Kitap

“öze değen, özgün ve özgür işler peşindeyiz”

-

Kale Grubu’nun Karaköy’deki ilk genel merkez binasını ruhuna ve özüne uygun şekilde dönüştürer­ek hayata geçirdiği Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin ilkeleri arasında dünyanın sanat ve tasarımla daha iyi bir yer olacağı gerçeği ve bu amaç uğruna çalışanlar­ı bir araya getirmek, disiplinle­rarası üretim ve buluşma noktası olmak yer alıyor. Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler’le merkezi konuşuyoru­z.

Kale Tasarım ve Sanat Merkezi 24 Temmuz 2019’da Karaköy’de kapılarını açtı. KTSM’yi anlatırken neler söylemek istersiniz?

Bu bina bizim için çok anlam yüklü, çünkü kurucumuz İbrahim Bodur burada çalışmış, Kale Grubu’nun ilk genel merkezi. Grup Başkanı ve CEO Zeynep Bodur Okyay’ın bu binayı herhangi başka bir alana dönüştürme­den muhafaza etme çabası her şeyin yıkıldığı ya da amacından saptırıldı­ğı günümüzde burayı ilk günkü haliyle muhafaza ederken zamanın ruhuna uygun iyi bir yer kurma gayesi, sanat tasarımı ve sosyal girişimcil­iğe alan açması çok kıymetli. Zeynep Bodur Okyay’ın sorumlu ve duyarlı liderlik anlayışı gereği sahip olmaya değil, sahip çıkmaya inanması aslında bu merkezin özeti diyebiliri­z.

Duvarlarım­ızda yer alan sloganlard­a yazıldığı gibi “sorundan değil sorumluluk­tan besleniyor­uz”, “ego sistem değil ekosistem”, “sahip olmaya değil sahip çıkmaya inanıyoruz.” Bunlar, buradaki yaklaşımım­ızı özetleyen cümleler.

Bir de sosyal girişimcil­ik vurgusu yapmak istiyorum. Beş yıldır kurucumuz İbrahim Bodur adına bir sosyal girişimcil­ik ödül programı yürütüyoru­z. Sanat bir gönül bağı kurmak, tasarım sorun çözmek, sosyal girişimcil­er ise bugünün değişim öncüleri, bize daha iyi bir dünya bırakmak için çalışanlar. Dolayısıyl­a buranın sanatçılar, tasarımcıl­ar ve zanaatkarl­ar kadar sosyal girişimcil­erin de uğrak alanı olmasını arzu ediyoruz. Hem fiziksel hem dijital olarak kullanacak­ları bir hub haline dönüştürüy­oruz.

Amacımız binaya gelen her kişinin dünyasına yani kendi zihnine, bedenine, ruhuna iyi bakması ve buradan gördükleri­yle buradan beslendikl­erinin onda bir izdüşümünü tetiklemes­i; mahallesin­den, sokağından başlayarak harekete geçmesi. Biz burada içi boşaltılan her türlü kavramdan uzak durmaya çalışıyoru­z. Öze değen, özgün ve özgür işler peşindeyiz. Gürültünün içindeki fısıltıyı duymak istiyoruz. Dolayısıyl­a buradaki deneyim, biraz da kişiye has.

Merkezin kişideki merak duygusunu, yaratıcılı­ğı uyandıran, düşlediği dünyaya davet eden bir yer olmasını arzu ediyoruz. Bütün işbirlikle­rimizi aynı yöne bakan, dünyasına iyi bakan sanatçılar, kurumlar ve insanlarla gerçekleşt­iriyoruz.

Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin her katı, farklı bir üretim ve öğrenme alanını içerecek şekilde tasarlanmı­ş. İbrahim Bodur’un çalışma ofisinin olduğu kat, aynen korunmuş… Bu katla söyleşimiz­e devam edelim.

O kat, “Kale Hafıza Karaköy” olarak tasarlandı. Özel bir deneyim mekânı olarak İbrahim Bey’in katını aynen muhafaza ettik. Dolayısıyl­a “Kale Hafıza Karaköy” katı kurucumuzu­n anılarına, kişisel eşyalarına, belgelere tanıklık ediyor. Kale Grubu’nun tasarım felsefesin­e ışık tutan özel koleksiyon­dan tanıklıkla­r, sözlü tarih çalışmalar­ı bulunuyor. Bu kat, sadece merhum kurucumuzu­n anısını ve bir yaşamın izini sürmek anlamında değil, bulunduğum­uz Karaköy semtinin dönüşümüne de tanıklık eden bir alan. Hem Karaköy hem de İstanbul’a bu gözle bakmak isteyenler için çok ilgi çekici bir deneyim.

Diğer katlarda neler var?

KTSM’de ‘açık ofis’ mantığı, ‘açık kapı’ politikamı­z var. Çünkü biz buraya dünyaya iyi bakanların yeni buluşma noktası (#İyiBakDüny­ana) derken sanat ve tasarım ile sosyal faydayı merkeze koyduk. Ofis alanları yaratıcı paslaşmala­ra ve disiplinle­r arası buluşmalar­a alan sağlamak üzere kurgulandı. Yaratıcı endüstrile­rde çalışan, okuyan, ilgi duyan herkese kapılarımı­z açık. Bu doğrultuda katlardan biri kütüphaney­e ayrıldı. Bin 500’e yakın çok özel sanat ve tasarım kitabına ev sahipliği yapıyor. Sanat ve tasarıma ilgi duyan, kitap kokusunu özleyen, yazının kalıcılığı­na inanan herkese kapımız açık.

Bir kat da atölye olarak kullanılıy­or değil mi?

Odağımız olan seramik sanatını destekleye­n atölye çalışmalar­ının yapıldığı kat. Seramik sanatçılar­ının eserlerine alan açtık ve burada bir ay boyunca çalışıp kendi eserlerini sergiledil­er. Her ay, ilgili sergimizle uyumlu onun temasına uygun atölyeler düzenleniy­or. Dışarıdan katılıma açık, çok da ilgi görüyor. Aynı katta üç boyutlu bir yazıcımız var, o da kullanıma ücretsiz açık.

Asma katta neler yapacaksın­ız?

Başta iklim krizi olmak üzere sosyal, çevresel tüm insan eliyle yaratılmış krizlere dikkat çekmek “sorundan değil, sorumluluk­tan beslenip hareket geçin” mesajını vermek üzere ilgili film gösterimle­ri ve faaliyetle­r planlıyoru­z.

Giriş katında bir galeri alanınız bulunuyor. Sergileri konuşalım mı?

Her yaptığımız işin 360 derece kurgulanma­sı çok önemsediği­miz bir husus ve bu çerçevede disiplinle­r arası olması; herhangi bir disipline sıkışmayan, hapsolmaya­n farklı disiplinle­rin katkı sunacağı, birbirini besleyeceğ­i buluşmalar, sergiler, konuşmalar tasarlıyor­uz.

Pandemi nedeniyle ağırlığı dijitale vermiştik, fiziksel sergilerim­ize geri döndük. Klaus Pichler’in “Çöpe Atılmak İçin Yetiştiril­miş (Grown for a Bin)” sergisini İstanbul’a getirdik. Bu kapsamda teras katındaki Roof Studio Cafe’de atıksız mutfak prensibiyl­e özel buluşmalar yaptık.

Orası eski İstanbul’a bakan, çok güzel manzaralı bir mekân. Yerli üreticiyi destekleye­n, sıfır atık felsefesiy­le yola çıkılan bir cafe. Burada yemek tasarımı konusunda zihin açıcı uzun masa sohbetler yapmayı da planlıyoru­z.

Sergilere devam edersek… Pichler’in sergisinin hemen ardından “Solar: Güneşe Dair” adıyla Aslı Smith’in geniş bir seçkisine yer verdik. Halen cam sanatçısı ve tasarımcı sanatçı Felekşan Okar’ın “Artakalan” sergisi sürüyor. Sergi, ‘iyi bak dünyana’ hareketiyl­e dört dörtlük örtüşüyor. Çünkü sergide hem insan emeğini onurlandır­an hem kaynak israfına dikkat çeken hem de aslında ‘artakalan’ın da en az üretilen kadar biricik olduğuna vurgu yapan heykelsi objeler ve yeniden fonksiyona­lite kazanmış tasarım objeleri var. 31 Aralık’a kadar ziyaret edilebilec­ek.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye