarken, Tesla S’nin de kabaca aynı miktar kamu desteği aldığından hiç bahsetmezler.”
inovasyonun gerçek motoru
Financial Times’ın baş ekonomi yorumcusu Martin Wolf, neredeyse Mariana Mazzucato’nun ‘ Girişimci Devlet’ ( The Entrepreneurial State) kitabı yayımlanır yayımlanmaz gazetede bir kitap eleştirisi kaleme aldı. Yazının başlığı, tam da Mazzucato’nun anlatmak istediğini özetler gibiydi: ‘Devlet yenilikçiliğin gerçek motorudur’ (The state is the real engine of innovation)
Gerçekten de Mazzucato’nun savunduğu bu. O devletin küçülmesi gerektiğini savunanların aksine, gelişme için stratejik biçimde devletin aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor.
Bu iddiasını da Girişimci Devlet’te enine boyuna tahkim ediyor. Bildiklerimizin duyduklarımızın aksine hikâyelerle... Bize ne anlatılırsa anlatılsın, medyadan ne okursak okuyalım, arka planda iPhone dahil, bugün dünyanın en popüler ürünlerinin pek çoğunu, özel şirketlerin değil, vergi mükelleflerinin finanse ettiğini gözler önüne seriyor.
teknoloji, rekabet, politika ve risk
Dünyanın en etkili ekonomistlerinden birinin kaleminden çıkan Girişimci Devlet aynı zamanda bir ‘iktisat tarihi’ kitabı. Dünya ekonomisini hızlandıran çok özel bir döneme farklı gözlerle bakıyor.
Bu kitapta, en çok geçen sözcükler, -tabii devlet dışında- bu farklı bakışın nereye odaklandığını net biçimde ortaya koyuyor:
Ar- Ge, teknoloji, temiz teknoloji, özel sektör, rekabet, politika ve risk. En çok örneğin verildiği ülkeler ise ABD, Almanya, Japonya, Çin, Birleşik Krallık, İrlanda ve Avrupa Birliği. ABD’den bağımsız olarak Kaliforniya ve teknolojinin gelişimine etkisi de geniş bir yer alıyor Girişimci Devlet’te...
Schumpeter, Keynes, Robinson, Solow, Berg gibi iktisatçı ve Nobel ödülü sahibi bilim insanlarının iş insanları, devlet, özel sektör ve ekonominin işleyişine ilişkin iyi seçilmiş çarpıcı pasajları ayrı bir boyut kazandırıyor kitaba.
zenginlik yaratmanın yeniden keşfi
Girişimci Devlet’in 2018 baskısına önsözü ‘Kamunun Zenginlik Yarattığı Gerçeğinin Yeniden Keşfi’ başlığını taşıyor. Mairana Mazzucato, bu önsözde kitabın amacını şöyle anlatıyor:
“21. yüzyılda büyüme tartışması ağırlıklı olarak büyümenin
‘ yönüne’ ve süreçte yer alan tüm organizasyonların ihtiyaç duyduğu risk ve denemeleri kabul edebilen temel organizasyonel kapasiteye odaklanmalıdır. Bu zihniyet değişikliği sayesinde reformist program yeniden canlandırılabilir: Bu program tüm aktörlerin kendilerini yetki sahibi, ortaklaşa değer yaratan ama aynı zamanda değeri daha kapsayıcı bir biçimde bölüştüren failler gibi hissetmelerini sağlayabilir ve sağlamalıdır.
Böylece kendi kendilerini servet yaratıcısı ilan eden dar bir grubun kolektif olarak yaratılan değere el koymasını zorlaştırmalıdır.
İhtiyaç duyduğumuz şey, toplumda yeni ve dinamik bir müzakerenin başlamasıdır. Karşımızda duran görevler o kadar önemli ki bunları hep birlikte üstlenmekten kaçınabilecek durumda olmadığımıza ilişkin fikir alışverişine ihtiyacımız var.”
Doğru söze ne denir...
Kalkınma yarışında, teknoloji düzeyinin sürekli yükseltilmesi sayesinde Güney Kore son 40 yılda Türkiye’ye tur bindirdi. Sanayide elde edilen sermaye birikiminin önemli bir bölümünün lüks konut inşaatına ve AVM yapımına aktığı Türkiye’de teknolojik yoğunluğu yükseltme görevini kim üstlenmeli? Bu soruya samimi biçimde yanıt arayanlar Mariana Mazzucato’nun Girişimci Devlet’inden mutlaka faydalanmalı.