Bilen insanın sentezi “yapısal reformlar ve türkiye”
Mahfi Eğilmez sadece “durum değerlendirmesi” yapmıyor. Kitabının en önemli yanı “çözüm önerileri” de sunması. Toplumun hissettiği her alanda çözümler öneriyor…
Her insan kendine şu soruyu sormalı: “Hayatımızı anlamlı kılacak olan nedir?” Sorunun tek bir yanıtı yok. Önce “zamanın ruhunu” belirleyen koşullara bakılmalı. Sonra “yaşam bir çıkarlar çatışma alanıdır” gerçekliğinden yola çıkarak, kimin çıkarlarından yana tavır alındığımız sorgulanmalı. Yetmez, bundan altı bin yıl önceki Sümer rahibine kulak verilmeli:
“Sen kendin için değilsen, kim senin için? Sen başkaları için değilsen, nesin ki? Şimdi değilse ne zaman?”
Sonra Amos Oz’un uyarısı anımsanmalı, “Hayatta eli boş dönülmeyecek tek yolculuk, içimize yaptığımız yolculuktur.”
Bilmeliyiz ki, “maddi ve kültürel zenginlik üreterek insanların refahını artıran, yaşamını kolaylaştıran bir işe katkımızdır hayatı anlamlı, değerli ve önemli kılan.”
Bir“yazı insanının” yazdıklarını anlamlı, değerli ve önemli kılan özellik nedir?
Yazı insanı, diğer insanların karşılaştıkları olay ya da olgulara “adlar” verdiğini, adlardan “kavramlar” türettiğini, kavramları “düşüncelere” dönüştürdüğünü, düşüncelerin de “davranışları” yönlendirdiğini bilen biri olmalı…
Yazı insanının malzemeleri adlar, kavramlar, düşünceler ve davranışlardır.
Yazı insanı toplumun tutum davranışlarını yanlış yönlere sürükleyen “kavram ve terimlerle mücadele etmiyorsa” 10 habere takla attırarak 11’inci haberi yazan muhabir, 10 makaleden 11’ci makale üreten köşe yazarı, 10 kitaptan 11’inci kitabı derleyen konumuna düşer. Böylesine bir “medya med-cezir çöpçülüğü” yapmanın “anlamsızlığı” açık ve nettir.
Kendimiz kadar başkalarını da kapsam alanına alacak başka bir soru soralım:
“Ülkemizde yıllardır tartıştığımız, ama bir türlü sonuç alamadığımız, kısır döngüye kendini hapsetmiş ve verimsizliği açık seçik ortada olan tartışmaların sebebi nedir?”
Sebebi çok net: Kavram içeriklerini yeterince tartışma geleneğini yeterince oluşturamamış olmamız…Aynı kavramları kullandığımız halde farklı sonuçlar çıkarmamız… Daha da önemlisi, maddi ve kültürel zenginlik üretmek için kavramların temel girdi olduğu bilincine bir türlü erişememiş olmamız…
Başarılı işler yapabilmek için “yapı, işlev ve kültür” bütünlüğünün etkileri kavramalıyız. Aynı şeyleri yarım yüzyıl tartıştığımız halde bir sonuca erişememenin kısır döngüsünü tekrarlayarak israf batağına sürüklendiğimizi kavramalıyız…
bilen insanın sentezi
Mahfi Eğilmez’in kitabı “Yapısal Reformlar ve Türkiye” tam da bu noktada bir boşluğu doldurma gayreti olduğu için önem kazanıyor. Eğilmez “yapıyı” parçalar ile bütün arasındaki bağlantı, iletişim-etkileşim, birbirini besleyerek geliştiren ya da gelişmeyi engelleyen işbirlikleri olarak tanımlıyor. Bu tanımı bir adım ileri götürsek, yapının düşünce sistemleri, inanç sistemleri, bilim ve teknoloji sistemleri, eğitim sistemleri, ticaret sistemleri, finans sistemleri, siyasi, sosyal ve kültürel sistemler, hukuk sistemleri ve yönetim sistemlerinin geliştirici ya da engelleyici etkileşimini bütününü yansıtan bir “ekosistem”. Eğilmez’in kitabı yapısal reform olgusu ekosistem bağlamıyla ele aldığı için öğretici bir çalışma.
Eğilmez “ideal devlet yapısını”, değişimin özneleri olan “tarım, sanayi ve hizmet” kesimlerindeki dönüşümlere, küresel ölçekte iddia taşıyan Dünya Bankası, IMF, OECD gibi kuruluş ve kurumların “yapısal uyum” önerilerine, neoliberal yaklaşımlara ve değişen paradigmalara uzanan çerçeveyi hangi kavramsal derinlikte anlamamız gerektiğini açık ve anlaşılır bir dille paylaşıyor.
İdeal bir ekonomik yapının demokrasi, hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, sermaye ve emek dengesi, düşünce ve anlatım özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi bileşenlerden ne anlamamız gerektiği de Eğilmez’in kitabı sorgulanıyor. Genel olarak ekonominin ideolojik bağlamdaki kapitalizm ve sosyalizm gibi sistem çerçevesi, piyasa sisteminin işletilmesi, “imkânsız üçlü” ve “büyük sıfırlama” gibi makroekonomik tartışmaların temel kavramlarının içeriğine yüklenen değerler de kitabın okuyucuya sunduğu zihni birikimler.
“Her seçiş bir vazgeçiştir” özdeyişinden yola çıkan yazar, ekonomi biliminin bir “öncelikler belirleme” işi olduğunu “ekonomi politikası araçları” bölümünde paylaşıyor: Ortodoks ve heterodoks politikalar arasındaki farklılığı, söz konusu iki yaklaşımın maliye politikası, dış ticaret politikası, para politikası, kur politikası araçlarının ne olduğunu, araçları kullanırken “yönetimin” ne denli etkili olabileceğini de öğrenmek isteyenlere etkili bir başvuru kitabı çıkıyor.
Tarih bilinci geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecek inşa etmektir. Ekonomi yönetiminde sorumluluk alanlar da geçmişten ders almazlarsa işlerini tam, doğru ve bütünlük içinde yapamaz. Bu gerçekliği odak alan yazar, Tanzimat Fermanı’ndan başlayarak, Atatürk Devrimleri, Demokrat Parti uygulamaları, planlı ekonomi denemeleri, 1980’lı yıllardaki liberalleşme çabaları, ekonomi yönetiminde disiplin sapmaları ve ekonomideki yapısal deformasyon gibi etkenleri de analiz ederek aynı hataları tekrarlamamak için herkesi uyarıyor… Ekonomide doğru analiz yapmanın ilk adımı ihtiyacı tanımlayacak verilere erişme, verileri olgunlaştırmadır. Olgunlaşmış verileri tutarlı bir modelde işleme ikinci adımı oluşturur. Ardından tutarlı metodla entegre bir analiz yapacak analitik güç gerekir. Ancak o zaman iç tutarlılığı olan kararlar üretilebilir. Eğilmez, Türkiye’nin neden “yapısal reform ihtiyacı” olduğunu da sağlam gerekçelerle ve rakamlarla da destekleyerek okuyucu ile paylaşıyor.
Mahfi Eğilmez sadece “durum değerlendirmesi” yapmıyor. Kitabının en önemli yanı “çözüm önerileri” de sunması. Siyasi sorunlardan çevreye, eğitimden medyaya, Kürt meselesinden dış politikaya, kamu yöneticilerinde liyakat sorunundan ekonomideki büyümeye, bütçe gelirlerine, enerji sorunlarına, kayıt dışı uygulamalara, rekabette şans eşitliği yaratacak yapılanmaya, borç sorunlarına kadar toplumun hissettiği her alanda çözümler öneriyor… Üslûp konuyu bilmektir. Ülkemiz ekonomisiyle ilgili engin birikimi ve uygulama deneyimi ile Dr. Mahfi Eğilmez, bilen insanının sentezini 168 sayfalık kitabında kavram derinliklerine inerek etkili bir üslübla sunuyor.
tartışma derinleştirilmeli
Mahfi Eğilmez’in çalışmasının içeriğini okuyucuyla paylaşan bu yazı gibi özetler, Orhan Pamuk’un, “Kısa mesajla iletişim kurabilirsiniz, amaasladüşüncegeliştiremezsiniz” saptamasındabelirtilentuzaklarınadüşürebilir… Bizim daha fazlasına ihtiyacımız var: “Vesile olmadan dost bağına girilmez” der atalarımız. Eğilmez’inçabasıvesiledahasistemlitartışmalarladerinleştirilirse, sanırımkitapamaçlarına daha yaygın erişebilir. Çağımızın gereklerine uyum için yeni kavramları içselleştirmemize, kalkınma sorunlarına daha geniş bir açıdan bakansorgulamalarıilerletmemizeihtiyaçvar.
YAPISAL REFORMLAR VE TÜRKİYE, MAHFİ EĞİLMEZ, REMZİ KİTABEVİ, 168 S.