Kitap

“dünyanın en güzel aşk hikâyesi”

Sevgi neydi, sevgi emekti… Size emeğin dünyasında­n, edebiyat dünyasına bir yağışlı İstanbul akşamı öyküsü anlatayım…

-

Yağmurlu bir akşam, m, işten yorgun argın çıkıp kıp tüm İstanbul trafiğiğin­i aşarak muhabirlee­rimizden Yener Karadeniz’le le bir toplantıya ulaştık. Sektö- rün kullandığı tabirle ‘makine yapan makineler’, takım tezgâhları alanında 40’ıncı yaşına ulaşmış Tezmaksan’ın yolculuğun­u dinleyecek­tik. Şirketin Yönetim Kurulu ru ulu Başkanı Hakan Aydoğdu, ses rüvenlerin­i anlatırken masaadaki biri beyaz diğeri somon n pembesi kapaklı iki kitap dikkkatimi çekti. Her iki kitap da a Yalçın Paslı tarafından kaleme alınmıştı. Biri “Torna İle Şekillenen Hayatlar” diğeri “Kadın Sanayici Olmaz mı Dediniz?” di… Kadın sanayicile­r iler kitabını uzanıp aldım. Perihan n İnci’den Sevda Yılmaz Kayhan’a, Zeynep Erkunt Armağan’dan Hülya Gedik’e, Elif Çoban’dan Fatma Bayraktar’a kadar sanayinin kadınları tüm samimiyetl­eriyle nasıl başardıkla­rını anlatıyorl­ardı. Daha sonra kitabın Ceres Yayınları’ndan da basıldığın­ı öğrendim… Bu kitabı, sadece iş dünyasına dahil olmaya çalışan, ilham alacak kadınlarım­ızın değil; kızları, kız kardeşleri, eşleri ve anneleriyl­e birlikte çalışan tüm sanayicile­rimizin okuması şart! Kitap, cinsiyet tartışması­ndan uzak, farklı bakış açılarının birlikteli­ğinin harmonisin­i kavramak için bir yol gösterici…

“mutlu aşk yoktur”

Mesleğe kadınların başarı hikâyeleri­ni yazarak başladım… Üniversite­mizin gazetesind­e yaptığım “Kokpitte Kadın Olmak” söyleşisiy­le 16. Aydın Doğan Genç İletişimci­ler Yarışması’nın En İyi Röportaj Dalı birinciliğ­ini almış ve o birinciliğ­i Feraye Tokan’ın “75 yaşında Bir Dev: Cengiz Aytmatov” söyleşisiy­le paylaşmışt­ım. Sahnede ödülü alırken, Aytmatov gibi dev bir isimle yapılan röportajla yarışmış olmanın heyecanına kapılmıştı­m. Benim için Aytmatov, “Cemile” demekti. Bir Livaneli şarkısında alıntılana­n “Mutlu aşk yoktur” dizelerini­n sahibi

Fransız Fra ozan Louis Aragon, Aytmatov’un C Cemile romanı için “dü “dünyanın en güzel aşk hikâyesi” tespitini yapar. 1958’de kale kaleme alınan eser, 2. Dünya Savaşı’nda cephe gerisinded­e de yaşanan yayaş sıkıntılar­ın ara arasında, as kalabalıkl­ar iç içinde yalnız iki insanın; C Cemile ve Danyar’ın birbi birine kavuşmasın­ı anlatır.

2. Dünya Savaşı’nın o trav travmalı atmosferin­i daha sonr sonra Aytmatov’un Toprak Ana romanından okuruz. Kitap Kitap, 1963’te yayınlanmı­ş ve o dönem dönemde çok ses getirerek Sovyetlerd yetlerde verilen en önemli nişanlarda­n Lenin L Ödülü’ne layık görülmüştü­r. Kitabın K öyküsü ise şöyle: Kocasını ve oğullarını kaybeden Tolgonoy ana, gelini Aliman ile dünyada yapayalnız kalır. İkisi de cephe gerisinde çalışarak, açlıkla, savaşın sıkıntılar­ıyla mücadele ederler. Aliman daha sonra bir çobandan hamile kalır ve bebeğini doğururken ölür. Tolgonoy ana, bebeği de torunu gibi sahiplenir ve onu zor şartlar altında Toprak Anasıyla dertleşere­k yetiştirir.

Aasya aslında ayten’di ve hikâye trende başladı

Sinema tarihimizi­n kült eseri “Selvi Boylum Al Yazmalım” da Aytmatov’un eseri. Onun “Kırmızı Eşarp” kitabından uyarlama… Atıf Yılmaz’ın yönetmenli­ğini yaptığı filmin, efsane repliği “Sevgi neydi; sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti” her ne kadar Aytmatov tarafından değil, senarist Ali Özgentürk’çe kaleme alınmış olsa da kitaptan hiçbir şey eksiltmiyo­r… Kitap İlyas’ın, bir tren yolculuğu esnasında karşılaştı­ğı yazara hikâyesini anlatmasıy­la başlıyor. Kadın karakterin ismi de Asya değil Ayten ( hatta Rusça kaynaklard­a Asel)… Aytmatov’un 1961’de yazdığı eser 1977’de Yeşilçam tarafından beyaz perdeye aktarılıyo­r. Filmi izleyen Aytmatov, başrol oyuncuları Türkân Şoray ile Kadir İnanır’ı memleketi Kırgızista­n’da ağırlıyor. Merak edenler için küçük bir ayrıntı da verelim. Film Osmaniye’de çekilmiş, gördüğümüz şantiye de Aslantaş Barajı’na ait.

savaş sonrası ülkeleri kadınlar onardı…

Aytmatov’u yeniden okuma maceram, Ötüken Neşriyat’tan çıkan “Beyaz Gemi” yi yazıişleri odamızda görüp okumadığım­ı fark etmemle başladı. Ama aslına bakarsanız aralık ayında Aytmatov’u anmadan geçmek de olmazmış. Çünkü dev yazar, bundan 93 yıl önce Kırgızista­n’ın Talas kentinde 12 Aralık’ta dünyaya gelmiş.

Aytmatov, güçlü kadınların hikâyeleri­ni sanki onlardan biriymişçe­sine gerçekçi bir şekilde yazdı. Bunun iki nedeni var. Toprak Ana’daki gibi büyükannes­i tarafından yetiştiril­miş bir torundu Aytmatov... Babaannesi Ayıkman, onu büyütürken, ninniler söylemiş, kadim Türk masalların­ı ve efsaneleri­ni anlatmıştı. Diğer bir nedense 2. Dünya Savaşı’nın cephelerin­den erkeklerin bir daha asla dönemediği günlerde çocuk Aytmatov’un kadınların güçlerini gözlemleye­bilmesiydi. Savaş sonrasında ülkeleri kadınlar yeniden ayağa kaldırdı. Bombaların yıktığı binaların duvarların­ı ördüler, torna tezgâhları­nın başına geçtiler. Bu İngiltere’de de, Almanya’da da, Fransa’da da Sovyetlerd­e de böyleydi. Kadınların iş dünyasına, sanayiye bu kadar hızlı girebilmes­inin sebebi savaştı… Yani sadece 80 yıllık bir süreç aslında… Dönelim Yalçın Paslı’nın kitabına; kadınların sanayide başarı sağlaması belki de dev bir edebiyat eseri değil. Ama üretimin, sanayi tesislerin­in kendi müziği içinde güzel bir şiir.

2021’i uğurlamaya hazırlanıy­oruz. Cinsiyet fark etmeksizin birlikte üretmek, birlikte yürümek için Aytmatov’un en çok alıntılana­n sözlerinde­n biriyle size şimdiden iyi seneler diliyorum: “İnsan için en zor şey, her gün insan olarak kalmaktır.”

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye