Tek bir hamle, tek bir kırılma anı ve şah-mat…
Sonraki adımın hesabını ne kadar yapabiliriz hayatta. Belki satranç ustaları bunun cevabını bizden daha iyi biliyordur. Zweig’dan okuduğumuz kitabı Stölzl’den izlersek belki bu sırra ulaşabiliriz…
Dünyadaki tüm sinema salonları aynı anda kapandı. Hollywood bile distopik yapımlarında bu kadarını hayal etmemişti! Dijital platformlardan dizi ve film seyretmeyi halen sinema filmi izlemek olarak göremeyen biz ara dönem dijital insanları ( ki artık “native speaker” gibi “digital native” kavramı; özetle, “anadili” anlamına gelen bu sözcüğün dijitalleşme içine doğan çocuklar için kullanılan kardeş kavramı var) için bir şoktu. Pandemi ilan edilmesiyle birlikte Mart 2020’de kapanan salonlar 1 Temmuz 2020’de tekrar açılmış, ancak vaka sayılarının artmasıyla kasımda yeniden kapılarını kapatmış ve 13 aylık molanın ardından 2 Temmuz 2021’de izleyiciyle buluşmuştu. Ama itiraf edeyim, pandemiden bu yana henüz sinema salonunda film izleyemedim. Zamanın ruhuna uygun olarak geçtiğimiz ay çevrimiçi bir film izleme şansım oldu. Hem de Avrupa sinemalarıyla aynı anda.
İstanbul Film Festivali ve Goethe-Institut işbirliğiyle Alman sinemasının en güncel filmleri online olarak izleyiciyle buluştu.
O filmlerden biri Schachnovelle’ydi. Yani Satranç… 1960’lardan sonra ilk defa Stefan Zweig’ın Satranç’ı beyazperdeye hem de yazıldığı orijinal dilde yeniden kazandırılmıştı. 2021 Almanya, Avusturya ortak yapımı filmin yönetmeni Philipp Stölzl... Stöltz’ün daha önceden İbn-i Sina’yı anlatan bir film çektiğini de not edelim. Filmin başrol oyuncusu Oliver Masucci - Dark’taki Ulrich Nielsen karakteri ile hatırlayacağımız - bu yılın Bavyera Film Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Film de “En İyi Yapım”… Kırık dökük Almancamla filmi orijinal dilinde anlamaya çalışırken, Zweig’ın kitabını önceden okumuş olmanın yol göstericiliğine sahiptim.
1881 Viyana doğumlu Zweig, o bahtsız kuşağın gördüğü tüm savaşları görmüş hassas bir ruh. Önce Birinci Dünya Savaşı’nın yokluk günleri ardından İkinci Dünya Savaşı’na giden ve ‘ bir daha asla’ denilen o kara zamanlar… Salzburg’daki hayatını Nazilerin baskısından kaçarak Brezilya’da sürdürme umudu. Ve “sürgün her nefeste yalnızdır” dizelerinin çıplaklığı kadar üzücü bir gerçek! Eşi Lotte’yle (Charlotte) sarılıp simgesel bir şekilde bu dünyaya kendi elleriyle veda etmeden önce yazılmış bir kitap Satranç. Kitabın ilk olarak Buenos Aires’te 1942’de yayınlandığı günlerin hemen ardından Zweig hayatına son veriyor. Kanlı savaşın bitmesine henüz üç yıl varken dünyayı terk eden Zweig, işte bu nedenle sonsuza kadar kötülüğün kazandığını sanıyor. Keşke tüm ihtişamıyla insanlığın kazandığını, kötülerin ‘ şah-mat’ olduğunu ona söylemenin bir yolu olsaydı…
metropol otel içinde bir hiçlik…
Kitaba dönersek, Satranç, bir gemi yolculuğunda geçmişle savaşan Dr. B ile Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic arasındaki iddiayı anlatıyor. Mirko’nun Slav olması da Dr. B’nin ruhunun hem siyah hem beyaz olması da tesadüf değil… Hatta Naziler tarafından ‘hiçlik’ içine Viyana Metropol Oteli’ne hapsedilmiş Dr. B’nin bir satranç kataloğu